Bu çalışmada Kırşehir Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde çalışan cerrahi personelin COVID-19 korkusu ve ruh sağlığı durumları, FCV-19S ve DASS-21 ölçekleri kullanılarak değerlendirildi. Bu çalışma öncelikle cerrahi personelin orta düzeyde COVID-19 korkusu yaşadığını gösterdi. Ayrıca cerrahi personelin yaklaşık üçte birinin hafif-aşırı şiddetli derecede değişen depresyon, anksiyete ve stresten muzdarip olduğunu ortaya çıkardı (sırasıyla %37.27, %31.82, %30.91). İkinci olarak, COVID-19 korkusu ile cerrahi ekip üyelerinin anksiyete ve stres seviyeleri arasında anlamlı bir pozitif korelasyon vardı. Kadın cinsiyet, hemşire olmak ve evli olmak (çocuksuz) ile artan depresyon ve anksiyete seviyeleri arasında ilişki gözlemlendi. Ancak sigara içme alışkanlığı ve çalışma yılının ekibin ruh sağlığı üzerine etkisi konusunda bir farklılık tespit edilmedi.
Daha önceki çalışmalar, COVID-19 korku düzeyinin değerlendirilmesinde FCV-19S kullanılabileceğini bildirdi 10,17. Bu çalışmada cerrahi personelin FCV-19S medyan skoru 20 idi. Bu korku düzeyi Garcia ve ark. 10 yaptıkları çalışma ile uyumludur. Fakat elde ettiğimiz sonuçların aksine, kadınların ve hemşirelerin önemli ölçüde yüksek FCV-19S puanlarına sahip olduğunu gösterdiler 10. COVID-19 korkusu ile cerrahi personelin anksiyete ve stres seviyeleri arasında anlamlı bir pozitif korelasyon bulduk. Bu çalışmaya benzer şekilde, Ahorsu ve ark. 17 genel nüfus üzerinde yaptıkları 717 kişiyi içeren çalışmada COVID-19 korkusu ile psikolojik sıkıntılar arasında anlamlı bir pozitif ilişki olduğunu gösterdiler.
COVID-19 pandemisi ameliyathane çalışma programlarını benzeri görülmemiş kesintilere uğrattı. Elektif cerrahilerin iptali veya ertelenme zorunluluğu ortaya çıktı. Ameliyathane odaları pandeminin şiddetlenmesi halinde yoğun bakım ünitelerinin kapasitesini artırmak için yeniden tasarlandı 19. Ör: Kılavuzların önerileri doğrultusunda ameliyathanelerde aerosol maruziyetini azaltmak için negatif basınçlı odalar oluşturuldu 2. Cerrahlar ve ameliyathanede çalışan personel, sağlık iş gücü ihtiyacını desteklemek için ameliyathane dışındaki alanlarda görevlendirildiler 19. COVID-19 başlangıcından itibaren hastanemiz pandemi hastanesine dönüştürüldü. Ameliyathane sağlık hizmeti acil operasyonlar ile sınırlandırıldı. Ameliyathanemizi hem COVID-19 hastalarının hemde COVID-19 ile enfekte olmayan hastaların ameliyatları için yeniden düzenledik. Çalışma alanlarındaki bu beklenmedik yapılanma cerrahi ekibi psikolojik sıkıntılara karşı savunmasız bırakabilir. Xu ve ark. 5 cerrahi personelin COVID-19 salgın dönemindeki psikolojik durumunu salgın olmayan döneme göre karşılaştırdılar. Salgın döneminde cerrahi personelin anksiyete ve depresyon düzeylerinin önemli ölçüde daha yüksek olduğunu gösterdiler. Çalışmamızda hafif-aşırı şiddetli derecede değişen depresyon, anksiyete ve stres (sırasıyla %37.27, %31.82, %30.91) tespit edildi. Köksal ve ark. 13 çalışmasında, ameliyathane çalışanlarının (anestezi teknisyenleri ve hemşireler) depresyon düzeyi bizim çalışmamıza benzer iken anksiyete düzeyi daha yüksekti (sırasıyla %36.9 ve %57.5). Çalışmamızın aksine, ruhsal hastalık öyküsü olan katılımcılar da çalışmaya dahil edilmiştir. Bununla birlikte kadın personel sayısı erkeklerden daha fazlaydı (492 kadın/ 210 erkek karşın çalışmamızda 47 kadın /63 erkek). Ayrıca onların çalışmalarında doktor grubu yoktu. Çalışmamıza en fazla katılım gösteren meslek grubu olan doktorlar en az depresyon ve anksiyete puanına sahipti. Bu durum skorlarımızın bu çalışmadan daha düşük düzeyde kalmasını açıklayabilir.
