[ Ana Sayfa | Editörler | Danışma Kurulu | Dergi Hakkında | İçindekiler | Arşiv | Yayın Arama | Yazarlara Bilgi | E-Posta ]
Fırat Üniversitesi Sağlık Bilimleri Tıp Dergisi
2019, Cilt 33, Sayı 3, Sayfa(lar) 127-135
[ Özet ] [ PDF ] [ Benzer Makaleler ] [ Yazara E-Posta ] [ Editöre E-Posta ]
Tıp Fakültesi Son Sınıf Öğrencilerinin Cinsiyete Göre Tıp Eğitimi ile İlgili Görüşleri ve Mesleki Beklentileri
Türkkan ÖZTÜRK KAYGUSUZ, Ahmet ERENSOY
Fırat Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Tıp Eğitimi Anabilim Dalı, Elazığ, TÜRKİYE
Anahtar Kelimeler: Tıp eğitimi, tıp öğrencisi, uzmanlık eğitimi, mesleki yeterlilik, kaygı
Özet
Amaç: Bu çalışma, Tıp Fakültesi son sınıf öğrencilerinin tıp eğitimi ile ilgili görüşlerinin, gelecekle ilgili kaygı ve mesleki beklentilerinin ve bunların cinsiyete göre değişkenliğinin belirlenmesi amacıyla yapılmıştır.

Gereç ve Yöntem: Çalışmaya, Tıp Fakültesi son sınıfta okuyan 124 öğrenci alınmıştır. Öğrencilerin demografik ve tıp fakültesi tercih özellikleri, mezuniyet sonrası çalışma hayatına yönelik beklenti (tercih) özellikleri, uzmanlık eğitimi tercih özellikleri, mesleki yeterlilik ve özgüven özellikleri bölümleri ve her bölümün içeriğine uygun sorulardan oluşan bir anket, yüz yüze görüşme tekniği ile öğrencilere uygulanmıştır. Elde edilen veriler, cinsiyete göre değerlendirilmiş, sonuçlar frekans dağılımı ve yüzdeler şeklinde sunulmuştur.

Bulgular: Öğrencilerin bazı demografik ve mesleki beklentilerinin cinsiyet farklılığına göre değiştiği görülmüştür. Cinsiyetlerine göre yaş, medeni durum, fakültede okudukları yıl sayıları arasında istatistiksel olarak anlamlı fark saptanmıştır. Mezuniyet sonrası görev yapılacak yerde tek hekim olmanın kız öğrencileri anlamlı olarak tedirgin ettiği, öğrencilerin çoğunluğunun hasta ile baş başa kalma ve Tıp da Uzmanlık Sınavı (TUS)’nı kazanamama kaygısı taşıdıkları görülmüştür. Öğrencilerin çoğunluğunun, tıp eğitimi süresince almış oldukları pratik ve teorik eğitimin mezuniyet sonrası mesleklerini icra etmede yeterli olmayacağını düşündükleri saptanmıştır.

Sonuç: Öğrencilerin çoğunluğu pratik ve teorik eğitimlerinin yeterli olmadığını düşünmekte, mezun olunca hasta ile baş başa kalma ve TUS’u kazanamama kaygısı taşımaktadır.

  • Başa Dön
  • Özet
  • Giriş
  • Materyal ve Metot
  • Bulgular
  • Tartışma
  • Kaynaklar
  • Giriş
    Tıp eğitiminin temel amacı, toplum ve birey sağlığının gelişimini sağlayacak iyi hekimler yetiştirmektir. Yaşam boyu sürecek tıp eğitiminin temeli, mezuniyet öncesi eğitim döneminde atılmaktadır. Bu nedenle, mezuniyet öncesi eğitim döneminde hekim adaylarına mesleksel yetkinliklere (bilgi, beceri, tutum ve davranış) sahip olarak yetişmelerini sağlayacak eğitimin verilmesi son derece önem arz etmektedir 1-4. Tıp fakültelerinde verilen eğitimler ile hekimlerin iyi bir dinleyici, gözlemci, iletişimci ve etkin bir klinisyen olarak yetişmeleri amaçlanmaktadır 5.

