Türkiye’de kaba yem açığının kapatılması için, ikinci ürün olarak tahıl hasıllarının ekilmesi önemli bir uygulama haline gelmektedir. Bu uygulama ile ülkenin çoğu bölgesinde, ikinci ürün olarak tahıl hasatından sonra, silajlık mısır hasılı yetiştirilip sonbaharın ilk aylarında da hasat edilmektedir. Ancak, bölgelere göre değişmekle birlikte, sonbahar aylarında yağış ve soğukların erken başlaması, ikinci ürün olarak ekilen mısır hasıllarının körpeyken hasat edilmesini zorlamaktadır. Bu zorlama da, alternatif konserve metotlarının incelenmesini gündeme getirmektedir.
Kurutma ve silolamadaki besin madde kayıpları, uygulanan tekniğe bağlı olarak değişmektedir. Mevsimin yağışlı, güneşin az, havanın rutubetli olması gibi nedenler, kurutma için olumsuz nedenleri oluştururken, hasılın körpe ve kuru madde düzeyinin düşük olması gibi nedenler de, silolama için diğer olumsuzlukları oluşturmaktadır1,2. Zira, toprak üzerinde kurutma yönteminde, kuruyan otların ters- yüz edilmesi ve depoya götürülmesi sırasında, yaprak ve ince dallar kırılıp dökülürken daha çok bitki gövdesi ve sapından oluşan, düşük kaliteli kuru otlar elde edilmekte, dolayısıyla da önemli bir meka nik kayıp söz konusu olmaktadır3. Yine yağmurun ve güneşin doğrudan etkisi ile otların besin madde düzeyleri düşmekte ve kaliteleri de önemli ölçüde azalmaktadır4-8. Çatı altında kurutma yöntemi ile çok kötü hava şartları bulunan yerlerde, otu daha iyi bir şekilde kurutmak ve böylelikle de otta meydana gelebilecek besin madde kayıplarını da önleyebilmek mümkün olmaktadır9. Fakat aniden önemli miktarda hasat edilen tahıl hasıllarının hemen tamamının kurutulabilmesi mümkün olamamakta ve dolayısıyla da silolanması durumu gündeme gelmektedir. Bu nedenle, ikinci ürün olarak yetiştirilen mısır hasılı iklim gereği silaj olgunluğuna erişmeden körpeyken birden bire biçilip silaj yapılmaktadır. Bundan dolayı da, silaj materyali ideal kuru madde düzeyine (%25-35) sahip olamamaktadır1,2
Zimmer10, ideal kuru madde düzeyine ulaşmadan, körpe olarak yapılan silajlarda, silo suyu ile önemli ölçüde besin madde kaybı oluştuğunu bildirmektedir. Bu nedenle, silaj materyalinin ideal kuru madde düzeyine erişebilmesi için, havalar müsaade ettiği taktirde, pörsütülmesi durumu gündeme gelmektedir. Böylelikle de, besin madde kaybı aşağıya çekilebilmektedir. Nitekim, yemlerin su içeriği ile fermantasyon kayıpları arasında, sıkı bir ilişki bulunmaktadır10,11. Öyle ki, su düzeyi yüksek materyalin silolanmas ında, pörsütülmüşe göre, daha fazla fermantasyon gazı ve silo suyu ile besin madde kaybı meydana gelmektedir12.
Silaj materyalinin pörsütülmesi, silajların hayvanlar tarafından tüketilme oranı ile birlikte, sindirilme derecesini de belirgin biçimde artırmaktadır13. Buna paralel olarak, Acosta ve ark.14’nın süt ineklerinde yaptığı bir çalışmada, pörsütülerek yapılmış arpa hasılı silajının kuru madde sindirilme oranının, pörsütülmemişe göre daha yüksek çıktığı tespit edilmiştir.
Kuru madde oranı düşük olan silajlar yedirilen hayvanlarda, rumen mikroorganizmalarındaki değişime bağlı olarak, uzun süreli azot kayıpları şekillenebilmektedir15. Silaj materyali, pörsütülmeden silolandığı taktirde, daha büyük çapta bir protein degradasyonuna ve klostridial fermantasyona neden olunmaktadır16. Uzun sürede, aminoasitlerin deaminasyonuna neden olan bu klostridial bakteri aktivitelerinin ise ancak, silaj kuru madde oranının %30’un üzerine çıkarılmasıyla önlenebileceği bildirilmektedir17.
Beever ve ark.18’nın, pörsütülerek hazırlanmış silaj ve kuru otla yürüttüğü bir çalışmada, organik madde ve enerji sindirilme oranının, pörsütülmüş silajda daha yüksek olduğu tespit edilmiştir.
Pörsütme imkanının olmadığı durumlarda, silaj materyalinin kuru madde düzeyini artırıp ortamın pH’sını düşürmek amacıyla, HCl ile işlenerek kullanılabilir enerji düzeyi yükseltilmiş ve pH’sı düşürülmüş samanla karılması, bir başka uygulama yöntemi olarak ortaya çıkmaktadır. Nitekim, kuru maddenin sindirilme derecesi üzerine olan etkilerini ortaya koymak için yapılmış bazı çalışmalara bakıldığında, samanın HCl ile işlenmesinin, samanın kuru madde sindirilme derecesini %6-7 oranında yükselttiği görülmektedir19-21. Bunun nedeni de, HCl ile işlemenin, hücre duvarı maddelerinin kullanımını artırmasından kaynaklanmaktadır19.
Tüm bu literatür verileri göz önüne alınarak bu çalışmada, ikinci ürün olarak yetiştirilen ve soğuk (donma tehlikesi) ve yağışlı mevsimin başlaması nedeni ile aniden körpeyken hasat edilmek zorunda kalınan mısır hasılının, toprak üstünde ve çatı altında kurutulması ile, 4 farklı yöntemle silolanması gibi farklı konserve yöntemlerine tabi tutulmasının koyunlarda besin maddelerinin sindirilme derecesi üzerine olan etkisi ortaya konacaktır.