Farklı nedenlerle endoskopi yapılan hastalarda H. pylori pozitifliğini %67.1 oranında bulduk. Ülkemizden Kara ve ark.
7, kronik karın ağrısı olan 358 çocuğun endoskopik mide mukoza biyopsi incelemelerinde H. pylori sıklığını %59.8 olarak bildirmişlerdir. Uğraş ve ark.
8, Afyonkarahisar’da endoskopi yapılan 138 çocuğun histopatolojik incelemesinde %97.1 oranında H. pylori pozitifliği saptamışlardır. İstanbul’da Emiroğlu ve ark.’nın yaptığı çalışmada
9, 206 çocuğun endoskopik mide mukoza biyopsi incelemesinde %35 oranında H. pylori pozitifliği bildirilmiştir. Elazığ’da Özbey ve ark.
10, endoskopi yaptıkları 95 çocuk hastanın histopatolojik incelemesinde %63.2 oranında H. pylori pozitifliği saptamışlardır. Bu çalışmamda H. pylori sıklığının yüksek olması i) Şanlıurfa’nın ülkemizin doğurganlık oranının en yüksek ili olması, ii) hastaların düşük sosyoekonomik düzeye sahip olması, iii) ailelerde çocuk sayısının fazla olması ve iv) hastanemizin şehrin yeni yerleşime açılan ve çok göç alan bir yerleşim yerinde olmasına bağlı olabilir.
Bu çalışmada endoskopi yapılma nedenleri arasında büyüme geriliği, çölyak hastalığı şüphesi ve karın ağrısı bulunmaktaydı. Uğraş ve ark.’nın yaptıkları çalışmada 11, endoskopi endikasyonlarının kronik karın ağrısı, epigastrik ağrı ve büyüme geriliği olduğu rapor edilmiştir. Arik ve ark. 12, çalışmalarında endoskopi endikasyonlarının en sık karın ağrısı ve çölyak hastalığı şüphesi olduğunu bildirmişlerdir.
Bu çalışmada, H. pylori sıklığı cinsiyete göre anlamlı bir fark göstermemekteydi. Biernat ve ark.13, erkek ve kız çocuklar arasında benzer H. pylori prevalansları rapor etmişlerdir. Yaş gruplarına göre değerlendirildiğinde, 1-6 yaş grubundaki olguların %48’inde, 7-12 yaş grubunda olguların %72.6’ında ve 13-18 yaş grubunda olguların ise %77.1’inde H. pylori pozitifliği saptandı. Bu çalışmada yaş büyüdükçe H. pylori sıklığının artığı belirlendi. Buna göre, H. pylori sıklığının 13-18 yaş arası olgularda en yüksek olduğu gözlendi. Özbey ve ark. 10’nın Elazığ İlinde yaptıkları çalışmada, 13-18 yaş grubu çocuklarda H. pylori enfeksiyon görülme sıklığının %75.8 düzeyinde olduğu bildirilmiştir. Yapılan çalışmalarda 7,14,15 H. pylori enfeksiyonuyla karşılaşmanın yaşla artığı gösterilmiştir. Buna göre, çalışma verileri literatürle uyumlu olduğu görülmektedir.
H. pylori’nin kronik karın ağrısı yaptığına dair veriler tartışmalıdır 16. Özbey ve ark. 10, karın ağrısı ile H. pylori enfeksiyonu arasında ilişki olmadığını rapor etmişlerdir. Benzer şekilde, bu çalışmada da H. pylori pozitifliği ile karın ağrısı arasında anlamlı bir ilişki bulunmadı. Buna karşın, bu çalışmada bulantı, kusma ve kanaması (n: 12, %92.3) olan çocuklarda anlamlı oranlarda H. pylori pozitifliği saptandı. Dore ve ark. 21’nın yaptıkları sero-epidemiyolojik bir çalışmada, H. pylori enfeksiyonun bulantı ya da kusmayla anlamlı ilişkisinin olduğu bildirilmiştir. H. pylori enfeksiyonu kronik mide inflamasyonuna, mide ülseri ve duodenal ülsere yol açmaktadır 1. Çocukluk çağındaki gastrointestinal sistem kanamalarının en sık nedenleri arasında gastrit ile mide ve duodenal ülserler bulunmaktadır.
Olguların endoskopik incelemelerinde özofajit, gastrit, duodenit, mide ve duodenal ülserler görüldü. Bu bulguların cinsiyete göre dağılımına bakıldığında erkek ve kız cinsiyet arasında anlamlı bir fark bulunmadı.
