[ Ana Sayfa | Editörler | Danışma Kurulu | Dergi Hakkında | İçindekiler | Arşiv | Yayın Arama | Yazarlara Bilgi | E-Posta ]
Fırat Üniversitesi Sağlık Bilimleri Tıp Dergisi
2024, Cilt 38, Sayı 2, Sayfa(lar) 094-099
[ Özet ] [ PDF ] [ Benzer Makaleler ] [ Yazara E-Posta ] [ Editöre E-Posta ]
İyatrojenik Mesane ve Üreter Yaralanmalarına Yaklaşım: Tek Merkez Tecrübesi
Ahmet KARAKEÇİ, a Tunç OZAN, Kemal YILMAZ, Rıdvan CANTÜRK, İrfan ORHAN
Fırat Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Üroloji Anabilim Dalı, Elazığ, TÜRKİYE
Anahtar Kelimeler: Üreter, mesane, iyatrojenik, travma
Özet
Amaç: Bu çalışmada, son 10 yıl içinde hastanemizde iyatrojenik olarak meydana gelen mesane ve üreter travmalarının etiyolojisi, cerrahi sonuçları ve komplikasyonlarının geriye dönük olarak değerlendirilmesi amaçlandı.

Gereç ve Yöntem: Hastanemiz veri tabanından 2013 ile 2023 yılları arasında iyatrojenik olarak meydana gelen mesane ve üreter yaralanmalı hastalara ait bilgilere ulaşıldı. Bu hastalara ait yaş, cinsiyet, kronik hastalık varlığı, primer etiyolojik neden, onarım şekli, takip süresi, post operatif komplikasyon gibi veriler geriye dönük olarak değerlendirildi.

Bulgular: Çalışmaya alınan 104 mesane travmalı hastanın 17’si erkek (%16.35), 87’si kadın olup (%83.65) ortalama yaşları 45.08 yıl olarak (1.5-90 yıl) bulundu. İyatrojenik mesane perforasyon vakalarının tamamı açık veya laparoskopik olarak primer onarım ile tedavi edildi. Ortalama takip süresi 7.72 gün (1-72 gün) olarak bulundu. Mesane travmalarının en önemli etiyolojik nedeni olarak obstetrik ve jinekolojik operasyonlar bulundu. Çalışmada yer alan iyatrojenik üreter travmalı 19 hastanın ise 17’i kadın (%89.5), 2’si erkek olup (%10.5) ortalama yaşları 54.36 yıl olarak olarak (36- 76 yıl) bulundu. İyatrojenik üreter perforasyon vakalarının 14’ü açık olarak (%73.68) 5’i ise (%26.32) laparoskopik yöntem ile tedavi edildi. Ortalama takip süresi 13.15 gün (3-26 gün) olarak bulundu. Mesane travmalarına benzer şekilde iyatrojenik üreter travmalarının da en önemli etiyolojik nedeni olarak obstetrik ve jinekolojik operasyonlar bulundu.

Sonuç: İyatrojenik mesane ve üreter travmaları erken tanı ve uygun tedaviye çok iyi yanıt vermektedir.

  • Başa Dön
  • Özet
  • Giriş
  • Materyal ve Metot
  • Bulgular
  • Tartışma
  • Kaynaklar
  • Giriş
    Mesane, üriner sistem travmalarında böbrekten sonra en sık yaralanan organdır1. Mesane travmaları primer olarak yaralanmanın yerine göre intraperitoneal, ekstraperitoneal ve kombine intra-ekstraperitoneal olarak sınıflandırılır2. Mesane travması etiyolojiye göre ise iyatrojenik olmayan (penetran ve künt) ve iyatrojenik (eksternal ve internal) şeklinde kategorize edilebilir3. Mesane yine iyatrojenik yaralanmanın en sık görüldüğü ürolojik organdır. Eksternal iyatrojenik yaralanmalar çoğunlukla obstetrik ve jinekolojik girişimler sırasında görülür. Esas risk faktörleri; geçirilmiş cerrahi, inflamasyon ve malignitedir4. Kadında stres tipi idrar inkontinansı için yapılan orta üretral askı operasyonlarının %4.9’unda mesane perforasyonları meydana gelir. Bu oran, obturator yolla yapılan cerrahilerde retropubik yolla yapılanlara kıyasla önemli derecede düşüktür5. Bunun dışında sırası ile üroloji ve genel cerrahi ameliyatlarında da sıklıkla eksternal iyatrojenik mesane yaralanması oluşabilmektedir. İnternal iyatrojenik mesane yaralanması ise en sık mesane tümörlerinin transüretral rezeksiyonu (TUR-T) sırasında oluşmaktadır ve genellikle ekstraperitoneal perforasyon olarak prezente olur. Perforasyon, genellikle mesane kubbesinde izlenir. Geniş tümör boyutu, ileri yaş, önceki TUR-T ve intravezikal tedavi öyküsü, mesane kubbesi ve mesane yan duvar yerleşimli (obturator refleks) tümör varlığı perforasyon riskini arttırmaktadır 6. Tablo 1 ‘de çeşitli cerrahi işlemler sırasındaki iyatrojenik mesane travmasının insidansı gösterilmiştir 7.