COVID-19 pandemisi sırasında anestezistlerin ve cerrahi personelin yoğun bakım ünitelerine yatışları ve ölümleri, yüksek mesleki risk ve güvenli çalışma alanları hakkında bizleri sorgulamaya yönlendirdi 1. Yüksek riskli alanlardan biri olan ameliyathanelerde çalışmak cerrahi personelin psikolojik sıkıntı yaşamasına yol açabilir. Singapur ve Hindistan’da hastane sağlık çalışanları üzerinde yapılan çalışma ile karşılaştırıldığında bu çalışmada DASS-21 depresyon , anksiyete ve stres düzeyleri önemli ölçüde yüksekti (sırasıyla %15.7, %10.6 ve %5.2 karşın çalışmamızda %37.27, %31.82, %30.91) 7. Öte yandan bizim çalışmamıza göre Çin'deki sağlık çalışanlarının oldukça yüksek oranlarda depresyon, anksiyete ve stres hissettiği bildirildi (sırasıyla %50, %44, %71) 9. Bu iki çalışma hastane sağlık çalışanlarını içermektedir. Bizim çalışmamıza göre oldukça farklı sıkıntı düzeyleri; öncelikle pandeminin hangi döneminde yapıldığı ile ilişkili olabileceği gibi kültürel ve sosyoekonomik birçok faktöre de bağlı olabilir. Mc Alanon. ark. 6 tarafından yapılan çalışmada yüksek riskli alanda çalışan sağlık çalışanlarının depresyon ve anksiyete seviyeleri çalışmamızdaki bulgularla uyumluydu. Wanigasooriya ve ark. 11 Birleşik Krallık’taki COVID-19 pandemi ilk zirvesi sonrasında (Haziran 2020 - Temmuz 2020) hastane sağlık çalışanlarının ruh sağlıklarını araştırdılar. Çalışmalarındaki anksiyete, depresyon ve travma sonrası stress bozukluğu semptom oranları çalışmamızla benzer düzeydeydi (sırasıyla %34.3, %31.2 ve %24.5). Onların çalışmasına benzer zaman diliminde ( temmuz 2020) ve yüksek riskli alanda çalışan personeli değerlendirmemize rağmen sonuçlarımız benzerdi. Biz çalışmamızda ruh sağlığı sorunu olan hastaları dahil etmedik. Bu durum bizim çalışmamızın aksine, ruh sağlığı sorunu öyküsü bildiren %37.3 katılımcıyı çalışmalarına dahil etmeleri ile açıklanabilir.