Çölyak hastalığı tanısı alan 187 olgunun %62.6’sında H. pylori pozitifliği saptadık. Aydoğdu ve ark.’nın İzmir’de 96 çölyaklı hastada yaptıkları çalışmada, H. pylori sıklığının %21.8 oranında olduğu bildirilmiştir 18. Çalışmada H. pylori sıklığının daha yüksek olması bölgenin coğrafik konumu ve düşük sosyoekonomik düzeyi ile ilişkili olabilir.
Endokopik incelemede özofajit saptanan 45 olgunun %64.4’ünde H. pylori pozitif bulundu. Emiroğlu ve ark. 9 çalışmasında da, erozif özofajit ile H. pylori enfeksiyonu arasında ilişki saptanmamıştır. Uğraş ve ark. 11 ise, endoskopi yaptıkları hastaların %10.6’sında özofajit rapor etmişlerdir.
Bu çalışmada endoskopik olarak gastrit saptanan 376 hastanın %75.3’ünde H. pylori pozitif bulundu. Buna göre, H. pylori pozitifliği ile gastrit varlığı arasında anlamlı ilişki vardı. Uğraş ve ark. (11)’nın, endoskopi yaptıkları olgularda en sık nodüler gastrit (%59.6) saptadıklarını rapor etmişlerdir. Motamed ve ark. 14, H. pylori pozitif olgularda %24.8 oranında gastrit ve %47.4 oranında ise midede nodülarite bildirmişlerdir. Özbey ve ark. 10, H. pylori enfeksiyonu olan çocuklarda %54.5 oranında nodüler gastrit rapor etmişlerdir. Kara ve ark. 7’nın İstanbul’da yaptıkları bir çalışmada, H. pylori enfeksiyonu pozitif olgularda yüksek oranda antral gastrit bildirmişlerdir. Bu çalışmada, duodeniti olan 301 olgunun %68.8’inde H. pylori pozitifliği saptandı. Buna göre, H. pylori pozitif ve negatif olgular arasında duodenit görülmesi yönünden anlamlı fark yoktu. Arik ve ark. 12, endoskopi yaptıkları 2772 çocuğun 352’sinde duodenit saptamışlardır. Buna göre, duodeniti olan olguların %6’sında H. pylori pozitifliği bulunmaktaydı.
Bu çalışmada, mide ve duodenal ülser 11 hastada gözlendi. Mide ülserli 5 hastanın 4’ünde (%80), duodenal ülserli 6 olgunun 4’ünde (%66.7) H. pylori pozitifliği saptandı. Koca ve ark. 19, mide ülserli hastaların %40’ında, duodenal ülserli hastaların ise %71.5’inde H. pylori pozitifliği rapor etmişlerdir. Özbey ve ark. 10, mide ülserli olgularının %83.3’ünde H. pylori pozitifliği bildirmişlerdir. Uğraş ve ark. 20, mide ülserli olguların %85.2’sinde ve duodenal ülserli hastaların %76.9’unda H. pylori pozitifliği rapor etmişlerdir. Hastalarımızın patolojik sonuçları Sydney sınıflamasına göre değerlendirildiğinde, hiçbir hastada intestinal metaplazi ve gastrik atrofi saptanmadı. Uğraş ve ark. 20, endoskopi yaptıkları 340 çocuk hastanın patolojik incelemesi sonucunda sadece 2 hastada intestinal metaplazi bildirmelerine karşın bu hastaların hiçbirinde mide mukoza atrofisi gözlemlememişlerdir.
H. pylori enfeksiyonu, dünyada ve ülkemizde önemli bir halk sağlığı sorunu olmaya devam etmektedir. H. pylori, Uluslararası Kanser Araştırma Ajansı tarafından birinci derecede kanserojen olarak tanımlanmıştır 21. Çocukluk çağında H. pylori enfeksiyonu ülkemizde halen yüksek oranda görülmektedir. Enfeksiyonun daha çok çocukluk yaş grubunda kazanıldığı düşünüldüğü zaman, erken tanı ve tedavinin ne derece önemli olduğu daha iyi anlaşılmaktadır. Sonuç olarak; kronik karın ağrısı, büyüme geriliği, gastrointestinal sistem kanaması gibi nedenler ile getirilen çocuk hastaların rutin tetkikler sonrası pediatrik gastroenterologlar tarafından değerlendirilmesi ve eğer gerek görülürse endoskopik olarak incelenmesi uygun olacaktır. Ayrıca, hastalıktan korunmak için risk faktörlerinin belirlenmesi, uygun sağlık politikalarının geliştirilmesi ve toplumsal bilincin oluşturulması önem arz etmektedir.