    Büyütmek İçin Tıklayın
    Tablo 1: İyatrojenik mesane travmasının insidansı

    Üreterler küçük boyutlu, mobil olduklarından ve kemik pelvis, vertebra, kas gibi yapılara komşu olduklarından yaralanmalara karşı daha korunaklı olmaktadır ve travmaları göreceli olarak nadir görülmektedir (%1-2.5). Üreteral yaralanmanın en sık sebebi iyatrojenik yaralanmalardır (%80)8. Bu yaralanmalar; laparoskopik, endoskopik veya açık cerrahilerde görülür ve sıklıkla cerrahi esnasında gözden kaçabilir. Üreterlere herhangi bir travma ciddi sekellerle sonuçlanabilir9. İyatrojenik üreteral travma çeşitli mekanizmalar sonucunda oluşabilir. Sütur ligasyonu veya bükülmesi (kinking), klempleme, parsiyel veya tam transeksiyon, termal hasar ve iskemi gibi çeşitli mekanizmalar etiyolojiden sorumlu olabilir10. Genellikle distal üreter daha sık yaralanmaktadır8. Jinekolojik cerrahiler iyatrojenik travmanın en sık sebebidir ama özellikle abdominoperineal rezeksiyon ve alt anterior rezeksiyon başta olmak üzere kolorektal cerrahilerde de görülebilir11. Ürolojide ise en sık travma nedeni üreterorenoskopidir (URS) (%71.6)12. Tablo 2’de Çeşitli cerrahi işlemler esnasındaki iyatrojenik üreter travmasının insidansı gösterilmiştir7. Mesane ve üreter yaralanmaları, intraoperatif veya erken postoperatif dönemde tanı konulup gerekli tedavi uygulanmadığında genitoüriner fistüller ve ürinom başta olmak üzere çeşitli patolojilere neden olabilmektedir.


    Büyütmek İçin Tıklayın
    Tablo 2: İyatrojenik üreter travmasının insidansı

    Bu çalışmada, son 10 yıl içinde konservatif olarak takip edilemeyen ve intraoperatif olarak saptanan iyatrojenik mesane ve evre 4-5 üreter yaralanmalı travmalarının etiyolojisi, cerrahi sonuçları ve olası komplikasyonlarının geriye dönük olarak değerlendirilmesi amaçlandı.

  • Başa Dön
  • Özet
  • Giriş
  • Materyal ve Metot
  • Bulgular
  • Tartışma
  • Kaynaklar
  • Materyal ve Metot
    Araştırma ve Yayın Etiği: Çalışma için Fırat Üniversitesi Girişimsel Olmayan Araştırmalar Etik Kurulu Başkanlığı ve Fırat Üniversitesi Hastanesi Başhekimliğinden gerekli izinler alındı (2024/01-40). Hastanemiz veri tabanından 2013 ile 2023 yılları arasında konservatif olarak takip edilemeyen ve intraoperatif olarak saptanan iyatrojenik mesane ve evre 4-5 üreter yaralanmalı hastalara ait bilgilere ulaşıldı. Bu hastalara ait yaş, cinsiyet, kronik hastalık varlığı, primer etiyolojik neden, onarım şekli, takip süresi, post operatif komplikasyon gibi değerler geriye dönük olarak değerlendirildi.

    Cerrahi Teknik
    Açık Primer Mesane Onarım: Konservatif olarak takip edilemeyen ve intraoperatif olarak saptanan mesane rüptürlerinde mesane mukozası 3/0, kas ve adventisya ise 2/0 vicryl ile iki kat olarak kapatıldı. Hastalara 18-20 numara foley sonda takılıp mesane sızdırmazlık kontrolü açısından 200 cc izotonik ile irrige edildi. Herhangi bir kaçak saptanmadığında batına loj dren konarak işleme son verildi.

