[ Ana Sayfa | Editörler | Danışma Kurulu | Dergi Hakkında | İçindekiler | Arşiv | Yayın Arama | Yazarlara Bilgi | E-Posta ]
Fırat Üniversitesi Sağlık Bilimleri Tıp Dergisi
2019, Cilt 33, Sayı 2, Sayfa(lar) 073-075
[ English ] [ Tam Metin ] [ PDF ]
Meme Lezyonlarına İğne Biyopsisi ile Tanısal Yaklaşım
Serkan Yaşar ÇELİK
Muğla Sıtkı Koçman University, Faculty of Medicine, Department of Pathology, Muğla, TURKEY
Anahtar Kelimeler: Meme kanseri, histopatoloji, biyopsi

Amaç: Meme kanseri tüm dünyada kadınlarda en sık görülen ve kanserden ölümlerin en başında gelen sebeplerdendir. Meme kanserinin erken tanısı ise en uygun tedavi şemasını saptamak açısından çok önemlidir. Bu nedenle; bu çalışmada, meme lezyonlarında iğne biyopsisinin kullanışlılığının araştırılması amaçlanmıştır.

Gereç ve Yöntem: Çalışmada meme lezyonlarından ultrasonografi eşliğinde iğne biyopsisi alınan ve histopatolojik değerlendirme yapılan 930 kadın hasta retrospektif olarak incelendi. Yaşları, lezyonlarının histopatolojik tipleri ve malign tümörlerin dereceleri değerlendirildi.

Bulgular: Hastalardan 189’unun (%20.32) histopatolojik tanısı malign tümör, 608’inin (%65.38) tanısı fibrokistik değişiklik, fibroadenom, intraduktal papillom, mastit, yağ nekrozu ve adenozis gibi benign lezyonlarken, 133’ü (%14.30) normal meme dokusu olarak tanı almıştı. Malign tümörlerin %10.58’i; Lobüler, tübüler, müsinöz, medüller ve metaplastik karsinomlar gibi özel tip meme karsinomu iken %89.42’si özel tip içermeyen İnvaziv meme karsinomuydu. Özel tip içermeyen İnvaziv meme karsinomlarının histolojik derecelendirmesi Modifiye Bloom Richardson derecelendirme sistemine göre yapıldı. Derece 1,2,3 tümörlerin oranları sırasıyla %36.09, %52.66 ve %11.25 idi.

Sonuç: Ultrasonografi eşliğinde yapılan iğne biyopsisi, meme kitlesine cerrahi tedavi öncesi hızlı ve kesin tanı verilebilmesi amacıyla uygulanan en uygun yöntemdir. Çünkü minimal invazivdir, memeye estetik olarak hasar vermez ve lezyonun da histopatolojisini bozmaz. Ayrıca bu yöntem Östrojen, progesteron reseptörleri, HER2 ve MIB-1 gibi immünhistokimyasal çalışmaların ilk başta yapılarak, uygun tedavi yaklaşımını, neo-adjuvan tedavi gereksinimini veya uygun cerrahi metodunu saptamak için yeterli doku sağlar.


[ English ] [ Tam Metin ] [ PDF ]
[ Ana Sayfa | Editörler | Danışma Kurulu | Dergi Hakkında | İçindekiler | Arşiv | Yayın Arama | Yazarlara Bilgi | E-Posta ]