Ülkemizde yetiştiriciliği yapılan kangal köpeklerinde olduğu gibi Danua ırkı köpeklerin de DKM konusunda predispoze oldukları bilinmektedir
9. Bu köpeklerde yapılan bir çalışmada
10; M mod verileri ve kısa eksen papiller kas seviyesi gerilim ölçümlerinde iki grup arasında farklı bulunmuş, fakat apikal ve kapakçık seviyesinde yapılan radyal gerilim ölçümlerinin iki grup arasında farklı olmadığı bildirilmiştir. Sistolik fonksiyonun ölçüm alanlarının kısa ve uzun eksende papiller kas yakınlarında olması nedeniyle, apikal ve kapakçık seviyelerinde fark olmaması mantıklı olabilir. Bu çalışmada yalnızca kısa eksen papiller kas seviyelerinin değerlendirilmesinin sebebi; hem kısa eksende diğer alanların sistolik harekete papiller kas seviyesindeki kaslar kadar katkı sağlamaması hem de Teicholz yöntemiyle M mod verilerinin kısa eksende papiller kas seviyesinden alınmasıdır. Bu çalışmada elde edilen gerilim verileri sirküler olarak tüm ventrikülü kapsamasa da DKM hastası Danua ırkı köpeklerde yapılan bu çalışma
9 ile paralel niteliktedir.
Koroner arter hastalığı, kalp yetmezliği, diabetes mellitus, hipertansif kalp hastalığı, hipertrofik kardiyomiyopati (HCM) ve elektriksel iletim bozuklukları vakalarında; EF değerinde herhangi bir azalma görülmezken, longitudinalglobal gerilim değerlerinin azaldığı bildirilmiştir 11-16. Özellikle diyastolik fonksiyon bozukluklarında görülen bu durum “korunmuş EF” olarak tanımlanır 17. Bu çalışmada gruplar arasında LVPWs boyutlarının farklı olmaması korunmuş EF durumunun sistolik disfonksiyon olgularında da görülebileceği şüphesini doğursa da, DKM’li köpeklerde EF değerleri güçlü derecede düşük ve farklıdır.
Kısa eksende Teicholz methoduna göre yapılan ölçümün temeli birkaç matematiksel hesaba dayanmaktadır 18. Şekil 2’deki formüle göre sol ventikülün iç boşluğunun sistol ve diyastol sonu ölçümlerinin ve dolayısıyla SV’nin EF belirlenmesinde birincil rol oynadığı görülmektedir. Serbest duvar ve interventriküler septumun uzunlukları ise kardiyak kas hastalıkları için teşhiste yardımcı bilgi sağlarken 19 matematiksel formülde bir katkısı yoktur. Fakat yapılan bir çalışmada 20, gerilim verileri ve EF arasında matematiksel bir ilişki olduğuna kanaat getirilmiştir. Stokke ve ark. (20)’nın çalışmasında EF ve gerilim verileri arasında tespit ettikleri eşitlik daha sonra Pedrizzetti ve ark. 7 tarafından şu şekilde sadeleştirilmiştir; EF=1-(GLS+1)(GCS+1)2. GLS; global uzunlamasına gerilim, GCS; global sirkümferensiyal gerilim anlamındadır. Her ne kadar EF ve fraksiyonel kısalma (FS) hesaplanırken duvarların uzunluk değişimleri dikkate alınmasa da yapılan çalışmaların neticesinde EF ve gerilim verileri arasında matematiksel bir eşitlik ortaya çıkması, M mod ve gerilim verileri arasında bir korelasyon olma ihtimalini akıllara getirmektedir. Bu çalışma sonuçlarına göre her iki grupta da bu değerler arasında bir korelasyon olmadığı görülmektedir. Bu sonucun iki sebebi olabileceği düşünülmektedir:
Büyütmek İçin Tıklayın |
Şekil 2: Teicholz Methoduna göre EF’nin hesaplanması. LVIDd; sol ventrikülün iç boşluğunun diyastol sonundaki uzunluğu, LVIDs; sol ventrikülün iç boşluğunun sistol sonundaki uzunluğu, EDV; diyastol sonu hacim, ESV; sistol sonu hacim, SV; atım hacmi, EF; ejeksiyon fraksiyon |
1. EF hesabında zaten kas uzunluklarının bir etkisinin olmaması nedeniyle aralarında korelasyon olmaması da gayet doğal karşılanabilir. Yalnızca SV hesabı yapılırken uzunlukları alınan bölgelerin değişkenleri ile bir korelasyon olabilir.
2. Stokke ve ark. 20’nın çalışmasında elde edilen matematiksel eşitlikte hem M mod hem de gerilim ölçümleri uzun eksende yapılmıştır. Bu çalışmada ise; her iki veri de kısa eksenden alınırken gerilim verileri ortaya konurken de radyal yönlü hareketler dikkate alınmıştır.
Sonuç olarak; DKM’li Kangal ırkı köpeklerin ekokardiyografi muayenesinde sol ventrükülün kısa eksen papiller kas seviyelerinden elde edilen EF ile MAS ve MIL bölgelerinden elde edilen gerilim verileri sağlıklı gruba göre daha düşük ve farklı bulunmuştur. Aynı zamanda MAS ve MIL bölgelerinin gerilim verileri ile M mod parametreleri arasında bir korelasyon olmadığı görülmüştür. Bu nedenle Kangal ırkı köpeklerde DKM tanısında hangi yöntem tercih edilirse edilsin tanı aşamasında yeterli bilgi sağlayabileceği düşünülmektedir.
Teşekkür
Çalışmanın her aşamasında desteğini esirgemeyen Sayın Hocalarım Prof.Dr. Hasan ALBASAN ve Prof.Dr.Ebubekir CEYLAN’a teşekkür ederim.