Tümörlerde amiloid birikimi ender olmakla birlikte, tiroidin medüller karsinomu ve adacık hücre tümörü gibi bazı endokrin neoplazmlarda tanısal bir kriter olarak kabul edilmektedir. Beyaz ırkta en sık görülen deri karsinomu olan BHK'da amiloid birikimi ve tümörün histopatolojik özellikleri ile ilişkisini gösteren çalışmalar sınırlıdır
8.
Bazal hücreli karsinomda tümör ve stroma arasında kendine özgü karışık bir ilişki vardır. İlk kez 1930 yılında Freudental tarafından BHK'daki amiloid birikimi tanımlanmıştır 10,19. Daha sonra yapılan çalışmalarda BHK stromasında %28-75 arasında değişen oranlarda amiloid birikimi bildirilmiştir 3,8,9,20,21. Gül va ark'ları 19 BHK'da amiloid birikimini %60 olarak saptarken, bizim çalışmamızda %64 olarak bulduk. Amiloid BHK'da tümör hücreleri arasında ve stromada yuvarlak yada oval, amorf, globüller şeklinde görülür. Kongo kırmızısında pembe-kırmızı renkte boyanırken, polarize ışıkta elma yeşili refle verir 3,7,8,10,19,20. Çalışmamızda olguların 17'sinde çok az (+), 10'unda orta derecede (++) ve 5'inde yoğun miktarlarda (+++) amiloid globülleri görüldü. Ancak Satti ve ark'larının 10 nadir olarak bildirdikleri yaygın amiloid birikimine bizim olgularımızın hiç birinde rastlamadık.
Bazal hücreli karsinomun histopatolojik tipine göre amiloid yoğunluğunun değiştiği bildirilmiştir 3,8,10,20. Yapılan çalışmalarda amiloid birikimi en sık solid ve adenoid tipte izlenmiştir 8,10. Bozdoğan ve ark'ları amiloidin nodüler yada yüzeyel gelişim paterni gösteren nonagresif tip BHK'larda, infiltratif morfea gelişim paternine sahip agresif BHK'lara göre daha fazla olduğunu bildirmişlerdir. Gül ve ark'ları 19 çalışma gruplarını oluşturan solid, adenoid ve kistik tip BHK'lar arasında amiloid varlığı açısından anlamlı fark bulamamıştır. Bizim çalışmamızda da amiloid pozitifliği en fazla solid ve adenoid tiplerde görülürken, histopatolojik tip ile amiloid pozitifliği arasında istatistiksel olarak anlamlı farklılık bulunmadı (p>0.05).
BHK'daki amiloidin öncü proteini konusunda çeşitli varsayımlar ortaya atılmıştır. Benzer β proteini taşımaları nedeniyle öncü proteinin keratin olduğuna inanılmaktadır 3,9,10,22 Genetik olarak kontrol edilen bir hücre ölümü olan apoptozisi p53 gibi çeşitli onkogenlerin aktivasyonu başlatmaktadır 23. p53 gen aktivasyonu gibi bazı faktörlerin keratinositlerin apoptozuna neden olduğu ve böylece β konfigürasyonuna dönüşen tonofilamentelerin amiloid birikimine yol açtığı ileri sürülmektedir 3,24,25. BHK'da %0-66 arasında değişen oranlarda p53 pozitliği 1,3,26-28 ve amiloidin apoptozis yoluyla dejenere epitelyal hücrelerden kaynaklandığı düşünülmekle birlikte, yapılan bir çok çalışmada p53 pozitifliği, apoptozis oranı, mitoz sayısı ve amiloid birikimi arasında ilişki bulunamamıştır 3,9,19. Ancak Looi ve ark'larının 8 yaptığı çalışmada apoptotik hücre sayısına paralel olarak amiloid birikiminin arttığı bildirilmiştir. Çalışmamızda p53 pozitifliği %48 olup amiloid birikimi ile arasında anlamlı ilişki bulunamadı (r:-0.052, p>0.05). BHK'da amiloid birikimi ve p53 pozitifliği arasındaki ilişkiyi araştıran çalışmalar dar kapsamlıdır. Amiloid tespitinde farklı tekniklerin kullanılması, az sayıdaki histopatolojik alt tip ile yaş grubunda çalışılması ve moleküler yöntemlerin kullanılmaması farklı sonuçların bulunmasına neden olmuştur. Deri karsinomlarının diğer tipleri ile karşılaştırıldığında yüksek mitotik aktivitesine rağmen BHK'un yavaş gelişim hızı ve iyi prognozunun nedeni açık değildir.
Sonuç olarak, çalışmamızda amiloid birikimi ve p53 pozitifliği arasında ilişki bulunmadı. Bu durum amiloid ve p53 pozitifliğinin BHK'un uzun gelişim süreci ve ultraviyole ışınlarına daha uzun süre maruz kalma ile ilişkili olabileceğini düşündürmektedir. Bu nedenle BHK etyopatogenezinde p53 gen mutasyonunun oynadığı rol, amiloid birikiminin oluşum mekanizması ve prognostik öneminin tayini moleküler yöntemlerle yapılacak geniş kapsamlı araştırmaları gerektirmektedir.