Adrenal yetmezlik, hiponatreminin nadir
sebeplerinden biridir. Hiponatremi nedenleri ayrıntılı
dökümante edilse de; Adrenal yetmezlik tanı kriterlerinin
olmaması nedeniyle, tanı konulması güçtür ve erken tanı
konulması için yüksek klinik şüphe gerektirir. Tanı
konulması hayati önem taşır bu nedenle
aydınlatılamayan tüm hiponatremilerde serum kortizol
düzeyi mutlaka gönderilmelidir. Ancak sadece bazal kortizol düzeyi ile dışlanmamalı ve ACTH uyarı testi de
yapılmalıdır
1.
Hiponatremi tanımı değişik klinik laboratuarlarda
değişkenlik gösterse de, genellikle 135 mEq/L altı olarak
kabul edilmektedir. Hiponatremi saptanan hastada serum
osmolaritesi hesaplanmalı ve hiponatreminin gerçek olup
olmadığı saptanmalıdır. Düşük serum osmolaritesi
(<275 mOsm) olan hastalarda hiponatremini etyolojisinin
araştırılması için iki tür klasifikasyon sistemi mevcuttur.
İlki hastanın volüm durumuna göre, ikincisi ise dolasan
ADH düzeylerinin artmış yada baskılı olmasına göredir2.
Serum osmolaritesinin normal olduğu durumlar
psödohiponatremi yada izotonik hiponatremi olarak
adlandırılan: hiperlipidemi, hiperproteinemi ve
hiperglisemi durumlarıdır2.
Hipotonik hiponatremi ise hastanın volüm durumuna
göre klasifiye edilir;
Hipovolemik hiponatremiler spot idrar sodyumu baz
alınarak sınıflandırılır;
Renal kaynaklı kayıplar (idrar Na: >20 mEq/L): tuz
kaybettiren nefropatiler, diüretikler, mineralokortikoid
eksiklikleri, glukoz ve mannitole bağlı osmotik diürez;
ekstrarenal kayıplar (idrar Na<20 mEq/L): kusma, ishal,
üçüncü boşluğa kayıplara bağlı olabilir1,2.
Övolemik hiponatremi: Total vücut sodyumunun
normal olmasıyla birlikte vücut sıvısının artmasına bağlı
olarak gelişen bir tablodur (Uygunsuz ADH sendromu,
hipotiroidi, adrenal yetmezlik, psikojenik polidipsi).
Hipervolemik hiponatremi: Total vücut sodyumunun
artışına oranla total vücut sıvısında daha çok artış vardır
(böbrek yetmezliği, konjestif kalp yetmezliği, nefrotik
sendrom, siroz v.b.).
Normal yada artmış serum osmolaritesi olan
hiponatremi: Etanol entoksikasyonu, hiperglisemi,
ilerlemiş böbrek yetmezliği, hipertonik mannitol kullanımı
ile ilişkilidir.
Tedavi belirlenirken hiponatreminin gelişme hızı ve
semptomların eşlik etmesi dikkate alınır. 48 saatten daha
kısa sürede gelişen hiponatremide tedavi yapılmazsa
kalıcı nörolojik hasar gelişebilir. Hasta % 5 dextroz veya
%0.45 gibi hipotonik solüsyon alıyorsa derhal
durdurulmalı semptomlar ortadan kalkıncaya kadar
serum sodyum düzeyi günlük 1-2 mEq/L kadar artırılmalı.
Sodyum açığı: Vücut ağırlığı x 0.6 x (120- hastanın
Na değeri) olarak hesaplanır. Verilecek sıvı eğer %3 lük
NaCl olacaksa (513 mEq/L) bu iki değer birbirine
oranlanarak ne kadar verileceği hesaplanır. 48 saatten
daha uzun sürede gelişen hiponatremi hızla
düzeltilmemelidir. Aksi halde osmotik demiyelinizasyon
gelişebilir. Günlük 12 mEq/L'i geçmeyecek şekilde,
saatlik 1-1.5 mEq olarak düzeltilmesi ve esas olarak da
altta yatan hastalığın tedavisi önemlidir. Hasta
hipovolemikse %0.9 luk izotonik ile replasmanı; hipervolemikse sodyum, sıvı kısıtlaması, diüretikler ve
tüm bunlara refrakter olgularda dializ yapılır3.