    Ülkemizde yapılan araştırmalarda 6-8, tıp fakültesinde okuyan öğrencilerin büyük bir çoğunluğunun üniversite tercihini kendilerinin yaptığı ve bu tercihinden dolayı da büyük oranda memnun oldukları saptanmıştır. Öğrencilerin tıp fakültesini tercih etme nedenleri arasında insanlığa hizmet etmek, saygınlık, iyi para kazanmak, mezuniyet sonrası iş garantisi olması ve aile yönlendirmesi sayılabilir 9-11.

    Tıp fakültesi son sınıf öğrencilerinin endişe ve stres kaynağı olabilecek birçok konu ile karşı karşıya oldukları bilinmektedir. Bu konular arasında hasta ve ölüm ile karşılaşma, hastalara kasıtsız olarak zarar verme ve yanlış tanı koyma endişesi, acil hastaya yaklaşım, acil durumlarda hızlı karar alma gereği, kabiliyet ve beklenti arasındaki uyumsuzluk, klinik becerilerde ve ilaç yazmadaki yetersizlik, çalışma koşullarının iyi olmaması sayılabilir. Ayrıca gelişmemiş ya da gelişmekte olan bölgelerde pratisyen hekim olarak çalışmak, uzmanlık sınavına yeterince hazırlanamamak ve uzmanlık sınavında başarısız olmak ekonomik ve toplumsal statü açısından hekimlik mesleğinden beklentilerle yüklenmiş tıp fakültesi öğrencileri ve genç hekimler için ciddi bir sorun teşkil etmektedir. Bununla birlikte mecburi hizmet, aile hekimliği ve genel sağlık sigortası gibi yapılanmalar, hekimlerin gelecek kaygılarını daha da artırmaktadır 7,12<-r14>.

    Ülkemizde tıp fakültesi öğrencilerin çoğunluğunun hedefi bir branşta uzmanlaşmaktır. Uzmanlık sınavını kazanıncaya kadar göreve başlamayı düşünmeyen, göreve başladıktan sonra uzmanlık sınavına hazırlanmaya devam etmeyi planlayan öğrenciler çoğunluktadır. Bu nedenle mezuniyet öncesi dönemde Tıpta Uzmanlık Sınavı’nı (TUS) kazanamama kaygısı ile yüklenen öğrencilerin büyük kısmı TUS’a hazırlanmak için bu amaçla açılmış dershanelere gitmekte, mezuniyet öncesi eğitime gereği kadar önem verememekte ve bunun sonucunda da gelecekten büyük oranda kaygı duymaktadırlar 5,7,13-15.

    Fakültemiz son sınıf öğrencileriyle görüşmeler sırasında, onların almış oldukları eğitim ve gelecek ile ilgili kaygılar taşıdıkları gözlemlendi.

    Bu çalışma, son sınıf öğrencilerinin fakültemizde aldıkları tıp eğitimi hakkındaki görüşlerinin, kendilerini mezuniyet sonrasına ne kadar hazır hissettiklerinin, gelecek ile ilgili kaygı ve hedeflerinin saptanması, bulguların kız ve erkek öğrenciler arasında değişip değişmediğinin belirlenmesi amacıyla yapılmıştır.

  • Başa Dön
  • Özet
  • Giriş
  • Materyal ve Metot
  • Bulgular
  • Tartışma
  • Kaynaklar
  • Materyal ve Metot
    Kesitsel-tanımlayıcı nitelikteki bu çalışmanın örneklemini, üniversitemiz son sınıf öğrencilerinden ulaşılabilen tümü oluşturmuştur. Girişimsel Olmayan Araştırmalar Etik Kurulu’ ndan onay alındıktan (31.05.2018 tarih ve 10/01 toplantı karar no) sonra tıp fakültesi son sınıf öğrencilerine uygulanmıştır. Çalışmayı kabul etmeme ve/veya ulaşılamama nedenleriyle 166 öğrenciden ancak 124’ü (%75) çalışmaya alınmıştır. Öğrencilerin nöbet usulü çalışmaları ve halk sağlığı stajında hastane dışında eğitim almaları nedeni ile bir kısmına ulaşılamadı. Çalışmanın amacı kapsamında; öğrencilerin demografik ve tıp fakültesi tercih özellikleri, mezuniyet sonrası çalışma hayatına yönelik beklenti (tercih) özellikleri, uzmanlık eğitimi tercih özellikleri, mesleki yeterlilik ve özgüven özellikleri bölümlerinden oluşan bir anket hazırlanmış ve bu anket yüz yüze görüşme tekniği 16 ile öğrencilere uygulanmıştır.

