[ Ana Sayfa | Editörler | Danışma Kurulu | Dergi Hakkında | İçindekiler | Arşiv | Yayın Arama | Yazarlara Bilgi | E-Posta ]
Fırat Üniversitesi Sağlık Bilimleri Tıp Dergisi
2014, Cilt 28, Sayı 2, Sayfa(lar) 059-062
[ Özet ] [ PDF ] [ Benzer Makaleler ] [ Yazara E-Posta ] [ Editöre E-Posta ]
Üst Ekstremite Akut Arter Tıkanıklıklarında Embolektomi Sonuçlarımız
Ayhan UYSAL, Oktay BURMA, İbrahim Murat ÖZGÜLER
Fırat Üniversitesi, Tıp Fakültesi Kalp ve Damar Cerrahisi Anabilim Dalı, Elazığ, TÜRKİYE
Anahtar Kelimeler: Amputasyon, iskemi, akut arter, üst ekstremite
Özet
Amaç: Üst ekstemitede akut arter tıkanıklığı nedeniyle başvuran hastaların özellikleri ve cerrahi tedavi sonuçları geriye dönük olarak değerlendirildi.

Gereç ve Yöntem: Ocak 1994 – Mart 2014 tarihleri arasında üst ekstremite akut arter tıkanıklığı tanısıyla başvuran 48 hasta (32 erkek, 16 kadın) geriye dönük olarak değerlendirildi. Semptomların başlangıcı ile müdahale arasında geçen süreye göre ilk 12 saat içerisinde müdahale edilen olgular Grup I, 12 saatten sonra müdahale edilenler Grup II olarak ayrılarak amputasyon ve mortalite oranları değerlendirildi.

Bulgular: Hastaların 20'si (%42) 12 saat içerisinde, 28'i (%58) ise 12 saatten sonra başvurmuştu. En fazla saptanan tromboemboli lokalizasyonu brakiyal arter proksimal seviyesi iken (%48), en sık neden atriyal fibrilasyondu (%56). Grup I'de amputasyon oranı %5, mortalite oranı %10 iken, Grup II'de bu oranlar sırasıyla %7 ve %14 olarak bulundu.

Sonuç: Üst ekstremite akut arter tıkanıklıklarında tanıyı kesinleştirmek için uygulanan ek görüntüleme teknikleri ile kaybedilen zaman dikkate alınarak mümkün olduğu kadar erken cerrahi tedavi uygulanması mortalite ve morbidite oranlarını azaltabilmektedir.

  • Başa Dön
  • Özet
  • Giriş
  • Materyal ve Metot
  • Bulgular
  • Tartışma
  • Kaynaklar
  • Giriş
    Akut arter tıkanıklığı embolik yada trombotik materyalin arteryel yapıyı tıkaması sonucunda lokalize iskemi oluşması yanında sistemik bazı komplikasyonlara da yol açabilen bir hastalıktır1. Emboli kelimesi ilk kez 1854 yılında Virchow tarafından kullanılmıştır2. İlk başarılı embolektomi girişimi ise 1911 yılında Labey tarafından uygulanmıştır3. Gerek aterosklerozun üst ekstremitede daha az görülmesi, gerekse kollaterallerin yaygınlığı nedeniyle üst ekstremitede semptomlar daha hafif seyretmektedir4. Bu çalışmada akut arter tıkanıklığı nedeniyle başvuran hastalara uygulanan embolektomiler ve sonuçları retrospektif olarak değerlendirilmiştir.
  • Başa Dön
  • Özet
  • Giriş
  • Materyal ve Metot
  • Bulgular
  • Tartışma
  • Kaynaklar
  • Materyal ve Metot
    Çalışmada Fırat Üniversitesi Tıp Fakültesi Kalp ve Damar Cerrahisi Anabilim Dalı’nda Ocak 1994 ile Mart 2014 yılları arasında üst ekstremitede akut arter tıkanıklığı nedeniyle opere edilen 48 hasta retrospektif olarak değerlendirildi. Hastaların klinik şikayetlerinin başlaması ile hastaneye geliş arasında geçen süre sorgulanarak ilk 12 saatte gelenler Grup I, 12 saatten sonra başvuranlar ise Grup II olarak çalışmaya alındılar. İlk başvuru anında kas nekrozu, katılık ve diğer irreversibilite bulguları yerleşmiş olup doğrudan amputasyon gereken hastalar çalışma dışında tutuldular.

