Özel eğitim kurumlarında çalışan öğretmenlerin
sağlık davranışlarının belirlenmesi amacıyla yaptığımız
çalışmada öğretmenlerin üçte birinden fazlasının (%36.4)
sigara kullandığı belirlendi. Türkiye'de öğretmen
grubunda yapılan çeşitli çalışmalarda sigara içme oranı
%31.2-%42.2 arasında bulunmuştur
12,13,15,22-24.
Sigara bağımlılığı tüm dünyada ve ülkemizde önemli bir
halk sağlığı sorunudur. Türkiye, yüksek sigara içme
oranları ile dünyadaki tütün tüketimi sıralamasında ilk on
içinde yer almaktadır. Bununla birlikte sigaraya başlama
yaşı giderek düşmektedir. Sigaraya erken yaşta başlama
nikotin bağımlılığını arttırarak kişinin erişkin dönemde de
uzun yıllar sigara içmesine neden olmaktadır
25,26.
Sigaraya erken yaşlarda başlanmasının önlenmesinde
okul toplumunda öğrenciler için bir sosyal öğrenme
modeli olan öğretmenlerin bu mücadelenin içinde yer
alması son derece önemlidir. Ancak araştırma bulguları
bu beklentiden uzak görünmektedir.
Bu araştırmada arkadaş grubunun etkisi ve özenti
nedeniyle sigaraya başladığını belirtenler %66.6 olarak
bulundu. Yapılan diğer çalışmalara bakıldığında;
Marakoğlu ve ark.24' nın çalışmasında %67,1'inin
sosyal çevre, yakın arkadaş etkisi ve özenti, Danacı ve
ark.27'nın çalışmasında %54.5 çevre etkisi ve özenti, bir başka çalışmada % 54.4 arkadaş etkisi nedeniyle
sigaraya başlandığı bulunmuştur28. Bu bulgular bu
çalışma ile benzerlik göstermektedir.
Sigara içen öğretmenlerin sigaraya başlama yaşları
incelendiğinde Konya'da 19.10±3.82, Manisa'da
18.9±5.9 ve araştırmamızda ortalama 19.8±3.8 olarak
belirlendi. Bu bulgular ve araştırmamızla uyumludur24,27.
Araştırmaya katılan öğretmenlerin %24.0'ı değişen
sıklıklarda alkol kullandığını belirtti. Karakoç'un12
çalışmasında bu oran %5.8, Ak ve ark.13
çalışmasında %27.7 olarak bulunmuştur.
Öğretmenlere düzenli egzersiz yapma sıklıkları
sorulduğunda %8.9'u genellikle cevabını verdi. Yapılan
diğer çalışmalara bakıldığında düzenli egzersiz
yapanların oranı Yalçınkaya'nın çalışmasında %11.1,
Kabataş'ın bayan öğretmenlerde yaptığı çalışmada %8.0
olarak bulunmuştur15,29. Karakoç'un12 sınıf
öğretmenlerinin sağlıklı yaşam biçimi davranışlarını
incelediği çalışmasında en düşük puan ortalamasının
egzersiz boyutuna ait olduğu bulunmuştur. Tokuç ve
Berberoğlu'nun11 ilköğretim öğretmenlerinde, Kaya ve
ark.30 akademisyenlerde, Özkan ve Yılmaz'ın31
hemşirelerde, Pasinlioğlu ve Gözüm'ün32 birinci
basamak sağlık çalışanlarında yürüttüğü çalışmalarda da
en az uygulanan sağlık davranışının egzersiz olduğu
belirlenmiştir. Bu bulgular toplumumuzun egzersiz yapma
alışkanlığının olmadığını göstermektedir. Sağlığın
korunması ve geliştirilmesi için, fiziksel aktivitenin günlük
yaşantıda alışkanlık haline getirilip yaşam boyu devam
ettirilmesi pozitif sağlık için önem taşımaktadır.