Adrenal yetmezlikte hiponatremi, hiperkalemi, kortizol
ve aldesteron sekresyonundaki bozukluğa bağlı olarak
ortaya çıkar. Aldosteron potasyumun idrarla atılımını
artırır. Ortaya çıkan hiperpotasemi ve hafif metabolik
asidoz ile karakterize olan hipoaldosteronizm, renal
tübüler asidoz tip 4 olarak adlandırılır. Bu bozuklukta
sodyum atılımı değişkendir ve izole hipoaldesteronizmde
hiponatremi belirgin olarak göze çarpmayabilir. Her ne
kadar aldesteron sodyum reabsorbsiyonunu sağlasa da
anjiotensin 2 ve norepinefrin azalan aldesterona bağlı
sodyum reabsorbsiyonu kompanze eder4.
Adrenal yetmezlikteki hiponatremi ADH
sekresyonunun artmasına bağlı olarak gelişir (ADH
sekresyonu: Kortizol salınımındaki azalmaya bağlı olarak
gelişen hipotansiyon ve kardiak outputun azalmasına
bağlı olarak gelişir). Bunun yanında, bir başka
mekanizmada ADH'nın bir ACTH sekretagoku olmasına
dayanır. Kortizol azalması negatif feed back etkiyle
ACTH üzerinden ADH salınımını uyarır. Hiponatremi
genellikle primer adrenal yetmezlikte görülür2.
Kronik primer adrenal yetmezlik; Kronik yorgunluk,
eforla kötüleşen ve yatak istirahati gerektiren halsizlik,
belirli kas gruplarıyla sınırlı olmayan yaygın güçsüzlük,
anoreksi ve kilo kaybı ile karakterizedir. Kilo kaybı
genelikle anoreksi ile ilişkili olmakla birlikte
dehidratasyonun da kilo kaybına katkısı vardır. Kilo kaybı
bulantı, kusma, ishal ve kabızlık hiçbir zaman adrenal
yetmezlik ilerlemeden gelişmez. Kusma ve karın ağrısı
adrenal krizin habercisi olabilir. İshal ve sıvı kaybı krizi
presipite edebilir. Gastrointestinal semptomların
sebepleri net olarak bilinmemekte gastroduedonoskopi
genellikle normal olarak saptanmakta ancak gastrik
boşalma zamanı uzamış saptanabilmekte ve peptik ülser
nadir olarak görülebilmektedir. Glukokortikoid tedavisine
bağlı olarak da steatore bildirilmiştir.
Hipotansiyon: Çoğu hastada hipotansiyon varken,
bazılarında sadece postural hipotansiyon saptanır.
Hipotansiyon aldesteron eksikliğine bağlı volüm
eksikliğinden kaynaklanmaktadır. Endotelin 1 ve
adrenomedullin alfa gibi vazokonstrüktif peptid düzeyleri
yüksek düzeylerde saptanmaktadır. Adrenal yetmezlikte
gelişen hiponatremi; mineralokortikoid eksikliğine bağlı
volüm kaybı, sodyum kaybı ve kortizol eksikliğine bağlı
artan vazopressin sekresyonundaki artışa bağlı olarak
gelişir. Mineralokortikoid eksikliğine bağlı olarak % 65
hastada hafif hiperkloremik metabolik asidozla seyreden
hiperpotasemi olabilir. Hiperkalsemi nadiren
görülebilmektedir.
