Böbrek biyopsisi tüm dünyada renal parenkimal
hastalıkların tanısı için kullanılmaktadır
6. Biyopsi
bulguları özellikle proteinüri ve akut böbrek hasarı olan
olgular başta olmak üzere hastalarda tedaviyi
yönlendirmektedir
7. Böbrek biyopsisi sonrası gelişen
en önemli komplikasyonlar hematom, hematüri, kanama,
ağrı ve arteriovenöz fistül oluşumudur
6,8-10.
Proteinüri tüm dünyada böbrek biyopsisinin en sık
endikasyonudur
11-14. Bu çalışma Türkiye’nin bir doğu
kentinde bulunan Nefroloji kliniğimizin 3 yıllık ultrason
yardımlı perkütan böbrek biyopsisi deneyimini
yansıtmaktadır. Merkezimizde ultrason yardımlı perkütan
böbrek biyopsisi yapılan olguların büyük bölümü 20-60
yaş aralığında olup yaş ortalamaları ise 36.4 ± 15.4 idi.
Biyopsi endikasyonu olarak proteinüri, çalışmamızda
%48.5 oran ile ülkemideki öteki çalışmaların oranları olan
%31.5-%64.5 ile uyumluydu
15-17. Biyopsi örneklerinin
değerlendirme sonuçları bizim hasta popülasyonumuzdaki
en sık patolojik tanının primer glomerülonefritler
olduğunu göstermiştir. Membranöz nefropati %20.2 oranı
ile en sık primer glomerülonefrit olarak saptanmıştır. Bu
sonuçlarımız ülkemizde yapılan birçok çalışma ile
paralellik gösterse de FSGS hâkimiyeti saptanan Hur ve
ark.
17 çalışması ve IGAN hâkimiyeti saptanan Ecder
ve ark.
16 çalışması ile uyumlu değildir. Öte yandan
Avrupa’da IGAN, MN, MPGN, Mezangioproliferatif GN;
Amerika Birleşik Devletleri’nde IGAN; Brezilya’da FSGS;
Asya ve Suudi Arabistan’da FSGS renal biyopsi sonucu
saptanan en sık glomerulonefritlerdir
6. Çalışmamızda
amiloidozis %6,1 oranıyla en sık rastlanan sekonder
glomerülonefrit olup, bu sonuç ülkemizde yapılmış olan
öteki çalışmalar içinde Pişkinpaşa ve ark.
6 ve Hür ve
ark.
17’nın çalışmalarıyla uyumlu olup, Sayarlıoğlu ve
ark.
15 ve Ecder ve ark.
16’nın sonuçlarıyla uyumlu
değildi. Zira son 2 çalışmada en sık sekonder
glomerulonefrit olarak Lupus nefriti saptanmıştır. Avrupa,
Amerika ve Asya’da da Lupus nefriti sekonder
glomerulonefritlerden en sık görülenidir
6. Türkiye’de
amiloidozis hâkimiyeti, olasılıkla Ailesel Akdeniz Ateşi
sıklığı nedeniyledir.
Sonuç olarak merkezimizde renal biyopsinin en sık
endikasyonu proteinüridir. Primer glomerülonefritlerin en
sık nedeni MN iken sekonder glomerulonefritlerin en sık
nedeni ise amiloidozisdir. Ultrason yardımlı perkütan
böbrek biyopsisi tanı, tedavi ve prognoza olan katkısı,
göreceli olarak güvenli ve komplikasyon sıklığının az
olması nedeniyle bu alandaki en önemli değerlendirme
modaliteleri arasında yer almaktadır. Çalışmamızda bazı
kısıtlamalar da mevcuttur. Biyopsi örnekleri yalnızca ışık mikroskobu ve immün florasan inceleme ile
değerlendirilmiş olup, elektron mikroskopik
değerlendirme yapılamamıştır. Olguların tek merkez
kaynaklı olması örnek büyüklüğünün kısıtlı olmasına
neden olmuştur. Bu çalışmada yalnızca kendi merkezimizin verileri sunulmuş olsa da bunun geriye
dönük ulusal bir veri tabanı oluştumaya katkısı
olabileceği kanısındayız. Ayrıca ülkemizde renal biyopsi
kayıtları yanında tüm nefrolojik hastalıkları içeren bir veri
tabanı oluşturulması gerektiği inancını taşımaktayız.