    Açık Primer Üreter Onarım: Üreterlerde parsiyel olarak saptanan Evre 1-3 yaralanmalarda üretere dj stent konarak hastalar takip edilirken, bu durumun dışındaki evre 4-5 üreter yaralanmalarında ise yaralanma alanı tespit edilerek, üst ve alt sınırına uzun kromik 4-0 askı sütürleri yerleştirildi. Hasarlı üreteral segmentin tamamı çıkartılarak 2 adet sağlıklı uç elde edildi. Proksimal segmentten idrar çıkışı gözlendi. Distal üreter içerisine 5 Fr feeding tüp gönderilerek devamlılığı gözlendi. Üreteral uçlar zıt taraflarından 1 cm uzunlukta olacak şekilde spatule edildi ve posterior duvardan başlayarak tek tek 4-0 vicryl sütür ile uç-uca anastomoz yapıldı. Anterior anastomoz tamamlanmadan önce double j stent yerleştirildi.

    Açık Üreteroneosistostomi: Hasarlı üreter asıldı ve üreter orifisi çepeçevre koter ile insize edilip daha sonra üreter serbestlendi. Mesane mukozası bisturi ile insize edildi ve submukozal tünel oluşturuldu. Daha sonra üreter orifisi ile mesane mukozası 3.0 vicril ile anastomoz edildi. Mesane ilk katı 3.0 rapid vicril, son katı ise 2.0 vicril ile kapatıldı. Mesane mukoza ve detrusor tabakası 4/0 rapid vicryl ile suturuze edildi. Seroza 2.0 vicryl ile sütürüze edildi. Sızdırmazlık kontrolü yapıldı. İşleme son verildi.

    Laparoskopik Primer Üreter Onarım: Pnömoperitoneum, batın içine bir Veress iğnesi yerleştirilerek ve 20 mmHglik bir basınçta CO2 verilerek sağlandı. Kamera trokarı periumblikal yerleştirildi ve direk görüş altında 30° optik ile karın içine girildi. Karın boşluğu, herhangi bir yaralanma, yapışıklık ve abdominal organların değerlendirilmesi için incelendi. Umblikus kaudalinde anterior aksiller hatta 10 mm’lik trokar ve umblikus üzerinde orta hatta 10 mm’lik trokar yerleştirildi. Ardından basınç 13 mmHg’ya düşürüldü. Paryetal periton Toldt hattı boyunca kesildi ve kolon, mediale düşürülerek gerota fasyası açığa çıkarıldı. Triangular ve koroner ligamentler kesilerek hepatik fleksura mobilize edildi ve karaciğerin ekartasyonu sağlandı. Duodenum Kocher manevrası ile uzaklaştırıldı. Gerota fasyası ortaya kondu. Keskin bir şekilde gerota fasyası posteriorundan diseke edilerek altındaki böbrek ve renal pelvis bulundu. Proksimal üreter periüreteral doku korunarak dikkatli bir şekilde diseke edilerek mobilizasyonu sağlandı. Perforasyon alanı tespit edilerek, üst ve alt sınırına uzun kromik 4-0 askı sütürleri yerleştirildi. Hastalıklı üreteral segmentin tamamı çıkartılarak 2 adet sağlıklı uç elde edildi. Proksimal segmentten idrar çıkışı gözlendi. Distal üreter içerisine 5 Fr feeding tüp gönderilerek devamlılığı gözlendi. Üreteral uçlar zıt taraflarından 1 cm uzunlukta olacak şekilde spatule edildi ve posterior duvardan başlayarak tek tek 4-0 vicryl sütür ile uç-uca anastomoz edildi. Anterior anastomoz tamamlanmadan önce double j stent yerleştirildi.

    Çalışma verilerinin değerlendirilmesinde Microsoft Excel programının fonksiyon hesaplamaları kullanıldı. Bulunan sonuçlarla tablolar oluşturuldu.

