Çalışma sonucunda COVID-19 pandemisinin kadınlarda servikal smear tarama programını olumsuz etkilediği belirlenmiştir. Ülkemizde ilk COVID-19 tanısı konulduktan sonraki yaklaşık ilk 4 ay içerisinde Kadın Doğum polikliniğine jinekolojik şikayetler nedeniyle başvuran kadın sayısında belirgin derecede azalma olduğu görülmüştür. Poliklinik başvuru sayısındaki bu azalma da servikal smear tarama sayısını belirgin derecede azaltmış ve epitelyal hücre anormalliği olan kadınların tespitinde belirgin şekilde olumsuzluğa neden olmuştur.
Aşıların ve spesifik tedavinin yokluğunda, kişiden kişiye bulaşan hastalıkları kontrol etmek için mevcut olan halk sağlığı araçları izolasyon ve karantina, sosyal uzaklaşma ve toplumu sınırlama tedbirleridir7
İzolasyon, hasta insanların enfekte olmayan kişilerden ayrılmasıdır ve genellikle hastane ortamlarında görülür, ancak hafif enfeksiyon durumunda evde de yapılabilir8. Karantina, bulaşıcı bir hastalığa maruz kaldığı varsayılan ancak enfekte olmadıkları veya hala inkübasyon döneminde oldukları için hasta olmayan kişilerin hareket kısıtlaması anlamına gelir9. Karantina bireysel veya grup düzeyinde uygulanabilir ve genellikle ev veya belirlenmiş bir tesise kısıtlama getirir. Karantina isteğe bağlı veya zorunlu da olabilir7. Topluluk çapında sınırlama, hayati malzemeleri sağlamak için asgari etkileşim dışında kişisel etkileşimleri azaltmak için tasarlanmış tüm topluluğa, şehre veya bölgeye uygulanan bir müdahaledir. Sosyal medyanın ortaya çıkışı, uyumu sağlamak için ek bir zorluktur. Toplum çapında karantina sırasında, sosyal medyayı akıllıca kullanmak özellikle önemlidir, çünkü sosyal medya karantinada, pratik tavsiyelerin nedenlerini iletmek, yanlış söylentileri, paniği önlemek ve halkı rahatlatmak için bir fırsat sunar7. Türkiye'deki ilk COVID-19 olgumuz, 9 Mart 2020'de hastaneye başvuran 44 yaşında bir erkekti. İlk ilgili ölüm 17 Mart 2020'de meydana geldi10. COVID-19 pandemisi sırasında Türk hükümeti tarafından birkaç farklı koruma önlemi uygulandı. Bunlar arasında sosyal mesafeyi koruma, yüksek riskli bölgelerden gelen ziyaretçilerin seyahat kısıtlamaları, yüksek riskli yerlerden dönen vatandaşlar için karantina ve okulların ve belirli işyerlerinin kapatılması yer alıyordu. Hükümet üniversiteler dahil tüm okulların 16 Mart'tan itibaren kapatılacağını ilan etti11. 65 yaş ve üstü vatandaşlar, bağışıklık sistemi eksikliği, kronik akciğer hastalığı, astım, KOAH, kronik kardiyovasküler hastalık, kronik böbrek hastalığı, hipertansiyon, kronik karaciğer hastalığı olanların yanı sıra bağışıklık sistemini bozan uyuşturucu kullanıcılarının da toplu taşıma araçlarını kullanmasına izin verilmedi. Tüm bakanlıklar, COVID-19 önleme ve kontrol önlemleri hakkında genel talimatlar yayınladı12.
COVID-19 salgını, hastanelerde enfekte hasta sayısı arttıkça sağlık hizmeti sağlayıcıları olarak çalışma pratiğini de olumsuz etkilemiştir. Bununla birlikte, acil COVID-19 vakaları için doktorların “görev çağrısı”, kronik hastaların bakımlarını olumsuz yönde etkilemiştir. Bu son derece zor zamanda, kronik hastaların bakım standardı düşmüş ve yetersiz takibe bağlı olarak komplikasyon oranları artmıştır. Ayrıca, ayaktan tedavi planlanmış hastalar bile, evlerinden ayrılma korkusu, toplu taşıma sorunları nedeniyle gidememeleri ya da kliniğe getirebilecek birinin olmaması nedeniyle hastaneye başvurmamışlardır13. Bu bağlamda COVID-19 pandemisinin toplumda yaratttığı korku ve endişe birçok kadının hastaneye başvurmasını engellemiştir. Bu süreçte ülkemizde yazılı ve görsel basın COVID-19 pandemisine yoğunlaşmış, özellikle Kadın Doğum klinikleri ve kanser tarama enstitülerinin servikal smear tarama program çalışmaları COVID-19 pandemisinin gölgesinde kalmıştır. Bu durum ise servikal displazilerin erken tanı ve tedavisini sekteye uğratmıştır. Bunun sonucunda ileride invaziv serviks kanseri vakalarının artmasından endişe edebiliriz.