Hipoglisemi: Hipoglisemi infant ve çocuklarda, ACTH
eksikliğine bağlı sekonder adrenal yetmezlik ve tip 1
diabetes mellitus ile birlikte görülen adrenal yetmezlik
vakalarında yaygın olarak görülür. Kortizolün
glukoneogenetik ve norepinefrinin hiperglisemik etkisinin
kaybolması nedeniyle insülin sensitivitesi bu hastalarda
artmıştır; uzamış açlıkta veya karbonhidrattan zengin bir yemek sonrasında görülebilir. Enfeksiyon, ateş veya
alkol alımı olmadan nadir görülür.
Hiperpigmentasyon: Çoğu zaman tüm primer adrenal
yetmezliklerde en karakteristik fizik muayene bulgusudur.
Biyolojik olarak aktif olan ACTH ve MSH'ın ön hormonu
olan pro-opiomelanokortin artışına bağlı olarak gelişir.
Artan MSH ile melanin artışı nedeniyle
hiperpigmentasyon gelişir. Glukokortikoid tedavi ile
hiperpigmentasyon birkaç günde solar ve birkaç ay
içinde tamamen kaybolur.
Seksüel disfonksiyon: Kadınlarda aksiller ve genital
kıllanmada azalma, libido azalması ve amenore (%25)
oranında görülür. Erkeklerde androjen yapımı testislerde
yapıldığından semptomlar kadınlardaki kadar belirgin
olmamaktadır.
Miyalji artralji: Enzim düzeyleri ve kas biyopsisinde bir
patoloji saptanmazken, fleksör kontraktürler olabilir
tedavi ile bir kaç ayda düzelir.
Psikiyatrik semptomlar: Hafif orta organik beyin
sendromu, konfüzyon, deliryum, koma, apati, depresyon,
yaklaşık %20 hastada psikoz, ajitasyon, paranoid
ajitasyonlar ve katatoni olabilir. Glukokortikoid tedavi ile
birkaç gün içinde geçer. Sadece psikoz birkaç aya kadar
uzayabilir.
Vitiligo: Yama tarzında, simetrik yerleşimli olarak
yaklaşık %20 oranında görülür. Otoimmun olarak dermal
melanositlerin destruksiyonu sonucunda meydana gelir.
Bunlara ek olarak splenomegali, lenfoid hiperplazi,
özellikle tüberkülozun etken olduğu vakalarda tonsiller
hipertrofi, diş çürükleri %20 den az vakada ise 500/mm3'
ün üzerinde eozinofili (allerji ve enfeksiyon dışlanmalıdır)
görülebilir2,5
Tanı: 1. Serum kortizol düzeyi: Sağlıklı kişilerde
sabah serum kortizol düzeyi genellikle 10–20 μg/dL
düzeyindedir. Sabah kortizol düzeyinin 3 μg/dL'nin
altında bulunması adrenal yetmezliği düşündürür. Benzer
şekilde, sabah kortizolünün 18–20 μg/dL(500–550
nmol/L) üzerinde bulunması da tanıdan uzaklaştırır6.
2. ACTH uyarı testleri: Adrenal yetmezlik düşünülen
her hastada, bazal kortizol seviyesi 20 μg/dL üzerinde
saptanmadığı sürece, uygulanması gereken bir testtir.
Sentetik ACTH (1,24) 250 μg şeklinde IV veya IM olarak
uygulandıktan sonra, 30 ve 60. dakikalarda kan kortizol
düzeyi ölçülür. Kortizol düzeyi, 18-20 μg/dL üzerinde
saptanırsa primer adrenal yetmezlik tanısı dışlanır.
Testin 1 μg ACTH ile uygulanmasının, özgünlüğü ve
duyarlılığı artırdığına dair çalışmalar vardır7. Ancak
ülkemizde bu dozda ticari formun olmayışı, klinik
uygulamaya girmesini zorlaştırmaktadır. Uzun ACTH
uyarı testi ve ACTH tayini, genellikle primer-sekonder
adrenal yetmezlik ayırıcı tanısında kullanılır6,8.
