Bu çalışma Elazığ Ruh Sağlığı Hastalıkları hastanesinde çalışan hemşireler arasında yapılmıştır. Hemşirelerin tümüne ulaşılmış, cevaplandırılma oranı %100 olmuştur.
Araştırma kapsamına alınan hemşirelerin, hemşirelik iş yaşam kalitesi ölçeği toplam puanı 115.0±21.5 olarak bulunmuştur. İş yaşamı kalitesi ölçeği toplam ve alt boyut puan ortalamaları incelendiğinde ölçek toplam puanının ortalamanın üzerinde olduğu, ölçek alt boyutlarından en yüksek ‘’İş algısı’’, en düşük ise ‘’İş/çalışma ortamı’’ alt boyutunun olduğu görülmüştür. Literatürde; hemşirelerin iş yaşam kalitesi ortalamasının yüksek olduğu çalışmalar mevcuttur ve araştırma sonuçlarımızla benzerdir 10-12. Ancak, hemşirelik iş yaşam kalitesi orta düzeyde olan 13,14 ve hemşirelerin iş yaşam kalitesinin ortalamanın altında olduğu çalışmalar da mevcuttur 15. Çalışma yapmış olduğumuz hastanenin özel bir dal hastanesi olmasından dolayı, iş yaşam kalitelerinin ortalamanın üzerinde olması, hizmet vermiş oldukları hasta gruplarının ruh sağlığı gibi özel bir grup olması ve çalışma koşullarının tümü değerlendirildiğinde araştırmanın yapıldığı kurumdan kaynaklanmış olabileceği düşünülmektedir.
Bu çalışmada hemşirelerin medeni durumu ile hemşirelik iş yaşamı kalitesi toplam puan ve beş alt boyutunun puan ortalamaları arasında anlamlı bir şekilde fark bulunmuştur. Evlilerin tüm alt boyutlardaki puanı ve toplam puanının bekârların puanından anlamlı şekilde yüksek olduğu saptanmıştır. Thakre ve ark. 14’nın yapmış olduğu araştırmada medeni durum ile iş yaşamı kalitesi arasında anlamlı bir fark bulunmamıştır. Araştırma sonuçlarındaki bu farkın araştırma kapsamına alınan hemşirelerin evli ve bekâr sayılarının birbirine eşit sayıda olmadığından, kaynaklandığını düşünmekteyiz.
Hemşirelerin çocuğu olma durumu ile hemşirelik iş yaşamı kalitesi toplam puanı ve beş alt boyutunun puan ortalamaları arasında ki ilişki incelendiğinde; çocuğu olanların tüm alt boyutlardaki puanı ve toplam puanı çocuğu olmayanların puanından anlamlı şekilde yüksek çıkmıştır. Ayaz ve Beydağı 16’nın yapmış olduğu araştırmada çocuk sahibi olma ile iş yaşamı kalitesi arasında anlamlı bir fark görülmediği bildirilmiştir. Hemşireler için iş yaşam kalitesini etkileme açısından çocuk; bazı hemşireler için onları bütün streslerden uzaklaştırıp kendisine mutluluk verirken, bazıları içinse çocuğuna yeterince zaman ayıramama, çalışma saatleri süresince aklında daima çocuğunun olması gibi sebeplerle stres kaynağı olabildiği düşünülmektedir. Bu nedenle literatürde faklı sonuçlarında olması, hemşirelerin farklı algılamalarının sonucu olduğu düşünülmektedir.
Araştırma kapsamında hemşirelerin eğitim durumu ile hemşirelik iş yaşamı kalitesi arasındaki ilişki incelendiğinde; eğitim durumu lise/ön lisans olanların tüm alt boyutlardaki puanı ve toplam puanı eğitim durumu lisans/yüksek lisans olanların puanından anlamlı şekilde yüksek çıkmıştır. Kelbiso ve ark. 17’nın çalışmasında ise lisans mezunu hemşirelerin ölçek puanının, lise mezunu hemşirelerin ölçek puanından anlamlı düzeyde yüksek çıktığı bildirilmiştir. Araştırma sonucumuzun, çalışmanın yapıldığı kurumdaki lisans ve yüksek lisans mezunu hemşirelerin yönetim eğitim gibi özel dallarda çalışmasına ve mevcut pozisyonlarının da getirdiği sorumluluk yükünün artmış olması sebebiyle çalışma şartlarına bağlı olarak iş yaşam kalitesini düşük algılamış olabildiklerini düşündürtmektedir.
