Yaşlılık bilişsel, fiziksel alanda bir gerileme, üreticilik rolünün bırakılması, sosyal konumda değişme, kişiler arası desteğin zayıflaması, sağlığın kaybı gibi döneme özgü sorunlarıyla bir kayıplar dönemi olarak tanımlanabilir
12. Kayıpların birbiri ile birleşmesi kişinin kendine olan saygısını azaltmakta ve yaşamdan yeterli doyum sağlanamamaktadır.
Günümüzde yaşlılık ile ilgili politikalar ve programlar yaşam beklentisini uzatmaktan ziyade yaşam kalitesini ve genel sağlığı artırmaya odaklanmıştır. Temel amaç yaşama yıllar katmak değil, yıllara yaşam katmaktır13. Kottke'nin belirttiği gibi yaşlıların sadece uzun yaşamaları ile ilgilenilmemeli aynı zamanda onların yaşam kalitesi ve yaşamın anlamı ile de ilgilenilmelidir14.
Yapılan çalışma bulgularına göre, huzurevinde yaşayan yaşlı bireylerin algıladıkları sosyal desteğin gelir düzeyi iyi olanlarda iyi olmayanlara göre daha iyidir ve sosyal destek ile yaşam doyumu arasında pozitif bir korelasyon olması başka bir ifadeyle sosyal destek arttıkça yaşam doyumu artmaktadır.
Araştırmaya katılan bireylerde toplam sosyal destek ile sosyal güvence ve gelir arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark bulunmuştur (p<0.05). Sosyal destek, sosyal güvencesi olanlarda olmayanlara göre ve gelir gideri karşılayanlarda gelir gideri karşılamayanlara göre daha iyidir (p<0.05). Sosyal destek ölçeği alt alanlarından aile alanı ve arkadaş alanı da sosyal güvencesi olanlarda olmayanlara göre ve gelir gideri karşılayanlarda gelir gideri karşılamayanlara göre daha iyidir (p<0.05). Sosyal göstergelerden biri olan gelir yaşlı bireylerdeki algılayan sosyal desteği etkileyen değişkenlerdendir15,16. Aksülün ve Doğan'ın4 huzurevi ve evde yaşayan yaşlı bireylerde yaptıkları çalışmalarında geliri iyi düzeyde olan yaşlıların sosyal destek algısının geliri iyi düzeyde olmayanlara göre daha iyi olduğunu belirlemişlerdir. Sosyoekonomik durum ile sosyal destek arasındaki ilişkiyi araştıran çalışmalardan Durnaz ve Ünal17 üst ekonomik düzeyde olan yaşlı bireylerin algıladıkları sosyal desteğin yüksek, alt ekonomik düzeyde olanların algıladıkları sosyal desteğin düşük olduğunu belirlemişlerdir. Spitzer ve Ark.18 yüksek sosyoekonomik durumun sosyal desteği olumlu yönde etkilediğini saptamışlardır. Çalışmadan elde ettiğimiz bulgular literatürle uyumludur.
Çalışmada sosyal destek ölçeği alt alanlarından özel insan alan puanları arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark vardır (p<0.05) Yapılan analizlerde özel insan alanının kadınlarda erkeklere göre daha iyi olduğu belirlenmiştir (p<0.05). Algılanan sosyal destekle cinsiyet ilişkisini araştıran çalışmalar, erkeklerin sosyalleşme sürecinde otonomi, kendine güven ve bağımsızlığına önem verdiği, bu özelliklerin algılanan sosyal desteğin gelişimi ve kullanımının engelleyebileceği söylenmiştir. Erkek rolüne özgü özelliklerin kişinin sorunları hakkında açıklama yapmasını ve sorunlar için yardım istemesini güçleştirdiği öne sürülmektedir15. Diğer yandan kadınların genellikle sıcak, duyarlı ve sorunlarını başkaları ile paylaşan özellikte olmaları nedeniyle sosyal destek kaynaklarını daha rahat kullanabildikleri belirtilmektedir19.
Çalışmada hiç evlenmemiş olanların sosyal destek ölçeği özel insan alt alanını evli, dul ve boşanmışlardan daha düşük olarak belirlenmiştir (p<0.05). Sosyal destek eş, aile, arkadaşlar tarafından sağlanan maddi ve manevi desteği içermektedir. Yapılan çalışmalarda evli ve eşi ile birlikte yaşayan yaşlı bireylerin sosyal destek puanları daha yüksek bulunmuştur4,20. Çalışmamızda hiç evlenmemiş olanların sosyal destek ölçeği özel insan alt alanının evli, dul ve boşanmışlardan daha düşük çıkması bu gruptaki bireylerin sosyal destek kaynaklarının yetersiz olmasından kaynaklanıyor olabilir. Ayrıca sosyal destek özel insan alan puanının çocuğu olanlarda olmayanlara göre daha iyi olması birlikte değerlendirilmesi gereken iki değişken olabilir. Evli, dul ya da boşanmış olanlar aynı zamanda çocuğu olan yaşlı bireyler olup, çocukların onların hayatında özel bir yeri olması başka bir deyişle çocuklar tarafından sosyal destek görmeleri olarak değerlendirilebilir.
Çalışmada sosyal destek ölçeği ve yaşam doyumu ölçeği arasındaki orta derecede pozitif bir korelasyon vardır (r=0.312). yaşam doyumu ile yaş arasında zayıf pozitif korelasyon (r=0.047); yaşam doyumu ile huzurevinde kalma süresi arasında zayıf negatif korelasyon (r=-0.057) vardır. McCauley21, yaşlılarda sosyal ilişkilerin artmasının onların yaşam memnuniyetlerinin önemli bir belirleyicisi olduğunu belirtmiştir. McCulloch22sosyal desteğin mental sağlık için önemli olduğunu ifade etmiştir. Benzer şekilde, McNicholas23 sosyal desteğin öz saygıyı artırdığı ve sağlık algısını pozitif yönde etkilediğini belirtmiştir. OHara da24 makalesinde yaşlılarda sosyal desteğin yaşam kalitelerini artırdığını belirtmiştir. Çalışma sonucu literatürle uyumludur.
Sonuç olarak huzurevinde yaşayan yaşlı bireylerin algıladıkları sosyal destek ve yaşam doyumu düzeylerini ve sosyal destek ile yaşam doyumu arasındaki ilişkiyi ortaya koymak amacıyla yapılan çalışmada, huzurevinde yaşayan yaşlı bireylerin algıladıkları sosyal desteğin gelir düzeyi iyi olanlarda iyi olmayanlara göre, kadınlarda erkeklere göre ve evli/dul olanlarda hiç evlenmemişlere göre daha iyi olduğu ve sosyal destek ile yaşam doyumu arasında pozitif bir korelasyon olması başka bir ifadeyle sosyal destek arttıkça yaşam doyumunun arttığı belirlenmiştir.
Yaşlılarla çalışan görevlilere yaşlılık süreci, yaşlıların ruh sağlığı, sosyal desteğin önemi gibi konularda eğitim verilmesi; özellikle huzurevinde yaşayan ileri yaşta, eğitim ve gelir düzeyi düşük olan ve ziyaret edilmeyen yaşlıların ruhsal yönden öncelikle değerlendirilmesi ve kurumsal desteklerini artırma yönünde çalışmaların yapılması önemlidir.