    Anket çalışması sonucunda toplanan verilerin analizinde, SPSS 22,0 paket programı kullanılmış, elde edilen veriler Pearson Ki-Kare ve Fisher Exact testi ile analiz edilerek değerlendirilmiş, bulgular frekans dağılımı ve yüzdeler şeklinde tablolar halinde sunulmuştur.

  • Başa Dön
  • Özet
  • Giriş
  • Materyal ve Metot
  • Bulgular
  • Tartışma
  • Kaynaklar
  • Bulgular
    Çalışmaya katılan 124 öğrencinin 64’ü (%51.6) kız ve 60’ı (%48.4) erkekti. Öğrencilerinin demografik ve tıp fakültesini tercih etme özelliklerine bakıldığında; kız öğrencilerin %82.8’inin, erkek öğrencilerin ise %81.6’sının 24-27 yaş aralığında olduğu; kızların hepsinin, erkeklerin ise %93.3’ünün bekâr olduğu; kızların %93.8’inin, erkeklerin %7.3’ünün 6 yıldır fakültede okudukları; kızların %48.4’ünün, erkeklerin %43.3’ünün burs aldığı; kızların %85.9’unun, erkeklerin %85’inin tıp fakültesinde okumanın kendi tercihleri olduğu; kızların %51.8’inde, erkeklerin %30.2’sinde okudukları tıp fakültesinin ilk üç tercihleri arasında yer aldığı saptanmıştır. Kızların %48.4’ünün, erkeklerin %33.3’ünün tıp fakültesini, insanlığa hizmet etmek için tercih ettikleri görülmüştür. Kız ve erkek öğrenciler arasında yaş, medeni durum, fakültedeki okuma yıl sayıları bakımından istatistiksel olarak anlamlı (P<0.05) farklılıklar tespit edilmiştir. İyi para kazanmak için tıp fakültesini tercih eden erkek öğrencilerin oranı %15.0 iken kızlarda bu oran %9.4’tür, aradaki fark anlamlı bulunmuştur (P<0.05). Mezuniyet sonrası iş garantisi olduğu için tıp fakültesini tercih eden erkek öğrencilerin oranı %15.0 iken kızlarda bu oran %9.4’tür, aradaki fark anlamlı bulunmuştur (P<0.05) (Tablo 1).


    Büyütmek İçin Tıklayın
    Tablo 1: Son sınıf öğrencilerinin cinsiyete göre demografik verileri ve tıp fakültesi tercih özellikleri

    Öğrencilerin cinsiyete göre mezuniyet sonrası çalışma hayatına yönelik beklenti (tercih) özelliklerine bakıldığında kız ve erkekler arasında anlamlı bir farklılığın olmadığı; kızların %37.5’inin, erkeklerin ise %35’inin toplum sağlığı merkezinde (TSM) çalışmak istedikleri görülmüştür. Mezuniyet sonrası çalışılmak istenilen merkezler (yerleşke) arasında kızların %32.8’nin, erkeklerin ise %14.3’ünün büyük şehir merkezlerinde çalışmak istedikleri saptanmıştır (P<0.05). Kızların %70.3’ünün, erkeklerin ise %51.6’sının mesleğini yaparken aynı zamanda TUS’a hazırlanmayı düşündüğü, kızların %15.6’sının, erkeklerin ise %26.7’sinin TUS’a hazırlanmaksızın bir süre pratisyen hekim olarak çalışıp, deneyim kazanmayı istediği anlaşılmıştır. Kızların %60.9’unun, erkeklerin ise %53.3’ünün TUS’a hazırlık dershanesine gittikleri görülmüştür. Bu parametreler açısından kızlar ve erkekler arasında anlamlı bir fark saptanmamıştır (P>0.05) (Tablo 2).


