Kırsal/yarı kırsal alanda yapılan bu çalışmada Sivrice’de yaşayan 35 yaş ve üzeri bireylerde hipertansiyon prevalansı ve etkileyen etmenler incelenmiştir. Çalışma grubumuzun %35.4’ünde hipertansiyon tespit edilmiştir. Türk Hipertansiyon ve Böbrek Hastalıkları Derneği tarafından toplum tabanlı yapılan bir çalışmada 2003 yılında (PatenT) Türkiye’de 7 bölgede toplam 26 şehirden katılımcıların HT prevalansı hesaplanmış ve %31.8 olarak bulunmuştur. Bu çalışmanın ikincisi ise 2012 senesinde (PatenT2) yapılmış ve HT prevalansı %30.3 bulunmuştur
9,10. Ülkemizde yapılan Türk Erişkinlerde Kalp Hastalıkları ve Risk Faktörleri (TEKHARF) çalışmasının sonucuna göre; hipertansiyon sıklığının %33.7 olduğu bulunmuştur
11. Bölgesel olarak incelendiğinde Kayseri’de 30 yaş üzerinde HT prevalansı %34.6
8, İzmir’de 30 yaş ve üzeri yaş grubundaki çalışmada %40.9
2 olarak bulunmuştur.
Hipertansiyon toplumda sık olmakla birlikte birçok komplikasyonu beraberinde getirmekte, morbidite ve mortalitelere neden olmaktadır. Fakat buna rağmen hastaların çoğu hastalığının farkında değildir. Bu çalışmada hastalığının farkında olma oranı %48.1 olarak bulunmuştur. Kendi hastalıklarının farkında olanların oranı %57.4-76.6 arasında değişiklik göstermektedir12-15. Ulusal alanda yapılan PatenT çalışmasında10, 18+ yaş grubunda hipertansiyonlu hastaların %40.7’sinin, PatenT2’de9 %54.7’sinin, Türkiye Kronik Hastalıklar ve Risk Faktörleri Sıklığı Çalışmasında (TKrHRF)16 ise %48.1’inin kendi hastalıklarının farkında olduğu belirlenmiştir. Bu çalışmadaki farkındalık oranının literatüre göre düşük olmasının nedeni eğitim düzeyi ile alakalı olabilir. Çünkü çalışmada eğitim düzeyinin düşük olduğu ve eğitim düzeyi arttıkça hipertansiyon sıklığı düştüğü belirlenmiştir. Eğitimin düşük olması farkındalığı olumsuz anlamda etkiliyor ve hipertansiyon prevalansını arttırıyor olabilir.
Bu çalışmada kadınların HT prevalansı (%42.7) erkeklerden (%27.9) anlamlı şekilde yüksek bulunmuş olup aynı zamanda kadın olmanın erkek olmaya göre 1.9 (1.2-2.9) kat daha fazla risk taşıdığı belirlenmiştir. Balçova çalışmasında 30 yaş ve üstü kişilerde HT prevalansı erkeklerde %39.5, kadınlarda %41.6 olup aradaki fark önemli bulunmuştur. Bu çalışmada aynı zamanda çalışmamızla benzer şekilde yapılan lojistik regresyon analizinde erkek olmanın koruyucu olduğu bulunmuştur2. Bitlis’te yapılan araştırmada17 hipertansiyon sıklığı kadınlarda %40.8 erkeklerde %31 olarak bulunmuştur. Aynı şekilde Kayseri’de yapılan araştırmada8 kadınlarda HT prevalansının daha yüksek olduğu bulunmuştur. Ulusal düzeyde 18 yaş üstü ve 20 yaş üstü grupta olan kişilerde yapılan araştırmalarda da9,10,16,18 kadınlarda HT sıklığı yüksek bulunmuştur. Bu çalışmanın sonuçları cinsiyet ve HT açısından literatür ile uyumlu olduğu görülmektedir. Kadınlarda obezitenin erkeklerden yaygın oluşu19 nedeniyle HT daha sık görülüyor olabilir.
Hipertansiyon konusunda yapılan epidemiyolojik çalışmaların çoğunda yaş grubu arttıkça hipertansiyon prevalansının arttığı tespit edilmektedir2,8,12,20-22. Bu çalışmada da yaş grubu arttıkça HT prevalansı anlamlı şekilde artmaktadır. Bu çalışmada 65 yaş üzeri bireylerde HT sıklığı %70.1’e kadar çıkmaktadır. Yapılan lojistik regresyon analizinde de yaş grubu arttıkça HT riski anlamlı şekilde artmaktadır. Ülkemizde uulusal düzeyde yapılan çalışmalarda da9,16,21 yaşla birlikte HT prevalansının arttığı ortaya konmuştur. Bu durum yaşla birlikte damarlarda görülen dejenerasyonun damar sertleşmesine neden olması ile alakalı olabilir.
