Günümüzde kanser tedavisinde kullanılan ilaçların çoğu sitotoksiktir. Sitotoksik ilaçlar sadece kanser hücrelerine özgü olmayıp normal hücreleri de etkiledikleri bilinmekte ve dolayısıyla kanser tedavisinde umut verici bazı ajanlar vücuda zararlı da olabilmektedir. Bu nedenle kanser hücrelerine daha spesifik yeni ilaçların tasarlanması gerekmektedir. Antidiyabetik ilaçların tümör üzerindeki etkileri hakkında çok az şey bilinmektedir. Diyabet tedavisinde kullanılan metformin ve peroksizom proliferatörü ile aktive olan reseptör gama agonistleri gibi birçok antidiyabetik ilaçın kanser hücrelerinde önemli antikanser özellikleri göstermiştir
17,18. Araştırmacılar, DPP-4 inhibitörlerinin anti-kanser özelliğe sahip olduğunu bildirmektedir
19. Saksagliptin, sitagliptin, vildagliptin ve alogliptin gibi DPP-4 inhibitörleri ile yapılan bir çalışmada, pankreatik hücre hatlarına karşı DPP-4 inhibitörlerinin önemli anti kanser aktiviteye sahip olduğu göstermiştir. Bir başka araştırmada
20 kolon kanseri oluşturulmuş sıçanlarda sitagliptinin, terapötik aralıkta kronik olarak uygulandığında kolon kanserini azalttığını göstermiştir. Son yıllardaki araştırmalar
15, GLP-1'in, nakledilen tümörler ve kolon kanseri hücre dizilerinde yararlı ve koruyucu bir rol oynadığını göstermektedir. Ayrıca sitagliptin farelerde kardiyovasküler etkilere sahip olduğu ve iskemik kalp hastalıklarında iyileşmeye yardımcı olduğu gösterilmiştir
21,22. Sıçanlar üzerinde yaptığımız bir çalışmada da renal iskemi/reperfüzyon hasarına karşı saksagliptinin güçlü antioksidan özelliklere sahip olduğu belirlenmiştir
23. Uzun süre sitagliptin ile tedavi edilen Tip2 diyabetli kadın hastalarda 1 yıldan daha fazla süreyle sitagliptin kullanımın meme kanserine yakalanma riskini azalttığı rapor edilmiştir
24. DPP-4, tümör ile ilişkili fibroblastlar tarafından eksprese edilen Fibroblast aktivasyon proteini (FAP) ile yüksek oranda ilişkili olduğu için
25, FAP'ın bir inhibitörü olan Vildagliptin'in (DPP-4 inhibitör ailesinin bir başka üyesi) akciğer tümörigenezisini inhibe ettiğini gösteren çalışmalar vardır
26. Bir başka çalışmada ise sitagliptin ve vildagliptinin insan kolon kanseri hücre canlılığını azalttığını rapor edilmiştir
27. Bizim çalışmamızda ise DPP-4 inhibitörü olarak bilinen sitagliptin ve saksagliptinin A2780, MCF-7, PC-3 ve LNCaP hücre serilerinin canlılık oranlarında önemli azalmalar meydana getirdiği görüldü. A2780 hücrelerinde saksagliptinin çok daha küçük konsantrasyonlarda (1 ve 5 µg/mL) bile hücre canlılığını önemli düzeyde azalttığı görülürken, sitagliptinin daha yüksek konsantrasyonlarda (25, 50 ve 100 µg/mL) hücre canlılığında istatistiksel olarak anlamlı azalmaya neden olduğu tespit edildi. PC-3 (androjen reseptör bağımsız insan prostat kanser hücre hattı) kültür ortamına eklenen sitagliptin ve saksagliptinin 1 µg/mL dışındaki tüm konsantrasyonlarının anti-kanser aktiviteye sahip olduğu görüldü. Saksagliptin ve sitagliptinin PC-3 hücreleri için hesaplanan LogIC50 konsantrasyonuna bakıldığında saksagliptinin daha düşük konsantrasyonda sitagliptinden daha etkili olduğu belirlendi. Androjen reseptör bağımlı insan prostat kanseri hücre hattına (LNCaP) uygulanan saksagliptin ve sitagliptinin benzer sitotoksik etkiye sahip olduğu görüldü. Ancak PC-3 hücrelerinin aksine, LNCaP hücrelerinde sitagliptinin hesaplanan LogIC50 konsantrasyonunun saksagliptinden daha düşük olduğu belirlendi. Hem PC-3 hem de LNCaP hücre hattına uygulanan bu DPP-4 inhibitörlerinin her iki hücre hattında da benzer sitotoksik etki gösterdiği ve ilaçların androjen bağımsız bir mekanizma üzerinden etki gösterdiğini işaret etmektedir. Saksagliptin ve sitagliptinin MCF-7 hücreleri ile yapılan sitotoksite denemelerinde hem saksagliptinin hem de sitagliptinin tüm konsantrasyonlarının MCF-7 hücre canlılığını azalttığı görüldü. LogIC50 konsantrasyonlarına bakıldığında MCF-7 hücrelerinde sitagliptinin saksagliptinden daha güçlü sitotoksik aktiviteye sahip olduğu söylenebilir. Ayrıca saksagliptinin en güçlü anti-kanser aktiviteye A2780 hücrelerinde, sitagliptinin ise MCF-7 hücrelerinde sahip olduğunu LogIC50 hesaplamaları ile tespit edildi. Tüm bu bulgular hep birlikte değerlendirildiğinde bizim çalışmamızın bulguları mevcut literatürde farklı hücreler de DPP-4 inhibitörleri için ortaya konan anti-kanser aktivitenin insan meme, over ve prostat kanser hücre hatlarında da olduğunu göstermektedir. Sonuç olarak DPP-4 inhibitörlerinin, kan şekeri düzeyini azaltıcı etkilerinin yanı sıra göstermiş olduğu anti-kanser etkiler neticesinde, kanserli Tip 2 Diyabetik hastalarda faydalı ve koruyucu bir rol oynayabileceğini bizlere düşündürmektedir.