    Büyütmek İçin Tıklayın
    Tablo 2: Son sınıf öğrencilerinin cinsiyete göre mezuniyet sonrası çalışma hayatına yönelik beklenti (tercih) özellikleri

    Öğrencilerin uzmanlık eğitimi tercih özelliklerine bakıldığında; kızların daha çok dermatoloji bölümünü (%12.5), erkeklerin ise daha çok göz hastalıkları (%8.3) ve kulak burun boğaz hastalıklarını (%8.3) uzmanlık alanı olarak düşündüğü; kızların %46.9’unun, erkeklerin ise %53.3’ünün mesleki doyum/bilimsel gelişim için uzmanlık eğitimini almak istedikleri saptanmıştır. Bu parametreler açısından kızlar ve erkekler arasında anlamlı bir fark saptanmamıştır (P>0,05) (Tablo 3).


    Büyütmek İçin Tıklayın
    Tablo 3: Son sınıf öğrencilerinin cinsiyete göre uzmanlık eğitimi tercih özellikleri

    Öğrencilerin cinsiyete göre mesleki yeterlilik ve özgüven özelliklerine bakıldığında; tıp eğitimi süresince almış oldukları pratik eğitimlerini kız öğrencilerin %85.9’u, erkeklerinde %70’i yetersiz olarak belirtirken (P<0.05), teorik eğitimlerini ise kızların %78.1’i, erkeklerinde %66.7’si yetersiz görmektedir (P<0.05). Öğrencilerin, aldıkları pratik ve teorik eğitimlerin mezuniyet sonrası mesleklerini icra etmede yeterli olmayacağı düşüncesinde oldukları anlaşılmıştır (Tablo 4). Kızların %32.8’inin, erkeklerin ise %30’unun kardiyo pulmoner canlandırma (KPC), entübasyon ve acil müdahalelerde eğitimlerinin eksik olduğunu düşündükleri saptanmıştır. Görev yapılacak yerde tek hekim olmanın kızların %95.3’ünü, erkeklerin ise %76.7’sini tedirgin ettiği anlaşılmıştır. Meslek yaşamına ilişkin olarak en çok kaygı yaratan durumlar; erkeklere göre kızlarda daha anlamlı olarak TUS’u kazanamama ve nerede görev yapacağını bilmeme kaygısı (P<0.05), istatistiksel olarak anlamlı olmasa da erkeklerde en çok hasta ile baş başa kalma (%26.7) kaygısı olduğu bulunmuştur (P>0.05). Alınan pratik eğitimin mezuniyet sonrası mesleğini icra etmek için yetersiz olduğunu kızlar daha çok belirtmiş, aradaki fark anlamlı bulunmuştur (P=0.032). Görev yapılacak yerde tek hekim olarak çalışma tedirginliği kızlarda anlamlı olarak daha fazla saptanmıştır (P=0.003) (Tablo 4).


    Büyütmek İçin Tıklayın
    Tablo 4: Son sınıf öğrencilerinin cinsiyete göre mesleki yeterlilik ve özgüven özellikleri

  • Başa Dön
  • Özet
  • Giriş
  • Materyal ve Metot
  • Bulgular
  • Tartışma
  • Kaynaklar
  • Tartışma
    Tıp eğitimi planlaması yapılırken öğrencilerin demografik yapısı, toplum ve okulun sosyal/ekonomik yapılanması, müfredat eksiklikleri, eğitim boyunca yaşanan sıkıntılar, öğrencilerin mesleki gelecek beklentileri, kariyer tercihleri ve ülkenin ihtiyacı olan sağlık yapılanması gibi faktörlerin ve bu faktörlerin yıllar içerisindeki değişimlerinin göz önünde bulundurulması gerekmektedir 17-19.

    Tıp fakültesi son sınıf öğrencileri, hem öğrenci hem de intern doktor olarak klinik çalışmalarda bulunmakta, hasta tanı ve tedavisinde yer almaktadır. Öğrenciler, mezuniyet sonrası tüm sorumluluğun kendilerinde olacağı gerçeğini görmekte ve bu nedenle de idealist düşünce ve tavırlar içerisine girmektedirler. Son sınıf öğrencilerinin gerek teorik gerekse pratik eğitimlerindeki eksikliklerinin farkına varmaları ve kariyer planlamaları gibi gerçeklerle yüzleşmelerinden dolayı, kaygı düzeyleri giderek artmaktadır 20,21.