Araştırmaya katılan hemşirelerden kadrolu çalışan hemşirelerin ölçeğin tüm alt boyutları ve toplam puanı sözleşmeli çalışan hemşirelerin puanından anlamlı şekilde yüksek olduğu görülmüştür. Moradi ve arkadaşlarının çalışmasında da kadrolu çalışan hemşirelerin ölçek puanı sözleşmeli çalışanlarınkinden, sözleşmeli çalışanların ölçek puanı da geçici olarak çalışan hemşirelerin ölçek puanından istatistiksel olarak anlamlı bir şekilde yüksek çıkmıştır 13. Kadrolu ve sözleşmeli çalışan hemşireler arasında oluşan anlamlı farkın, sözleşmeli statüde çalışan hemşirelerin kendilerini yeterince kurumlarına bağlı hissetmemesi, kadrolu hemşirelere göre iş yaşamını daha az özümsemeleri, gelir düzeyleri ve özlük haklarının kadrolu hemşirelere göre daha kötü olmasından kaynaklandığı düşünülebilir.
Çalışmada hemşirelerin çalışma düzenleri (sadece gece/sadece gündüz/vardiyalı) arasında ölçeğin tüm alt boyutları ve toplam puan açısından anlamlı farklılık olduğu görülmüştür. Sadece gündüz çalışanların ölçek toplam puanı ve tüm alt boyut puanları, sadece gece/vardiyalı çalışanlara göre daha yüksek çıkmıştır. Venkataraman ve ark. 18 araştırmalarında gece nöbeti tutan hemşirelerin ölçek puanın sadece gündüz çalışan hemşirelerin ölçek puanından anlamlı düzeyde yüksek olduğunu saptamışlardır. Bu çalışmada sadece gündüz çalışan hemşirelerin iş yaşam kalitesi; vardiya sistemi ve sadece gece çalışan hemşirelerin iş yaşam kalitesine göre daha yüksek çıkmıştır. Bu durum, gündüz çalışan hemşirelerin biyoritimlerinin değişmemesi ve daha düzenli bir iş yaşamının olmasından kaynaklandığı düşünülebilir. Venkataraman ve ark.(18)’larının yaptığı çalışmada ters sonuç elde edilmesi gece çalışanların ekstra ücret almalarından kaynaklanabilir.
Araştırmaya katılan hemşirelerden nöbet tutmayanların iş algısı alt boyut hariç diğer alt boyutlar puanı ve ölçek toplam puanı nöbet tutanların puanından anlamlı şekilde yüksek bulunmuştur. Yine aynı konuda Thakre ve ark. 14’nın yaptığı çalışmada üçten az nöbet tutan hemşirelerin, üçten fazla nöbet tutan hemşireye göre iş yaşamı kalitesinin yüksek olduğu saptanmıştır. Gece nöbet tutan hemşirelerin sürekli ayakta kalma, uykusuzluk gibi problemlerden dolayı nöbet tutmayan hemşirelere göre iş yaşam kalitesi puanlarının düşük olması beklenilen bir durumdur.
Araştırmamızda alınan ücret açısından, ölçek alt boyutları ve toplam puanı açısından anlamlı farklılık görülmüştür. Bu farklılığın ise tüm gruplar arasındaki farktan kaynaklandığı görülmüştür. Venkataraman ve ark.18 da çalışmalarında daha yüksek geliri olanların ölçek puanının anlamlı düzeyde daha yüksek olduğunu bildirmişlerdir. Hemşirelerin aldıkları ücreti yeterli bulanların, ekonomik açıdan gelecek ile ilgili kaygı düzeyinin az olduğu düşünülürse, iş yaşam kalitelerinin yüksek olması beklenilen bir durumdur.
Araştırma kapsamına alınan hemşirelerin iş yükü algısı arasında ölçek alt boyutları ve toplam puanı açısından anlamlı farklılık görülmüştür. Bu farklılığın ise tüm gruplar arasındaki farktan kaynaklandığı görülmüştür. Torlak 19’ın çalışmasında, iş yükünü dengeli algılayan hemşirelerin toplam puan ve iş koşulları alt boyut puan ortalamasının iş yükünü fazla olarak algılayanlara göre çok ileri düzeyde, iş/çalışma ortamı alt boyut puan ortalamasının çok anlamlı düzeyde, yöneticilerle ilişkiler alt boyut puan ortalamasının ise anlamlı düzeyde yüksek olduğu saptanmıştır. İş yükü algısına göre hemşirelerin HİYK ölçeğinin iş algısı ve destek hizmetler alt boyut puan ortalaması arasında anlamlı düzeyde fark olmadığı belirlenmiştir. Çalışma süresine göre iş yükünü az olarak ifade edenlerin iş yaşam kalitelerinin yüksek olmasını, hemşirelerin iş yükünün az olması sebebi ile iş hayatının dışında aile ve sosyal hayata daha fazla zaman ayırabilmelerinden kaynaklandığını düşünmekteyiz.