Beslenme şekli, insan sağlığının en önemli ve
değiştirilebilir yaşam biçimi belirleyicisidir. Hem yetersiz
beslenme, hem de aşırı beslenme ölümlerin ve
hastalıkların oluşumunda önemli rol oynamaktadır. Bu
nedenle beslenme durumunun saptanması bireyin ve
toplumun sağlığının geliştirilmesinin temel taşıdır33.
Araştırmamızda öğretmenlerin %60.0'ı genellikle yeterli
ve dengeli beslendiğini belirtti. Ulutaşdemir'in34
çalışmasında öğretmenlerin %47.7'si düzenli
beslendiğini, %27.2'si her zaman düzenli beslendiğini,
Yalçınkaya'nın29 çalışmasında sağlık çalışanlarının
%69.6'sı düzenli beslendiğini, Özkan ve Yılmaz'ın31
çalışmasında hemşirelerin %72.4'ü düzenli beslendiğini
belirtmiştir.
Temel insan gereksinimlerinden biri olan uyku,
bireyin yaşam kalitesi ve iyilik durumunu etkileyen,
sağlığın önemli bir değişkeni olarak görülmektedir. Uyku
düzeni ve kalitesindeki bir değişiklik bireyin beden ve ruh
sağlığının bozulmasına neden olabilmektedir.35.
Araştırmamızda öğretmenlerin %61.8'i genellikle yeterli
uyku uyuduğunu belirtti. Kesgin'in36 çalışmasında
hemşirelerin %58.7'si uyku süresini yeterli bulduğu,
Özkan ve Yılmaz'ın31 çalışmasında hemşirelerin
%49.7'si düzenli uyku uyuduğu, Üstün ve Yücel'in35
çalışmasında hemşirelerin yarıya yakınının uyku
kalitesinin iyi olduğu belirlenmiştir. Bu oranlar çalışma
sonucumuza göre düşük olmakla birlikte, hemşire grubunun vardiyalı çalışma sistemi nedeniyle gece
nöbetlerine kalmalarından kaynaklanıyor olabilir.
Çalışmamızda öğretmenlerin %40.4'ü genellikle
yeterli dinlenebildiğini ifade etti. Ulutaşdemir'in34
çalışmasında öğretmenlerin %38.5'i dinlenmeye zaman
ayırdığını belirtmiştir. Bu bulgu araştırmamızla benzerlik
göstermektedir. Öğretmenlerin sosyal aktivite durumları
sorulduğunda genellikle sosyal aktiviteye zaman
ayıranlar %15.1, bazen zaman ayırıyorum diyenler
%69.3 olarak bulunmuştur. Araştırma bulgusundan farklı
sonuçlara da ulaşılmıştır. Arabacı ve Akar37 eğitim
müfettişlerinde yaptıkları çalışmada %36.4'ü sosyal,
kültürel etkinliklere zaman ayırdığını, Ulutaşdemir'in34
çalışmasında öğretmenlerin %49.6'sı sosyal yaşantısına
zaman ayırdığını ifade etmiştir. Bu farklılık özel eğitim
öğretmenlerinin iş yoğunluklarının fazla olması,
yaşanılan kentin sosyal, kültürel özellikleri ve
imkanlarından kaynaklanıyor olabilir.
Öğretmenlerin cinsiyete göre sağlık davranışlarını
uygulama sıklığı incelendiğinde, kadınlarda alkol
kullanımı (genellikle ve bazen) %16.0, erkeklerde %31.1
olarak belirlendi. Kabataş ve ark.15' nın çalışmasında
bayan öğretmenlerde alkol kullanım sıklığı %6.2'dir.
Diğer sağlık davranışları açısından cinsiyete göre anlamlı
bir farklılık bulunmadı (P>0.05).
