Tiroid hormonları (TH) (3,5,3'-triiodothyronine, T
3; 3,5,3',5'-tetraiodothyronine, T
4;
3,3',5'-triiodothyronine, rT
3), özellikle gebelik döneminde merkezi sinir sisteminin (MSS)
normal fizyolojik ve morfolojik gelişimi için çok önemlidir
1. Bu hormonlar öncelikle
miyelinizasyon ve nöronal\glial hücre farklılaşması ile ilgili gen aktivitelerini düzenlerler
2. TH'nın fötal beyine ulaşması kompleks bir süreçtir. İnsanlarda fötal tiroid bezi
gebeliğin 11-12. haftalarında, birinci trimesterin sonuna yakın bir dönemde
olgunlaşmaya başlar ve yaklaşık gebeliğin 16. haftasında TH'nı salgılar
3. Bu period
esnasında, yeterli düzeylerde maternal TH fötal nörolojik gelişim için gereklidir. Maternal
hipotiroidizm, doğum sonrası yavrularda zeka geriliği, sağırlık ve spastisite gibi değişik
sinir sistemi bozukluklarına yol açar
4-6. Erken gebelik döneminde maternal TH
düzeylerindeki hafif azalmalarda bile düşük IQ'lü yavruların doğduğu son yapılan
çalışmalarda öne sürülmüştür
7,8. TH'nın, fötal nörolojik yapıları etkileyen moleküler
mekanizmaları, yapılan çalışmalar ile açıklanmaya çalışılmaktadır.
Beyin Gelişiminde Tiroid Hormon Reseptörlerinin Tanımlanması
TH ve Tiroid Hormon Reseptörleri (THR), fötal TH sentezinin yapıldığı gebeliğin 16-
18. haftalarından önce, 12. haftada insan fötal beyin korteksinde tespit edilmiştir9,10.
Bu durum maternal TH'nın plasenta aracılığı ile fötusa taşındığını ve bu kritik süreçte
fötal TH sentezinden önce maternal TH'nın beyin gelişimi üzerinde önemli bir rol
oynadığını göstermiştir11. TH ve beyin gelişimi hakkında bilinen çoğu bilgi deney
hayvanları üzerinde yapılan çalışmalardan da elde edilmiştir. TH ve THR tiroid bezi
gelişmeden önce fötal sıçan beyninde tespit edilmiştir. Sıçan beyninde, TH etkisi için
kritik dönemin embriyonal 18. gün ile postnatal 21-25. günler arası olduğu bildirilmiştir12. Maternal orjinli TH'nın, insanlarda gebeliğin ortasına kadar (16. haftasına kadar), sıçanlarda ise gebeliğin 17.5-18. günlerine kadar fötal
beyin gelişimi için tek kaynak olduğu gösterilmiştir10,12.
Normal beyin gelişim sürecinde, hücre göçü, dentrit
ve akson şekillenmesi, sinaps oluşumu, miyelinizasyon
ve gliogenezis gibi olaylar meydana gelir. Gebeliğin
erken dönemlerinde maternal TH eksikliği veya yokluğu,
fötal vücut gelişiminde azalmaya, serebral kortekste,
hipokampusta ve beyincikte moleküler, morfolojik ve
fonksiyonel düzeyde geri dönüşümsüz nörolojik
hasarlara yol açar. Konjenital hipotiroidi, MSS'inde
anormal hücre çoğalması, anormal hücre göçü,
nöronların ektopik tabakalanması sonucu anormal beyin
tabakalanması, dentritik dallanma, sinaps oluşumu ve
miyelinizasyon olaylarında yapısal değişiklikler
oluşturmasının yanı sıra, yeni doğanlarda zeka geriliği,
motor fonksiyonlarda gelişim bozukluğu, işitsel
uyaranlara anormal tepkiler, şaşılık, konuşma, biliş,
öğrenme ve hafıza kusurları gibi çeşitli davranış
değişikliklerine de neden olur12-14.
