Tıp eğitimi planlaması yapılırken öğrencilerin demografik yapısı, toplum ve okulun sosyal/ekonomik yapılanması, müfredat eksiklikleri, eğitim boyunca yaşanan sıkıntılar, öğrencilerin mesleki gelecek beklentileri, kariyer tercihleri ve ülkenin ihtiyacı olan sağlık yapılanması gibi faktörlerin ve bu faktörlerin yıllar içerisindeki değişimlerinin göz önünde bulundurulması gerekmektedir
17-19.
Tıp fakültesi son sınıf öğrencileri, hem öğrenci hem de intern doktor olarak klinik çalışmalarda bulunmakta, hasta tanı ve tedavisinde yer almaktadır. Öğrenciler, mezuniyet sonrası tüm sorumluluğun kendilerinde olacağı gerçeğini görmekte ve bu nedenle de idealist düşünce ve tavırlar içerisine girmektedirler. Son sınıf öğrencilerinin gerek teorik gerekse pratik eğitimlerindeki eksikliklerinin farkına varmaları ve kariyer planlamaları gibi gerçeklerle yüzleşmelerinden dolayı, kaygı düzeyleri giderek artmaktadır 20,21.
Çalışmada kız öğrencilerin %96.9’unun 22-25 yaş, erkeklerin ise %81,6’sının 24-27 yaş aralığında olduğu tespit edilmiştir. Bu bulgular, ülkemizde yapılan çeşitli çalışmalarda 7,14 saptanan tıp fakültesi son sınıf öğrencilerinin yaş ortalamasına benzerlik göstermiştir. Çalışmada öğrencilerin %16’sının eğitim sürelerini uzattıkları görülmüştür. Literatürde Tıp fakültesinde eğitim süresini 6 yıldan fazla uzatma oranı %27.4-%6.2 gibi bildirilmiştir. Bu oranlar fakülteler arası değişim göstermektedir 9,14. Erkek öğrencilerin %6.7’sinin evli olduğu kızların ise hiçbirinin evli olmadığı saptanmış ve bu farklılık istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur.
Literatür çalışmaları 7<,r8>, tıp fakültesinde eğitim almayı öğrencilerin kendilerinin tercih ettiklerini göstermektedir. Literatürle benzer şekilde bu çalışmada da öğrencilerin %85.4’ü tıp fakültesinde okumayı kendileri tercih etmiş, bu açıdan kız ve erkek öğrenciler arasında anlamlı bir farklılık saptanmamıştır. Kızların %51.8’i, erkeklerin ise %30.2’si, okudukları üniversitenin tıp fakültesinin, ilk üç tercihleri arasında olduğunu belirtmişlerdir.
Yapılan değişik çalışmalarda 9,17,22 öğrencilerin tıp fakültesini tercih etme sebepleri arasında insanlara hizmet etmek, bu işi sevmek, statü kazanmak, kolay iş imkânı bulmak ve para kazanmak gibi nedenlerin olduğu belirtilmiştir. Bu çalışmada da benzer şekilde öğrencilerin tıp fakültesini en çok tercih etme sebebinin, insanlığa hizmet etmek olduğu (kızlarda %48.4, erkeklerde %33.3), bunu kızlarda aile baskısının, erkeklerde ise saygın bir meslek olmasının ve iyi para kazanmanın izlediği görülmüştür. Öğrencilik döneminde başlayıp, mesleğe atıldıktan sonra da devam eden ve yaşam boyu süren yoğun tıp eğitiminin varlığı yanında büyük özveri gerektiren hekimlik mesleğini, öğrencilerin insanlığa hizmet etmek amaçlı tercih etmeleri, bu mesleğin zorluklarını göze almalarının en büyük nedeni olabilir. Yapılan benzer bir araştırmada 10; hekim adayları arasında sadece aileleri istediği için hekimlik mesleğini seçenlerin oranı ise çalışmadan oldukça farklı olarak, yüksek (%63.6) bulunmuştur.
