Antioksidan işlevleri ile E vitamini ve Se'un diyabette
oluşan oksidatif hasarı azaltabileceği, karbonhidrat
metabolizması ve kan glukoz düzeyini etkileyebileceği
kaydedilmiştir
15,19-23. Diyabet patogenezinde
serbest oksijen radikalleri artışına bağlı olarak oksidatif
stres ve lipit peroksidasyonunun arttığı, oksidatif hasar
mekanizması ile diyabetik nefropati, ateroskleroz,
mikroanjiopati, retinopati ve nöropati oluşabildiği
1-3;
diyabette trigliserid artışı, HDL-kolesterol azalması ve
LDL/kolesterol oranı artışı ile karakterize bir dislipidemi
meydana geldiği bildirilmiştir
7-11. Kontrol grubu ile
diyabet grubu karşılaştırıldığında TRG, CHOL ve LDL
değerlerinin diyabet grubunda daha yüksek olduğu
(p<0.05- p<0.01) belirlendi. Diyabet oluşturulan gruplara
Se, E vitamini veya bunlar kombine verildiğinde TRG ve
CHOL değerlerinin etkilenmediği, ancak LDL değerlerinin
diyabet grubuna göre, Se veya Se-E vitamini
kombinasyonu uygulanan gruplarda azaldığı (p<0.05)
saptandı (Tablo
1). Böylece diyabetin LDL değerlerini
artırabileceği, Se, E vitamini ve bunların kombine
verilmesi ile LDL değerinin normal düzeye dönme eğilimi
oluşturabileceği düşünüldü. Bu sonuçlar diyabette lipit ve
lipoproteinler ile antioksidanlar arasındaki ilişkileri
araştıran çalışmalarda
4,21-26 belirtilen sonuçlar ile
benzerdir.
Kontrol grubuna göre diyabet, Se, E vitamini ve
bunların kombine verildiği gruplarda GLU değerlerinin
önemli düzeyde yüksek olduğu (p<0.01), diyabet
oluşturulan gruplara Se ve Se-E vitamini birlikte
uygulandığında, GLU değerlerinin azaldığı (p<0.05),
ancak sadece E vitamini uygulamanın GLU değerleri
üzerinde önemli bir etkisinin olmadığı (p>0.05) saptandı
(Tablo 1). Bu bulgulara dayanarak, STZ ile diyabet
oluşturulan sıçanlara sadece Se verildiğinde ya da Se-E
vitamini birlikte verildiğinde GLU değerlerinin
etkilenebileceği anlaşılmaktadır. Bu sonuçlar, diyabet
komplikasyonları gelişmesinde oksidatif stres ve
antioksidanların rolünü araştıran çalışmalarda2,3,15
belirtilen bulgulara uyum göstermektedir. Ayrıca kontrol,
diyabet ve E vitamini uygulanan grupların 3. gündeki
GLU değerleri (GLUÖ) ile 15. gündeki GLU değerleri
(GLUS) arasında anlamlı bir fark gözlenmezken
(p>0.05), Se veya Se-E vitamini birlikte verilen diyabet
gruplarının 3. gündeki GLU değerlerine göre 15 gündeki GLU değerlerinin önemli düzeyde azaldığı (p<0.05-
p<0.01) belirlenmiştir (Şekil 1). Bu bulgular, STZ'nin
önemli bir diyabetik ajan olduğunu doğrulamış, diyabetik
gruplara Se veya Se-E vitamini birlikte verildiğinde GLU
değerlerinin önemli düzeyde azaldığı (p<0.05- p<0.01)
saptanmıştır. Bu sonuçlar, antioksidanların kan glukoz
değerleri üzerinde etkili olduğu yönündeki literatür
bildirimler15,20-23 ile doğrulanmaktadır. Diğer
taraftan amilaz (ALZ) aktivitesi bakımından, kontrol grubu
ile diyabet grubu karşılaştırıldığında, bu gruplar arasında
sayısal farklılık varsa da bunların anlamlı olmadığı
(P>0.05), diyabet grubuna göre Se, E vitamini veya
bunların kombine verildiği gruplarda ALZ aktivitesinin
önemli düzeye (p<0.05-p<0.01) azaldığı gözlemlendi
(Tablo 1). Bu bulgular, amilaz aktivitesi ile glisemik
homeostazis arasındaki ilişkileri araştıran çalışmada27
bildirilen sonuçlara paraleldir. Kontrol grubuna göre
diyabet grubunda plazma Ca ve P değerlerinin daha
düşük düzeyde olduğu (p<0.05-p<0.01) gözlemlenmiş;
diyabet oluşturulan gruplara Se, E vitamini ya da Se-E
vitamini birlikte uygulandığında, bu gruplardaki Ca ve P
değerleri ile kontrol grubu değerleri arasında istatistiksel
olarak önemli bir farklılık kalmadığı gözlemlenmiştir
(Tablo 1). Diyabet grubunda plazma Ca ve P değerlerinin
daha düşük olması, diyabette meydana gelen aşırı
ürinasyon ile Ca ve P iyonlarının idrarla birlikle
sürüklenebileceği, böylece plazma Ca ve P değerlerinin
azalabileceği şeklinde yorumlanabilir. Bu düşünceler,
diyabet ile ilgili literatür sonuçları28 ile paralellik arz
etmektedir.
Diyabet hastalarında palateletlerin etkilendiği, PCT,
MPV ve PDW gibi trombosit indekslerinin
değerlendirilmesi gerektiği kaydedilmiştir7-10,29.