Araştırmada hemşirelerin kendi sağlık durumlarını algılama durumuna göre ölçek alt boyutları ve toplam puanı açısından anlamlı farklılık görülmüştür. Bu farklılığın ise tüm puanlar için iyi ile orta arasındaki farktan kaynaklandığı görülmüştür. Demirler ve ark. 20’nın çalışmasında da kendi sağlık durumunu çok iyi olarak tanımlayanların iyi olarak tanımlayanlara, iyi olarak tanımlayanların da orta olarak tanımlayanlara göre HİYK puanı yüksek çıkmıştır. Hemşirelerin sağlık durumlarını kötü olarak algılamaları; ekonomik, sosyal, aile ve iş yaşamı açısından negatif yönde etkilendiklerini ve bunun bireylerin iş yaşam kalitesini olumsuz etkileyebildiği düşünülmektedir.
Çalışmada hemşirelerin iş yaşam kalitelerini algılama durumlarına göre ölçek alt boyutları ve toplam puanı açısından anlamlı farklılık olduğu görülmüştür. Bu farklılığın bütün gruplar arasındaki farktan kaynaklandığı görülmüştür. Alan ve Yıldırım 21’ın çalışmasında ise çalışmaya katılan hemşirelerin iş yaşam kalitelerini değerlendirmelerine göre, ölçek toplam puanı ve tüm alt boyut puanları; iş yaşam kalitelerini kötü/çok kötü olarak ifade edenlerin iyi/çok iyi/ orta olarak ifade edenlere göre anlamlı şekilde yüksek çıkmıştır. İş yaşamlarına negatif olarak bakan bireylerde iş yaşamının mutsuzluğu ile birlikte bu mutsuzluğun aile ve sosyal hayatı da etkisi altına almasıyla bazı sorunlarla baş başa kalınabileceği, nihayetinde bu durumunda bireyin iş yaşam kalitesine bakış açısını değiştireceği düşünülmektedir.
Çalışmada hemşirelerin yaşlarına göre, hemşirelik iş yaşam kalitesi toplam puanı ve ölçek alt boyutları puanı arasında pozitif yönde anlamlı bir ilişkinin olduğu görülmüştür. Almalki ve ark. 15’larının yaptığı çalışmada da 50-59 yaş aralığındaki hemşirelerin iş yaşamı kalitesi puan ortalamasının daha yüksek olduğu saptanmıştır. Literatürde çalışma sonuçlarımızla benzer sonuçlar mevcuttur.
Araştırmada hemşirelerin kendi gelir düzeylerine göre hemşirelik iş yaşam kalitesi toplam puanı ve ölçek alt boyutları puanı arasında pozitif yönde anlamlı bir ilişki olduğu görülmüştür. Venkataraman ve ark. 18’larının çalışmasında da gelir düzeyi yüksek olan hemşirelerin ölçek puanlarının, gelir düzeyi düşük olanlara göre anlamlı düzeyde yüksek olduğu bildirilmiştir. Bireylerin ekonomik anlamda gelirlerinin yüksek olmasının kişinin tüm yaşamını olumlu yönde etkileyeceği bilinen bir gerçektir.
Araştırma kapsamına alınan hemşirelerin mesleki hizmet sürelerine göre hemşirelik iş yaşam kalitesi toplam puanı ve ölçek alt boyutları puanı arasında pozitif yönde anlamlı bir ilişki olduğu görülmüştür. Literatürdeki araştırmalar incelendiğinde çoğunlukla çalışma süresinin artmasının, hemşirelerin iş doyumlarının ve iş yaşam kalitelerinin de artmasına neden olduğu bilinmektedir 22,23.
Hemşirelerin kurumdaki çalışma sürelerine göre hemşirelik iş yaşam kalitesi toplam puanı ve ölçek alt boyutları puanı arasında pozitif yönde anlamlı bir ilişki olduğu görülmüştür. Almalki ve ark. 15’nın yapmış olduğu çalışmada da, kurumdaki çalışma süresi arttıkça hemşirelik iş yaşam kalitesi ölçek puanının anlamlı düzeyde arttığı bildirilmiştir. Araştırma sonuçları literatür sonuçlarıyla benzerdir.