Öğrencilerin mezuniyet sonrası çalışmak istedikleri birimler arasında tercih farklılıkları vardır. Yapılan bir araştırmada 23, öğrencilerin sadece %2.5’inin sağlık ocağında çalışmak istediği belirtilmiştir. Çalışmada ise kız ve erkek öğrencilerin büyük bir çoğunluğu (%63.7) pratisyen hekim olarak birinci basamak sağlık hizmetinde çalışmak istediklerini belirtmiştir. Öğrencilerin çalışma yeri tercihleri arasındaki bu değişim, son yıllarda sağlık politikalarındaki olumsuz gelişmelere ve görev yeri olarak öğrenciler üzerinde en az kaygıya sebep olan aile hekimliğine olan ilginin artmasına bağlanmıştır 5,13.
Hekim adayları görev yeri olarak genellikle il merkezlerinde çalışmayı tercih etmektedir 17,24. Çalışmada da benzer şekilde öğrencilerin büyük bir çoğunluğu (kızların %73.6’u, erkeklerin %58.9’u) il merkezlerinde veya büyük şehirlerde çalışmak istediklerini belirmişlerdir.
Tıp fakültesinde okuyan öğrencilerin büyük bir çoğunluğunun hedefinde bir branşta uzmanlaşma düşüncesi vardır 15. Türkiye’de uzman doktor olabilmek için TUS’ un kazanılması gerekmektedir. Ülkemizde her 10 hekimden ancak biri uzmanlık eğitimi alabilmektedir. Bunun nedenleri arasında tıp fakültesi öğrenci kontenjanlarının artırılmasına rağmen uzmanlık kontenjanlarının artırılmaması, bunun sonucu olarak ta pratisyen hekim sayısının her yıl artması ve TUS’ u kazanamayanların yıllar içerisinde birikmesi sayılabilir 5. Çalışmada 7 (%5.6) öğrenci uzmanlık düşünmediğini belirtmiştir. Çalışmada kızların %70.3’ü, erkeklerin ise %51.6’sı pratisyen hekim olarak çalışırken aynı zamanda TUS’a hazırlanmayı düşündüklerini bildirmişlerdir. Bununla birlikte kızların %15.6’sının, erkeklerin ise %26.7’sinin bir süre TUS hazırlığı yapmadan pratisyen hekim olarak çalışıp deneyim kazanmayı istedikleri anlaşılmıştır. Yapılan bazı çalışmalarda 13,14 ise öğrencilerin çoğunluğunun TUS’ u kazanıncaya kadar göreve atanmayı düşünmedikleri bildirilmiştir.
Tıp fakültesi öğrencileri, eğitim aldıkları süre içerisinde, tıp eğitimlerinin yanında TUS’a da ayrıca hazırlanmaktadırlar. Bu nedenle TUS dershanelerine gitme, öğrenciler arasında oldukça yaygın bir hal almıştır 7,14. Çalışmada, öğrencilerin büyük bir çoğunluğunun (kızların %70.3’ü, erkeklerin %68.3’ü) TUS’a hazırlandığı ve öğrencilik dönemlerinde (kız öğrencilerin %60.9’u, erkek öğrencilerin %53.3’ü) TUS’a yönelik dershanelere gittikleri saptanmıştır. Öğrenciler arasında bu oranın yüksek olması, öğrencilerin TUS’ u biran önce kazanma endişelerinin göstergesi olabilir. Willcock ve ark. 20, Avustralya’da tıp fakültesi beşinci ve son sınıf öğrencilerini kapsayan bir çalışmada, son sınıf öğrencilerinin duygusal tükenme ve duyarsızlaşmalarının beşinci sınıflara oranla anlamlı derecede yüksek olduğunu saptamış ve bunun nedeni olarak öğrencilere yapılan son yıl sınavlarını göstermişlerdir. Aynı şekilde Dahlin ve ark. 25, birinci, ikinci ve son sınıf öğrencileri arasında yaptıkları çalışmada, öğrencilerin duygusal tükenme düzeyleri arasında anlamlı fark olmadığını saptamış, bunu da çalışmanın yapıldığı Karolinska Enstitüsü’nde son yıl sınavlarının olmamasına bağlamışlardır.