3. İnsülin tolerans testi: Hipofiz adrenal aks
değerlendirilmesinde “altın standard” test olarak kabul
edilmektedir. Ancak yaşlı hastalarda, koroner kalp
hastalığı veya serebrovasküler hastalık hikâyesi bulunan kişilerde ciddi yan etkilere neden olabilir. Test 8–10 saat
açlık sonrası 0.1-0.15U/kg insülinin IV yoldan verilmesi
sonrası oluşacak hipoglisemi esnasında ölçülen serum
kortizol düzeylerinin değerlendirilmesi esasına dayanır.
Hipoglisemi esnasında kortizol düzeylerinin 18–20 μg/dl
üzerine çıkması beklenir. Bunların dışında günümüzde
metirapon testi, CRH uyarı testi gibi tanısal testlere
nadiren gerek duyulmaktadır9,10.
Tedavideki yaklaşım, eksik olan glukokortikoid,
mineralokortikoid ve gerekirse androjenleri yerine
koymaktır. Tedavide ideal bir glukokortikoid tedavisi;
endojen kortizol ritmini taklit edebilmeli, metabolizması
esnasında, bireyler arası değişkenlik az olmalı, kolay doz
ayarlaması yapılabilmeli, yan etkileri mümkün olduğunca
az olmalıdır11. Kısa etkili (hidrokortizon) ve uzun etkili
(prednizolon, deksametazon) glukokortikoid replasman
tedavilerinin başa baş karşılaştırmaları ile ilgili az sayıda
çalışma bulunmaktadır. Ülkemizde yakın zamana kadar
kısa etkili glukokortikoid ürünleri bulunmadığından,
tedavide uzun etkili glukokortikoidler tercih edilmekteydi.
Ancak çok yeni olarak ülkemizde 10 mg hidrokortizon
ticari formu ile kullanıma girmiş bulunmaktadır.
Hidrokortizonun biyoyararlanımı %100'e yakın olup oral
alınımından 30 dakika içinde serum kortizol düzeyi hızla
artmaktadır. Yüksek doz (25 μg/dL kadar)
hidrokortizonun tek doz verilmesiyle kortizol bağlayıcı
globulin (CBG) kapasitesi aşılır ve sonuç olarak serbest
serum kortizol düzeylerinin artmasıyla kortizol hızla
üriner filtrasyona uğrar, serum total kortizol düzeylerinin
25 mcg/dl'nin altına düşmesine neden olur. Bir çalışmada
gösterilmiştir ki tek doz 25 mg hidrokortizon sonrası
üriner serbest kortizol düzeyleri artmıştır ve serum
düzeyleri azalmıştır. Ancak beş ayrı dozda 5 mg
hidrokortizon verilmesi ile serum referans aralığının
üzerinde düzeyler sağlanmıştır12. Bu çalışmalar
göstermiştir ki hidrokortizon kısa etkili olması nedeniyle
iki veya üç dozda verilmesi, sağlıklı kişilerdeki günlük
kortizol siklusunu birebir taklit etmektedir. Günde üç kez
kullanılmasını öneren rejimlerde giderek azalan dozlarda
sabah öğlen akşamüstü/ akşam (10/5/2.5 mg) olarak
verilmesi önerilmektedir13. İki dozda verilmesi
planlanıyorsa diurnal ritmi taklit etmek amacıyla, günlük
dozun ⅔ si sabah, ⅓ ü öğleden sonra uygulanır. Çoğu
uzman araştırıcı sabah 10 mg ögleden sonra 5 mg (total
doz 15-25 mg olarak değismekte) verilmesini
önermektedir. Hidrokortizonun mineralokortikoid aktivitesi
de vardır. Bu nedenle fludrokortizon verilmesi planlanan
olgularda fludrokortizon dozunun azaltılması gerekir.
