PAAG açık ön kamara açısı ve 21 mmHg üzerinde
göz içi basıncı ile birlikte, optik sinir liflerinde edinsel
kayıp ve görme alanında anormalliklerle giden,
erişkinlerde görülen kronik, bilateral, sıklıkla asimetrik bir
optik nöropatidir
1. Glokomun tanı ve takibinde göz içi
basıncı ölçümünün büyük önemi vardır. Nitekim göz içi
basıncı halen glokomatöz hasar gelişiminde en önemli
risk faktörüdür
5,6.
PAAG’da göz içi basıncı tek bir ilaçla hedeflenen
düzeylere gerilemezse, cerrahi tedaviden önce birden
çok ilacı bir arada kullanmak gerekebilir. Birden çok
ilacın bir arada tedavide kullanılması hastaların tedaviye
uyumunu güçleştirebilir. Sabit kombinasyon ilaçlar,
damla uygulama süresi ve sayısını azaltacağından,
hastaların tedaviye uyumunu arttırabilirler7,8.
Bu çalışmada kullanılan ilaçlar tek tek incelendiğinde
her üç ilacında etkili ve güvenli bir biçimde göz içi basıncı
düşüşü sağladığı daha önce yapılan çalışmalarda da
gösterilmiştir. Craven ve ark.9’nın yaptığı bir çalışmada
PAAG hastalarında brimonidin tartrat %0.2/timolol maleat
%0.5 sabit kombinasyonu, brimonidin tartrat % 0.2 ve
timolol maleat %0.5 göz damlaları karşılaştırılmıştır. Üç
ay süren ve 1159 hastanın katıldığı çalışmada BTSK
kullanan grupta üçüncü ayın sonunda göz içi basıncında
değer aralığı 4.9-7.6 mmHg olan düşüş elde edilmiştir.
Thelen ve ark.10’nın yaptığı bir başka çalışmada ise
hastalara BTSK başlanmıştır. Çalışmaya 816 hasta
katılmıştır. Başlangıç GİB ortalamaları ile 6. haftada
ölçülen GİB ortalamaları arasındaki fark istatistiki açıdan
anlamlı bulunmuştur. Başlangıç GİB ortalamaları ve 12.
hafta GİB ortalamaları arasındaki fark istatistiki açıdan
anlamlı bulunmuştur. Altıncı hafta GİB ortalamaları ile 12.
hafta GİB ortalamaları istatistiksel olarak benzer
bulunmuştur. Çalışmada hedeflenen GİB 18 mmHg altı
olarak kabul edilmiş ve bu hedefe ulaşan hasta oranı
%79.5 olarak bulunmuştur.
Papaconstantinou ve ark11’nın yaptığı çalışmada
50 oküler hipertansif ve PAAG hastasına BTSK
başlanmıştır. Çalışmaya başlanmadan önce tedavi alan
hastalar ilaçtan arınma periyoduna alınmıştır. Buna göre
hastalar kullandıkları ilaca göre 1 ya da 2 hafta süre ile
bu periyoda tabi tutulmuşturlar. İlaçlar başlandıktan
sonraki vizitlerde elde edilen GİB ölçümleri başlangıca
göre istatistiksel açıdan düşüş göstermiştir. Bizim
çalışmamızda arınma periyodu bu çalışmadan farklı
olarak 4 hafta süre ile uygulanmıştır. Bizim çalışmamızda
BTSK kullanan grup (Grup 1) için başlangıç GİB
ortalaması ile 2. ayın sonundaki GİB ortalaması
istatistiksel anlamda farklı bulundu.
Özkurt ve ark.12’nın yaptığı çalışmada GİB 30
mmHg ve üzeri olan glokom hastalara LTSK
başlanmıştır. Tedavi başlangıcından itibaren 1. gün, 1.
hafta, 1. ay ve 6. ayda GİB ölçümü ortalamaları
incelenmiştir. Başlangıca göre diğer vizitlerdeki GİB
ölçümleri istatistiksel açıdan anlamlı fark göstermiştir.
Stewart ve ark13’nın yaptığı çalışmada hastalara LTSK
başlanmıştır. Başlangıçta saat 08:00, 12:00 ve 16:00’da
ölçülen göz içi basıncı ortalamaları incelenmiştir. Başlangıç ve 2. ayda ölçülen GİB ortalaması farkı
istatistiksel açıdan anlamlı bulunmuştur.
Bu çalışmada LTSK kullanan grup (Grup 3) için
ortalama GİB düşüş miktarı yeterli olarak değerlendirildi.
İkinci ay ile başlangıçta elde edilen GİB ortalamaları
arası fark istatistiksel açıdan ileri düzeyde anlamlı olarak
değerlendirildi.