Bu çalışmada hemşirelerin aylık nöbet sayısı ile iş algısı alt boyutu ve hemşirelik iş yaşam kalitesi ölçek toplam puanı arasında negatif yönde anlamlı bir fark olduğu, diğer ölçek alt boyutlar puanı açısından anlamlı bir farklılık olmadığı görülmüştür. Ayaz ve Beydağı 16’nın çalışmasında çalışanların aylık nöbet sayısı ile hemşirelik iş yaşam kalitesi ölçek toplam puanının incelenmesinde, nöbet tutmayan hemşirelerin iş yaşamı kalitesinin daha yüksek olduğu görülmüştür. Nöbet ile ilgili sorunların hemşirelerin çalışma ortamına ait en önemli stres nedenlerinden birisi olduğu bilindiğinden nöbet sayısı arttıkça iş yaşam kalitesinin düşmesi beklenilen bir sonuçtur.
Araştırma kapsamına alınan hemşirelerin günlük ilgilenilen hasta sayısı ile iş/çalışma ortamı, yöneticiler ile ilişkiler, iş koşulları ve hemşirelik iş yaşam kalitesi ölçeği toplam puanı arasında negatif yönde anlamlı bir korelasyon olduğu belirlenmiştir. Günlük ilgilenilen hasta sayısı arttıkça iş yaşam kalitesinin düştüğü görülmüştür. Toprak 24’ın çalışmasında günlük ilgilenilen hasta sayısı ile sadece ölçek alt boyutlarından iş koşulları alt boyut puanı arasında anlamlı fark olduğu bildirilmiştir. Günlük ilgilenilen hasta sayısının artmasının, daha çok çalışma ve daha iş yükü anlamı taşıdığı düşünülecek olursa, hemşirelik iş yaşam kalitesi üzerinde önemli bir etken olduğu düşünülmektedir.
Sonuç olarak bu araştırmada, Elazığ Ruh Sağlığı Hastalıkları Hastanesinde çalışan hemşirelerin iş yaşam kalitesi puanı ve etkileyen faktörler incelenmiştir. Hemşireler için sosyal olanakları arttırılabilecek stratejiler geliştirilerek daha pozitif bir çalışma ortamı sağlanmalıdır. Hemşirelerin, çalıştıkları kurumun da çıkarları göz önünde bulundurulacak şekilde, ailelerine ve sosyal çevrelerine daha fazla zaman ayırabilmelerini sağlayacak çalışma şartları oluşturulmalı ve ekonomik iyileştirmeler yapılmalıdır. Hemşirelerin çalışma düzenleri ve çalıştıkları birimler açısından rotasyonlar yapılmalı, nöbet sayısı, nöbet tutma durumu, vardiyalı çalışma, fazla mesai ve günlük ilgilenilen hasta sayılarının eşit ve adaletli bir şekilde dağılımı yapılarak, iş yükü, sağlık durumu ve dolayısıyla iş yaşam kalitesi algısının olumlu yönde değişimi sağlanmalı. Çalışanların çalışma şekli açısından (kadrolu/sözleşmeli) eşit pozisyonda ve eşit sosyal ve ekonomik haklara sahip olmalarına yönelik Devlet politikaları planlanmalı. Ülkemizde ve de dünyada önemli bir halk sağlığı problemi olduğu bilinen sağlık çalışanlarına yönelik şiddetle ilgili engelleyici tedbirlerin yanı sıra, hukuki açıdan da caydırıcı kanuni yaptırımların uygulanması hemşirelerde iş yaşam kalitesini arttırmaya yönelik öneriler olarak sıralanabilir. Ayrıca benzer konularda yapılacak araştırmalarda, aynı ilde farklı hastanelerde ve farklı illerde çalışmalar yapılarak gerek iller arası gerekse hastaneler arası karşılaştırmalar yapılarak daha geniş tabanlı veriler elde edilerek daha kapsamlı sonuçlar elde edilmesi daha yararlı olacaktır.
Çalışmanın Kısıtlılıkları: Çalışma Ruh sağlığı hastalıkları hastanesinde çalışan hemşirelere uygulanmış olup, tüm hemşirelere genellenemez. Ayrıca hemşirelerde iş yaşam kalitesi açısından daha geniş gruplara ulaşılması gerekmektedir.