Alan ve ark. 8 pandeminin Türkiyede aktif olarak başladığı ve pandemi etkilerinin yoğun olarak hissedildiği nisan 2020’de 416 sağlık çalışanının (yönetici ve personel dahil) ruh sağlıklarını ve risk faktörlerini araştırdılar. DASS-21 şiddetli-aşırı şiddetli depresyon, anksiyete ve stress düzeyleri ile karşılaştırıldığında çalışmamızdaki oranlarımız önemli ölçüde düşüktü (sırasıyla %34.9, %36.5, %24.5 karşın çalışmamızda %8.16, %4.55, %8.18). Ülkemizde ilk vakalar mart 2020’ de saptandı. Hastalıkla ilgili kaygıların (COVID-19 bulaştırıcılığı, kişisel koruyucu ekipman etkinliği ve temini vb.) üst seviyede olduğu bir dönemdi. Pandemi sürecinde Türkiye COVID-19 enfeksiyon kontrolünü, tedavi ve önleme stratejilerini başarılı şekilde yürüttü 20. COVID-19 konusundaki belirsizlikler gün geçtikçe azaldı. Bu durum temmuz 2020’de yaptığımız çalışmamızda daha düşük psikolojik sıkıntı düzeyleri bulmamızda etkili olabilir.
Kadınlar, hemşireler ve evli olan (çocuksuz) cerrahi personel artan depresyon ve anksiyete seviyelerine sahipti. Literatürde birçok çalışmada, kadın sağlık çalışanlarında olumsuz duygudurum değişikliklerinin yaygın görülmesi çalışmamızdaki bulgularla uyumluydu 8,9,12,13. Meslek gruplarına göre de farklı psikolojik sıkıntı düzeyleri olduğunu saptadık. Önceki çalışmalarda da hemşirelerin doktorlara göre daha yüksek psikolojik sıkıntı düzeyine sahip olduğu bildirilmiştir 8,9,12. Hemşirelerin ön cephede uzun çalışma süresi ve yoğun işyükü kolaylıkla gerginliğe yol açabilir 12.
Sigara içme alışkanlığının COVID-19 için risk faktörü olması ruh sağlığını olumsuz tetikleme potansiyeli taşıyabilir 11,13. Çalışmamızda sigara içme alışkanlığı ile ruh sağlığı arasında bir ilişki bulunamadı. Köksal ve ark. 13 yaptıkları çalışmada, sigara içme alışkanlıkları değişmeyen grupta anksiyete ve depresyon skorlarını yüksek bildirdiler.
Bu çalışmanın bazı sınırlamaları vardır. İlk olarak, cerrahi personel sayısının az olmasıdır. Çalışmanın diğer bir kısıtlılığı, tek merkez çalışması olmasıdır. Türkiye’deki farklı cerrahi koşullarda çalışmaya bağlı gelişebilecek ruhsal sıkıntıları yansıtmamaktadır. Bu nedenle Türkiye’deki tüm cerrahi personel için genelleştirilemez. Bununla birlikte bu çalışma cerrahi personelin ruh sağlığı konusunda bir bakış sağlayabilir. Gelecekte, daha kapsamlı çalışmalar elde edilen sonuçları doğrulamak için gereklidir.
Sonuç olarak, cerrahi personel COVID-19 korkusu ve buna bağlı olarak depresyon, anksiyete ve stresten muzdariptir. Kadın cinsiyet, hemşire olmak ve evli olmak (çocuksuz) ile artan depresyon ve anksiyete seviyeleri güçlü bir ilişki göstermektedir. Cerrahi personelin ruh sağlığının değerlendirilmesi ve risk grubundakilerin desteklenmesi acil öncelikli bir sorundur. COVID-19 pandemisi ile mücadele uzun bir süreçtir, ne zaman sonlanacağı bilinmemektedir. Cerrahi iş gücünün uzun vadeli korunması ve stratejiler geliştirilmesi gerekir. Tüm sağlık çalışanları gibi cerrahi ekibin ruh sağlığının özellikle desteklenmesi ameliyathane hizmetlerinin verimli sürdürülebilmesi için zorunluluktur.
Teşekkür
Kırşehir Ahi Evran Üniversitesi Eğitim ve Araştırma Hastanesinde görevli cerrahi ekibe çalışmamıza katılımları ve COVID-19 salgını sırasında gösterdikleri özverili çalışmaları için teşekkür ederiz.