Bizim vakamızda intrauterin gebelik olması HG
tanısını geciktirmiş olup spontan HG'lerin çoğunda
olduğu gibi laparotomi ile tanı konulmuştur. 2009 yılının
literatürünü tarayarak spontan ve YÜT sikluslarında
oluşmuş 30 HG vakasını tanı ve uygulanan tedaviler
açısından değerlendirdik. Bu 30 vakanın 11'i spontan
sikluslarda, 19'u YÜT sikluslarında oluşmuş gebelikler
imiş. Spontan HG'lerin tanı konma şekillerine bakacak
olursak: 3 tubal
1,2,4 ve bir overyan
5 HG acil
cerrahi girişim ile tanılandırılmış. Bir kornual
6, iki
sezaryen skarı
7,8, bir overyan
9, bir servikal
10 ve
bir bilateral tubal
11 yerleşimli HG tanısı ise birinci ve
ikinci trimestır US değerlendirimi ile konulmuş. Bir
spontan abdominal gebelik tanısı ise ikiz gebelik
nedeniyle elektif yapılan sezaryen sırasında konulmuş
12. Görüldüğü gibi 11 spontan HG vakasının 4'ünün
tanısı acil laparotomi ile konulmuş. YÜT sikluslarında
gelişen 19 HG vakasının tanı konulma sürecine
baktığımızda: 9 tubal yerleşimli HG tanısı acil cerrahi
girişim
3 ile konulurken, 6 tubal
3,13-15, bir servikal
16, iki kornual
17,18 ve bir overyan
19 yerleşimli
HG tanısı birinci trimestır US ile konulmuş. Yani 19
vakanın 9'u acil şartlarda tanı almış. Spontan HG ve YÜT
sonrası HG grubunda tanı konma şekli açısından oransal
anlamlı bir fark görülmüyor (Tablo-
1). YÜT sonrası
düzenli beta-hcg ve US takibi yapılması ve de sezaryen
skarı, serviks gibi atipik lokalizasyonlara yerleşimin de
HG'in erken tanısına yardımcı olan unsurlar olduğunu
düşünüyoruz
7,8,10,16.
Spontan HG'lerde infertilite, pelvik inflamatuar
hastalık, ektopik gebelik öyküsü gibi herhangi bir risk
faktörü yoksa ektopik gebeliğin erken safhasının
asemptomatik olması ve de intrauterin gebelik
gözlenmesi tanıyı geciktirmekte ve güçleştirmektedir.
Bizim vakamızda RİA risk unsuru olarak bulunmakta idi,
vakanın ilk değerlendiriminde yapılan US'de adneksler
daha detaylı değerlendirilmiş olsa idi belki HG'ten şüphe
edilebilirdi. Ama literatürde de gördüğümüz gibi tubal ve
overyan lokalizasyonlu HG'ler sıklıkla batın içi kanama
veya batın alt kadran ağrısı ile prezente olmaktadır1,2,4,5. Özellikle YÜT ile uğraşan klinisyenler HG tanısını
mutlaka erken gebelik kontrollerinde hatırda
bulundurmalıdırlar.
Tedavi yöntemini özellikle hastanın hemodinamik
durumu, ektopik gebeliğin lokalizasyonu, intrauterin
gebelikle ilgili ailenin beklentisi ve cerrahın deneyimi
belirlemektedir. Hemodinamisi bozuk hastalarda acil
laparotomi veya deneyimli anestezi ve cerrahi ekibi
varlığında laparoskopik cerrahi müdahele uygulanmıştır1-3,5,8. Overyan gebeliklerde kistektomi5,9,19,
servikal gebeliklerde karmen kanül ile servikal gebelik
kesesi aspirasyonu ve ardından hemostaz amaçlı 3ml
pediatrik foley sonda ve intrakardiyak KCl enjeksiyonu
uygulanmıştır10,16. Kornual gebeliklerde intrauterin
gebelik beklentisi olmayan vakalarda metotreksat/KCl enjeksiyonu uygulanmış6,17. Hemodinamisi düzgün
hastalarda gebelik kesesinin karmen kanül ile aspire
edilmesi ve KCl enjeksiyonu gibi konzervatif tedavilerin
uygulanması hem hasta hem de klinisyen açısından
riskler içermektedir. Bu riskler hasta ve eşiyle mutlaka
paylaşılmalı ve tedavi intrauterin gebeliği en az strese
maruz bırakacak şekilde belirlenmelidir. İntrauterin
gebeliğin akıbeti düşük1,3, istemli gebelik
sonlandırımı6,13, erken doğum3,7,10,16,19 veya
miadında doğum2-4,8,9,11,12,14,15,17,18 olabilir
(Tablo-1). Hatta hem intrauterin hem de ekstrauterin molar gebelik gelişebileceği ve tedavinin buna göre
planlanacağı akıldan çıkarılmamalıdır5.
Sonuç olarak erken dönemde yakalanmış HG'lerde
konservatif tedavilerin daha etkili olduğu görülmüş. Bu yüzden anahtar nokta bütün gebeliklerde HG tanısını
hatırda tutup erken dönem gebelik kontrollerinde US
değerlendiriminin daha detaylı yapılması ve rutin düzenli
kontrollerin uygulanmasıdır.