    I.Gruptaki 20 hastanın (%41) 13’ü erkek (%65), 7’si kadındı (%35). Yaşları 25 ile 86 arasında değişen olguların yaş ortalamaları 60.4 olarak bulundu. Hastaların 6’sına arteryel doppler ultrasonografi ile tanı konulurken (%30), 3’üne bilgisayarlı tomografik anjiyografi ile (%15), 11’ine fizik muayene ve el doppleri ile tanı konularak operasyona alındı (%55). Hastaların 12’sinde sağ (%60), 8’inde sol ekstremitede (%40) akut arter tıkanıklığı mevcuttu. 2 hasta dış merkezde başarısız embolektomi operasyonu uygulanıp ileri tetkik için kliniğimize gönderilmişti (%10).

    II. gruptaki hastaların 19’u erkek (%67), 9’u kadındı (%33). Yaşları 42 ile 90 arasında değişen olguların yaş ortalamaları 67.4 olarak bulundu. Hastaların 9’una arteryel doppler ultrasonografi ile tanı konulurken (%33), 7’sine bilgisayarlı tomografik anjiyografi ile (%25), 12’sine de fizik muayene ve el doppleri ile tanı konularak operasyona alındı (%42). Hastaların 17’sinde sağ (%61), 11’inde sol ekstremitede (%39) akut arter tıkanıklığı mevcuttu. 6 hasta dış merkezde başarısız embolektomi operasyonu uygulanıp ileri tetkik için kliniğimize gönderilmişti (%21).

    Hastaların tümüne öncelikli olarak brakiyal embolektomi uygulandı. Grup I deki hastaların 9’unda tıkayıcı materyal proksimal düzeyden (%45), 6’sında ise distal arter yatağından (%30), 5’inde de hem proksimal, hem de distal damar yatağından çıkarıldı (%25). Grup II deki hastaların 14’ünde tıkayıcı materyal proksimal düzeyden (%50), 8’inde distal arter yatağından (%28), 6’sında da hem proksimal, hem de distal damar yatağından çıkarıldı (%22).

    Cerrahi Teknik: Tüm olgularda hemodinamik stabilizasyonu takiben tam monitörizasyon ile birlikte lokal anestezi eşliğinde operasyon uygulandı. Lokal anesteziyi tölere edemeyen hastalara anestezi ekibi ile görüşülerek sedasyon desteği verildi. Antekübital insizyon ile brakiyal artere ulaşıldı ve dönüldü. Daha distalde ulnar ve radiyal artere ulaşılarak naylon tapelerle dönüldü. 100 IU/kg. standart heparin sistemik yolla verildikten sonra brakiyal, radiyal ve ulnar arter klemplendi. Brakiyal arter transvers insizyon ile açıldı. Damarın çapına göre 3 yada 4 F Fogarty embolektomi kateteri distal ve proksimale gönderilerek işlem tıkayıcı materyal gelmeyene kadar tekrarlandı. Arter insizyonu 6/0 prolen ile kapatılarak klempler alındı. Cilt altı ve cilt insizyonları usülüne uygun olarak kapatılarak işleme son verildi.

