Amaç: Serum aterojenite indeksi kardiyovasküler riski kantitatif olarak değerlendirmeye yarayan bir skorlama aracıdır. Serum atrejenite indeksi ile tiroid fonksiyon bozukluğunda gelişen koroner aterosklerotik riski öngörmek amaçlanmaktadır.

Gereç ve Yöntem: Çalışmaya 100 hipotiroidi, 50 hipertiroidi ve 100 kontrol grubu olmak üzere toplam 200 birey alındı. [a=0,05 ß=0,10 1-ß=0,90 R (Sample Allocation= 2)]. Hastaların yaşı, cinsiyeti, boy, kilo değerleri kaydedildi. Biyokimya verilerinden kan şekeri, hemogram değerleri, HbA1c seviyeleri, böbrek ve karaciğer fonksiyonları, serum lipit düzeyleri kaydedildi. Serum aterojenite indeksleri; plazma trigliserid düzeyinin yüksek yoğunluklu lipoprotein (HDL) düzeyine oranı ile hesaplandı. Veriler SPSS’de (statistical package for the social sciences) analiz edildi.

Bulgular: Ortalama TG (trigliserid) ve LDL (düşük yoğunluklu lipoprotein) düzeyi hem hipotiroidi hem de hipertiroidi grubunda kontrol grubuna göre yüksek bulundu (X2=256.367 p=0.003; X2=266.976 p=0.003). Ortalama HDL düzeyi hipotiroidi ve hipertiroidi grubunda sağlıklı gruba göre bulunsa da istatistiksel açıdan tek başına anlamdı değildi (X2=88.939 p=0.130). TG/HDL hipotiroidi hastalarında ortalama 3.1 iken; hipertiroidi hastalarında ortalama 3.2 olarak hesaplandı. Hipertiroidi ve hipotiroidi hastaları kontrol grubu ile karşılaştırıldığında tiroid fonksiyon bozukluğunda aterojenite indeksi yüksek saptandı; fark istatistiksel açıdan anlamlı bulundu (KW=39.49; p=0.001). Serum aterojenite indeksinin tiroit fonksiyon bozukluğunda kariyovasküler riski göstermede kullanılabilir güvenilir bir araç olarak değerlendirildi.

Sonuç: Tiroid fonksiyon bozukluğu olan bireylerde koroner arter hastalığı riski daha yüksek saptandı. Kardiyovasküler riskin erken farkedilmesi için serum aterojenite indeksinin kullanılmasının klinik pratikte kolay uygulanabilir ve destekleyici bir parametre olabileceği saptandı.