Henderer ve ark.14’nın yaptığı çalışmada göz içi
basıncı 30 mmHg ve üzeri olan hastalara dorzolamid
hidroklorür %0.2/timolol maleat %0.5 sabit
kombinasyonu başlanmıştır. Başlangıç GİB ortalaması ile
birinci aydaki GİB ölçümü arasındaki fark istatistiki olarak
anlamlı bulunmuştur. Başlangıç göz içi basıncı
ortalaması ile ikinci ay GİB ölçümü arasında ki fark da
istatistiki olarak anlamlı bulunmuştur. Birinci ay ile 2.
ayda elde edilen göz içi basıncı ölçümleri arasında
istatistiksel açıdan fark bulunmamıştır.
Bu çalışmada DTSK kullanan grup (Grup 2) için
ortalama GİB düşüş len düzeydeydi. İkinci ay ile
başlangıçta elde edilen GİB ortalamaları arası fark
istatistiksel açıdan anlamlı olarak değerlendirildi.
Bu çalışma bahsi geçen diğer çalışmalardan farklı
olarak daha az hasta ile ve tek merkezli olarak
gerçekleştirilmiştir. Çoğu literatürde hastaların gözlerine
ayrı ayrı ilaçlar başlanmıştır. Bu çalışmada ise 3 ayrı ilaç
karşılaştırıldı. Bu sebepten ötürü her hasta ayrı bir ilaç
grubuna alındı. Tedaviye uyumun arttırılması ve kullanım
rahatlığı da göz önünde bulundurulduğunda hastaların
tek ilaç kullanmasının daha uygun olduğu düşünüldü.
Konstas ve ark15’nın yaptığı çalışmada latanoprost
%0.005 ve DTSK’ nun göz içi basıncı üzerine etkileri
incelenmiştir. Göz içi basıncındaki gün içi değişimler
değerlendirilmiştir. Göz içi basınçları ilaç başlanmadan
önce, ilaç başlandıktan sonraki 2. ve 6. aylarda saat
08:00, 12:00, 16:00, 20:00, 24:00 ve 04:00’da
ölçülmüştür. Başlangıç GİB ortalaması ile 2. Ay
ortalaması arasındaki fark istatistiksel anlamda farklı
değerlendirilmiştir. 2. ve 6. aylarda gün içi GİB değişimi
istatistiksel açıdan anlamsız olarak değerlendirilmiştir.
Hatanaka ve ark.16’nın yaptığı çalışmada BTSK ile
DTSK karşılaştırılmıştır. 8 hafta süren çalışmada göz içi
basınçları saat 08:00, 10:30, 02:00 ve 04:00’da
ölçülmüştür. 210 hastanın katıldığı çalışmada her iki
grupta da istenilen düzeyde düşüş elde edilmiştir ve iki
grup arasında fark saptanmamıştır. Shin ve ark.17’nın
yaptğı çalışmada LTSK ile DTSK karşılaştırılmıştır. Her
iki gruptada görülen GİB düşüş miktarları istatistiksel
açıdan anlamlı olarak bulunmuştur. İki grup arasındaki
göz içi basıncı düşürme miktarı farkı istatistiksel açıdan
benzer bulunmuştur. Benzer şekilde 08:00 ve 20:00
saatleri arasında 2 saatte bir göz içi basıncı ölçümünün
yapıldığı Konstas ve ark18’nın yaptığı çalışmada LTSK
ile DTSK karşılaştırılmıştır. Her iki grup arasında
başlangıç GİB değerleri istatistiksel açıdan benzer
bulunmuştur. Her iki grup arasında 4. hafta sonunda elde
edilen GİB değerleri istatistiksel açıdan benzer
bulunmuştur. Her iki grupta da etkin bir GİB düşüşü
sağlanmıştır.
Bu çalışmada hasta sayısının az olması, çalışmanın
tek merkezli olması ve çalışma süresinin kısa tutulması
araştırmanın kısıtları olarak görülebilir. Hastaların göz içi
basınçları saat 08:30, 10:30, 12:00, 13:30, 15:30 ve
17:30’da ölçüldü. Ancak günlük GİB takibinin gün içine
yayılarak ve gece ölçümlerinin de yapılması daha güvenli
sonuçlar verebilir. İncelenen çalışmalardan farklı olarak,
çalışmamızda hastaların her iki gözüne aynı ilacın
uygulanması, kullanım rahatlığı ve çalışmanın
güvenilirliği açısından bir avantaj olarak
değerlendirilebilir.
Sonuç olarak elde edilen bulgular incelendiğinde, her
üç ilacın da PAAG’li hastalarda GİB’yi benzer düzeyde
ve etkin olarak düşürdüğü belirlenmiştir. Bununla birlikte
hastaların daha uzun süreli takibi ve Optik Koherens
Tomografi gibi ileri tetkik cihazların kullanımı, GİB
ölçümlerinin gün içine yayılarak geceyi de kapsayacak
şekilde değerlendirilmesi ve Pascal Dinamik Kontur
Tonometri ile de ölçülmesine ihtiyaç duyulmaktadır.