  • Başa Dön
  • Özet
  • Giriş
  • Materyal ve Metot
  • Bulgular
  • Tartışma
  • Kaynaklar
  • Bulgular
    İyatrojenik Mesane Yaralanması: Çalışmada yer alan 104 hastanın 17’si erkek (%16.35), 87’si kadın olup (%83.65) ortalama yaşları 45.08 yıl olarak olarak (1.5- 90 yıl) bulundu. İyatrojenik mesane perforasyon vakalarının tamamı açık olarak primer onarım ile tedavi edildi. Ortalama takip süresi 7.72 gün (1-72 gün) olarak bulundu. Mesane perforasyon onarımı yapılan iki hasta (spontan mesane perforasyonu onarımı yapılan ve dış gebelik operasyonu sırasında mesane perforasyonu gelişen) takipler sırasında ex oldu. Mesane tümörü nedeniyle parsiyel sistektomi yapılan bir hastada daha sonra total sistektomi işlemi yapılmak zorunda kalındı Takiplerde geriye kalan 101 hastada herhangi bir komplikasyon gelişmedi.

    Tablo 3’de iyatrojenik mesane yaralanması nedeni ile onarım yapılan hastalara ait veriler gösterilmiştir.

    İyatrojenik Üreter Yaralanması: Çalışmada yer alan 19 hastanın 17’si kadın (%89.5), 2’si erkek olup (%10.5) ortalama yaşları 54.36 yıl olarak olarak (36- 76 yıl) bulundu. İyatrojenik üreter perforasyon vakalarının 14’ünde açık olarak (%73.68) onarım yapılırken laparoskopik olarak yaralanma meydana gelen 5 hastanın (%26.32) onarımı ise laparoskopik yöntem ile yapılmıştır. Ortalama takip süresi 13.15 gün (3-26 gün) olarak bulundu. Üreter onarımı yapılan hastalarda yerleştirilen dj stentinin ortalama kalış süresi 83.90 gün (30-270 gün) olarak bulundu. Hiçbir hastada nefrostomi takılmasına ihtiyaç duyulmadı. Pankreas tümörü ve histerosalpingo-ooferektomi cerrahisi sırasında meydana gelen üreter perforasyonu onarılan iki hastamız takipler sırasında ex oldu. Tablo 4’de iyatrojenik üreter yaralanması nedeni ile onarım yapılan hastalara ait veriler gösterilmiştir.


    Büyütmek İçin Tıklayın
    Tablo 3: İyatrojenik mesane yaralanmasına bağlı onarım yapılan hastalara ait veriler


    Büyütmek İçin Tıklayın
    Tablo 4: İyatrojenik üreter yaralanması nedeni ile onarım yapılan hastalara ait veriler

  • Başa Dön
  • Özet
  • Giriş
  • Materyal ve Metot
  • Bulgular
  • Tartışma
  • Kaynaklar
  • Tartışma
    Mesane, sezaryen ve histerektomi gibi obstetrik/jinekolojik prosedürlerde en sık yaralanan organdır ve insidansı 1000 prosedür başına 13.8’dir13. Bu çalışmada, literatür ile uyumlu olacak şekilde iyatrojenik mesane travmalarının büyük çoğunluğunu obstetrik/jinekolojik vakalar oluşturmaktaydı. İntraoperatif olarak fark edilen perforasyonlar primer olarak onarılır14. Tipik olarak mesane yaralanmaları iki katmanlı bir sütür ve ardından transüretral kateter drenajı ile onarılır15. Jensen ve ark.16 iyatrojenik olarak meydana gelen mesane travmalarını iki kat olacak şekilde 3.0 vicryl ile onardıkları, üretral katateri ortalama 11.4 gün tuttukları vaka serilerinde herhangi bir komplikasyon ile karşılaşmadıklarını bildirmişlerdir. Mesane travmalarında kataterizasyon süresi ile ilgili farklı süreler bildirilmekle birlikte iyileşme için özellikle sezeryan sonrası travmalar başta olmak üzere 2 haftalık transüretral kateterizasyonun yeterli olduğu genel olarak kabul edilmektedir17. Bu çalışmada da literatür ile uyumlu olacak şekilde iki kat vicryl sütür ile yapılan mesane onarımlarında; ortalama 13.96 günlük kataterizasyon sonrasında hiçbir hastada komplikasyon gelişmemiştir. Jensen ve ark.16 mesane travması sonrası ortalama hastanede kalış süresinin 3.3-4.9 gün arasında değiştiğini bildirmişlerdir. Ortalama hastanede kalış süresi olarak bulunan 7.72 günlük süre literatürün üstünde bulunmuştur. Bunun muhtemel nedenlerinin yaralanmanın multipl olmasına ve malign nedenli cerrahilerin fazla olmasına bağlanabilir. Mesane travmalarından sonraki ilk sistografi yaralanmadan yaklaşık on gün sonra planlanır18. Devam eden sızıntı durumunda, mesanedeki kemik parçalarını ekarte etmek için sistoskopi yapılmalı ve bir hafta sonra ikinci bir sistografi planlanmalıdır2. Sağlıklı bir hastada basit bir yaralanmanın operatif onarımından sonra üretral kateter, sistografi yapılmadan beş ila on gün sonra çıkarılabilir19. Kompleks yaralanmalarda (trigon tutulumu, üreterik reimplantasyon) veya bozulmuş yara iyileşmesi söz konusu ise de (steroid kullanımı, malnütrisyon vb.) sistografi önerilir18. Konservatif olarak tedavi edilen internal iyatrojenik mesane travması için, ekstraperitoneal için beş gün ve intraperitoneal perforasyonlar için yedi gün süren kateter drenajı önerilmektedir20. İyatrojenik mesane travması nedeni ile takip edilen tüm hastaların üretral kataterleri sistografi sonrasında kaçak olmaması durumunda alınmıştır. Sistografide kaçak saptanan hastaların sondaları ise birer haftalık kontroller neticesinde değerlendirilmiş olup kaçak saptanmadığında alınmıştır.