Tıp fakültesi öğrencilerinin branş tercihlerinin zaman içerisinde değiştiğini bildiren çalışmalar vardır 9,24. Tıp öğrencilerinin uzmanlık tercihlerinin farklı olması cinsiyet, yaşanılan yer, anne/baba eğitimi ve yaş gibi faktörlere bağlanmıştır 17,26. Yapılan bir çalışmada 27 öğrencilerin daha çok dâhili branşlarda uzmanlaşmak istedikleri, cerrahi branşları ise daha çok erkek öğrencilerin tercih ettiği belirtilmiştir. Açık ve ark. 23, çalışmalarında kız öğrencilerin daha çok çocuk sağlığı ve hastalıkları (%21.3), kadın hastalıkları ve doğum (%21.3) ile kardiyoloji (%13.8 ) branşlarını seçtiğini; erkek öğrencilerin ise çocuk sağlığı ve hastalıkları (%17.9), kardiyoloji (%17.6) ve iç hastalıkları (%12.8) branşlarını tercih ettiklerini bildirmişledir. Son yıllarda dermatoloji, göz hastalıkları ve kulak burun boğaz hastalıkları gibi branşlara olan tercih eğiliminin artması, bu branşların acil müdahale gerekliliğinin az olmasına, daha spesifik bir dal olmasına ve yan dal gerekliliğinin olmamasına bağlanabilir. Çalışmada kızların en çok tercih ettiği ilk üç branş sırası ile dermatoloji (%16), göz hastalıkları (%10) ve kadın hastalıkları ve doğum (%10) olurken erkekler arasında ilk üç tercih sırası ile göz hastalıkları (%10.9), kulak burun boğaz hastalıkları (%10.5) ve kardiyoloji (%8.7) olmuştur. Kız öğrencilerin beyin ve sinir cerrahisi, nükleer tıp, acil tıp, ortopedi ve travmatoloji ile üroloji gibi branşları; erkek öğrencilerin ise kadın hastalıkları ve doğum, dermatoloji, anesteziyoloji ve reanimasyon, radyoloji, aile hekimliği, iç hastalıkları ve temel bilimler gibi branşları hiç tercih etmedikleri görülmüştür.
Öğrenciler arasında tıp eğitiminin önemli bir basamağını oluşturan preklinik (temel bilimler) branşlar ile birinci basamak sağlık hizmetinin temeli olan aile hekimliği konusunda uzmanlaşma eğilimi oldukça düşüktür. Literatürde aile hekimliği dışında branşlarda uzmanlaşma isteği %67 olarak bildirilmiştir 17. Literatürde tıp fakültesi son sınıf öğrencilerinin %1.5’inin temel bilimleri uzmanlık alanı olarak düşündüğü ve Kadınlar arasında temel bilimlerin uzmanlık alanı olarak düşünülmediği bildirilmiştir. Çalışmada, preklinik branşlarda uzmanlaşma isteğinin öğrenciler arasında literatürle benzer şekilde çok düşük (%3.1) olduğu, ancak preklinik branşların uzmanlık alanı olarak erkekler tarafından düşünülmediği bulunmuştur 28. Öğrenciler arasında tıp eğitiminin temelini oluşturan temel tıp bilimleri bölümlerinin tercih edilmesini artırmak için yönetimsel ve eğitim bazında iyileştirmelerin yapılması gerektiği düşünülmüştür.
Uzman hekim olarak çalışma isteğinin sebepleri arasında kişisel ilgi, sevgi, mesleki tatmin, mesleki kariyer, mesleki prestij ve iyi maddi gelirinin olması sayılmaktadır 8,17,23,24,27,29,30. Çalışmada, kız öğrencilerin %52.6’sının, erkek öğrencilerin ise %60,4’ünün mesleki doyum/bilimsel gelişim için uzmanlık eğitimi almak istediği saptanmıştır.