    Çalışmada kız öğrencilerin %96.9’unun 22-25 yaş, erkeklerin ise %81,6’sının 24-27 yaş aralığında olduğu tespit edilmiştir. Bu bulgular, ülkemizde yapılan çeşitli çalışmalarda 7,14 saptanan tıp fakültesi son sınıf öğrencilerinin yaş ortalamasına benzerlik göstermiştir. Çalışmada öğrencilerin %16’sının eğitim sürelerini uzattıkları görülmüştür. Literatürde Tıp fakültesinde eğitim süresini 6 yıldan fazla uzatma oranı %27.4-%6.2 gibi bildirilmiştir. Bu oranlar fakülteler arası değişim göstermektedir 9,14. Erkek öğrencilerin %6.7’sinin evli olduğu kızların ise hiçbirinin evli olmadığı saptanmış ve bu farklılık istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur.

    Literatür çalışmaları 7<,r8>, tıp fakültesinde eğitim almayı öğrencilerin kendilerinin tercih ettiklerini göstermektedir. Literatürle benzer şekilde bu çalışmada da öğrencilerin %85.4’ü tıp fakültesinde okumayı kendileri tercih etmiş, bu açıdan kız ve erkek öğrenciler arasında anlamlı bir farklılık saptanmamıştır. Kızların %51.8’i, erkeklerin ise %30.2’si, okudukları üniversitenin tıp fakültesinin, ilk üç tercihleri arasında olduğunu belirtmişlerdir.

    Yapılan değişik çalışmalarda 9,17,22 öğrencilerin tıp fakültesini tercih etme sebepleri arasında insanlara hizmet etmek, bu işi sevmek, statü kazanmak, kolay iş imkânı bulmak ve para kazanmak gibi nedenlerin olduğu belirtilmiştir. Bu çalışmada da benzer şekilde öğrencilerin tıp fakültesini en çok tercih etme sebebinin, insanlığa hizmet etmek olduğu (kızlarda %48.4, erkeklerde %33.3), bunu kızlarda aile baskısının, erkeklerde ise saygın bir meslek olmasının ve iyi para kazanmanın izlediği görülmüştür. Öğrencilik döneminde başlayıp, mesleğe atıldıktan sonra da devam eden ve yaşam boyu süren yoğun tıp eğitiminin varlığı yanında büyük özveri gerektiren hekimlik mesleğini, öğrencilerin insanlığa hizmet etmek amaçlı tercih etmeleri, bu mesleğin zorluklarını göze almalarının en büyük nedeni olabilir. Yapılan benzer bir araştırmada 10; hekim adayları arasında sadece aileleri istediği için hekimlik mesleğini seçenlerin oranı ise çalışmadan oldukça farklı olarak, yüksek (%63.6) bulunmuştur.

    Öğrencilerin mezuniyet sonrası çalışmak istedikleri birimler arasında tercih farklılıkları vardır. Yapılan bir araştırmada 23, öğrencilerin sadece %2.5’inin sağlık ocağında çalışmak istediği belirtilmiştir. Çalışmada ise kız ve erkek öğrencilerin büyük bir çoğunluğu (%63.7) pratisyen hekim olarak birinci basamak sağlık hizmetinde çalışmak istediklerini belirtmiştir. Öğrencilerin çalışma yeri tercihleri arasındaki bu değişim, son yıllarda sağlık politikalarındaki olumsuz gelişmelere ve görev yeri olarak öğrenciler üzerinde en az kaygıya sebep olan aile hekimliğine olan ilginin artmasına bağlanmıştır 5,13.

    Hekim adayları görev yeri olarak genellikle il merkezlerinde çalışmayı tercih etmektedir 17,24. Çalışmada da benzer şekilde öğrencilerin büyük bir çoğunluğu (kızların %73.6’u, erkeklerin %58.9’u) il merkezlerinde veya büyük şehirlerde çalışmak istediklerini belirmişlerdir.