    Genel olarak iyatrojenik üreteral yaralanma nadir olup, genel insidansı %0.5 ila %10 arasında değişmektedir. En yaygın neden açık cerrahi, laparoskopik veya endoskopik işlemler sırasında oluşan iyatrojenik travmalardır. Bu işlemler arasında histerektomi (%54), kolorektal cerrahi (%14), yumurtalık tümörünün çıkarılması (%8), transabdominal üretropeksi (%8) ve abdominal vasküler cerrahi gibi pelvik prosedürler (%6) çoğunluğu oluşturmaktadır 21. Bu çalışmada da iyatrojenik yaralanmaların çoğunluğunu jinekoloji prosedürler oluşturmaktaydı. Üreterin sütür ligasyonu, keskin insizyon ve transeksiyon, avülsiyon, devaskülarizasyon ve ısı enerjileri üreteral hasara neden olabilir. Distal üreter en hassas segment olup abdominal/pelvik cerrahi sırasında yaralanmaların %80'den fazlası bu anatomik bölgede meydana gelir22. Literatür ile benzer şekilde yaralanmaların önemli oranının distal üreter segmentinde meydana geldiği tespit edildi. Erken fark edilmeyen yaralanmalarda cerrahi sonrası batına konan drenaj kataterinin fazla çalışması ve buradan alınan sıvıya ait spot kreatinin genellikle 25-450 mg/dL arasında olması üereter travmasını düşündürmelidir22.

    Üreterlere yönelik iyatrojenik travmanın önlenmesi üreterlerin görsel olarak tanımlanmasına ve operasyon esnasında üreter çevresi diseksiyonlarda dikkatli olunmasına bağlıdır10. Preoperatif profilaktik üreteral stent yerleştirilmesi, komplike vakalarda veya önceden cerrahi öyküsü olan hastalarda önerilmektedir23. Ayrıca stent, cerrahi esnasındaki olası üreter hasarını farketmeyi kolaylaştırması açısından da avantajlıdır ama üreterin yaralanma olasılığında bir azalma ile ilişkili değildir 24,25. Başarılı üreteral onarım için birçok önemli prensip gereklidir. Tüm ölü dokuların debridmanı önemlidir. Gerilimsiz bir anastomoz sağlamak için yeterli üreteral mobilizasyon olmalıdır. Yeterli üreteral kan akışını sağlamak için üreteral adventisyanın ve damar yapısının korunması ve üreter uçlarının spatüle edilmesi de yine önem arz etmektedir. Onarım esnasında emilebilir sütür kullanılarak üreteral stent üzerinde su geçirmez, gerilimsiz, mukoza-mukoza anastomozu oluşturulmalıdır. Yaralanma üst veya orta üreterde ise direkt üreteroüreterostomi (ÜÜ) veya transüreteroüreterostomi (TÜÜ), yaralanma üreterin alt kısmındaysa ÜÜ, üreteroneosistostomi (UNC), psoas hitch veya boari flep teknikleri düşünülmeli. İyatrojenik üreter travması meydana gelen hastalardan distal üreter travması olan 3 hastya UNC yapılırken diğer vakaların tamamına üreter uçları yakınlaştığı için ÜÜ işlemi yapıldı.