Trombosit indekslerinin diyabetten başka, akut
pankreatit, miyokardiyal infarktüs ve ülseratif kolit gibi
hastalıklar için de önemli belirteçler olabileceği ileri
sürülmüş8, diyabette trombosit indekslerinin
mikrovasküler komplikasyonlar için önemli bir indikatör
olduğu kaydedilmiştir7,9. Bu çalışmada, kontrol
grubuna göre diyabet grubunda PLT ve PCT değerlerinin
azaldığı (p<0.05-p<0.01), bu değerlerin E vitamini ve Se
verilmesi ile önemli düzeyde arttığı (p<0.05- p<0.01),
MPV ve PDW değerleri bakımından gruplar arasında
sayısal farklılıklar bulunsa da bunların istatistiksel
anlamda önemli olmadığı gözlemlenmiştir (p>0.05, Tablo
2). Diğer yandan, trombosit işlevlerini en iyi yansıtan
indekslerden biri olan MPV'nin diyabet, akut pankreatit
ve kardiyovasküler hastalıklar için de önemli bir belirteç
olabileceği ileri sürülmüştür8. Bu çalışmada diyabet
grubunda trombosit indekslerinden MPV ile CHO
değerleri arasında pozitif önemli bir korelâsyon (p<0.05)
olduğu belirlenmiş, bu ilişkinin anılan literatür8
değerlendirmeye uygun olduğu anlaşılmıştır (Tablo 3).
Böylece, diyabette trombosit indekslerinden PLT, PCT ve
MPV değerlerinin önemli düzeyde etkilendiği, E vitamini
ve Se'nin bu indekslerin fizyolojik düzeyde tutulmasına
katkı sağlayabileceği düşünülmektedir. Nitekim diyabet
hastalarında artmış olan kardiyovasküler hastalık
insidansının trombosit hiperagregasyonu ile korelesyon
gösterdiği kaydedilmiş9,30, uzun süren hiperglisemiye bağlı olarak artan serbest radikallerin, glukoz31 ve
lipidlerin oksidasyonu ile bunların son ürünlerinin
oluşmasına yol açtığı bildirilmiştir32. Oluşan
glukozilasyon son ürünlerinin hızla nitrik oksidi (NO)
inaktive ederek endotel kaynaklı vazodilatasyonun
azalmasına neden olduğu33, vasküler yetmezlik
patogenezinin başlamasına zemin oluşturabileceği
değerlendirilmiştir7,9.
Tip-I diyabetli hastalarda %30-40, tip-II diyabetlilerde
ise %5-10 arasında değişen oranlarda bulunan diyabetik
nefropatinin önemli ölçüde böbrek yetmezliğine neden
olduğu bildirilmiştir34. Bu oranlar ciddi toplumsal sağlık
sorunlarına işaret ettiği için diyabetle ilgili deneysel ve
klinik çalışmalar güncelliğini sürdürmekte1,3,21,23; E
vitamini yetersizliğinde renal glomerüler ve vasküler
lezyonlar ile böbrek tübüler hücrelerinde yozlaşma
meydana gelebilmektedir15,16. Se karaciğer, kalp,
böbrekler, akciğerler, adrenal bezler, pankreas, beyin,
iskelet kasları, gözler, plasenta ve testis dokularına
taşınmakta, GSH-Px enziminin yapısına girerek
antioksidan işlev göstermektedir17,18,24,25. E
vitamini3,21 ve GSH-Px aracılığı ile Se; lipitler,
lipoproteinler ve DNA moleküllerinde oksidatif hasarı
azaltarak hücre ve dokuların fizyolojik yapılarının
korunmasına önemli katkılar sağlayabilir17,18,24. Bu
çalışmada, kontrol ve deneme grubu sıçanlardan alınan
böbrek dokusu kesitleri patoloji laboratuarında ışık
mikroskobunda incelendi, ancak ışık mikroskobisi
düzeyinde böbrek dokusunda oluşan değişiklikler
skorlanacak kadar anlamlı bulunmadı (Şekil 2-5). Bu
nedenle, deneysel diyabette böbrek dokusunun
etkilenme düzeyi ile antioksidanların bunlar üzerindeki
etkilerini belirleyebilmek için böbrek dokusu kesitlerinin
elektron mikroskobu düzeyinde incelenmesi gerektiği
düşünülmektedir.
Sonuç olarak diyabet grubunda MPV ile CHO
değerleri arasında önemli pozitif korelâsyon olduğu;
deneysel diyabette başta GLU olmak üzere bazı
trombosit indeksleri ile TRG, CHOL ve LDL değerlerinin
olumsuz etkilendiği; diyabet gruplarına Se veya Se-E
vitamini birlikte verilerek GLU ve LDL değerlerini olumlu
etkilediği gözlemlendi. Bu verilere dayanarak E vitamini
ve Se'un, diyabette profilaktik amaçla kullanılabileceği
düşünülmektedir. Ancak, diyabetin böbrek dokusu ve kan
değişkenleri üzerindeki olumsuz etkilerine karşı
antioksidanların önleyici işlevlerini yeterince
açıklayabilmek için, ileri düzeyde moleküler çalışmalar
yapılması gerekmektedir. Yine de, bu çalışmanın
deneysel diyabette etkilenen bazı değişkenlerin
belirlenmesi, etkilenen değerler ile E vitamini ve Se
arasındaki ilişkilerin ortaya konması konusunda az da
olsa bilimsel bir veri sağlayarak yeni yapılacak bilimsel
çalışmalara zemin oluşturabileceği düşünülmektedir.
Teşekkür
Bu çalışmadaki hematolojik sonuçlar için HRÜ Tıp
Fakültesi Biyokimya Anabilim Dalındaki, patolojik
incelemeler için Patoloji Anabilim Dalındaki akademik ve
teknik personele içtenlikle teşekkürler ederiz.