Tiroid Hormonlarının Nörolojik Gelişim Üzerine
Etki Süreci
Nörolojik gelişim üzerine TH'nın etkisi üç evrede
tanımlanmıştır. İlk olarak TH'nın etkisi insanlarda
gebeliğin 16.-20. haftalarında, sıçanlarda 17.5-18.
embriyonik günlerde oluşan fötal tiroid hormon
sentezinden önce oluşur. Bu period esnasında, sadece
maternal olarak sentezlenen anneden gelen TH'na
maruz kalır3,5,14 ve serebral korteks, hipokampus ve
medial ganglionik eminenste nöronal proliferasyon ve
nöronların göçünü etkiler15-19. İkinci evre gelişen
beynin hem fötus hem de anneden TH'nı tedarik ettiği
zaman fötal tiroid fonksiyonlarının başlangıcından
sonraki geri kalan gebelik sürecinde oluşur3,5,14. Bu
period esnasında, TH'na bağlı olan süreçler glial hücre
farklılaşması ve göçünün başlaması ve miyelinizasyon
başlangıcı ile birlikte nöron göçü, aksonal büyüme,
dentritik dallanma ve sinaptogenezis bu gibi olayları
içerir. Üçüncü evre neonatal ve postnatal period da
oluşur ve beyne gelen TH tamamen yavru kökenlidir ve
olgunlaşmanın devamı için önemlidir. Bu period
esnasında, hipokampal dentat girusunda ve
serebellumdaki granül hücrelerin göçü, korteksteki
piramidal hücreler ve serebellumdaki Purkinje hücreleri
TH'na duyarlıdır ve TH'na bağlı gliogenezis ve
miyelinizasyon devam eder12-14.
Tiroksin'in Triiyodotironine Dönüşümünde
Selenoenzimlerin Rolü
Tiroid bezinin temel salgı ürünü, THR'ne etkili bir
şekilde bağlanmayan prohormonu tiroksin (T4) ve daha
az ölçüde triiyodotironin (T3)'dir20,21. T4, THR'ine
bağlanmak ve gen ekspresyon profillerindeki TH aracılı
değişiklikleri başlatmak için T3'e dönüştürülmek
zorundadır21. T3, biyolojik olarak daha aktiftir ve asıl
olarak T4'ün, iyodotironin deiyodinaz tip 1 ve 2 (D1 ve
D2) tarafından deiyonizasyonu ile periferal dokularda
oluşturulur20. İyodotironin deiyodinazlar, TH'nı aktive
veya inaktive eden selenoenzimlerdir. Tip 2 deiyodinaz (D2), T4'ün dış halka iyodin atomunun uzaklaştırılmasını
sağlayarak aktif T3 üretimine neden olur. Bunun aksine,
tip D3 T3'ü inaktive eder ya da 3,3'-diiodothyronine (T2)
or 3,3',5'-triiodothyronine (reverse T3, rT3) oluşturmak
için iç halka iyodin atomunun uzaklaştırılmasını
katalizleyerek T4'ün aktivasyonunu önler. Tip D1, T2, T3
ve rT3 oluşturmak için eşit oranlarda iç veya dış halka
iyodin atomlarının uzaklaştırılmasını katalize eder.
Dolaşımdaki T3, iskelet kaslarında D2'in katkılarına
rağmen, çoğu karaciğer ve böbreklerde D1'in etkisiyle
T4'den üretilir20,22,23.
Sıçanlarda yapılan deneysel çalışmalar, beyin
gelişiminin lokal olarak T3'e deiyodinize olan T4'ün
sağlanmasına bağlı olduğunu göstermiştir. Maternal
kandan alınan T4, beyinde lokal olarak T3'e dönüştürülür.
Beyindeki T3'ün %80'i D2 enzimi tarafından üretilir. D2
astrositlerde, oligodentrositlerde ve nöronlarda ekspre
edilmiştir21,24. Astrositler, beyinde TH'nın
degradasyonundan sorumlu olan D3'ü de ekspre eder.25,26. D2'nin zıt etkilerine sahip olan D3, D2 ile birlikte
beyinde T3 düzeylerinin sürdürülmesini sağlarlar27.
