Migren, periyodik, genellikle başın bir tarafına lokalize, nöbetlerde sıklıkla anoreksi, bulantı, kusma ve fotofobinin eşlik ettiği, şiddeti, sıklığı, lokalizasyonu ve devam etme süresi çok değişken olan, kronik bir baş ağrısı tipidir. Migren, kişilerin yaşam kalitesini olumsuz etkilediğinden, ekonomik ve sosyal boyutları olan önemli bir halk sağlığı sorunu olarak görülmektedir. Migren ataklarının patojenezinde vasküler, nörojenik, biyokimyasal ve trombositik nedenler ileri sürülsede patogenez tam olarak aydınlatılamamıştır.
Bu çalışmada Reelin gen ile auralı migren arasındaki ilişkiyi araştırdık ve auralı migreni olan hastalarla kontrol grubunu kıyasladığımızda rs 7341475 polimorfizmi ve A allellerinin auralı migrenli hastalarda kontrol grubuna göre anlamlı olduğunu bulduk. Literatürlere bakıldığında migren ile reelin ilişkisini araştıran herhangi bir çalışmaya rastlanılmamasından dolayı bu çalışma migren ile reelin arasındaki ilişkiyi değerlendiren ilk çalışma olması açısından büyük önem taşımaktadır. Nöronal gelişim sürecinde önemli bir role sahip olan reelin genindeki herhangi bir mutasyon ya da ekspresyon değişiklikleri nöropsikiyatrik hastalıklara zemin hazırladığı bilinmektedir12.
Yapılan birçok çalışma13-16 migrenin güçlü bir genetik komponente sahip olduğunu desteklemiştir. Linkage çalışmaları sonucu özellikle 15q11-q13 ve Xq28 gibi bazı kromozomal bölgeleri üzerinde durulmuştur. Migrenin genetik kökenini araştıran çalışmalar nörotransmitter, vaskuler ve hormonal fonksiyon bozukluklarına odaklanmıştır. Nörotransmitter fonksiyon bozukluğu dopaminerjik ve serotonerjik sistemlerde araştırılmış ve D2 ve D4 dopamin reseptor gen polimorfizmlerinin aurasız migrenle ilişkili olduğu saptanmıştır17,18. Görsel auralı migrenin ailesel kalıtımını gösteren, birden fazla kuşağı içeren Finli 50 ailenin geniş ölçekli genom taramasına dayanan bir çalışma, auralı migren fenotipiyle kromozom 4q24' de lokalize belirteç D4S1647 arasında kuvvetli bir bağlantı ortaya koymuştur19.
Aşırı uyarılabilirliğe neden olan çeşitli mekanizmalar migren patofizyolojisi araştırmalarının ilgi odağı olmuştur. GABA reseptörlerinin migrenle ilişkisi hakkında yapılan bir araştırmada migrenli bireylerin gen ekspresyonları ile sağlıklı bireylerin gen ekspresyonlarına kantitatif PCR ile bakarak GABA reseptörlerinin migrende rol oynadığı ve migrenli bireylerde kontrollere göre GABRA3 ve GABBR2 ekspresyonlarının önemli bir düzeyde baskılanmış olduğu bulunmuştur20.
Reelin beyin fonksiyonlarında ve gelişiminde önemli bir role sahiptir. Bu nedenle birçok çalışmalarda Reelin gen ekspresyonundaki varyasyonlar ve nöropsikiyatrik hastalıklarla olası bağlantıları çalışılmış ve çoğu çalışmalar sonucunda da önemli bulgular elde edilmiştir. Reelin gen rs7341475 ve rs 362719 polimorfizminin, özelliklede bayan cinsiyete sahip şizofreni hastalarında21,22, rs 12705169 polimorfizminin erkek cinsiyete sahip şizofreni hastalarında23, rs362719 polimorfizmi bipolar bozuklukta24 risk faktörü olabileceği tespit edilmiştir. Lizensefali, major depresif bozukluk, alzheimer hastalığı, otizm, epilepsi hastalıkları ile Reelin arasındaki ilişkiyi gösteren çalışmalar mevcuttur25,26.
Sonuç olarak Reelin gen polimorfizmlerin tanımlanması ve genetik farklılığın tespit edilmesi, migren patofizyolojisini anlama ve kişiye özel tedavi oluşturma adına önemli katkılar sağlayabilir. Bu çalışmanın da migrenin patogenizine ve tedavisine ışık tutabileceği düşüncesindeyiz. Çalışmamız Reelin gen rs7341475 polimorfizmi ve A alleli ile migren arasında önemli bir ilişki olduğunu göstermiştir.