Bu çalışmada süt sığırlarında prenatal fötal cinsiyet, transrektal ultrasonografi ile yaklaşık %100’lük bir doğruluk oranıyla belirlenebildi. Araştırma sonuçları bir taraftan literatürlerin
6,8-10 vurguladığı ultrasonografinin seksüel pre-seleksiyondaki etkinliğini kanıtlarken, diğer taraftan da Dinç ve ark.
7’nın düşük doğruluk oranlarına neden olan metodolojik eksiğini açığa çıkarmıştır. Araştırmada gebeliğin 55–85. günlerinin, fötal cinsiyet tayini için gayet ideal bir dönem olduğu saptandı. Ancak Dinç ve ark
7’nın, 91–120. günler gibi, fötüse ulaşmanın güç olabileceği, ileri bir gebelik dönemini kullanmış olmaları başarı oranlarını sadece %50’lerde tutmuştur. Çünkü bu araştırıcılar çalışmalarında, 41 olguda fötüsü uterusun pelvis boşluğuna sarkma derecesine bağlı olarak, tam olarak görüntüleyememişlerdir. Yine aynı gebelik dönemi aralığında da 16 kez yanlış tanı koymuşlardır. Ultrasonun süt sığırlarındaki böyle bir endikasyonu, özellikle yurtdışında kısrak, manda, koyun ve keçi gibi hayvanlarda da yaygınlaşma eğilimindedir
6,11-13. Türkiye’de sığırlar dışında, koyunlarda da prenatal fötal cinsiyetin belirlenmesine yönelik, 2007 yılında, Şendağ ve ark.
14’nın yapmış oldukları bir araştırma dikkat çekmektedir.
Çalışma sonuçları Türkiye süt inekçiliğine yönelik yeni bir reprodüktif programın geliştirilmesine katkı verebilecektir (Şekil 1). Bu program, klasik erken gebelik muayenelerinin yanında, seksüel pre-seleksiyonu da kapsayacaktır. Modifikasyonu sun’i tohumlama sonrası bir kızgınlık gözlemi ve iki kez de ultrason muayenesi oluşturacaktır. Kızgınlık gözlemleri, sun’i tohumlamadan sonraki kızgınlık döneminde yapılarak, dönen hayvanlar belirlenecektir. Dönmeyen hayvanlarda ise sun’i tohumlama sonrası 30. günde ilk ultrason muayeneleri yapılarak, gebe hayvanlar belirlenebilecektir. İkinci ultrason muayeneleri gebelikleri doğrulanmış hayvanlarda, 55.–85. günlerde yapılarak “Buzağı Cinsiyet Kimliği” belirlenecektir. Bu ikinci ultrason muayeneleri embriyonik ölümlerin belirlenmesine de dolaylı olarak katkı sağlayabilecektir. Bu şekilde, dönen hayvanlar, erken gebeler ve gebe hayvanlarda “Buzağı Cinsiyet Kimliği” belirlenmiş olacaktır. Gebe ineklerde buzağı cinsiyet kimliğinin bilinmesi yetiştiriciye iki önemli avantajı beraberinde getirecektir. Birincisi, yetiştirici hedefine uygun ya da pazarda tercih edilen buzağı cinsiyetine yönelerek, sermayesini etkili bir şekilde kullanabilecektir. Diğer taraftan, gebe ineklerde buzağı cinsiyetinin bilinmesi doğum menejmentine de katkılar sağlayacaktır. Çünkü buzağı cinsiyeti doğumun şekline etki eden önemli bir faktördür. Araştırıcılar 15,16, erkek buzağılarda, güç doğum (Dystocia) riskinin, dişi buzağılara nazaran, daha yüksek olduğu konusunda ortak görüşe sahiptirler. Bunun nedeni, erkek buzağıların daha büyük ve doğum ağırlıklarının da daha fazla olmasından kaynaklanmaktadır. Düvelerde güç doğum insidensi dişi buzağılarda %7 iken, erkek buzağılarda bu oran %15.9’e kadar çıkabilmektedir 15.
Büyütmek İçin Tıklayın |
Şekil 1: Reprodüktif sürü menejmentinde ultrasonografik seksüel pre-seleksiyon programı |
Sonuç olarak, bu çalışma konunun pratikte yaygınlaşmasına, yetiştiricilerin veteriner hekimlerden bu tür taleplerde bulunmalarına, konuyla ilgili pratik kursların organize edilmesine katkılar sağlayacaktır. Gebe ineklerde buzağı cinsiyet kimliğinin bilinmesi hem doğum menejmenti hem de yetiştiricinin pazar ve üretim hedeflerine ciddi katkılar sağlayacaktır. Çalışma sonuçları, ultrasonografik seksüel pre-seleksiyon programını, reprodüktif sürü menejmenti içerisinde bulunması gerekliliğini de ortaya koymaktadır. Ancak Türkiye’de tüm bölgelere yayılabilen, böyle bir programın geliştirilebilmesi için gelecekteki kontrollü çalışmalara ihtiyaç duyulacaktır.