Gebelik süresince kadınların cinsel sıkıntı yaşama durumlarının ve ilişkili faktörlerin incelenmesi amacıyla gerçekleştirilen bu çalışmada gebelerin %54.5’inin gebeliği öğrendikten sonraki 2-4 hafta içinde, %29.4’ünün ise 5 hafta ve daha uzun süre sonra ilk cinsel ilişkiye girdiği belirlendi. Sadi ve Aksu
32 çalışmalarında cinsel ilişkiye giren çiftlerin %39.3’ünün gebelik öğrenildikten sonraki 1 hafta içinde, %32.9’unun 7 hafta içinde veya daha sonra ve %27.8’inin 2-6 hafta içinde cinsel ilişkiye girdiğini belirlemişlerdir. Gökyıldız ve Beji
33’nin çalışmasında ise çiftlerin %53.3’ü hemen %16.7’si 1-2 hafta içinde ve %6’sı 4 hafta sonra cinsel ilişkiye girdiğini belirlemişlerdir. Gebelerin %83.2’si gebelik süresince cinsel ilişki sıklığının azaldığını ifade ederken, %16.1’i cinsel ilişki sıklığının değişmediğini ifade etti. Koyun
34’un çalışmasında gebelerin %65’i gebelikte cinsel ilişki sıklıklarının azaldığını belirtmişti. Pauleta ve ark.
10’nın bulgularına göre gebelik döneminde cinsel ilişki sıklığı birinci trimesterden başlayarak giderek azalmaktadır. Çalışma sonuçları literatürle
15,17,26,27 paralel gösterecek şekilde gebelikte cinsel ilişki sıklığının azaldığı yönündedir.
Gebelerin %80.0’i, gebelik döneminde cinsel istekte azalma olduğunu, %19.7’si ise değişmediğini ifade etti. Literatürde bir çok çalışma gebelerin cinsel isteklerinin gebelik ilerledikçe azaldığı yönündedir 10,17,20,22,33,35. Eşinin cinsel isteğinde azalma olduğunu belirten gebelerin oranı %51.6 iken, %42.9’unun değişiklik hissetmediği belirlendi. Kodaz 36 çalışmasında gebelerin %62.8’inin gebelikte cinsel ilişki ile ilgili eşinin sorun yaşadığını düşündüğünü belirtmişlerdir. Sadi ve Aksu 32 çalışmalarında erkeklerin gebelik öncesi dönemdeki libido skorlarının, gebelik dönemindeki libido skorlarından daha yüksek olduğu ve bu farkın istatistiksel açıdan anlamlı olduğunu belirlemişlerdir. Bu çalışmada gebelerin %71.9’u gebelikte cinselliği güvenli bulmadığını söylerken, %19.7’si güvenli bulduğunu ifade etti. Sadi ve Aksu 32 çalışmalarında kadın katılımcıların %42.9’u ve erkek katılımcıların %44.8’inin gebelikte cinsel ilişkiyi güvenli bulmadıklarını ifade etmişlerdir. Torkestani ve ark. 37 yaptıkları çalışmada gebelerin %44,5’inin son trimesterde cinsel ilişkinin tehlikeli olduğuna inanırken, %28.4'ü tüm trimesterlerde tehlikeli olduğuna inandıklarını belirtmiştir. Gebelikte cinsel ilişkiden korktuğunu ifade eden gebe oranı bu çalışma için %58.7’dir. Tayland’ta yapılan bir çalışmada, gebelerin %47.0’sinin cinsel ilişkinin zararlı olabileceği düşüncesi ile korktuklarını ifade etmişlerdir 38.
