Yapılan bu çalışmada kadavra böbrek nakli bekleme listesindeki hastaların kayıt durumunu etkileyen hasta özelliklerinin araştırılması amaçlandı.
Türkiye’de kadavradan böbrek dağıtımında yaş önemli bir etkendir. Yaş ortalaması düşük hastaların puan çarpanı daha yüksektir7. Bu çalışmada ise hastaların yaş ortalaması 56.77±14.60’dır. Ayrıca bu çalışmada yetmezlik, rejeksiyon ve preemptif olarak bekleme listesine giren hastaların 60 yaş ve altında olduğu, bu hastaların organ teklifi alma yüzdesinin daha yüksek olduğu saptandı. Yapılan bir çalışmada bekleme listesine kayıtlı hastaların daha genç olduğu gösterilmiştir2. Cantekin ve ark.12 böbrek nakli bekleme listesi hastalarının özelliklerini inceledikleri araştırmada kadavradan böbrek nakli için bekleme listesine alınan hastaların yaş ortalaması 43.85±13.48 idi. Lee ve ark.6 böbrek nakli bekleme süresinin mortalite üzerindeki etkisini araştırdıkları çalışmada hastaların yaş ortalamasının 48.46±0.23 olduğunu tespit etmiştir. Çalışma sonuçları arasındaki farklılık hastaların sosyokültürel, ekonomik, eğitim durumu, nakil merkezine erişim ve böbrek yetmezliğini etkileyen birçok etmenden kaynaklanabilir.
Gebelik, kan transfüzyonları ve daha önce geçirilmiş transplantasyon, insan lökosit antijenlerine (HLA'lar) karşı bağışıklık duyarlılığı meydana getirmektedir. HLA'lara karşı duyarlılığın genişliği, böbrek nakli bekleme listesindeki hastalarda PRA tahlilleri kullanılarak rutin olarak izlenir13. Bekleme listesindeki hastaları etkileyen değişkenler arasında PRA hastaların bekleme listesinde kalma süresini artırabilmektedir14. HLA duyarlılığı prevalansı gebelikle ile artmakta ve kadınların nakil olma durumunu zorlaştırmaktadır15. Bu çalışmada hastaların %26.9’unun PRA testinin pozitif olduğu saptandı. Çalışmamızda PRA testi pozitif hastaların %66.7’sini kadınlar oluşturmaktadır. Yapılan bir çalışmada16 PRA testi pozitif olan hastaların takip eden yılda bir önceki yıla göre önemli ölçüde daha yüksek oranda organ teklifi aldığı saptanmıştır.
Diyalize başlamadan önce yapılan transplantasyonun, diyalize başladıktan sonraki transplantasyona kıyasla greft sağkalım üzerinde olumlu etkisi olduğu bildirilmektedir16. Bu çalışmada bekleme listesine kayıt nedenleri arasında hastaların %25.6’sının preemptif nedenle bekleme listesine alındığı saptandı. Aufhauser ve ark.16 yaptıkları çalışmada diyalize girme süresi arttıkça, hastaların nakil alma olasılığının giderek azaldığını ve takibin sonunda ölme veya listeden çıkarılma olasılığının giderek arttığını saptamıştır. Bu durum diyaliz tedavisine başlayan hastaların bir nakil merkezine başvurmakta geç kalması ve bekleme listesine alınıncaya kadar vakit kaybetmesinden kaynaklanabilir.
Bekleme listesine kayıt olan nakil adayları hasta puanına göre tasarlanmış ulusal organ tahsis sistemi aracılığıyla kendilerine uygun bir kadavra donör organı teklifi alırlar8. Bu çalışmada 4 kez böbrek nakli teklifi alan hastaların tamamının 60 yaş altında, erkek ve 6-10 yıl arasında böbrek nakli beklediği saptandı. Oruç ve ark.17 organ teklifi sayısının listeden dışlanan hasta grubunda daha fazla olduğunu tespit etmiştir. Yaş ve diyalize girme süresinin bekleme listesi puan ortalaması üzerinde etkisi olduğundan, puanı yüksek olan hastalara organ teklifi yapılmaktadır ve hastalar teklif listesinden elendikçe bir sonraki teklif listesinde yeniden merkeze davet edilmektedir.
Kadavradan böbrek nakli acil durumlarda gerçekleşen bir ameliyat türü olduğundan aday hastaların her durumda nakil için hazırlıklı olması ve uygun şartların sağlanması gerekmektedir17. Danovitch ve ark.18 kadavra böbrek nakli bekleme listesinin yönetimi ile ilgili yaptıkları çalışmada, nakil merkezlerinin %11'inin yalnızca tıbbi olarak yüksek risk grubunda olduğu düşünülen hastalarla düzenli temas kurduğunu, bekleme listesindeki hasta sayısı arttıkça merkezlerin hasta takiplerinin azaldığını belirtmiştir. Bu çalışmada hastaların %40.3’ünün nakil merkezini düzenli olarak ziyaret etmediği, nakil merkezini düzenli olarak ziyaret etmeyen hastaların %56.8’inin 61 yaş ve üzerinde olduğu tespit edildi. Çalışma sonuçları araştırmadan elde edilen bulguları destekler niteliktedir.
