Çeşitli nedenlerle oral alımın yetersiz olduğu hastalarda gastrointestinal sistem fonksiyonel ise enteral yol, parenterale yola tercih edilmektedir. Bunun en önemli sebepleri düşük maliyet, barsak savunma sisteminin devamlılığının sağlanması, bakteriyel translokasyon ve bakteriyemi risklerinin düşük olmasıdır
5.
Enteral tedavilerin devamlılığını sağlayabilmek için hastalara erken dönemde Nazoenterik (gastrik, duodenal ya da jejunal) tüp konulabilir. Dört haftadan daha uzun süre enteral yol kullanıcaksa gastrostomi yapılması gerekmektedir 6,7. Gastrostomi için cerrahi (açık ya da laparoskopik), radyolojik ve endoskopik teknikler tanımlanmıştır 1. Özellikle PEG ilk kez tanımlandığı 1980’lerin başından itibaren yoğun olarak tercih edilmektedir 2. Bu çalışmada da uzun süreli oral alım yetersizliği olan tüm yoğun bakım hastalarına PEG yapılmıştır.
PEG işleminde birçok teknik tanımlanmıştır. Bunlardan en popüler olan ikisi Rusell ve Pull teknikleridir 8,9. Bu çalışmada ki tüm hastalara Pull tekniği ile PEG yapılmıştır.
PEG işlemi için en önemli endikasyon serebrovasküler olaylardır 10-12. Bu çalışmada da 90 (27.7%) hastaya serebro vasküler hastalık (SVH) nedeniyle PEG yapıldı. Diğer endikasyonlar arasında malignitelerden özellikle baş boyun maligniteleri, solunum yetmezliği ve kronik sinir sistemi hastalıkları yer almaktadır 13-17. Bu çalışmada diğer endikasyonlardan 87(26.8%) hastaya malignite nedeniyle, 61(%18.8) hastaya resüsitasyon sonrası, 57(17.5%) hastaya solunum yetmezliği nedeniyle ve 30(9.2%) hastaya kronik sinir sistemi hastalığı (Amyotrafik lateral skleroz, multiple skleroz, cerebral palsi, demans) nedeniyle PEG yapılmıştı.
PEG işlemi sonrası komplikasyon oranının %1-30 arasında 18,19, mortalite oranının ise %0.5’in altında olduğu bildirilmektedir 4. En sık görülen komplikasyonlar PEG tüpü kenarında akıntı ve enfeksiyon, PEG işlemine bağlı ileus ve gastrointestinal kanama, PEG tüpünün tıkanması ve çıkması, aspirasyon pnömonisi ve batın içi organ yaralanmasıdır 20-23. Çalışmada genel komplikasyon oranı %9.5’dur. Bunlar 15 (%4.6) hastada gelişen PEG tüpü kenarından enfeksiyöz olmayan akıntı, 10(%3.1) hastada gelişen PEG tüpünün çıkması ve 6(%1.8) hastada gelişen PEG tüpü kenarında enfeksiyondur. Hiçbir hastada daha majör bir komplikasyon saptanmamıştır. PEG tüpü kenarından akıntısı olan hastalarda PEG tüpü daha büyük tüp ile değiştirilmiş, PEG tüpü çıkan hastalara yeni tüp takılmış, enfeksiyon gelişen hastalar geniş spektumlu antibiyotik (ampisilin-sulbaktam) ile tedavi edilmiştir. Enfeksiyon proflaksisi için PEG işlemi öncesi tek doz intravenöz yolla 1 g geniş spektrumlu antibiyotik (ampisilin-sulbaktam) yapılması önerilmektedir 24,25. Bu çalışmada da rutin olarak tüm hastalara PEG işleminden önce rutin olarak intravenöz yoldan 1 g ampisilin-sulbaktam yapılmıştır.
Bu çalışmada PEG işlemi sonrası hiçbir hastada işleme bağlı mortalite gelişmemiştir.
Bu çalışmada oral beslenmesi düzelen 25 (%7.6) hastada PEG tüpü çekildi. Bununla ilgili literatürde ölümcül komplikasyonlar bildirilmiş olsa da 26 hastaların hiçbirisinde komplikasyon görülmedi. Bu çalışmada PEG yapılan hastaların ortalama hastanede yatış süresi 50.6±35.1 gündü. Hastaların 91’i (%28) primer hastalıklarına bağlı olarak eksitus oldu.
Bu çalışmada bazı sınırlamalar mevcuttur. Bunlar çalışmanın retrospektif olması ve vaka sayısının az olmasıdır.
Sonuç olarak, hasta başında yüzeyel anestezi ile kolaylıkla uygulanabilmesi, komplikasyon ve mortalite oranlarının son derece düşük olması nedeniyle özellikle oral alımın yetersiz olduğu kritik hastalarda, enteral tedavilerin sürdürülebilmesi için PEG işlemi uygun görünmektedir.