Gebelerin %61.0’i gebelik süresince cinsel yaşamlarının olumsuz etkilendiğini %38.7’si etkilemediğini ifade etmişlerdir. Maasoumi ve ark. 39 yaptıkları çalışmada gebelerin gebelik süresince cinsel yaşam kalitelerinin olumsuz etkilendiğini belirlemişlerdir. Koyun 34’un çalışmasında gebelikte cinsel fonksiyonların olumsuz etkilendiği belirlenmiştir. KCSÖ kesme puanına göre cinsel sıkıntı yaşayan gebelerin oranı %34.2 olarak belirlendi. Aydın ve arkadaşları 31 ise yaptıkları çalışmada KCSÖ kesme puanına göre cinsel sıkıntı yaşayan kadınların oranını %12.5 olarak belirlemişlerdir. Bu farkın gebeliğin cinsel yaşam üzerindeki bilinen negatif etkisinden kaynaklandığı düşünüldü. Çünkü Aydın ve ark. 31’nın çalışma grubunun gebe olmayan sağlıklı kadınlardan oluşmaktaydı. Gebelerin yaş ortalaması ile KCSÖ puan ortalamaları arasında istatistiksel açıdan zayıf düzeyde pozitif yönde anlamlılık tespit edilmiştir. Literatür 31,41-43 incelendiğinde de yapılan çalışmaların birçoğu yaş ile kadının cinselliği arasında ilişki tespit etmiştir. KCSÖ puan ortalamaları ile eğitim durumu arasında istatistiksel açıdan anlamlılık tespit edildi. Kodaz 36’ın çalışmasında, lise ve üzeri öğrenimi olan grupta cinsel yaşam kalitesi puanının daha olumlu yönde olduğu saptanmıştır. Bu fark bize, cinselliğin tabu olduğu ülkemizde cinsel sorunlar konusunda paylaşımın, öğrenim düzeyi yüksek olan çiftlerin bilgiye ulaşma, bilgiyi analiz etme, çiftlerin arasındaki ilişkinin erkek egemenliğinden uzak demokratik olması ile iletişimin daha iyi olmasından kaynaklandığını düşündürmüştür.
Evlilik süresi ile KCSÖ puan ortalamaları arasında istatistiksel açıdan pozitif yönde zayıf bir ilişki tespit edildi. Sadi ve Aksu 32 çalışmalarında evlilik süresi uzun olan gebe kadınlarda libido skorları, evlilik süresi kısa olan gebelere göre daha düşük olarak belirlemişlerdir. Literatürde de evlilik süresi arttıkça cinsel işlevlerin azaldığının belirlendiği çalışma sonuçlarına paralel sonuçlara rastlanmaktadır 43-45.
Gebelik haftasına göre KCSÖ puan ortalamaları arasında istatistiksel açıdan pozitif yönde zayıf düzeyde anlamlı ilişki tespit edildi. Yapılan çalışmalarda da gebelik haftası arttıkça kadının yaşadığı cinsel sıkıntının arttığı söylenebilir 11,46,47. Gebelik sayısı ile KCSÖ puan ortalamaları arasında istatistiksel açıdan pozitif yönde zayıf düzeyde ilişki tespit edildi. Yapılan çalışmalarda parite sayısı arttıkça cinsel işlev bozukluklarının da arttığına yönelik sonuçlar elde edilmiştir 43,48,49. Gebe kaldığını öğrendikten sonra ilk kez ilişkide bulunma zamanı ve gebelik cinsel yaşamın etkilenme durumu ile KCSÖ puan ortalamaları arasında istatistiksel açıdan anlamlılık tespit edilmezken, KCSÖ puan ortalamaları ile cinsel istekte azalma yaşayanların arasında istatistiksel açıdan anlamlılık tespit edildi. Kodaz 36 çalışmasında cinsel isteksizlik yaşayan kadınlarda cinsel yaşam kalitesi puanının düşük olduğu ve aralarındaki farkın anlamlı olduğu saptandı. Bu sonuçlar gebelikte oluşan cinsel isteksizlik sonucu cinsel ilgi ve cinsel ilişkide yaşanan değişikliklerin çiftlerin ilişkilerinde olumsuz etkiye sebep olabildiğini göstermektedir. Gebelikte cinsel ilişkiyi güvenli bulma durumu ve gebelikte cinsel ilişki yaşamaktan korkmak ile KCSÖ puan ortalamaları