Araştırmadan elde edilen bulgulara göre hastaların yaş ortalamasının 49.39±15.05 olduğu saptanmıştır. Aydoğan'ın yaptığı bir çalışmada
2, lomber disk hernili hastaların çoğunluğunun (% 63) 30-50 yaş grubunda olduğu saptanmıştır. Yaş ve lomber disk hernisi oluşumu arasındaki ilişkinin incelendiği çalışmalarda; yaşlanmanın disk dejenerasyonunu arttırarak herniasyon riskini arttırdığı belirtilmektedir. Ayrıca mesleki özelliklerden kaynaklanan riskler nedeniyle en çok etkilenen grubun çalışan yaş grubu olarak kabul edilen 30-50 yaş grubundaki bireyler olduğu belirtilmektedir
1, 8.
Hastaların % 68.0'ının kadın, % 49.3'ünün ilkokul mezunu olduğu, % 69.3'ünün sigara içmediği, % 77.3'ünün egzersiz ve spor gibi aktiviteleri yapmadığı ve % 49.3'ünün tek katlı müstakil evde yaşadığı saptanmıştır. Kadınların % 47.1'inin 3 ve üzeri doğum yaptığı saptanmıştır.
Hastaların % 52.0'ının ev hanımı, % 22.7'sinin çiftçi olduğu, % 49.3'ü mesleklerinin uzun süreli ayakta kalmayı gerektirdiği saptanmıştır. Aydoğan'ın yaptığı bir çalışmada 2, hastaların çoğunluğunun uzun süreli ayakta durmayı (% 64) ve ağır yük kaldırmayı (% 63) gerektiren işlerde çalıştıkları saptanmıştır. Risk faktörlerinin başında duruş bozuklukları gelir. İkinci önemli etkende ağır kaldırmadır. Bilinçsizce yapılan hareketler, tek taraflı ağır yük taşıma, uzun süreli ayakta kalma, dizleri bükmeden ağır yük kaldırma, ağır fiziksel koşullarda çalışma ve uygun olmayan işyeri şartları en önemli risk faktörleridir. Ağır işte çalışanların yanı sıra büro işleri gibi rahat fakat hareketsiz çalışma koşulları da risk faktörü oluşturur 7,9. Mesleki özellikler açısından araştırma bulgularımız literatürle benzerlik göstermektedir. Ayrıca sigara kullanımı disklerdeki beslenmeyi bozmasından dolayı lomber disk hernisi etiyolojisinde yer almaktadır 1, 8.
Literatürde düşük ekonomik düzey, bedenen iş yapma, oturarak ve ağır kaldırarak çalışma, çalışma yılı, haftalık çalışma günü, günlük çalışma saati, bedenen yoğun çalışma, iş memnuniyetsizliği, stresli iş ortamında çalışma ve egzersiz yapmama ile bel ağrısı arasında anlamlı ilişki olduğu belirtilmektedir 7.
Çalışmamızdaki hastaların % 33.3'ünün kilolu ve % 22.7'sinin şişman olduğu saptanmıştır. Kronik bel ağrısı ile obezite ilişkisini araştıran çalışmalarda, obezitenin özellikle kadınlarda kronik bel ağrısı etiyolojisinde rol oynayan ciddi bir risk faktörü olduğu saptanmıştır. Obezitenin omurga üzerindeki yükü arttırıcı etkisi tartışılmazdır 7, 9.
Literatürde ağır yük kaldırma, uzun süreli oturma, ayakta durma, seyahat etme ve titreşime maruz kalmayı gerektiren mesleklerin lomber disk hernisi gelişimi açısından risk oluşturduğu belirtilmektedir 9, 10. Bizim çalışmamızda da hastaların % 48.0'ının travma geçirdiği ve travma geçirenlerin de yarısının (% 50.0) ağır eşya kaldırdığı ve % 34.7'sinin ağır bir eşya kaldırma sonucunda şikayetlerinin başladığı saptanmıştır. Aydoğan'ın yaptığı çalışmada 2, hastaların çoğunluğunun (% 73) bel bölgesine yönelik travmaya maruz kaldığı, travmaya maruz kalan hastaların da % 60.2'sinin ağır kaldırma sonrası ağrılarının başladığı bulunmuştur.
Çalışmamızda hastaların % 34.7'sine yeni tanı konulduğu, % 96.0'ının bacağa vuran ağrı şikayetiyle doktora başvurdukları görülmektedir. Güven ve ark. 5 lomber disk hernili hastalarda yaptıkları retrospektif bir çalışmada (n= 46) hastaların hepsinin bel ağrısı ve tek taraflı veya bilateral siyatikten şikayetçi oldukları görülmüştür. Yapılan bir başka çalışmada 2, lomber disk hernili hastaların çoğunluğunda bacak ağrısı (% 70) ve bel ağrısı (% 62) yakınmalarının olduğu ve % 50.7'sinin fizik tedavi aldığı saptanmıştır. Kaynaklarda lomber disk hernisine bağlı yakınmaların bel ağrısı, bacak ağrısı, kasılma, uyuşma, kuvvet kaybı, ayak düşmesi olduğu belirtilmektedir 8. Araştırma bulgularımızın literatür bilgisi doğrultusunda olduğu söylenebilir. Lomber disk hernili hastaların en önemli yakınması lokalize bel ağrısıdır 4, 11. Bu ağrı yavaş yavaş gelişen yaygın, batıcı, hareketle artan istirahatle azalan, belde ve etkilenen sinir kökünün anatomik dağılımına uygun olarak bacağa yayılan bir ağrıdır 4.
Çalışmamızın sonunda hastaların çoğunluğunun fazla kilolu olduğu, mesleklerinin uzun süreli ayakta durmayı gerektirdiği, travma geçirdiği, ağrı (bel ağrısı, bacağa vuran ağrı) şikayeti ile başvurduğu, ağır bir eşya kaldırma sonucu şikayetlerinin başladığı saptanmıştır. Çalışmamızın sonuçları literatürde belirtilen risk faktörleri ile uyum göstermektedir. Buna göre önlenebilir risk faktörleri ve beden mekaniklerinin doğru kullanılması konusunda kişilere eğitim verilerek bilinçlenmenin arttırılması ve önlenebilir risk faktörleri için kişilerin yaşam koşullarını düzenlemesi önerilmektedir.