    Üreteral yaralanmalarda erken tanı, tek ve en önemli prognostik faktör olarak kabul edilir. Üreteral yaralanma tanısı geciken hastalarda komplikasyon oranı çok daha yüksektir. Gecikmiş tanının vakaların %40'ı kadarında komplikasyona yol açtığı, buna karşın hemen tanı konulan vakaların %10'unun komplikasyona yol açtığı bildirilmiştir26,27. Üreter yaralanmalı hastaların hiç birinde komplikasyon yaşanmaması, üreter yaralanmasının erken tanı konulup tedavi edilmesine bağlanabilir. Distal üreteral yaralanma, mesaneye yeniden implantasyonla onarılırsa, postoperatif 7 ila 10 gün veya loj drenin çalışmadığından emin oluncaya değin foley kateteri yerinde bırakılmalıdır. Üreteral stentin yerinde bırakılması gereken sürenin uzunluğu konusunda farklı görüşler bulunmaktadır. Bazı kaynaklar stentin 6 haftaya kadar yerinde tutulmasını önerirken 14 gün sonra çıkarılmasını savunan görüşler de bulunmaktadır. Bu süre biraz da, cerrahın tecrübesine bağlı olarak değişmektedir. Stentin çıkarılması sırasında sızıntı veya darlık olmadan iyileşmeyi belgelemek için bir RPG veya tanısal üreterorenoskopi yapılmalıdır. İyatrojenik üreter travması meydana gelen hastalarda travmanın yeri, tipi ve uzunluğuna bağlı olarak stent kalış süresi literatürde bildirilen süreden daha uzun olacak şekilde yaklaşık olarak 83 gün olarak bulundu. Buna neden olarak üreteral strüktür gelişiminin önlenmesi amaçlandı. Bu süre sonunda sadece iki hastada (%10.5) anastomoz darlığı gelişti. Bu oran da literatürde bildirilen %4-10 oranına benzer olarak bulundu28.

    Mesane travmalarının yeri, sayısı, ve büyüklüklerinin belirtilmemiş olması, çalışmanın tek merkezli olması, çalışmanın retrospektif ve hasta serisinin kısıtlı olması, parsiyel üreter yaralanmalarının dahil edilmemesi çalışmayı kısıtlayacı faktörleridir.

  • Başa Dön
  • Özet
  • Giriş
  • Materyal ve Metot
  • Bulgular
  • Tartışma
  • Kaynaklar
  • Kaynaklar

    1) Schneider RE. Genitourinary trauma. Emerg Med Clin North Am 1993; 11: 137-145.

    2) Figler BD, Hoffler CE, Reisman W, et al. Multi-disciplinary update on pelvic fracture associated bladder and urethral injuries. Injury 2012; 43: 1242-1249.

    3) Pereira BM, de Campos CC, Calderan TR, Reis LO, Fraga GP. Bladder injuries after external trauma: 20 years experience report in a population-based cross-sectional view. World J Urol 2013; 31: 913-917.

    4) Cordon BH, Fracchia JA, Armenakas NA. Iatrogenic nonendoscopic bladder injuries over 24 years: 127 cases at a single institution. Urology 2014; 84: 222-226.

    5) Ford AA, Rogerson L, Cody JD, Aluko P, Ogah JA. Mid-urethral sling operations for stress urinary incontinence in women. Cochrane Database Syst Rev 2017; 7: CD006375.

    6) Golan S, Baniel J, Lask D, Livne PM, Yossepowitch O. Transurethral resection of bladder tumour complicated by perforation requiring open surgical repair - clinical characteristics and oncological outcomes. BJU Int 2011; 107: 1065-1068.

    7) Kitrey ND, Campos-Juanatey F, Hallscheidt P, et al. “EAU Guidelines on Urological Trauma 2023”. https://uroweb.org/guidelines/urological-trauma/ 11.01.2024.

    8) Elliott SP, McAninch JW. Ureteral injuries: External and iatrogenic. Urol Clin North Am 2006; 33: 55-66.

    9) Blackwell RH, Kirshenbaum EJ, Shah AS, et al. Complications of recognized and unrecognized iatrogenic ureteral injury at time of hysterectomy: A population based analysis. J Urol 2018; 199: 1540-1545.