arasında istatistiksel açıdan anlamlılık tespit edildi. Sadi ve Aksu 32 çalışmalarında cinselliği güvenli bulmak ile cinsel istek arasında ilişki tespit etmişlerdir. Çin’li gebe kadınlarda yapılan bir çalışmada 22 kadınların gebelik sırasında cinsel aktivitelerinin ve isteklerinin azaldığı, orgazm sıklığı, seksten duyulan memnuniyet ve ilişkiyi başlatmadaki katkının gebelik sırasında azaldığı, cinselliğin olumsuz etkilendiği rapor edilmiştir. Literatürde de birçok çalışmaya göre çiftlerin büyük bölümü gebelikte cinsel ilişkiyi güvenli bulmamakta ve cinsel ilişkiden korkmaktadır. Ayrıca gebelik döneminde cinsel ilişki sıklığının azalması ve çiftlerin cinsel işlev fonksiyonunun ve yaşam kalitesinin olumsuz etkilenmesi sonucu olarak da gebelik döneminde cinselliğin çiftler arasında önemli bir sorun olabildiği belirlenmiştir 22,25,26,28,32,36,39,50. Sağlık personeli ile gebelikte cinsellik ile ilgili herhangi bir danışmanlık ve bilgilendirme yapıldı mı sorusuna gebelerin %81.9’u hiçbir bilgilendirme yapılmadığını belirtirken, bilgilendirme yapılan grup ile yapılmayan grup arasında cinsel sıkıntı yaşama durumu açısından istatistiksel açıdan anlamlılık tespit edilmedi. Literatürde yer alan çalışmalarda ve bu çalışmada çiftlerin, cinsel yaşam konusunda sağlık personeli tarafından yeterince bilgilendirilmediği görülmüştür.
Cinsellik bütüncül sağlık bakımının bir parçası olarak kabul edilmesine rağmen, az sayıda sağlık profesyoneli bu alanda değerlendirme ve bilgilendirme yapabilmektedir 11,22,24,51. Özellikle sağlık çalışanlarının zaman kısıtlılığı, cinsellik hakkında bilgi eksikliği ve bu eksiklik dolayısıyla sağlıklı bir gebelikte bile cinsel ilişkinin kısıtlanmasının gerekliliği gibi, toplumda kabul gören bazı mit ve yanlış bilgilere olan inançları, cinsel danışmanlık rolünü üstlenememelerine neden olabileceğini bize düşündürmektedir 22,24,33.
Bu araştırmadan elde edilen bulgular doğrultusunda gebelik döneminde kadınların cinsel istek ve cinsel ilişki sıklığında azalma yaşadığı, gebelerin cinsel yaşamlarının olumsuz etkilendiği belirlendi. Kadın cinsel sıkıntı ile ilişkili faktörler yaş, eğitim durumu, evlilik süresi, gebelik sayısı, cinsel istekte azalma, gebelikte cinsellik yaşamaktan korkma ve cinselliği güvenliği bulmama olarak belirlendi. Ayrıca gebelikte cinsellik konusunun sağlık profesyonelleri ile konuşulma oranının çok az olduğu tespit edildi. Elde edilen veriler ile sağlık profesyonellerinin kadın sağlığının geliştirilmesi ve yaşam kalitelerinin yükseltilmesinde, çiftler arasındaki ilişkinin en hassas olduğu dönemlerden biri olan gebelik süresince doyumlu bir ilişki ve yakınlaşmanın sağlanabilmesi için cinselliğe dikkat çekmelerinin önemi ortaya koyulmaktadır. Çünkü sağlık profesyonellerinin bu alanda kilit rolleri olmasına karşılık etkili ve yeterli olmadıkları bilinmekte çiftlere gebelik döneminde de bilgi aktarımının cinselliğin önündeki tabu engelini aşarak gerçekleştirilmesi önerilmektedir. Prenatal takipler sırasında cinselliğin sorgulanmasına ilişkin kısa ve basit ama etkin bir sorgulama yapılması, kadınları yaşadığı sorunları açıklayabilmesi konusunda cesaretlendirilmesi ve bilgilerinin güncellenmesine yönelik tüm sağlık profesyonellerine hizmet içi eğitim verilmesi önerilmektedir.