Yoğun bakım üniteleri mortalite oranı yüksek olan birimlerdir. Yoğun bakım hekimleri başvuru anında hastaların hastalık ciddiyetini belirleyerek hastalıktan iyileşme ihtimalini tahmin etmek, hastalığın ciddiyetini ve organların disfonksiyonunu belirlemek isterler. Bu amaçla hastaya spesifik günlük ölçümlerden sağlanan hasta verilerinden faydalanılarak elde edilen prognostik skorlama sistemleri ve organ yetmezliği skorlama sistemleri geliştirilmiştir. Prognostik skorlama sistemleri hastalık ciddiyetini değerlendirerek mortaliteyi tahmin eden skorlamalar iken organ yetmezliği skorlama sistemleri ise morbiditeyi değerlendiren skorlamalardır. Bu çalışmada prognostik skorlama sistemlerinden APACHE II ile SAPS; organ yetmezliği skorlama sistemlerinden SOFA skoru ele alınmıştır. Bu skorlama sistemlerinin performanslarının birbirine yakın olduğu ve ölümü ayırt etme özelliğinin benzer olduğunu tespit eden çalışmada ayrım gücünün zayıflığı bu skorlama sistemlerinin mikrobiyolojik verilerinin hesaplamada yer almamasına bağlanmıştır
13. Bu nedenle tek başına kullanılması yerine diğer skorlama sistemleri ile beraber kullanılmasının daha faydalı olacaktır. Yoğun bakım skorlama sistemlerine inflamasyon belirteçlerinin de dahil edilmesi ile güncellenmesi halinde uzun vadede sistemik inflamatuvar hastalık ve sepsis gibi endotelyal sistem hasarına neden olabilen sistemik hastalıkların morbidite ve mortaliteye etkisini daha doğru yansıtacaktır. Sistemlerin güncellenerek klinik sonuçlarının tespiti bu konuda gelecekte yapılabilecek önemli çalışma konuları olmalıdır.
Bu çalışmada tespit edilen bulgular şunlardır. 1) Septik şoklu hastalarda ortalama trombosit hacmi, eritrosit sedimentasyon hızı ve CRP düzeyi daha yüksek bulunmuştur. 2) Septik şok hastalarında APACHE II, SAPS ve SOFA skorlamaları daha yüksek tespit edilmiştir. 3) Sepsis hastalarında ortalama trombosit hacmi ile eritrosit sedimentasyon hızı arasında pozitif korelasyon saptanmıştır.
Sepsis, enfeksiyona karşı disregüle konak yanıtına bağlı olarak organ disfonksiyonu olarak tanımlanmaktadır. Sepsis ve genellikle kendisine eşlik eden sistemik inflamatuvar yanıt sendromu soncunda gelişebilen çoklu organ yetmezliğinin patofizyolojisi net olarak aydınlatılamamıştır. Sepsisli hastalarda ortaya çıkan hiperinflamasyon durumu, immünsüpresyon, fagositoz yeteneğinde bozulma ve kompleman sistem aktivasyonu septik şok ve mortalite ile sonuçlanmaktadır. Yüksek mortalite oranı nedeniyle sepsisli hastaların erken tanısı klinik olarak önem arz etmektedir. İnflamasyon ve doku hasarına bağlı olarak akut faz reaktanlarının düzeyinde artış gelişmektedir. Klinikte başlıca kullanılan akut faz reaktanları lökosit sayısı, eritrosit sedimentasyon hızı ve CRP’dir. Bu çalışmada inflamasyona bağlı doku hasarında görev alan trombositlerin aktivitesini gösteren OTH düzeyi ile diğer akut faz reaktanları arasındaki ilişki incelenmiştir. OTH grup 2 hastalarında grup 2 hastalarına kıyasla istatiksel açıdan anlamlı yüksek bulunmuştur. Ayrıca ESR ve CRP düzeyleri de grup 2’de istatiksel açıdan anlamlı yüksek saptanmıştır. Bu veriler ışığında OTH’nin yüksekliği inflamasyonun varlığı ve şiddetini göstermektedir şeklinde yorumlanabilir.
Yoğun bakım üniteleri çeşitli hastalıklar veya acil tıbbi durumlar nedeniyle yatırılan kompleks ünitelerdir. Bu nedenle yoğun bakım ünitelerinde kullanılmak üzere çeşitli skorlama sistemleri geliştirilmiş ve ihtiyaçlara binanen zamanla güncellenmiştir. Çalışmamızda APACHE II, SAPS ve SOFA skorları incelenmiştir. Sepsis hastalarında mortalite oranı % 51 iken septik şoklu hastalarda bu oran daha yüksektir 2. Bu çalışmada septik şoklu hastalarda hem APACHE II hem SAPS hem de SOFA skorları sepsisli hastalara kıyasla daha yüksek bulunmuştur. Gruplar arasında SAPS ve SOFA skorlarının karşılaştırması istatiksel olarak anlamlı bulunur iken gruplar arasında APACHE II skorları açısından istatiksel anlamlılık saptanmadı. Bu farklılık APACHE II skorlaması ile diğer skorlamalarda bakılan parametrelerdeki farklılıklara bağlandı.
OTH yüksekliği trombosit aktivitesinin yüksek olduğu anlamına gelir. Sepsis gibi inflamatıvar bir hastalıkta yoğun bakıma başvuru anında OTH yüksekliği inflamasyon şiddetini gösterebilmektedir. Günümüzde kullanımda olan bir çok yoğun bakım skorlama sistemi keşfedilmiş ve halen kullanılmaktadır. Çalışmamızın amacı olan yoğun bakıma başvuru anındaki OTH ile bu skorlama sistemleri arasındaki ilişkinin incelenmesinde hem grup 1 hem de grup 2 hastalarının tamamı ele alındığında başvuru anındaki OTH ile skorlama sistemleri arasında istatiksel açıdan anlamlı bir korelasyon saptanmamıştır. Bu sonuç geçerliliği kabul edilmiş olan skorlama sistemleri ile OTH’nin hastanın hastalık şiddeti veya prognozu ile ilgili yeterli bilgi vermediği şeklinde yorumlanmalıdır.
Her iki grup kendi içinde OTH’nın akut faz reaktanları ile ilişkisi açısından incelenmiştir. Hem sepsisli hastalarda hem de septik şoklu hastalarda OTH ile ESR ve CRP düzeyi arasında yapılan korelasyon analizinde istatiksel bir ilişki bulunmamıştır. Bu durum OTH’nın trombosit aktivitesini gösterse de pozitif akut faz reaktanları ile korelasyon göstermediğini ortaya koymaktadır.