Mesleki ve çevresel kaynaklı olarak her yıl 3 milyonun üzerinde bireyin TCE’ye maruz kaldığı tahmin edilmektedir
13. Normal şartlarda doğada bulunmayan Trikloretilen atık ürün şeklinde zararlı, çevresel bir toksin olarak ortaya çıkmaktadır. TCE’nin yarı ömrü konsantrasyonuna bağlı olarak yer altı sularında 10.7 ay ile 4.5 yıl arasında değişmektedir ve parçalanma oranı TCE ‘nin fiziksel durumuna bağlı olarak değişiklik göstermektedir
8. Solunum, dermal ve sindirim yolu ile absorbe edilen TCE’nin çoğu trikloroetanol ve trikloroasetik asite metabolize edilir ve böbreklerden üriner yolla itrah edilir. Yarılanma ömrü yaklaşık dört gündür
14. Trikloretilen biyolojik membranlardan uçuculuk ve lipofilite nedeni ile hemen absorbe edilirken TCE akciğerlerden veya gastrointestinal sistemde daha hızlı ve büyük oranda emilimi meydana gelmektedir. TCE absorbe olduktan sonra akciğerler, karaciğer, böbrekler ve sinir sistemi gibi hedef organlara dağılır
15. Ayrıca yapılan çalışmalarda TCE nin erkek üreme sistemi üzerine fertilizasyonu azalttığı sperm proteinlerinde oksidasyona neden olduğu ve fertilizasyon kabiletini azalttığı bildirilmiştir
5,16.
Dişilerde yüksek seviyede TCE’ye maruziyetinden sonra in vivo olarak oosit döllenmesini geçici olarak engelleyebileceğini yapılan çalışmalar göstermiştir. TCE gibi çevresel toksik maddelerin biyoaktivasyonu veya metabolizma tarafından rat overlerinde bulunması, TCE maruziyetinden sonra rat oosit döllenebilmesini azaltmada ve dişi gametleri üzerine toksik maddelerin etkisi için bir model olabilir 1. Dişi ratlar üzerinde yapılan çalışmalarda inhalasyon ve oral yolla verilen TCE’nin oosit fertilizasyonu azalttığı gösterilmiştir 1,17. Ayrıca TCE uygulanan ratların over dokularında yapılan deneysel çalışmalarda artmış CYP2E1 (Sitokrom P450 2E1) aktivitesi saptanmış ve bundan dolayı ovaryan TCE metabolizmasının oksidatif CYP enzimi aracılığı yolu ile oluşabileceği ileri sürülmüştür 18. Farklı doku ve organlarda TCE’nin oksidatif strese bağlı hasar oluşumunu indüklediği yapılan çalışmalarda gösterilmiştir 19-22.
Bu çalışma da kontrol grubuyla karşılaştırıldığında TCE grubunda over dokusunda MDA ve apoptotik hücre sayısının anlamlı olarak artışı ile birlikte korpus luteumda belirgin olarak azalmış angiogenez, germinal epitelde dejenerasyon, over follikül rezervinde azalma ve folliküllerde dejenerasyon gözlenmiştir. Tedavi olarak benfotiamin verilen grupta ise MDA ve apoptotik hücre sayısınında anlamlı olarak azalma ile birlikte over rezervinde anlamlı bir farklılık izlenmedi fakat folliküllerde dejenerasyon ve germinal epitelde belirgin bir iyileşme olduğu gözlendi. Çalışmadaki over dokusunda TCE grubunda artan MDA değerleri TCE’nin oksidatif hasarı arttırdığını ve benfotiaminin antioksidan özellik gösterdiğiğni ve bu şekilde apoptozis ve histopatolojilik değişiklikleri düzelltiği söylenebilir.
Sitokrom p450 2E1, TCE’nin oksidatif metabolizmasından sorumlu temel enzim’dir 15,23. Parrish ve ark. 24 TCE nin karaciğerde, Siddiqi ve ark. 25 ise TCE’nin böbrekte apoptozis ve oksidatif stresi arttırdığını belirtmişlerdir. Lash ve ark. 16 TCE metabolizmasının oksidatif yolları etkilediğini göstermişlerdir. Gurbuz ve ark. 26 2013 yılında yaptıkları çalışmalarında TCE nin MDA değerlerini arttırdığını göstermişlerdir.