    Klinik Takip: Tüm hastalara işlem sonrasında 18 IU/kg/saat devamlı infüzyon şeklinde başlanıp ACT düzeyi 200-250 sn. arasında olacak şekilde standart heparin 48 saat süresince verildi. 48 saat sonrasında düşük molekül ağırlıklı heparin hastanın kilosuna göre günde 2 defa subkutan olarak uygulandı. Atriyal fibrilasyonu, kalp kapak hastalığı ve kardiyak trombüsü bulunan hastalar INR düzeyi 2-2.5 aralığında olacak şekilde kumadinize edildi. Tüm hastalar işlem sonrasında günlük 150 mg. dozunda asetil salisilik asit ve oral antibiyoterapi başlanarak taburcu edildiler.

  • Başa Dön
  • Özet
  • Giriş
  • Materyal ve Metot
  • Bulgular
  • Tartışma
  • Kaynaklar
  • Bulgular
    Hastaların 26’sında (%54) yapılan ekokardiyografi (EKO) sonucunda 12’sinde (%25) mitral kapak hastalığı, 10’unda (%21) aort kapak hastalığı, 22’sinde (%46) kalp yetmezliği, 4’ünde (%8) kardiyak trombüs tespit edilmiş olup, 27 hastada (%56) ise permanent atriyal fibrilasyon (AF) mevcuttu. Tüm bu hastalar işlem sonrasında INR düzeyi 2-2.5 aralığında olacak şekilde uygun doz ile kumadinize edildiler. Hastaların eşlik eden patolojileri Tablo 1’de gösterilmiştir.


    Büyütmek İçin Tıklayın
    Tablo 1: Akut arter tıkanıklığına eşlik eden diğer patolojiler

    Retromboz gelişimi nedeniyle 7 hastada embolektomi işlemi tekrarlandı (%15). Birden fazla reembolektomi uygulanan hastaların sayısı Grup I’de 2 (%10), Grup II’ de ise 5 (%18) olarak tesbit edildi. 3 hastada ek olarak alt ekstremitede akut arter tıkanıklığı nedeniyle femoral embolektomi (%6), 2 hastada diğer üst ekstremitede tıkanıklık nedeniyle brakiyal embolektomi işlemi (%4) ek olarak hastanede yattığı süre içerisinde uygulandı. Grup I deki hastaların 3’ü (%15), Grup II’deki hastaların 5’i (%18) daha önceden akut arter tıkanıklığı nedeniyle farklı ekstremitelerinden embolektomi operasyonu geçirme öyküsüne sahiptiler.

    Cerrahi sonrasında 6 hastada (%12) ilgili ekstremiteye ilave cerrahi işlem uygulanması gerekti. Bu hastalardan 3’üne (%6) brakiyal artere safen ven ile interpozisyon, 3’üne de (%6) brakiyal arter ile radiyal arter arasına safen ven ile bypass uygulandı. Ek cerrahi işlem uygulanan hastaların tümü Grup II’de yer almaktaydı. Ek olarak 4 hastada (%8) serebrovasküler hastalık, 2 hastada (%4) akut böbrek yetmezliği, 2 hastada (%4) myokardiyal infarktüs gelişti. 4 hastada (%8) iskeminin devam etmesi nedeniyle fasiyotomi uygulandı. Bu hastalardan 3’ü (%6) amputasyon amaçlı plastik cerrahi kliniğine devir edildi. Amputasyon seviyeleri el bileği düzeyinden gerçekleştirildi. Hastalara uygulanan ek cerrahi işlemler Tablo 2’de gösterilmiştir. Hastalardan 6’sı (%12) hastanede takibi devam ederken kaybedilmiştir. Bu hastalardan 2’sinde (%4) devam eden asidoz, 2’sinde (%4) serebrovasküler hastalık, 1’inde (%2) akut böbrek yetmezliği ve 1’inde (%2) myokardiyal infarktüs ölüm sebebi olarak belirlendi.


    Büyütmek İçin Tıklayın
    Tablo 2: Ek cerrahi girişimler

    Hayatını kaybeden 6 hastanın 4’ü (%67) Grup II’de yer almaktaydı. Miyokardiyal enfarktüs ve serebrovasküler hastalık nedeniyle kaybedilen 2 hasta (%33) da Grup I hastasıydı. Mortalite oranımız 6 hasta ile % 12 olarak tespit edilmiştir. Hastaların grupları ve mortalite oranları Şekil 1’de, mortalite nedenleri Tablo 3’de gösterilmiştir.


