Down Sendromu, dismorfik yüz özellikleri ve farklı özel fenotipi ile kolay tanınabilir olmasına karşın tanının olguların tamamında konulamadığı, bu sebepten ötürü de kesin tanı için kromozom analizinin gerekli olduğu bildirilmiştir
17-19. 21. Kromozom üzerinde bulunan genlerin trizomisinin, gen-dozaj etkisi sebebiyle aşırı ekspresyonlarının dokuların gelişimi, matürasyon ve yaşlanmaları üzerinde farklı etkilere yol açtığı ileri sürülmektedir
4,20. Bunun yanı sıra 21. kromozom üzerinde bulunmayan bazı gen polimorfizmlerininde sendromun çeşitli özelliklerinin ortaya çıkmasına ve kliniğinde etkili olabileceği gösterilmiştir
21. Ocaklı
22, yapmış olduğu çalışmada Down Sendromlu olguların ortalama anne yaşını 28.9±4.8 olarak tespit etmiştir. Yapılan çalışmalar ile bu çalışmanın verilerini kıyaslarsak aralarında herhangi bir farkın bulunmadığı görülmüştür.
Down Sendromunda karakteristik fenotipik özelliklerin yanı sıra konjenital kalp hastalıkları da sık görülmektedir 3. Down Sendromlu hastalarda en sık görülen temel malformasyon konjenital kalp hastalığı olup görülme sıklığı %30-60 olduğu bildirilmektedir 23-26. Konjenital kalp hastalıklarını görülme sıklığı yapılan çalışmalarda farklı oranlarda bildirilmiştir. Freman ve ark. yaptıkları Down Sendromlu hastaları içeren çalışmasında KKH olan Down Sendromlu olgularda %45 oranında AVDS, %35 oranında VSD, %8 oranında izole ASD, %7 oranında izole PDA olduğunu bildirmiştir 27. Ayrıca Rubens Figueroa ve ark. 28 yaptıkları çalışmada saptanan olguların %24’ünde ASD, %22’sinde VSD, %21’inde PDA ve %8.7’sinde de AVSD görüldüğünü bildirmiştir. İki çalışmada da oranları farklı olmakla birlikte en sık görülen KKH olarak ASD rapor edilmiştir. Fakat Abbag ve ark. larının yayınladığı makalede ensık görülen KKH olarak %33.3 oranla VSD olduğu bildirilmiştir. Aynı çalışmada diğer KKH ise %22.8’inde AVSD, %21.1’inde ASD, %14’ünde PDA, %5.3’ünde de fallot tetralojisi (TOF) olarak sıralanmıştır 29. MEF2C üzerine yapılan bir çok çalışmalarda farklı sonuçlar elde edilmiştir 12-16,30 Fakat litearürde Down sendromlu hastalarda MEF2C gen bölgelerini kapsayan rs gen polimorfizm ilişkisinin incelendiği çalışma bulunamamıştır. Bu çalışmada Down sendromlu olup aynı zamanda kardiyak malformasyonu olan hastalar ile down sendromlu olup kardiyak malformasyonu olmayan hastaların karşılaştırılması sonucu MEF2C’nin herhangi bir etksinin olmadığı tespit edildi.
Down sendromu konjentinal kalp hastalığı olanlar ile sağlıklı kontrol grubunun karşılaştırılmasında ise elde edilen sonuçlar da MEF2C üzerindeki gen bölgelerinden rs770189, rs4521516 ve rs17560407 gruplar arasında anlamlı fark tespit edilemez iken rs11951031, rs12521522 ve rs17421627 gen bölgelerine ait allellerinin hasta ve kontrole göre frekans karşılaştırılmasında gruplar arasında istatistiksel açıdan anlamlı farklılık olduğu belirlenmiştir.
Sonuç olarak, bu çalışmada Down sendromu olan hastalarda rs770189, rs4521516 ve rs17560407 allerlerinin hasta ve kontrol grubu arasında anlamlı bir farklılık saptanmaz iken rs11951031, rs12521522 ve rs17421627 gen bölgelerine ait allellerinin gruplar arasında istatistiksel açıdan anlamlı farklılık olduğu saptandı. Down sendromlu olup aynı zamanda kardiyak malformasyonu olan hastalar ile Down sendromumlu olup kardiyak malformasyonu olmayan normal olan hastaların karşılaştırılması sonucu istatiksel olarak herhangi bir anlamlılık tespit edilmemiştir. Bu çalışma sonuçlarının, özellikle Down Sendromunda anlamlı polimorfizm içeren gen bölgeleri kullanılarak, konjenital kalp hastalıklarının erken tanısı ve tedavisi açısından yeni gelişmelere ışık tutabileceği düşüncesindeyiz. Bu bulgular literatüre katkı sağlayacak ve aynı zamanda bu alanda yapılacak çalışmalara ışık tutarak yol gösterici nitelikte olacağı düşüncesindeyiz. Sonuç olarak Down sendromu ve konjenital kalp hastalıklarının gen polimorfizmleri ile arasındaki bağlantıları gösterebilecek daha spesifik çalışmalara ihtiyaç vardır.