Canlılarda beslenme var olabilme koşullarının başında gelmektedir. Bununda yeterli dengeli ve sağlıklı olması, canlının yaşam sürecindeki değişimlerini sağlıklı atlatması için gereklidir. Krustasea grubu canlıların en önemli özelliklerinden biri diğer canlılardan farklı olarak yaşam süreci içerisinde kabuk değiştirme dönemlerine sahip olmalarıdır. Bu dönem yaşama, büyüme ve üreme gibi organizmanın varlığının temel bir parçasıdır
6-8,10. Doku büyümesinin oranı tarafından sınırlanan değişim süreci besleme ile direk etkilenmektedir. Yetersiz besleme sadece kabuk değişimini ertelemekle kalmaz aynı zamanda kabuk değiştirme sonucunda hacim artışını da azaltabilir. Yapılan çalışmalarda Cambaroides'lerde açlığın kabuk değişimini uzattığı ve gastrolit büyümesini önlediği, Faxonella'larda ölümlerin olduğu, Homarus'larda ise kabuk değiştirme üzerine besinlerin direk etkilerinin olduğu tespit edilmiştir
6. Petit ve ark.
28 tarafından yapılan çalışmada astaksantin ilave edilen rasyonla beslenen Penaeus japonicus'ların kabuk değiştirme sürelerinin kısaldığı belirlenmiştir. Beslenme krustaceaların kabuk değiştirme dönemini etkileyen önemli faktörlerden biri olmasına rağmen bu konu ile ilgili çalışmaların oldukça az olduğu belirlenmiştir. Mevcut olan çalışmalar ise canlının özellikle postlarva dönemine aittir. Ancak bu gelişim süreci içerisinde biyokimyasal gelişimler de çok fazla irdelenmemiştir. Yapılan çalışmada hazırlanan kontrol rasyonu kabuk değişimi süreci içerisinde kerevitlerin ihtiyaçlarını karşılayacak temel bir rasyondur. Canlı bu rasyonla düzenli beslendiğinde herhangi bir ölümle karşılaşılmamakta ve kabuk değiştirme sürecini başlatan gastrolitleri oluşturmaktadırlar
9.
Bu çalışmada üç farklı doku tespit edilerek analizler yürütülmüştür. Fazla miktarda alınan besinlerin sentez ve depo edildiği, kerevit karaciğeri olarak isimlendirilen hepatopankreas, krustaselerin bulundukları fizyolojik şartların belirlenmesinde anahtar organdır. Abdomen bölgesinden alınan kas kerevitlerin insanlar tarafından tüketilen kısmı, solungaç ise biotransformasyon ve solunum organıdır29,30 Çalışmamızda genel olarak vitamin E, C, A, beta karoten, astaksantin ve oksidatif stres göstergesi olan MDA'nın en yüksek değerlerinin hepatopankreasda olduğu tespit edildi. Yapılan bir çok çalışmada da bu parametrelerin hepatopankreasda daha yüksek olduğu belirlenmiştir27,31-33.
Bütün canlılarda olduğu gibi akuatik organizmalarda da vücuda alınan ve ihtiyaçdan fazla olan besinler dokularda depo edilebilmektedir. Pan ve Chien34 yaptığı çalışmada yeme ilave edilen astaksantinin P. monodon'ların vücut astaksantin miktarını arttırdığını belirlemiştir. Hu ve ark.35 tarafından yapılan çalışmada da yeme yüksek oranda yapılan (6000 IU kg-1) vitamin A ilavesinin tilapia karaciğerinde depolandığı tespit edilmiştir. Bizim çalışmamızda da K grubuna oranla DA grubundaki kerevitlerin dokularındaki vitamin A miktarının, DβC grubundaki kerevitlerin dokularında beta karoten miktarının, DAX grubunda ise astaksantin miktarının hepatopankreas, kas ve solungaç dokularında arttığı saptandı. Ayrıca bu çalışmada genel olarak kontrole oranla DA, DβC ve DAX gruplarındaki kerevit dokularında vitamin A, beta karoten ve astaksantin miktarının da yüksek olduğu belirlenmiştir. Kontrol grubunda vitamin E, C, A, beta karoten ve astaksantin miktarının azalması; kabuk değiştirme esnasında artan oksidatif stresi önlemek, hücre ve dokuları serbest radikallere karşı korumak için bu maddelerin antioksidan olarak kullanılmasından kaynaklanabilir. Antioksidan içeren gruplarda vitamin E, C, A, beta karoten ve astaksantin miktarının yüksek olması ise bu maddelerin kendi antioksidan etkinliklerini kullanarak dokularda mevcut diğer antioksidan maddelere gereksinim duymamaları ile bağdaştırılabilir15,16.