    Büyütmek İçin Tıklayın
    Şekil 1: Gruplardaki Hastalar ve Mortalite oranları


    Büyütmek İçin Tıklayın
    Tablo 3: Mortalite nedenleri

  • Başa Dön
  • Özet
  • Giriş
  • Materyal ve Metot
  • Bulgular
  • Tartışma
  • Kaynaklar
  • Tartışma
    Akut arter embolisi olan bir hastanın tedavisinde birincil amacın hastanın yaşamasını sağlamak, ikincil amacın ise ekstremitenin hayatiyetini sağlamak olduğu vurgulanmaktadır5. Üst ektremite akut arter tıkanıklığı ile ilgili sınırlı sayıda yayın bulunmasına rağmen tüm ekstremite akut tıkanıklıkları arasında oranı %17’lerde olarak bildirilmektedir6. Akut arter tıkanıklıkları daha çok aterosklerotik damar yatağında gelişen trombüs oluşumu yada tıkanan damarın proksimalinden köken alan emboli materyalinin genellikle bifurkasyon bölgelerine oturması ile meydana gelen bir hastalıktır. Arteryel emboli hastalarının %81’inde başlangıç birdenbire olmakla beraber yaklaşık beşte birinde ise hastalık progresif seyir gösterir7. Yaşlılarda aterosklerotik zeminde gelişen trombozlarla sık karşılaşılırken, gençlerde etyolojide emboli ve nonaterosklerotik tromboz olayları daha sık görülmektedir8. Tanısında sıklıkla ani olarak kliniğin oluşması, evvelinde o ekstremite ile ilgili herhangi bir şikayetin olmaması yol gösterici olmaktadır. Üst ekstremitede embolinin en sık yerleşim yeri brakiyal arter olarak bildirilmiştir2. Bu çalışmada hastalarda embolinin en sık yerleştiği yer olarak brakiyal arter tespit edilmiştir. En sık nedeni olarak atriyal fibrilasyon ve kalp hastalıkları tanımlanmaktadır9,10. Bizim çalışmamızda da hastaların 27’sinde (%56) atriyal fibrilasyon, 22’sinde (%46) de kardiyak patoloji tespit edilmiştir. Üst ekstremitede embolinin alt ekstremiteye oranla daha az görüldüğü bilinmektedir11. Genellikle hastaya fizik muayene uygulanırken el doppleri ile yapılan nabız muayenesi tanı ve tedaviyi planlama açısından yeterli olmaktadır. Doppler ultrasonografi ile %87-95 hassasiyet ve %93-94 özgüllük oranları bildirilmiştir5,12. Bu nedenle tedaviyi geciktirecek ek işlemlere başvurulması da iskemi süresini uzatarak hastaların klinik durumunu kötüleştirebilecektir. Bu çalışmada da 23 hastaya (%48) ek işlem uygulanmadan tanı konulmasının ardından hemen cerrahi işlem uygulanmış ve başarılı takip sonuçları elde edilmiştir. Yapılan çalışmalarda ilk 12 saat içerisinde yapılan müdahalelerde mortalite oranı %4-12 iken, 12 saati geçen müdahalelerde mortalite oranı %15-37 olarak bildirilmiştir13-15. Grup I deki hastalarda mortalitemiz 2 hasta (%4) iken Grup II hastaları incelendiğinde mortalitemiz 4 hasta (%8) olarak tespit edilmiştir. Bu durum erken cerrahi müdahalenin akut arter tıkanıklıkları için ne derece önemli olduğunu ortaya koymaktadır.

    Fogarty embolektomi kateteri ile ilgili daha önceki yayınlarda bildirilmiş olan komplikasyonlar olan endotel yaralanması, diseksiyon, arter rüptürü, perforasyon ve plastik materyal kopmasına bu çalışmada hiç rastlanmamıştır.

