PMS, biyolojik, psikolojik ve sosyal parametreleri olan
psikonöroendokrin bir hastalıktır. Premenstrüel
semptomların görülme sıklığı, çeşitli araştırmalarda
büyük değişiklikler göstermektedir. Üreme çağındaki
kadınların %70-90’ında menstrüasyonla bağlantılı bazı
semptomlar bulunmaktadır
4,5,8. Ancak kadınların
%20-40'ında, değişik derecelerde geçici mental ve
fiziksel disfonksiyon şeklinde semptomlar görülmekte
iken, %5-10'unda çalışma ve sosyal yaşamlarını bozacak
ve tedavi gerektirecek kadar şiddetli semptomlar
görülmektedir
1,4.
Premenstrüel semptomların prevalansı değişik
çalışmalarda çok büyük farklılıklar göstermektedir. Bu
farklılık, araştırmalarda kullanılan ölçeklerin standart
olmaması ile ilgili olabileceği gibi araştırma gruplarında
yer alan kadınların yaş, medeni durum, ırk gibi
özelliklerinin birbirinden farklı olması ile de açıklanabilir.
Musal ve arkadaşlarının araştırmasında oranlar
farklılık göstermekle birlikte, semptomlar benzemektedir:
En sık semptomlar, sinirlilik (%80.7), iç sıkıntısı (%68.2),
karın ağrısı-kramplar (%67.6), halsizlik (%65.3) ve
karında gerginlik-şişlik (%63.0); en az görülenler ise elayaklarda
şişlik (%18.2) ve kilo artımı (%16.4)’ dır9.
Bu çalışmada premenstrüel semptomları bulunan
kadınlar, semptomların görülme sıklığına göre
incelendiklerinde; en sık görülen semptomlar, memede
hassasiyet (%52.6), yorgunluk (%48.2), ödem (%46.8),
belağrısı (44.6) ve boğulma hissi (%3.5) ile bacak ağrısı
(%2.6) ise en az görülen semptomlardı.
Araştırmaya katılan kadınlarda premenstrüel
semptomların devamlılık sürelerine bakıldığında,
semptomların ortalama 11.6±5.8 yıldır devam etmekte
olduğu görülmektedir. Khela10, gebelik sayısı ile
premenstrüel semptomların ilişkili olduğunu bulmuştur.
Buna karşılık Logue ve Moos11, premenstrüel
semptomların pariteyle ilişkili olmadığını rapor
etmişlerdir. Görüldüğü gibi premenstrüel semptomların
parite ile ilişkisi henüz tam olarak saptanamamıştır.
Kıran’ın12, Ankara’da yaptığı çalışmada, evli
kadınlarda PMS oranı daha yüksek görülmekle birlikte
anlamlı bir farklılık bulunmamıştır. Bu sonuçlarla bizim
çalışmamızdaki bulgular benzerlik göstermektedir.
Tarsus’ta yapılan bir araştırmada, PMS sıklığı, anne
ya da kız kardeşinde benzer şikâyetleri olanlarda,
olmayanlara göre daha yüksek bulunmuştur13. Bizim
çalışmamızda da annede ya da kız kardeşte benzer
şikâyetlerin olduğu kişilerde PMS yüksek oranda
saptanmıştır.
Sonuç olarak, toplumda PMS oranı yüksektir. Bu
durum tüm toplumu etkileyebilmektedir. PMS
insidansının azalması ve kadınların yaşam kalitesinin
geliştirilmesi için araştırmamızda çıkan en sık
semptomların göz önünde bulundurulması ve bu
semptomların PMS’nin bir parçası olduğunun bilinmesi
tedavi açısından önemlidir.