Serviks kanseri önlenebilen ve erken evrelerde tespit edilirse kolayca tedavi edilebilen bir malignitedir14. Serviks kanserinin önlenmesinde primer strateji, HPV enfeksiyonundan kaçınmak ve HPV aşılamasına dayanır6. HPV aşılarını arttırmaya yönelik çabalar devam etmekle birlikte, tarama yoluyla prekanseröz servikal lezyonların erken tespiti, özellikle HPV'nin aşı uygulaması yetersiz, düşük gelir kaynakları olan kesimlerde servikal kanser insidansını ve mortalitesini azaltmak için kritik bir sağlık hizmeti olmaya devam etmektedir15. Aşı uygulaması yetersiz olan ve organize serviks kanseri tarama programlarının bulunmadığı gelişmekte olan ülkelerle karşılaştırıldığında, iyi organize edilmiş serviks kanseri tarama programlarına sahip gelişmiş ülkeler serviks kanseri insidansı ve mortalitesinde önemli bir azalma sağlamıştır16-21. Ancak COVID-19 pandemisi, gelişmiş ülkelerde bile servikal tarama programlarını olumsuz etkileyerek invaziv serviks kanseri oranlarında artışa neden olabilir.
Papanicolaou smear testinin 1950 ve 1960'larda uygulanmasından bu yana, ABD'de serviks kanseri insidansı ve mortalitesi, organize serviks kanseri tarama programları ve %83 tarama oranları ile azalmıştır22-24. Bununla birlikte, serviks kanseri, serviks kanseri tarama oranlarının şu anda düşük olduğu ve %6-8 arasında değişen gelişmekte olan ülkelerde büyük bir yük olmaya devam etmektedir25,26. Serviks kanseri için önerilen tarama yöntemlerinin serviks kanseri insidansında ve mortalitesinde önemli bir azalmaya katkıda bulunduğu bilinmektedir. Ancak tarama programlarının organizasyonunun yetersiz olduğu ülkelerde serviks kanseri taramasının faydaları henüz tam olarak görülememektedir. Organize tarama hizmetlerine sahip ülkelerde bile, maliyet, erişim sorunları, kaygı, tarama prosedüründen rahatsızlık ve kanser korkusu gibi faktörler nedeniyle yetersiz, sigortasız ve az temsil edilen popülasyonlarda bu faydaların maksimize edilmemesi serviks kanseri için kötü sonuçlara katkıda bulunur 27-31 Son zamanlarda servikal smear tarama programlarına erişim sorunu olarak COVID-19 pandemisinin eklenmiş olmasının da göz ardı edilemeyeceğini düşünmekteyiz.
Bu çalışmanın limitasyonları; Verilerin sadece üçüncü basamak bir hastaneden retrospektif olarak sınırlı bir olgu sayısından elde edilmiş olması, çalışmanın yaklaşık 4 aylık bir dilimi kapsamasıdır. Bu kısıtlı popülasyonun ise tüm ülke sonucunu yansıtamayacağı gerçeğidir.
Bu çalışmanın güçlü yanları ise COVID-19 pandemisinin servikal smear tarama programlarına erişimi ne derece olumsuz etkilediğini, azalan smear sayısıyla, göstermesi ve bu olumsuz ilişkiye dikkat çeken literatürdeki ilk çalışma olmasıdır. Bu çalışmamızdaki asıl amacımızın COVID-19 gibi pandemi süreçlerinde bile servikal kanser tarama programlarına erişimin mümkün olduğunca devam ettirilmeye çalışılması ve kadınların bu süreçte tarama programları için cesaretlendirilmesine vurgu yapmaktır.