Organizmanın prooksidan ve antioksidan dengesinin korunması, sağlıklı bir yaşam sürdürmesi için çok önemli ve gereklidir. Oksijenle sürekli temas halinde olmak reaktif oksijen oluşumuna sebep olmaktadır. Organizmada reaktif oksijen türleri; süperoksit anyonları (O2*), hidrojen peroksit (H2O2), hidroksil radikali (OH*), peroksit radikali (LOO*) ve lipid peroksit gibi temelde oksijen kaynaklı metabolitlerdir. Bunlar organizmalar tarafından hücre içinde mitokondriyal solunum zincirinde veya hücre dışında, özellikle fagositler tarafından oluşturulur. Metabolizma esnasında oluşan OH*, HO2 ve singlet oksijen gibi reaktif bir serbest radikal ile membran yapısında bulunan doymamış yağ asitlerinin etkileşimi sonucu lipid peroksidasyon meydana gelmektedir. Bu peroksidasyonun ikincil ürünü ise MDA olduğundan18,19,27, araştırmada özellikle oksidatif stres göstergesi olarak incelendi. Yapılan analizler sonucunda, kabuk değiştirme döneminde K grubundaki A. leptodactylus'ların dokularındaki MDA değerlerinin yüksek olduğu görüldü. Böylece, kabuk değiştirmenin kerevitlerin de biyolojisi, hücre metabolizması ve fizyolojisini etkilediği teyit edildi. Kerevitler bu dönemde özellikle hepatopankreasda fosfat, glikojen, lipid ve protein gibi organik rezervleri biriktirerek kabuk değişimi için hazırlanırlar. Yağ asidi ve gliserol formundaki yağlar depolanan rezervlerin büyük bir kısmını oluşturur. Ayrıca metabolik aktivite kabuk değiştirme esnasında organik rezervlerin dönüşümü ve boşalımından dolayı yükselir. Dokulardaki oksijen tüketimi kabuk değiştirme öncesinde %1900' e kadar artabilir6. Barım ve Yılmaz32 kabuk değiştirme dönemindeki kerevitlerin MDA değerinin yükseldiğini enzimatik antioksidan (SOD, CAT, GSH-Px, GSH) değerlerinin büyük oranda değiştiğini tespit etmişlerdir. Ayrıca Cuzon ve ark.7 kabuk değişimini fizyolojik bir kriz olarak ifade etmişlerdir. Çalışmalara paralel olarak; K grubundaki kerevitlerin; hepatopankreas, kas ve solungaç dokusundaki MDA düzeyinin artışı, A. leptodactylus'un kabuk değiştirme döneminde olmasından dolayı dokulardaki lipid miktarının ve metabolik aktivitenin artması, ancak antioksidan düzeyinin yetersiz kalarak serbest radikal miktarının yükselmesi ile ilişkilendirilebilir.
Vitamin A, beta karoten ve astaksantin serbest radikallerin tutunmasında yardımcı antioksidan maddelerdir. Lipit peroksidasyon esnasında açığa çıkan LOO* lipofilik özelliğinden dolayı membranda erimiş halde bulunan karotenoidler ile reaksyona girer ve kendisi daha zayıf oksidan olan lipid hidroperokside, karotenoidler ise zayıf radikal etkinlikli ‘radikal karotenoide' dönüşür. Ancak bu radikal karotenoidler, ortamda mevcut olan peroksitlerle tepkimesini devam ettirerek çoklu merkezli radikaller oluşturur ve LOO* ile tekrar tepkimeye girerek kendini radikal olmaktan kurtarır. Bu çalışmada DA, DβC ve DAX grubundaki kerevitlerin hepatopankreas, kas ve solungaç dokularındaki MDA değerinin istatistiksel açıdan önemli derecede düştüğü tespit edildi. Yapılan birçok çalışmada da antioksidan ilave edilen yemlerin stres esnasında dokulardaki MDA düzeyini düşürdüğü belirlenmiştir14,31,32,36,37. Çalışmamızda DA, DβC ve DAX gruplarında MDA düzeyindeki azalma; rasyona ilave edilen antioksidanların hücre membranlarını ve özellikle bu yapıda yer alan doymamış yağ asidi moleküllerini, lipid peroksidasyondan koruyarak hücre yıkımını engelleyip, oksidatif strese karşı kerevitlerin dayanıklılığını yükseltmesi ile bağdaştırılabilir. Özellikle DAX grubundaki kerevit dokularında DA ve DβC oranla vitamin A, beta karoten ve astaksantin miktarının yüksek, MDA seviyesinin düşük olması astaksantinin vitamin A ve beta karotenden daha etkin bir antioksidan olduğunu gösterebilir. Astaksantin beta karotenden 10 kez daha güçlü bir antioksidan olduğu yapılan çalışmada da rapor edilmiştir36. Wang ve ark.37 tarafından yapılan çalışmada karotenoid ilave edilen yemle beslenen H. callistus'larda özellikle astaksantinin antioksidan enzimler üzerinde beta karotenden daha etkin olduğu belirlenmiştir.
Yapılan çalışma sonunda, kabuk değiştirme döneminde kerevitlerde oksidatif stresin oluştuğu ancak olan kerevitlerin yemlerine antioksidan madde katılarak dokulardaki oksidatif stresin düşürülebileceği belirlendi. Astaksantinin bu dönemde vitamin A ve beta karotenden daha etkin bir antioksidan olduğu saptandı. Ayrıca insanlar tarafından tüketilen kerevitlerin abdomen kasının vitamin E, C, A, beta karoten ve astaksantin düzeyinin kabuk değiştirme döneminde oldukça önemli miktarda azaldığıda tespit edildi.