Toplam olarak 42 hastadan elde edilen Kİ ve PK
hücrelerinin interfaz-FISH ve konvansiyonel sitogenetik
analizleri karşılaştırıldı. Bu çalışmada, özel olarak
BCR/ABL D-FISH translokasyon probunun hassasiyeti
ve güvenilirliğinin ölçülmesi dikkate alındı. Çalışmada
kullanılan Cytocell dual color, dual füzyon prob sistem;
interfaz FISH çalışmalarını kolaylaştırmaktadır. BCR/ABL
probları büyük boyutlu olduklarından sinyaller daha
belirgindir ve daha bilgi verici sinyal kalıpları gözlenebilmektedir.
Normal hücrelerin çoğunda dört sinyal
görülürken, bazı hücrelerde 2K ve 2Y sinyalinden başka
atipik sinyal paternleri bulunmaktadır. Bu hücrelerin, hücre
siklusunun G2 fazında meydana geldiği ileri
sürülmüştür
5,17. 2K1Y1F sinyal kalıbı, kromozom
22’de kromozom 9 materyalinin resiprokal olmayan
insersiyonu sonucu oluşabilir. Bu sinyal paternleri,
kompleks yeni düzenlemeler ve kromozomal analizlerle
bulunan kompleks kromozomal değişikliklerin
gerçekleşmesi sonucunda ortaya çıkabilir
13. KML’de
nadir varyant t(9;22) translokasyonlar, 22q11 üzerinde ek
kromozomal materyali taşıyan bir ekstra Ph kromozomu
oluşturabilir. Konvansiyonel sitogenetik analizler, kompleks yeni düzenlenmeler hakkında tam bir bilgi
vermez. ABL/BCR füzyon gen, 22q11’den farklı
kromozomal bölgede nadir olarak gözlenmiştir. Bu
bulguların önemi tam olarak açıklanamamıştır
18.
Varyant BCR/ABL yeni düzenlenmelerinin nasıl oluştuğu
hakkında iki mekanizma ileri sürülmüştür. En basit
açıklama kromozom 9 ve 22 arasında kromozom
materyalinin resiprokal olmayan insersiyonu sonucu gen
füzyonu oluşmaktadır. Daha kompleks bir açıklama
ardışık iki translokasyon gerçekleşmektedir. İlki
philadelphia translokasyonu, t(9;22)(q34;q11)’dir. Bunu
diğer kromozomların katılmasıyla farklı kırık noktaları
içeren revers translokasyonlar izlemektedir. İkinci kırılma
noktası distalde olursa füzyon genleri kendi normal
lokuslarında ya da kırılma noktası proksimalde
gerçekleşirse füzyon genleri resiprokal lokusta olabilir
13.
Moleküler incelemeler, Ph(-) KML vakalarında
BCR/ABL yeni düzenlemelerin varlığını ortaya çıkarsa da
interfaz çekirdeği ve metafaz, sitogenetikçiler için çok
önemli bir araçtır. Çünkü bunlar sadece yeni
düzenlemelerin varlığını ve lokalize olduğu yeri tespit
etmekle kalmaz aynı zamanda double füzyon geninin varlığı gibi bir çok olayı kapsayıp kapsamadığını ortaya
çıkarmaktadır 17. Bu durum hastalığın prognozu ve
gidişatının anlaşılması için önemli olabilir 10. Kemik iliği
transplantasyonu süresince hastalar myelotoksik ilaçlar
aldıklarından, sitogenetik analiz için yeteri kadar metafaz
olmayabilir. FISH tekniği özellikle bu durumlarda
değerlendirilebilir 19,20. BCR/ABL probları günümüzde
ve önceki yıllarda yapılan çalışmalarda BCR/ABL
füzyonunu tanımlamak için kullanılmaktadır.
Günümüzdeki çalışmalarda konvansiyonel sitogenetik ve
FISH analizlerinden elde edilen sonuçlar, FISH’in
KML’de varyant translokasyonları tespit etmek için daha
etkili bir metod olduğunu öne sürmektedir. İnterfaz-FISH
konvansiyonel sitogenetik analizler için metafaz
yaymaları yetersiz olduğunda vakalarda BCR/ABL
füzyonunun tespit edilmesine imkan sağlamaktadır 21.