    Tıp fakültesinde okuyan öğrencilerin büyük bir çoğunluğunun hedefinde bir branşta uzmanlaşma düşüncesi vardır 15. Türkiye’de uzman doktor olabilmek için TUS’ un kazanılması gerekmektedir. Ülkemizde her 10 hekimden ancak biri uzmanlık eğitimi alabilmektedir. Bunun nedenleri arasında tıp fakültesi öğrenci kontenjanlarının artırılmasına rağmen uzmanlık kontenjanlarının artırılmaması, bunun sonucu olarak ta pratisyen hekim sayısının her yıl artması ve TUS’ u kazanamayanların yıllar içerisinde birikmesi sayılabilir 5. Çalışmada 7 (%5.6) öğrenci uzmanlık düşünmediğini belirtmiştir. Çalışmada kızların %70.3’ü, erkeklerin ise %51.6’sı pratisyen hekim olarak çalışırken aynı zamanda TUS’a hazırlanmayı düşündüklerini bildirmişlerdir. Bununla birlikte kızların %15.6’sının, erkeklerin ise %26.7’sinin bir süre TUS hazırlığı yapmadan pratisyen hekim olarak çalışıp deneyim kazanmayı istedikleri anlaşılmıştır. Yapılan bazı çalışmalarda 13,14 ise öğrencilerin çoğunluğunun TUS’ u kazanıncaya kadar göreve atanmayı düşünmedikleri bildirilmiştir.

    Tıp fakültesi öğrencileri, eğitim aldıkları süre içerisinde, tıp eğitimlerinin yanında TUS’a da ayrıca hazırlanmaktadırlar. Bu nedenle TUS dershanelerine gitme, öğrenciler arasında oldukça yaygın bir hal almıştır 7,14. Çalışmada, öğrencilerin büyük bir çoğunluğunun (kızların %70.3’ü, erkeklerin %68.3’ü) TUS’a hazırlandığı ve öğrencilik dönemlerinde (kız öğrencilerin %60.9’u, erkek öğrencilerin %53.3’ü) TUS’a yönelik dershanelere gittikleri saptanmıştır. Öğrenciler arasında bu oranın yüksek olması, öğrencilerin TUS’ u biran önce kazanma endişelerinin göstergesi olabilir. Willcock ve ark. 20, Avustralya’da tıp fakültesi beşinci ve son sınıf öğrencilerini kapsayan bir çalışmada, son sınıf öğrencilerinin duygusal tükenme ve duyarsızlaşmalarının beşinci sınıflara oranla anlamlı derecede yüksek olduğunu saptamış ve bunun nedeni olarak öğrencilere yapılan son yıl sınavlarını göstermişlerdir. Aynı şekilde Dahlin ve ark. 25, birinci, ikinci ve son sınıf öğrencileri arasında yaptıkları çalışmada, öğrencilerin duygusal tükenme düzeyleri arasında anlamlı fark olmadığını saptamış, bunu da çalışmanın yapıldığı Karolinska Enstitüsü’nde son yıl sınavlarının olmamasına bağlamışlardır.

    Tıp fakültesi öğrencilerinin branş tercihlerinin zaman içerisinde değiştiğini bildiren çalışmalar vardır 9,24. Tıp öğrencilerinin uzmanlık tercihlerinin farklı olması cinsiyet, yaşanılan yer, anne/baba eğitimi ve yaş gibi faktörlere bağlanmıştır 17,26. Yapılan bir çalışmada 27 öğrencilerin daha çok dâhili branşlarda uzmanlaşmak istedikleri, cerrahi branşları ise daha çok erkek öğrencilerin tercih ettiği belirtilmiştir. Açık ve ark. 23, çalışmalarında kız öğrencilerin daha çok çocuk sağlığı ve hastalıkları (%21.3), kadın hastalıkları ve doğum (%21.3) ile kardiyoloji (%13.8 ) branşlarını seçtiğini; erkek öğrencilerin ise çocuk sağlığı ve hastalıkları (%17.9), kardiyoloji (%17.6) ve iç hastalıkları (%12.8) branşlarını tercih ettiklerini bildirmişledir. Son yıllarda dermatoloji, göz hastalıkları ve kulak burun boğaz hastalıkları gibi branşlara olan tercih eğiliminin artması, bu branşların acil müdahale gerekliliğinin az olmasına, daha spesifik bir dal olmasına ve yan dal gerekliliğinin olmamasına bağlanabilir. Çalışmada kızların en çok tercih ettiği ilk üç branş sırası ile dermatoloji (%16), göz hastalıkları (%10) ve kadın hastalıkları ve doğum (%10) olurken erkekler arasında ilk üç tercih sırası ile göz hastalıkları (%10.9), kulak burun boğaz hastalıkları (%10.5) ve kardiyoloji (%8.7) olmuştur. Kız öğrencilerin beyin ve sinir cerrahisi, nükleer tıp, acil tıp, ortopedi ve travmatoloji ile üroloji gibi branşları; erkek öğrencilerin ise kadın hastalıkları ve doğum, dermatoloji, anesteziyoloji ve reanimasyon, radyoloji, aile hekimliği, iç hastalıkları ve temel bilimler gibi branşları hiç tercih etmedikleri görülmüştür.