Astrositler inaktif rT3'ü T2'ye dönüştüren D1'i içermezler.28. Fötal sıçanlarda D2 ilk önce embriyonal 16.5.
günde görülür ve postnatal 15. güne doğru tedricen artar.
İnsan beyninde D2 expresiyonu ilk önce gebeliğin birinci
trimesterinde aynı zamanda T3'ünde burada ölçülebildiği
beyin korteksinde tespit edilmiştir. D2, fötal beyin gelişimi
için T3'ü uygun konsantrasyonlarda tutmaktan
sorumludur27,28.
Tiroid Hormonlarının Taşınması
TH amino asit türevi hormonlardır ve organik anyon
taşıyıcıları (Oatp1c1,Oatp1a2 ve Oatp1a4), L-tipi amino
asit taşıyıcıları (Lat1 ve Lat2) ve monokarboksilat
taşıyıcıları (MCT8 ve MCT10) aracılığı ile hücre zarından
hücre içine taşınır. MCT8, primer TH taşıyıcısı olarak
bilinmektedir.29-34. L-sistin ve L-glutamat sodium
bağımsız değiştirici (xCT) olan değişmiş amino asitleri
negatif olarak taşıyabilen başka bir amino asit taşıyıcı
daha vardır ki, Lat taşıyıcılara yakın özellikler gösterir35. Kemiricilerde TH'nın giriş yolu, koroid pleksus
yoluyla beyin omurilik sıvısına (BOS) giren bazı TH ile
serebral dolaşım ve kan-beyin bariyeri yolu ile olur. T4,
TH bağlayıcı protein olan transtiretin (TTR) ile beyne
taşınır. Kan yoluyla beyine taşınan T4, endotelyal
hücreler üzerinden geçer ve astrositlerin yüzeyinde
bulunan Oatp1c1 hücre zarı taşıyıcı protein aracılığıyla,
astrositler tarafından alınır. Astrositlerde D2 aracılığı ile
deiyonize edilerek T3 üretilir. T3, MCT8 aracılığı ile hücre
dışına çıkar ve yine MCT8 aracılığı ile oligodentrositler
ve nöronlar tarafından hücre içine alınır. Hücre içinde T3,
ya yer değiştirip THR'ne bağlanır ya da D3 aracılığı ile
biyolojikal olarak inaktif olan T2'ye metabolize olabilir.
İnsanlarda MCT8 eksikliğinin şiddetli zeka geriliği, kas
hipotonisi ve hipoplazisi gibi kemiricilerden daha büyük
nörolojik hasara yol açtığı bildirilmiştir. İnsanlarda
gelişmekte olan nöronlarda mevcut olmayan, gelişen
sıçan beyninde tanımlanan Lat2'nin bu durum için bir
aday olduğu öne sürülmüştür36,37.
Beyin nöronlarında MCT8, T3'ün nöronal alınımı için
esastır. MCT8 yetersiz farelerde, T3 ve T4'ün beyine
alınımı azalır. MCT8 serebral mikrodamarlarda
tanımlanmıştır ve insan, fare ve sıçan beyninde Kan-
Beyin Bariyerinde (KBB) gösterilmiştir. Oatp 1c1 insan
KBB çok az, fare ve rat KBB'de güçlü olarak ekspre
edilmiştir. MCT8 yetersiz farelerde Allan–Herndon–
Dudley Syndrome (AHDS) hastalarda bulunan nörolojik
değişikliklerin farelerde gözlemlenmemesinin nedeni
olarak Oatp 1c1'in insanlara oranla farelerde daha
yüksek olarak bulunması gösterilmiştir. Oatp 1a2 ve Oatp
1a4 beyinde ekspre edilmiştir. Lat1 ve Lat2 beyin kapiler
endotel hücrelerinin luminal ve abluminal
membranlarında ekspre edilmiştir. Lat1 ekspresiyonu
Lat2'den daha yüksektir. xCT beyinde ekspre edilmiştir.
xCT oksidatif strese karşı nöronları korur35.