Lipit peroksidasyonun en önemli göstergesi malondialdehittir. Dokularda lipid peroksidasyon oluşumuna bağlı olarak artan MDA, hücre zarı bütünlüğünün bozulmasına, geçirgenliğin artmasına, ATP kaybına, DNA hasarına ve hücre ölümleri ile sonuçlanan fizyolojik, metabolik ve fonksiyonel bozukluklara yol açabilmektedir 27,28.
Hücrede çevresel oksidan ajanların etkisini kendi üzerine çeken redükte glutatyon (GSH), antioksidan gibi davranarak hücrenin fonksiyonel proteinlerini okside olmaktan korur. Bu arada glutatyonun kendisi oksitlenir (GSSG). Bu okside glutatyonun fonksiyonunu yapabilmesi için NADPH ile tekrar redükte hale gelmesi ile mümkündür. Pentoz fosfat yolu NADPH için önemli bir kaynaktır ve tiamin de bu yolu aktive edici olduğundan dolaylı bir antioksidan olarak kabul edilmiştir 29-31.
Benfotiamin transketolaz aktivitesinde artışa neden olarak pentoz fosfat yolunu aktive eder. Bu yolağın aktive olmasıylada vasküler hasara oluşumuna neden sayılan hekzosamin yolağı, hücre içi AGE oluşum yolu ve DAG/Protein kinaz C yolaklarının etkilerinin azalmasına sebebiyet verir 32.
Çalışmamızda uterus dokusunda gruplar arasında TUNEL pozitifliğinde fark gözlenmedi. Uterus dokusunda MDA düzeyleri; Kontrol grubuyla kıyaslandığında TCE grubunda MDA düzeyleri anlamlı olarak azalmış bulundu. TCE grubuyla kıyaslandığında ise TCE + Benfotiamin grubunda MDA düzeyleri anlamlı olarak artmış izlendi. Histopatolojik olarak Kontrol grubu ile karşılaştırıldığında; TCE grubunda epitel ve fibrozis açısından bir fark gözlenmezken inflamatuar hücrelerde istatistiksel olarak anlamlı bir artış izlendi. TCE grubu ile kıyaslandığında ise TCE + Benfotiamin grubunda inflamatuar hücrelerde herhangi bir değişiklik gözlenmedi. Uterus dokusundaki TCE grubunda MDA değerlerindeki azalmalar dikkat çekici olup over dokusu değerleriyle zıtlık göstermekteydi. Fakat yapılan bazı çalışmalarda MDA değerinin azaldığı da gösterilmiştir 33,34. Uterus dokusundaki MDA değerindeki azalma ile TCE + benfotiamin grubundaki MDA seviyesinin TCE ye göre artışı benfotiaminin endojen antioksidanları baskıladığı şeklinde açıklanabilir. Benfotiamin; B1 vitamininin yağda eriyen formu olup Reaktif oksijen türleri üzerinde benfotiaminin inhibe edici etkisinin olduğunu gösteren çalışmalar mevcuttur 35,36. Hücrede çevresel oksidan ajanların etkisini azaltan redükte GSH, antioksidan gibi davranarak hücrenin fonksiyonel proteinlerini okside olmaktan koruduğu için benfotiamin antioksidan olarak kabul edilmektedir 29.
Sonuç olarak, deneysel TCE uygulanmasının over dokusunda MDA ve apoptotik hücreleri arttırdığı, histopatolojik değişiklikler yaptığı, tedavi olarak verilen benfotiaminin MDA ve apoptotik hücreleri azalttığı, uterus dokusunda ise TCE grubunda MDA değerinde azalma olup apoptozisde değişik yapmadığı, gelecekte farklı deneysel TCE süreleriyle yapılacak çalışmalara ihtiyaç olduğu sonucuna varılmıştır.