Laging ve ark.19 yaptıkları çalışmada 55 yaş ve üzerindeki hastaların canlı vericisinin daha az olduğunu saptamıştır. Aynı çalışmada canlıdan nakillerin diyaliz başlangıcından sonraki 2 yıl içinde gerçekleştiğini, ancak genç hastaların çoğunluğunun (%70) yaşlı hastaların ise yalnızca küçük bir kısmını (%27) canlıdan nakil olduğunu tespit etmiştir. Bu çalışmada canlı vericisi olan hastaların %80.6’sının 60 yaş ve altında olduğu tespit edildi. Çalışma sonuçları arasındaki benzerlik, genç yaş grubundaki hastaların yaşamdan daha çok beklentisinin olması ve buna bağlı olarak canlı donör sayısının fazla olmasından kaynaklanıyor olabilir.
Obez hastalar, böbrek transplantasyonundan sonra hasta sağkalımında azalma, gecikmiş greft fonksiyonu, yara yeri açılması, artmış greft yetmezliği, artmış diyabet ve kalp hastalığı riskine sahiptir20. Aynı zamanda obez hastaların bekleme listesi döneminden sağ çıkma veya bekleme süresince nakil uygunluğunu sürdürme olasılığı daha düşük olabilmektedir21. Bu çalışmada hastaların %50.3’ünün normal kiloda olduğu saptandı. Lee ve ark. 6 yaptığı çalışmada hastaların BKİ 23.43±19.02 hesaplanmıştır. Çalışma sonuçlarının farklılığı kültürel olarak bireylerin beslenme farklılıklarından kaynaklanmış olabilir.
Diyaliz tedavisi hastaları hem kardiyovasküler hem de renal allogreft vasküler hasarlarına yatkın hale getirebilmektedir22. Uzun diyaliz tedavisi alan ve uzun süre organ bekleyen hastalarda mortalite ve greft sonuçları olumsuz etkilenmektedir. Bu nedenle hastaların preemptif durumda iken nakil olması tercih edilmektedir 6. Aufhauser ve ark.16 nakilden önce diyalize girme süresi 10 yıldan daha fazla olan hastaların, daha kısa süre diyalize giren hastalara göre nakilden sonra daha kötü sonuçlara sahip olduğunu bildirdi. Bu çalışmada 10 yıl ve daha fazla süre diyalize giren hastaların %63.4’ünü 60 yaş ve üzeri hastalar oluşturmaktadır. Ölen hastaların %79.3’ünü 61 yaş ve üzeri hastaların oluşturduğu tespit edildi. Çalışma sonuçları araştırmadan elde edilen bulguları destekler niteliktedir.
İki farklı bölgede böbrek nakli bekleyen hastaların 3 yıllık izlem sonuçlarının karşılaştırıldığı bir çalışmada, bekleme listesindeki hastaların %89'una böbrek nakli yapıldığı, %4'ünün öldüğü ve %0.8'ine canlı donör nakli yapıldığı tespit edilmiştir1. Laging ve ark.19 ilk birkaç yılda, ölen veya nakil yapılmadan listeden çıkarılan hastaların oranın yaşla birlikte arttığını, 2 yıl sonra yaşlı hastaların %25'inin öldüğünü veya listeden çıkarıldığını bildirmiştir. Bu çalışmada hastaların %10.6’sının öldüğü, %0.5’inin nakil olduğu saptandı. Çalışma sonuçları arasındaki farklılık örneklem sayıları ve hasta izlem sürelerinden kaynaklanmış olabilir.
Bekleme listesi adaylık politikaları merkezler arasında farklılık göstermekle birlikte, genellikle nakil adaylığını engelleyen koşullar arasında malignite, aktif enfeksiyon, çoklu komorbiditeler, zayıf kardiyak fonksiyon, morbid obezite, ileri yaş, hareketsizlik, demans gibi faktörler bulunmaktadır11. Böbrek nakli adayları sıklıkla birden fazla komorbidite ile bekleme listesine kayıt için başvururlar 23. Bu çalışmada hastaların %32.8’inde DM bulunduğu saptandı. Diyabet, kardiyovasküler hastalık ve karaciğer hastalığının varlığı hastaların nakil olma olasılığını düşürebilmektedir1.
Yapılan bu çalışmada 60 yaş ve altındaki hastaların daha erken bekleme listesine girdiği, 60 yaş ve altındaki hastaların ve kadınların PRA testlerinin pozitif olduğu saptandı. 60 yaş ve altındaki hastaların nakil merkezini daha düzenli ziyaret ettiği, canlı vericilerinin olduğu, 10 yıldan daha uzun süredir diyalize girdiği ve organ beklediği tespit edildi. Ölen hastaların ise %79.3’ünü 60 yaş ve üzerindeki hastaların oluşturduğu saptandı. 5 yıldan daha az süre organ bekleyen ve diyalize giren hastaların nakil merkezini düzenli ziyaret ettiği ve canlı vericisinin olduğu saptandı. Organ nakli ekibi ile birlikte hemşireler diyaliz merkezlerini düzenli olarak ziyaret ederek hastaları organ bekleme listelerine kayıt edebilir. Ayrıca hemşireler düzenli her an nakle hazır olacak gibi hastaların psikolojik ve fizyolojik olarak hazırlanmasında organ nakli ekibine destek olarak hastaları bu konuda destekleyebilir. Böylece bu konudaki aksaklıklar önlenebilir. Ayrıca hemşireler sağlık otoriterileri ile işbirliği yaparak ulusal düzeyde çözüm önerileri sunabilir.