    Birçok çalışmada belirtildiği gibi işlemi takiben oluşan reperfüzyonun neden olduğu kompartman sendromuna karşı dikkatli olunmalıdır. Doku basıncının 30 mmHg’yi geçtiği durumlarda fasiyotomi önerilmektedir16. Bizim çalışmamızda da Grup I hastalarının hiçbirinde fasiyotomi ihtiyacı olmamış ancak Grup II hastalarından 3’üne (%11) fasiyotomi uygulanması gerekmiştir.

    Erken tromboembolektomi ile birlikte proksimal ve distal damar yatağında yeniden trombüs oluşumunu önlemek için heparinizasyon şarttır17. Bu çalışmada da hastaların tamamına standart heparin infüzyonu 48 saat boyunca uygulanmış ve sonrasında düşük molekül ağırlıklı heparine geçilmiştir. Kapak hastalığı ve atriyal fibrilasyonu olan hastalarımıza da oral antikoagulan tedavisi uygulanmış olup INR düzeyi 2-2.5 aralığında olacak şekilde doz ayarlaması yapılmıştır.

    Tromboembolektomi sonrasında retromboz oranı yapılan çalışmalarda %4-10 aralığında olarak rapor edilmiş olup bizim çalışmamızda da bu oran 7 hasta ile % 14.5 olarak bulunmuştur. Retromboz gelişen 7 hastanın 2’si (%28) Grup I hastası iken 5’i (%72) Grup II hastası olarak tespit edilmiştir.

    İskemi devam ettiği için ampute olan hastalarımızın sayısı 3 olup (%6), amputasyon seviyesi tümünde el bileği üzeri olarak uygulanmış olup bu hastaların tamamı Grup II hastalar olarak tespit edilmiştir. Yapılan bir çalışmada amputasyon oranlarının % 9 civarında, diğer bir çalışmada da %15 civarında tespit edilmiş olması da bizim çalışmamızdaki amputasyon oranlarının literatürler ile uyumlu olduğunu göstermektedir18,19.

    Sonuç olarak üst ekstremitede kollateral yapının alt ekstremitelere oranla daha yaygın olması nedeniyle klinik olarak hafif seyretmesine rağmen halen önemli bir mortalite ve morbidite nedeni olduğu gözlemlenmiştir. Üst ekstremite arter tıkanıklıklarında hastalığın oluştuğu an ile carrahi tedavi arasında geçen süre diğer tüm tıkayıcı damar hastalıkları için olduğu gibi mortalite ve morbidite üzerine esas belirleyici faktör olarak bir kez daha ortaya çıkmıştır. Çalışmamızda mortalite oranımızın %12 olması ve tüm bu hastaların %66’sının Grup II hastalar oluşu, ampute olan 2 hastamızın tamamının Grup II hastalar olması da tanı ile cerrahi arasında geçen sürenin ne derece önemli olduğunu bir kez daha gözler önüne sermektedir. Bu sebeple fizik muayene ve el doppleri ile akut arter tıkanıklığı tanısı konulabilen hastalarda ileri görüntüleme metodları ile hastanın iskemi süresi uzatılmadan erken dönem cerrahisinin uygulanması ile çok daha başarılı sonuçların elde edilebileceği kanaatini taşımaktayız.

  • Başa Dön
  • Özet
  • Giriş
  • Materyal ve Metot
  • Bulgular
  • Tartışma
  • Kaynaklar
  • Kaynaklar

    1) Constantini V, Lenti M. Treatment of ocute occlusion of peripheral arteries. Thromb Res 2002; 106: 285-294.

    2) Brewster DC, Chin AK, Fogarty TJ. Arterial thromboembolism. In: Rutherford RB, (Editor) Vascular Surgery. Third Edition, Philedelphia: WB Saunders Company, 1989, 546-564.