    10) Delacroix SE Jr, Winters JC. Urinary tract injures: Recognition and management. Clin Colon Rectal Surg 2010; 23: 104-112.

    11) Ding G, Li X, Fang D, et al. Etiology and Ureteral Reconstruction Strategy for Iatrogenic Ureteral Injuries: A Retrospective Single-Center Experience. Urol Int 2021; 105: 470-476.

    12) Loftus CJ, Ganesan V, Traxer O, et al. Ureteral wall injury with ureteral access sheaths: A randomized prospective trial. J Endourol 2020; 34: 932-936.

    13) Frankman EA, Wang L, Bunker CH, Lowder JL. Lower urinary tract injury in women in the United States, 1979-2006. Am J Obstet Gynecol 2010; 202: 495.e1-5.

    14) Lee JS, Choe JH, Lee HS, Seo JT. Urologic complications following obstetric and gynecologic surgery. Korean J Urol 2012; 53: 795-799.

    15) Rahman MS, Gasem T, Al Suleiman SA, et al. Bladder injuries during cesarean section in a University Hospital: A 25-year review. Arch Gynecol Obstet 2009; 279: 349-352.

    16) Jensen AS, Rudnicki M. Iatrogenic bladder and ureteral injuries following gynecological and obstetric surgery. Arch Gynecol Obstet 2023; 307: 511-518.

    17) Sahai A, Ali A, Barratt R, et al. British Association of Urological Surgeons (BAUS) consensus document: Management of bladder and ureteric injury. BJU Int 2021; 128: 539-547.

    18) Urry RJ, Clarke DL, Bruce JL, Laing GL. The incidence, spectrum and outcomes of traumatic bladder injuries within the Pietermaritzburg Metropolitan Trauma Service. Injury 2016; 47: 1057-1063.

    19) Johnsen NV, Dmochowski RR, Guillamondegui OD. Clinical utility of routine follow-up cystography in the management of traumatic bladder ruptures. Urology 2018; 113: 230-234.

    20) El Hayek OR, Coelho RF, Dall'oglio MF, et al. Evaluation of the incidence of bladder perforation after transurethral bladder tumor resection in a residency setting. J Endourol 2009; 23: 1183-1186.

    21) Ledderose S, Beck V, Chaloupka M, et al. Management of ureteral injuries. Urologe A 2019; 58: 197-206.

    22) Siff LN, Hill AJ, Jallad K, Harnegie MP, Barber MD. Intraoperative evaluation of urinary tract ınjuries at the time of pelvic surgery: A systematic review. Female Pelvic Med Reconstr Surg 2020; 26: 655-663.

    23) Dumont S, Chys B, Meuleman C, et al. Prophylactic ureteral catheterization in the intraoperative diagnosis of iatrogenic ureteral injury. Acta Chir Belg 2021; 121: 261-266.

    24) Chou MT, Wang CJ, Lien RC. Prophylactic ureteral catheterization in gynecologic surgery: A 12-year randomized trial in a community hospital. Int Urogynecol J Pelvic Floor Dysfunct 2009; 20: 689-693.

    25) Hird AE, Nica A, Coburn NG, et al. Does prophylactic ureteric stenting at the time of colorectal surgery reduce the risk of ureteric injury? A systematic review and meta-analysis. Colorectal Dis 2021; 23:1060-1070.

    26) Engelsgjerd JS, LaGrange CA. “Ureteral injury”. https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/29939594/11.01.2024.

    27) Yanagisawa T, Mori K, Quhal F, et al. Iatrogenic ureteric injury during abdominal or pelvic surgery: a meta-analysis. BJU Int 2023; 131: 540-552.

    28) Burks FN, Santucci RA. Management of iatrogenic ureteral injury. Ther Adv Urol 2014; 6: 115-124.

  • Başa Dön
  • Özet
  • Giriş
  • Materyal ve Metot
  • Bulgular
  • Tartışma
  • Kaynaklar
  • [ Başa Dön ] [ Özet ] [ PDF ] [ Benzer Makaleler ] [ Yazara E-Posta ] [ Editöre E-Posta ]
    [ Ana Sayfa | Editörler | Danışma Kurulu | Dergi Hakkında | İçindekiler | Arşiv | Yayın Arama | Yazarlara Bilgi | E-Posta ]