Hidrokortizonun dezavantajı diurnal ritmi tam olarak taklit
edememesidir. Sabah dozu alındığında endojen serum
kortizol konsantrasyonu sirkadyen kortizol pikini
yapamadığından sabah erken saatlerde halsizlik mide
bulantısı baş ağrısı gibi şikayetler olabilmekte ve sabah
kortizol dozunun alınmasından 30 ila 60 dakika içinde
şikayetler geçmektedir. Bu nedenle bazı hastalar hidrokortizon başlangıç dozunu sabahın erken
saatlerinde alıp birkaç saat daha uyurlar13. Bu
sorunun yavaş salınımlı preparatların geliştirilmesiyle
aşılacağı düşünülmektedir. Üzeri hızlı salınımlı
hidrortizon ile kaplı uzamış salınımlı çekirdek
kombinasyonuna dayalı çift salınımlı tek doz alınan
hidrokortizon preparatları günde 2 veya 3 doz alınan
tabletlere alternatif olarak görülmektedir. Bir bildiride
günde tek doz çift salınımlı hidrokortizon alan hastalarda
üç kez alanlara kıyasla serum kortizol kan basıncı ve kilo
kontrolünün daha fizyolojik olarak saptandığı belirtilmiş14.
Uzun etkili glukokortikoidlerler multidoz ilaç
alamayacak veya günde üç kez hidrokortizon alan,
sabah erken veya gece geç saatlerde adrenal yetmezlik
semptomu olanlarda yararlı olabilir. Prednizon 2.5-7.5
mg veya deksametazon 0.25-0.75 mg/gün olarak
planlanmalıdır. Uzun etkili glukokortikoidlerin dezavantajı
deksametazonun bireyden bireye değişen metabolizması
nedeniyle uygun doz tahminindeki zorluktur. Bu nedenle
çoğu zaman hastalar gereksiz fazla doz alabilmektedirler
ve iyatrojenik Cushing kliniği zaman içinde
gelişebilmektedir. Obez hastalarda metabolizasyon daha
fazla olduğundan daha yüksek dozlarda replasman
yapılması gerekir. Glukokortikoidlerin, osteoporoz gibi
yan etkilerini engellemek için mümkün olan en düşük doz
tercih edilmelidir3,15.
Doz ayarının ACTH veya idrar serbest kortizolüne
bakılarak yapılması önerilmez. Adrenal yetmezlik
belirtilerinde düzelme dozun yeterli olduğunu, cushingoid
bulguların oluşmaya başlaması ise aşırı dozu işaret eder.
Uzun süreli tedaviyle hiperpigmentasyonda azalma
beklenir. Ciddi enfeksiyonlarda kullanılan glukokortikoid
dozu 2-3 misline çıkarılabilir. Ameliyatlar gibi major stres
durumlarında doz 10 misline kadar artırılabilir ve
paranteral tedaviye geçilmelidir16.
Mineralokortikoid replasmanında genellikle sentetik
bir mineralokortikoid olan fludrokortizon 0.1 mg/gün
kullanılmaktadır. Ancak hidrokortizon kullananlarda 0.05
mg/gün yeterli olabilmektedir. Çok nadir hastada ise
hidrokortizon ile birlikte 0.05 mg fludrokortizon
alınmasıyla hipertansiyon, hipopotasemi rapor edilmiştir.
Prednizolon yada deksametazon alan hastalarda ise
fludrokortizon 0.2 mg/gün gerekli olmaktadır. Tedavi ile
hipertansiyon gelişen hastalarda fludrokortizon dozu
azaltılmalı ve diyetteki sodyum miktarı kısıtlanmalıdır.
Aşırı terleme nedeniyle su ve tuz kaybının olduğu yaz
aylarında mineralokortikoid dozunu artırmak gerekebilir.
Tedavi etkinliği, postural hipotansiyon bulgularının
olmaması, ayakta ve yatarak ölçülen kan basınçlarının
normal serum potasyum düzeylerinin normal sınırlarda
olması ile değerlendirilir17.