Yetiştiriciliğin en önemli sorunlarından biri yavru kayıplarıdır. Keçi yetiştiriciliği yapılan işletmelerde oğlak kaybı %10 ile %60 arasında olurken, entansif yetiştiricilikte bu oran %8 ile %17 arasındadır
22,23. Yeni doğanların yaşama gücü, yavruların canlı olarak doğup sütten kesilinceye kadarki sürede hayatta kalabilme yeteneğine verilen isimdir
24. Küçük ruminant yetiştiriciliğinde yaşama gücü yüksek yavrular istenir. Yaşama gücü hayvan refahında önemli bir gösterge oluşturması ile işletmelerde büyüme ve karlılığın temel esasını oluşturur
25. Ruminantların yaşama gücüne; doğum ağırlığı, doğum tipi, doğum mevsimi, ırk, cinsiyet, bakım, besleme, güç doğum, erken doğum, septisemi ve ishal gibi faktörlerin etkisinin önemli olduğu yapılan çalışmalarda belirtilmiş
26-30 ancak doğum şeklinin oluşturduğu durumun anne ve yavru kan değerlerindeki bazı iz element düzey tablosu ortaya konulmamıştır.
Yeni doğan kayıpların büyük bir kısmı doğumun ilk 48 saatinde meydana gelir ve bu ölümlerin çoğunun sebebi doğum ağırlığı ile ilişkilendirilmiştir 27,31-34. Çalışmada kullanılan hayvanlar hem ekstansif hem de entansif besi yapan bir çiftlikte ve genel kondisyonları iyi keçilerden oluşarak bölgesel görülen iz element eksiklik 35-36 durumunda bir örneklik sağlanmıştır. Doğan oğlaklardan ise doğumu izleyen 30-45 dakika sonra solunum, nabız, vücut ısısı ve ayağa kalkma gibi fonksiyonları düzene girdikten sonra kan örneği alınmış olup yaşama şansı düşük oğlaklar çalışmaya dâhil edilmemiştir.
Kolostrum, memeli hayvanlar ve insanlar için doğumdan hemen sonra alınması gereken yüksek besleyici, hastalıklara karşı koruyucu ve yaşama gücünü artıran hayati öneme sahip olan sıvı besin kaynağıdır. Kolostrumun fiziksel özellikleri ve bileşimi üzerinde hayvan türü, ırkı, doğum öncesi beslenme kalitesi, stres, bireysel farklılıklar, kuru dönem uzunluğu, genetik özellikleri ve doğum zamanı faktörlerinin etkisi kanıtlanmıştır 37. Keçiler sahip oldukları plasenta tipi nedeniyle yavruları için hayatiyet arz eden biyolojik aktif maddeleri, gebelikleri esnasında kan-plasenta bariyer engelinden dolayı bazılarını aktaramazlar ve yavrular hipogammaglobulinemik doğarlar dolayısıyla patojenlere ve oksidatif stresin zararlı etkilerine karşı son derece duyarlıdırlar. Bu nedenle oğlakların diğer ruminant yavruları gibi kolostrumu doğumu takiben en erken zamanda almaları önemlidir 38-40.
Hayvanlarda çeşitli iz element düzeyleri farklı türlerde yayınlanmış olsa da 9,41-46 keçilerdeki uygulamalar daha kısıtlıdır 47-50. Sunulan çalışmada kullanılan Halep keçilerinin bölgemizde yaygın şekilde yetiştiriciliği yapılmaktadır. Bu keçi ırklarına ait kan ve kolostrum örnekleri doğumu takiben toplandı ve Cu, Zn ve Se düzeylerinde doğum şekline bağlı meydana gelen değişimler belirlendi. Bu çalışma ile doğum şekline bağlı iz element açığını belirleyip yapılacak takviyelerle yavru kayıplarının azaltılması amaçlanmıştır. Keçilerde yapılan araştırmalarda doğum sonrası kan 49, süt 48, kan/süt 50 veya mezbaha materyalinden alınan vücut dokularından 47 Cu, Zn ve Se değerleri ayrı ayrı değerlendirildiğinde plazma Cu, Zn ve Se değerleri ile kolostrum Zn ve Se ölçümleri çalışmadaki normal doğum şekillenen oğlak ve keçilerin kan plazması ve kolostrum düzeyleri ile benzerlik göstermektedir. Çalışmada optimum şartlar oluşturulmuş ve güç doğum şekillenen keçilerde normal doğuma göre gruplar arasında farklılık şekillenmiştir. Kolostrumda, anne ve yavru plazmasında doğum şekline bağlı meydana gelen mineral değerlerindeki bu farklılığın doğumdan hemen önceye kadar devam eden plasenta yoluyla mineral geçişin olabileceğini düşündürmektedir. Normal doğum yapan hayvanlarda kan-plasenta bariyeri kusursuz işlerken, güç doğum yapan hayvanlarda kan-plasenta bariyerinin bozulmasına bağlı iz elementlerde farklılık olabildiği kanısına varılmıştır. Ancak güç doğum şekillenen keçiler, oğlaklarındaki iz element düzeyi literatür taramalarında herhangi bir yayına rastlanmamış ve elde edilen değerler kıyaslanamamış olup çalışmamız bu anlamda literatüre önemli bilgiler katmıştır.
Yapılan bir çalışmada 51, doğum sonrası 96 saat içinde gözlenen buzağı mortalitesinin %64’ü güç doğumdan (travma, hipoksi ve asidozis) kaynaklandığı ortaya konmuştur. Güç doğumda amniyotik sıvının aspirasyonu; kolostral Ig’lerin emilimi, kan gazları veya yeni doğan sağlıklı buzağının asit-baz değerlerini olumsuz yönde etkilemektedir ve buzağıları neonatal infeksiyonlara duyarlı hale getirdiği bildirilmiştir 52. Cu, Se ve Zn immun yanıtın oluşmasında gerekli olduğu belirtilmiştir 3.
Sonuç olarak, elde edilen bulguların incelenmesi ve geçmiş literatür bilgilerinin karşılaştırılması sonrasında doğum şeklinin iz elementler üzerinde etkili olduğu görülmüş ve güç doğumlarda bazı iz element düzeylerinin azaldığı tespit edilmiştir. Güç doğumlarda gerekli takviyelerin yapılması; yeni doğan yaşama şansının artırılması, oğlak kayıplarının azaltılması ve hayvancılık ekonomisine katkı sağlayacağı kanaatini oluşturmuştur.