Tıp fakültesi son sınıf öğrencilerinin, kendilerini pratik ve/veya teorik konularda yetersiz hissettikleri görülmektedir. Yapılan çalışmalarda 7,8, pratik ve teorik konularda kendisini yeterli hisseden son sınıf öğrencilerinin oranı %14.8-%20.2 arasında değişirken; öğrencilerin %61.4’ünün pratik uygulamalarda, %38.5’inin ise teorik konularda kendilerini yetersiz hissettikleri bildirilmiştir. Klinik becerilerde hissedilen yetersizliğin, tıp eğitimi süresince pratiğe dayalı eğitimde yaşanan aksaklıklardan kaynaklandığı bildirilmiştir. Bu çalışma, son sınıf öğrencilerinin büyük bir çoğunluğunun (kızların %66.7’si, erkeklerin %85.9’u), tıp eğitimi süresince almış oldukları pratik ve teorik eğitimin mezuniyet sonrası mesleklerini icra etmede yeterli olmayacağını düşündüklerini göstermiştir. Yalçınoğlu ve ark. 7, çalışmalarında kız öğrencilerin %86.9’unun, erkek öğrencilerin ise %63.5’inin acil hastaya yaklaşım konusunda kendilerini yetersiz hissettiklerini bildirmişlerdir. Çalışmada da kızların %50’sinin, erkeklerin ise %55.2’sinin KPC, entübasyon ve acil müdahale konularında kendilerini yetersiz hissettikleri saptanmıştır. Çalışmada, tıp eğitimi süresince alınan pratik eğitimin mesleklerini icra etmede yetersiz olması ve görev yapılacak yerde tek hekim olarak çalışma konusunda tedirgin olma düşüncesi bakımından kız ve erkek öğrenciler arasında anlamlı fark saptanmıştır. Öğrencilerin bu konudaki kaygılarını gidermek ve bu sorunu çözebilmek için tıp eğitimi süresince, tıbbi pratik uygulamalara daha çok yer verilmesi, tanı/tedavi ve müdahale konuları üzerinde daha çok durulması, acil staj süresinin uzatılarak öğrencilerin acil hasta ile daha çok karşılaşmasının sağlanması ve acil hastaya yaklaşımın öğretilmesinin gerekli olduğu düşünülmüştür.
Tıp fakültesi son sınıf öğrencileri arasında kaygıya yol açan önemli nedenlerden biri de hekimlik mesleğini yaparken uğrayabilecekleri şiddettir. Yapılan bir çalışmada 31, öğrencilerin büyük çoğunluğunun (%95.7), mesleklerini yaparken uğrayabilecekleri şiddet nedeniyle kaygılandığı ve bu durumun öğrencilerin büyük çoğunluğunda çalışma yeri seçimini etkilediği belirtilmiştir. Çalışmada, görev yapılacak yerde tek hekim olarak çalışmanın, kızların %95.3’ünü, erkeklerin ise %76.7’sini tedirgin ettiği saptanmış, kızlarda erkeklere nazaran istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur.
Eğitim döneminin sonuna gelen hekim adayları arasında mesleki gelecek kaygısı taşımayan öğrenci oranı oldukça düşüktür. Öğrenciler en çok TUS’u kazanamama ve hasta ile baş başa kalma konusunda tedirginlikler yaşamaktadır 14,30,32. Çalışmada, öğrencilerin %91.1’inin mesleki gelecek kaygısı yaşadığı saptanmıştır. Kızlarda istatistiksel olarak anlamlı en çok TUS’ u kazanamama (%30.6) ve görev yerini bilememek kaygısı yaşanmaktadır. Erkekler de ise en çok hasta ile baş başa kalma (%26.7) kaygısı taşındığı görülmüştür.
Tıp fakültesinin son sınıfı, hekim adaylarının sahaya çıkmadan önce bir hekimde olması gereken bilgi, beceri, tutum, idari ve hukuki sorumluluk gibi donanımların kazanılması gereken bir dönemdir. Bu nedenle bu dönemde gerek öğrenciler gerekse eğiticiler tarafından eksikliklerin farkına varılıp, planlı bir şekilde giderilmesi gerekmektedir. Mezuniyet sonrası dönem için eksikliği hissedilen konuların, tıp eğitim sürecince aralıklı olarak tespit edilmesi, bu konularda eğitim müfredatında değişikliklere gidilmesi, pratik eğitimlerde öğrencilerin yeterliliğinin sağlanacağı eğitim modellerinin geliştirilmesi, mesleki tatmin ve güven ortamı açısından iyileştirmelerin yapılmasının gerekli olduğunu düşünmekte bu konularda daha detaylı araştırmaların yapılmasına ihtiyaç vardır.