Araştırmada öğretmenlerin %95.1'i iş stresi
yaşadığını belirtti. Zihinsel engelli öğrencilerle çalışan
öğretmenlerde, stres düzeyinin araştırıldığı bir başka
çalışmada öğretmenlerin %75'inin orta düzeyin üzerinde
stres yaşadığı, öğretimde stresin yaygınlığıyla ilgili
yapılan bir başka çalışmada öğretmenlerin %76'sının iş
başında stres yaşadığı belirlenmiştir38,39.
Araştırmaya katılan öğretmenlerin %58.7'si herhangi
bir sorunla karşılaştığında çevreden aldığı sosyal desteği
yeterli olarak değerlendirdi. Gündüz'ün40 çalışmasında
öğretmenlerin %56.9'u bir sorunla karşılaştığında sosyal
destek aldığını ifade etmiştir. Stres altındaki ya da güç
durumdaki bireye çevresindeki insanlar tarafından
sağlanan yardım olarak kabul edilen sosyal destek, insan
sağlığı üzerinde etkili olduğu düşünülen sosyal bir
değişkendir. Araştırma bulgumuz öğretmenlerin sosyal
destek sistemlerinin yetersiz kaldığını göstermektedir.
Araştırmaya katılan öğretmenlerin % 88.4'ü genel
sağlık durumunu iyi olarak değerlendirdi. Kaya'nın30
çalışmasında sağlık durumunu iyi olarak ifade edenlerin
oranı %79.7'dir. Karakoç'un12 çalışmasında bu oran
%78.4'dür. Bu sonuçlar araştırma bulgumuzla benzerdir.
Araştırmamızda kronik bir hastalığı olan
öğretmenlerin oranı % 10.7 olarak bulundu. Balcı'nın41
çalışmasında bu oran %27.7, Özkan ve Yılmaz'ın31
çalışmasında %20.9 olarak belirlenmiştir. Bu farklılık özel
eğitim öğretmenlerinin daha çok genç yaş grubunda
olmasından kaynaklanabilir.
Öğretmenlerin %76.0'ı düzenli sağlık kontrolü
yaptırmadığını belirtti. Ulutaşdemir'in34 çalışmasında
bu oran %80.1'dir ve araştırmamızla uyumludur.
Öğretmenlerin %93.3'ü sağlık hizmetlerine kolay
ulaşabildiğini belirtti. Kapaklı ve ark.nın42
çalışmasında bu oran %95.6, Ulutaşdemir'in34
çalışmasında %83.2 olarak bulunmuştur. Bu sonuçlar
yakın olmakla birlikte araştırma yapılan illerde sağlık
hizmetlerinin kolay ulaşılabilirliğini göstermektedir. Ancak
bu durum hizmette memnuniyete aynı şekilde
yansımamıştır. Araştırmamızda öğretmenlerin %77.8'i
sağlık hizmetlerinden memnun olduğunu belirtmiştir.
Benzer şekilde Balcı'nın41 çalışmasında bu oran
%80.5'tir.
Araştırmada özel eğitim kurumlarında çalışan
öğretmenlerin üçte birinden fazlasının sigara kullandığı
ve günde yarım ile bir paket kadar sigara içtiği, düzenli
egzersiz yapma oranlarının çok düşük olduğu, yarısından
çoğunun yeterli uyku uyuduğu ve tamamına yakının iş
stresi yaşadığı görüldü.
Bu sonuçlar doğrultusunda;
Okul toplumunda çok önemli bir rol modeli olan
öğretmenlerin sağlıklı yaşam davranışı olarak yetersiz
oldukları alanlarda engellerin belirlenerek, uygun sağlık
eğitim programlarının hazırlanması ve uygulanması,
İş stresine neden olan faktörlerin belirlenerek
kurum içi düzenlemelerin yapılması, stresle mücadelede
önemli olan sosyal destek sistemlerinin güçlendirilmesi
Sağlık hizmetlerinden memnun olmama
nedenlerini belirlemeye yönelik araştırmaların yapılması
önerilebilir.