Obezite, hacim artışı ve periferik direnç artışı sebebiyle kan basıncını yükselten etmenlerden birisidir23,24. Framingham çalışma grubunda erkeklerde meydana gelen hipertansiyonun %70’inde, kadınlarda ise %61’inde obezitenin de etkisi olduğu belirlenmiştir25. Obez olan insanların yaklaşık %60’ında hipertansiyon geliştiği ifade edilmektedir26. Bu çalışmada normal kişilerde HT prevalansı %27.3 iken obezlerde %44.8 olarak bulunmuş olup obezlerin HT riski 2.2 (1.2-3.8) kat daha fazla olduğu bulunmuştur. Öztürk ve ark.8 tarafından Kayseri’de yapılan çalışmada BMI normal olanlarda %18.3 olarak bulunan hipertansiyon prevalansı, obezlerde %50.1’e yükselmektedir ve BMI kategorisi arttıkça HT riski artmaktadır. Benzer çalışmalarda da obezite ile hipertansiyon arasındaki ilişki gösterilmektedir27,28.
Diyabetin varlığı ve süresi hipertansiyon prevalansını etkiler. Tip I diyabetin meydana gelmesinden 15 sene sonra hastaların %20’sinde diyastolik kan basıncının 100 mmHg’nin üstünde olduğu bildirilmiştir. Tip II diyabetlilerde ise hastalığın süresinden bağımsız olarak %50 oranında hipertansiyon bulunmaktadır. Hatta diyabetik komplikasyonların %35-70’inden hipertansiyonun sorumlu olduğu ileri sürülmektedir29. Bu çalışmada diyabeti olanların HT prevalansı diyabeti olmayanlardan anlamlı şekilde fazla bulunmuş olup diyabet varlığının HT için 2.6 kat risk oluşturduğu görülmüştür. Sözmen ve ark.2’nın yapmış olduğu çalışmada da benzer şekilde diyabet varlığı HT için 2.2 kat risk tespit edilmiştir. Bu çalışmanın sonuçlarının literatür ile uyumlu olduğu görülmektedir.
Sigara kullanmanın hipertansiyon etiyolojisindeki etkinliği bilinmektedir30. Ancak yapılan araştırmalarda farklı sonuçlar görülmektedir. Bu çalışmada sigara içenlerde hipertansiyon sıklığı daha düşük bulunmuştur. Toksöz ve ark.31 ile Koçoğlu ve ark.32’nın çalışmalarında sigaranın hipertansiyon prevalansını arttırdığı belirlenmişken, Aykut ve ark.27 ile Çöl ve ark.33’nın çalışmalarında anlamlı bir ilişki saptanamamıştır. Bu durum çalışmanın örneklemi ile alakalı olabilir. Çünkü sigara içenlerin daha genç yaşta olması bu şekilde bir farklılığa neden olabilir.
Hareketsiz yaşam tarzı sağlığın birçok alanını etkilediği gibi hipertansiyon görülme sıklığını arttırmaktadır. Sedanter bir hayat yaşayan kişilerde hipertansiyon gelişmesi riski, düzenli fiziksel aktivitesi olanlara göre %20-50 oranında daha fazladır34. Bu çalışmada düzenli fiziksel aktivite yapmayanların HT prevalansı düzenli fiziksel aktivite yapanlardan anlamlı şekilde fazla bulunmuş olup düzenli fiziksel aktivite yapmamanın 1.6 kat daha fazla HT riski doğurduğu bulunmuştur. Sözmen ve ark.2’nın yapmış olduğu çalışmada da benzer şekilde fiziksel aktivite yapmama durumu HT için 1.2 kat risk tespit edilmiştir. Çalışmanın sonuçlarının literatür ile uyumlu olduğu görülmektedir.
Bu çalışmada evinde tansiyon aleti olanların HT olma oranı aleti olmayanların oranından anlamlı şekilde yüksek bulunmuş ve riskin de yüksek olduğu görülmüştür. Bu sonuç elbette neden-sonuç ilişkisi kurulması için yeterli değildir ama kişilerin HT tanılarının olması ya da buna yatkın olmaları ve risklerinin yüksek olması hem kendi bilgileri hem de hekimlerin telkinleri sonucunda tansiyonlarının takip edilmesine neden olmuştur denebilir. Bu takiplerinin daha rahat yapılması için de kişiler evlerine tansiyon aleti almışlardır denebilir.
Sonuç olarak %35.4’lük bir prevalans ile hipertansiyon Elazığ ili Sivrice ilçesi için önemli bir bulaşıcı olmayan hastalık sorunu olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu çalışmadaki katılımcılar arasında kadınlarda HT daha fazla görülmektedir ve yaşla birlikte artış göstermektedir. HT saptanan hastaların yaklaşık yarısı kendi hastalığının farkında olmakla birlikte yaklaşık üçte ikisinin tansiyonu kontrol altında değildir. Bundan dolayı HT farkındalık seviyelerinin yükseltilmesini amaç edinmiş toplum taramalarının yanı sıra, kan basıncı kontrolüne yönelik etkili tedavi uygulamaları ve sağlıklı hayat biçim değişikliğini teşvik edici sağlığı geliştirici girişimler yaygınlaştırılmalıdır.
Teşekkür: Araştırmanın yapıldığı dönemde saha çalışması aşamasında yardımlarından dolayı intern hekimlere teşekkür ederiz.