Tiroid Hormon Reseptörlerinin Rolü
TH, ağırlıklı olarak nükleer THR'ne bağlanarak
biyolojik etki gösterir, fakat belirli no-genomik etkileri de
öne sürülmüştür38-41. Bu reseptörler beyinde
hormonal sinyali hücresel bir yanıta uyum sağlamada
merkezi bir role sahiptirler11,42. Beyindeki T3
biyoyararlanımı, TH miktarına, kan-beyin bariyeri yoluyla taşınmasına, T4'ün D2 ile deiyonizasyonuna ve D3
tarafından yıkımlanmasına bağlıdır. THR'leri T3'ün
biyolojik aktivitelerinin çoğunu düzenler2,5,43,44.
THRα ve THRβ olmak üzere iki tip TH reseptör geni ve
TRα1, TRβ1, TRβ2 and TRβ3 olarak dört faklı reseptör
izoformu vardır ve bunlar arasında, sadece TRα1, TRβ1
ve TRβ2 T3-bağımlı nükleer transkripsiyon aktivatörleri
olarak kabul edilir. Beyinde her iki tip THR geni bulunur.
Yetişkin sıçan beyninde, tüm THR'nin %70-80'inden
daha fazlası THRα1 izoformudur. Bu reseptör proteinler
baskın olarak beyin ve beyincikte bulunur. Hem
insanlarda hem de kemiriciler de THRα1 isoformu fötal
beyin gelişimi esnasında önemli bir rol oynar. THRα1
mRNA fötal sıçan beyninde nöral tüpte embriyonal 11.5.
günde, diensefelon ve ventral rombensefelonda
embriyonal 12.5. günde tespit edilmiştir45. Bu
bölgelerde bulunan THR'nin gebeliğin erken
dönemlerinde bu bölgelerde maternal T4'den üretilen
T3'ün biyolojik etkilerini düzenlediğine inanılır. THRβ
izoformları daha çok postnatal dönemde hipokampal
piramidal ve granül hücreleri, paraventrikular hipotalamik
nöronlar ve beyinciğin Purkinje hücreleri gibi spesifik
nöronlarda tanımlanmıştır46,47. THRβ isoformları
baskın olarak görme ve işitme sistemlerinin gelişimi
üzerine TH'nın etkilerini düzenler48. THR eksikliğinin
hipotiroidizimde görülen anormal beyin gelişimine yol
açmayabileceğini, T3 eksikliğinin daha zararlı olduğunu
öne süren çalışmalarda mevcuttur11. Bernal11
THRα1 knock out farelerde, fareler hipotiroidi olsa bile
normal beyin gelişimine sahip olduğunu göstermiştir.
THRα1 yokluğunun gelişim esnasında serebellar granül
hücre göçünün etkilenmediği başka bir çalışmada da öne
sürülmüştür49.
TRα1 mRNA beyinde hem nöronal hem de glial hücre
tiplerinde yaygındır. TH'larının astrositlerin fonksiyonunu
değiştirdiğini gösteren çok sayıda deliller olmasına
rağmen, astrositlerde THR'rinin varlığı tartışmalıdır50,51. Astrositlerdeki THR'nin varlığı, oligodentrositler ve
nöronlar ile karşılaştırıldığında daha düşük
konsantrasyonlarda olduğu tespit edilmiştir52-54.
Sonuç olarak, çalışmalar karşılaştırıldığında TH'nın
embriyonal beyin gelişimi üzerine etkilerinin TH'nın
miktarına, selenoenzimlerin ve TH taşıyıcılarının
varlığına, THR'nin fonksiyonlarına bağlı olarak, beynin
farklı bölgelerinde ve farklı gelişim aşamalarında
değişiklik göstermektedir.