FISH, spesifik kromozomal aberasyonları tespit etmek
için hassas ve kantitatif bir metoddur. Ph(+) hastaların
tespit edilmesinde FISH tekniğinin güvenilirliğini ortaya
koymak için, yetişkin ALL’li hastalarda ve KML’li
hastaların büyük çoğunluğunda BCR/ABL yeni
düzenlenmelerini tespit eden dual colour probları,
metafaz incelemelerinde tam doğruluk sağlarken, interfaz
hücrelerinin değerlendirilmesinde sorunlar
çıkarabilmektedir. Çünkü interfaz hücrelerinde yapılan
FISH uygulamalarında bazen çapraz hibridizasyon veya
spesifik olmayan prob bağlanmalarından dolayı artefakt
sinyaller görülmektedir. Bu artefakt, sitogenetik düzeyde
gösterilemeyen kromozomal anormalliklerin tespit
edilmesinde interfaz-FISH’in spesifitesini sınırlandırır.
Örneğin; bu durum Ph(+) lösemilerin interfaz-FISH ile
tespit edilmesinde hata oranını yükseltebilir. Bu
durumları ortadan kaldırmak için kontrol örneklerini analiz
etmek gerekir. Bu çalışmada pozitif hata oranının
insidansı %3 olarak bulundu. Önceki yıllarda yapılan
çalışmalarda bu oranın %2-4 arasında olduğu
gösterilmiştir 22. İnterfaz-FISH çalışmaları,
konvansiyonel karyotiplerde gözlemlenmesi güç olan
spesifik anormalliklerin tanımlanmasına yardımcı olabilir.
Ama tek bir tanı koyucu teknik yapılırsa, probların güvenilirliliği prognostik açıdan önemli diğer sitogenetik
değişikliklerin varlığını tespit etme kabiliyeti sınırlı olabilir
14. Bu yüzden karyotipleme ve FISH tekniğinin birlikte
yapılması gerektiğinin uygun olacağı düşünülmektedir.
Sitogenetik analizler, KML’de altın standart diagnostik
testtir. Bu teknikle aynı zamanda hastalık rezistansı ve
transformasyonda meydana gelen ek kromozomal
anormallikler de değerlendirilmektedir. Ama sitogenetik
analizler uzun zaman almakta ve her örnekten sadece
20-25 metafaz incelenebilmektedir. FISH, metafaz ve
interfaz hücrelerinin analiz edilmesine imkan sağlar.
Basit, uygulanması kolay ve oldukça etkili bir tekniktir.
İnterfaz-FISH tekniği çalışmaları için, incelenecek
materyalden kültür yapmak gerekmediğinden daha kısa
sürede ve daha fazla sayıda hücre, interfaz-FISH’le
analiz edilebilmektedir. FISH tekniğiyle, önemli belirtileri
taşıyan çok kötü prognoza sahip olan KML’li hastalarda
kısa sürede sonuç verilmektedir.
Sonuç olarak bu çalışmada, PK Ph Sitogenetik ve PK
Ph interfaz-FISH sonuçları ile Kİ Ph Sitogenetik ve Kİ Ph
interfaz FISH sonuçları arasında, yüksek oranda anlamlı
bir ilişki bulundu. Sitogenetik analizlerle Ph kromozomu
tespit edilemeyen hastalarda, bu kromozomun varlığı
interfaz-FISH analizleriyle gösterildi. Bu veriler ışığında,
D-FISH probunun güvenilirlik ve hassasiyetinin oldukça
yüksek olduğu, İnterfaz D-FISH’in, BCR/ABL yeni
düzenlemelerin tespit edilmesi için çok güvenilir ve etkili
bir metod olduğu sonucuna varılmıştır. D-FISH yüksek
risk kategorilerindeki hastaların belirlenmesi için hızlı ve
güvenilir olması açısından teşhiste bütün ALL’li ve KML’li
vakalara uygulanabilir.
Teşekkür
Vakalarımın sağlanmasında yardımcı olan Hematoloji
Anabilim Dalında görev yapan Yrd. Doç. Dr. Aziz
Karaoğlu’na ve FÜBAP-761 numaralı proje kapsamında
maddi destek sağlayan Fırat Üniversitesi Bilimsel
Araştırma Projeleri Birimine teşekkür ederim.