Hepatit B virüsü, sitopatik bir virüs değildir, ancak, karaciğer hasarında bu virusun karaciğer fibrozuna inflamatuar bir katkısının olduğu bilinmektedir
5. Enflamasyon bölgesinde aktive olan nötrofil ve monositlerden salgılanan MPO enziminin, oksidanların oluşumunda ve kronik inflamatuar hastalıklarda doku hasarının gelişmesinde temel rol oynadığı bildirilmiştir
7. Buna ek olarak karaciğerde bulunan yıldız makrofajlar veya kupffer hücreleri de MPO sentezler. Bu hücrelerin aktivasyonunun, oksidanların ve sitokinlerin lokal salınımıyla birlikte hepatik fibrozise yol açabileceği öne sürülmüştür
8.
Önemli bir MPO ürünü olan hipokloröz asit (HOCl), genomik DNA'daki baz değişiklikleri ile ilişkilendirilmiştir. Nötrofillerdeki MPO aktivitesinin genellikle kadınlarda erkeklere göre daha yüksek olduğu gösterilmiştir9. Bir çalışma, cinsiyet ve MPO düzeyleri arasında doğrudan bir ilişki bulamamıştır10. Bu çalışmada, iki grup arasında, MPO düzeyi ile cinsiyet arasında anlamlı bir farklılık saptanmamıştır.
Birçok çalışma2,11,12, hepatit B enfeksiyonunda lipid peroksidasyonunun (LPO) varlığını doğrulamıştır. Bir çalışmada5, MPO plazma düzeyleri, HBV ile ilişkili siroz ve KHB hastalarında sağlıklı olgulara göre anlamlı olarak daha yüksek bulunmuştur.
Fujita ve ark.13, kronik hepatit B enfeksiyonunda, hepatit virüslerinin karaciğer hücre hasarına neden olduğu mekanizmaların büyük ölçüde bilinmediğini belirtmişlerdir. Ayrıca, sağlıklı olguların karaciğeri içindeki ROS miktarının, hepatit B enfeksiyonu olan hastaların karaciğerinden önemli ölçüde düşük olduğunu bildirmişlerdir. Hepatit B hastalarının karaciğerlerinde artmış LPO'nun aktif fibrogeneze yol açan bir kaskad başlattığı ileri sürülmüştür4. Yadav ve ark.14, hepatik stellat hücrelerin aktivasyonunun, karaciğer fibrozunda önemli olduğunu belirtmişlerdir. Arnhold15, MPO’nun hem savunma hem de enflamatuar bölgelerde doku hasarına karışan çok fonksiyonlu bir enzim olduğunu, PMNL’lerin azurofilik granüllerinin çok miktarda MPO içerdiğini belirtmiştir. Atıf Babior ve ark.16, uyarılmış PMNL'lerde, moleküler oksijenin süperoksit anyon radikaline indirgendiğini bildirmişlerdir.
Kothari ve ark.17, plazma MPO konsantrasyonlarının nötrofil proliferasyonunun ve inflamasyon şiddetinin bir göstergesi olabileceğini belirtmişlerdir. Dikici ve ark.18, viral hepatitte virüsün periferik lenfositleri de enfekte ettiğini ve enfekte lenfositlerin, sağlıklı hücreleri virüslere karşı uyarmak için interferon ürettiğini bildirmişlerdir. Başka bir çalışmada, karaciğerde MPO ekspresyonu görülmemiştir19. Bir diğer çalışmada, plazma MPO seviyeleri KHB hastalarında kontrollere göre anlamlı derecede yüksek bulunmuştur4. Güler ve ark.20 sağlıklı kontrollere kıyasla kronik aktif ve inaktif hepatit B olgularının serum MPO'sunda anlamlı bir artış gözlemlememiştir. Ayrıca, hastaların ALT seviyeleri ile MPO arasında anlamlı bir farklılık saptamışlardır. Bu çalışmada, ALT ve MPO düzeyleri arasında anlamlı farklılık saptanmamıştır. Taşdelen ve ark.21 çalışmalarında, kronik aktif ve inaktif hepatit B hastalarında kontrollere kıyasla önemli bir karbonil seviyesi artışı tespit etmiştir. Ayrıca, hem kronik hem de inaktif hepatit B hastalarının periferik kan lenfositlerinde DNA hasarı gösterilmiştir2.
Bhargava ve ark.22 kronik ve inaktif hepatit B hastalarının lenfositlerinde ROS düzeylerinin arttığını bildirmişlerdir. 2010 yılında yapılan bir meta analiz, hepatit B'nin patogenezinde OS’in önemli bir rol oynamasına rağmen, karaciğer hastalıklarında antioksidan tedaviyi destekleyen veya reddeden herhangi bir kanıt olmadığı sonucuna varmıştır2. Sağlıklı olguların karaciğerlerindeki ROS miktarının, HBV enfeksiyonu olan hastaların karaciğerlerindekinden önemli ölçüde daha düşük olduğu bildirilmiştir4. Brown ve ark. 23, immünohistokimyasal yöntemler kullanarak, yerleşik makrofajlarda, özellikle KC'lerde MPO ekspresyonunu bildirmiştir. Karaciğer hasarı bölgesinde toplanan MPO pozitif nötrofilik granüllerdeki (NG) artış, NG'lerin karaciğer hasarı ve onarımının çok adımlı süreci sırasında ortaya çıkan inflamatuar reaksiyondaki önemli rolünü göstermektedir. Bu çalışmada ise, serum MPO düzeyleri kontrol grubunda, HKH olgularından istatistiksel olarak anlamlı düşük saptanmıştır.
Bilindiği kadarıyla bu çalışma, HKH hastalarında serum MPO düzeylerini değerlendiren az sayıda çalışmadan biridir. MPO enzimi, nötrofilik granülositlerde en çok bulunan proinflamatuar biyobelirteçtir. MPO'nun antibakteriyel aktiviteleri, farklı reaktif oksijen ve nitrojen türlerinin üretimini içerir. MPO ayrıca kardiyovasküler hastalıklar, nörodejeneratif hastalıklar, karaciğer hastalıkları ve kanser gibi birçok inflamatuar hastalıktaki rolü nedeniyle bilinen bir biyobelirteçtir. Çalışmalar, HBV enfeksiyonunda çeşitli derecelerde OS meydana geldiğini göstermektedir. Hepatit B’nin patogenezinde OS’in etkili olduğu bilinmektedir. MPO düzeyinin kontrol grubunda HKH’dan düşük olması, karaciğer inflamasyonu ve doku hasarında, bu enzimin önemli rol oynadığını gösterebilir. Ayrıca, MPO serum düzeylerinin belirlenmesi, hastalık progresyonunun takibinde yararlı bir biyobelirteç olabilir. Makrofajların ve nötrofillerin aktivasyonu herhangi bir inflamasyon türünde meydana gelebileceğinden, MPO'nun hepatit B'deki kesin durumunu netleştirmek için daha ileri çalışmalar gereklidir.