    3) Mosny E, Dumont J. Embolie femorale au cours d’un restrecissement mitral pur. Ateriotomie. Guerison. Bull Acad Med 1911; 66: 358-361.

    4) Hernandez-Richter T, Angele MK, Helmberget T, et al. Acute ischemia of the upper extremity long-term results following thromboembolectomy with the Fogarty catheter. Langenbecks Arch Surg 2001; 386: 261-266.

    5) Ranke C, Cruetzing A, Alexander K. Duplex scanning of the peripheral arteries: correlation of the peak velocity ratio with angiographic diameter reduction. Ultrasound Med Biol 1992; 18: 433-440.

    6) Licht PB, Balezantis T, Wolff B, et al. Longterm outcome following thromboembolectomy in the upper extremity. Eur J Vasc Endovasc Surg 2004; 28: 508-512.

    7) Heimovici H. Arterial embolism of the extremities and technique of embolectomy. In: Heimovici H, Ascer E, Hollier LH, (Editors). Vascular Surgery. Fourth Edition, Cambridge: Masachusetts Blackwell Science, 1996; 423-444.

    8) Patel N, Sacks D, Patel RI, et al. SCVIR reporting standarts fort he treatment of acute limb ischemia with use of transluminal removal of arterial thrombus. J Vasc Interv Radiol 2001; 12: 559-570.

    9) Abbott WM, Maloney RD, MCCabe CC, et al. Arterial embolism: A 44 year perspective. Am J Surg 1982; 143: 464-469.

    10) Jarret F, Detmer E. Arterial thromboemboli, factors affecting mortality and morbidity. J Cardiovasc Surg 1981; 22: 454-455.

    11) Fogarty TJ, Daily PQ, Shumway NE, et al. Experience with balloon catheter technique for arterial embolectomy. Am J Surg 1971; 22: 231-239.

    12) Polak J, Karmel MI, Meyerovitz MF. Acuuracy of color doppler flow mapping for evaluation of the severity of femoropopliteal arterial disease: A prospective study. J Vasc Interv Radiol 1991; 2: 471-479.

    13) Greenberg RK, Ouriel K. Arterial thromboembolism. In: Rudherford RB, Cronnenwett JL, Glovicky P, Johnston KW, Kepmczinki RF, Krupski WC, (Editors). Vascular Surgery. Fifth Edition, Philidelphia: WB Saunders, 2000: 822-835.

    14) Keçeligil HT, Küsdül M, Gökgözoülu G, et al. Akut periferik arteryel tıkanıklıklar: 179 olgunun sunumu. Türk Göğüs Kalp Damar Cer Derg 1999; 7: 319-323.

    15) Erentuğ V, Mansuroğlu D, Bozbuğa NU, et al. Akut arteryel tıkanıklıklarda cerrahi tedavi. Türk Göğüs Kalp Damar Cer Derg 2003; 11: 236-239.

    16) Martin LC, Mc Kenney MG, Sosa JL, et al. Management of lower extremity arterial trauma. J Trauma 1994; 37: 591-599.

    17) Holm J, Schersten T. Anticoagulant treatment during and after embolectomy. Acta Chir Scand 1972; 138: 683-687.

    18) Taşdemir HK, Ceyran H. Üst ekstremite akut arteryel tıkanıklıkları ve erken dönem sonuçları. Erciyes Tıp Dergisi 2009; 31: 44-48.

    19) Earnshaw JJ. Demography and etiology of acute leg ischemia. Semin Vasc Surg 2001; 14: 86-92.

  • Başa Dön
  • Özet
  • Giriş
  • Materyal ve Metot
  • Bulgular
  • Tartışma
  • Kaynaklar
  • [ Başa Dön ] [ Özet ] [ PDF ] [ Benzer Makaleler ] [ Yazara E-Posta ] [ Editöre E-Posta ]
    [ Ana Sayfa | Editörler | Danışma Kurulu | Dergi Hakkında | İçindekiler | Arşiv | Yayın Arama | Yazarlara Bilgi | E-Posta ]