    Öğrenciler arasında tıp eğitiminin önemli bir basamağını oluşturan preklinik (temel bilimler) branşlar ile birinci basamak sağlık hizmetinin temeli olan aile hekimliği konusunda uzmanlaşma eğilimi oldukça düşüktür. Literatürde aile hekimliği dışında branşlarda uzmanlaşma isteği %67 olarak bildirilmiştir 17. Literatürde tıp fakültesi son sınıf öğrencilerinin %1.5’inin temel bilimleri uzmanlık alanı olarak düşündüğü ve Kadınlar arasında temel bilimlerin uzmanlık alanı olarak düşünülmediği bildirilmiştir. Çalışmada, preklinik branşlarda uzmanlaşma isteğinin öğrenciler arasında literatürle benzer şekilde çok düşük (%3.1) olduğu, ancak preklinik branşların uzmanlık alanı olarak erkekler tarafından düşünülmediği bulunmuştur 28. Öğrenciler arasında tıp eğitiminin temelini oluşturan temel tıp bilimleri bölümlerinin tercih edilmesini artırmak için yönetimsel ve eğitim bazında iyileştirmelerin yapılması gerektiği düşünülmüştür.

    Uzman hekim olarak çalışma isteğinin sebepleri arasında kişisel ilgi, sevgi, mesleki tatmin, mesleki kariyer, mesleki prestij ve iyi maddi gelirinin olması sayılmaktadır 8,17,23,24,27,29,30. Çalışmada, kız öğrencilerin %52.6’sının, erkek öğrencilerin ise %60,4’ünün mesleki doyum/bilimsel gelişim için uzmanlık eğitimi almak istediği saptanmıştır.

    Tıp fakültesi son sınıf öğrencilerinin, kendilerini pratik ve/veya teorik konularda yetersiz hissettikleri görülmektedir. Yapılan çalışmalarda 7,8, pratik ve teorik konularda kendisini yeterli hisseden son sınıf öğrencilerinin oranı %14.8-%20.2 arasında değişirken; öğrencilerin %61.4’ünün pratik uygulamalarda, %38.5’inin ise teorik konularda kendilerini yetersiz hissettikleri bildirilmiştir. Klinik becerilerde hissedilen yetersizliğin, tıp eğitimi süresince pratiğe dayalı eğitimde yaşanan aksaklıklardan kaynaklandığı bildirilmiştir. Bu çalışma, son sınıf öğrencilerinin büyük bir çoğunluğunun (kızların %66.7’si, erkeklerin %85.9’u), tıp eğitimi süresince almış oldukları pratik ve teorik eğitimin mezuniyet sonrası mesleklerini icra etmede yeterli olmayacağını düşündüklerini göstermiştir. Yalçınoğlu ve ark. 7, çalışmalarında kız öğrencilerin %86.9’unun, erkek öğrencilerin ise %63.5’inin acil hastaya yaklaşım konusunda kendilerini yetersiz hissettiklerini bildirmişlerdir. Çalışmada da kızların %50’sinin, erkeklerin ise %55.2’sinin KPC, entübasyon ve acil müdahale konularında kendilerini yetersiz hissettikleri saptanmıştır. Çalışmada, tıp eğitimi süresince alınan pratik eğitimin mesleklerini icra etmede yetersiz olması ve görev yapılacak yerde tek hekim olarak çalışma konusunda tedirgin olma düşüncesi bakımından kız ve erkek öğrenciler arasında anlamlı fark saptanmıştır. Öğrencilerin bu konudaki kaygılarını gidermek ve bu sorunu çözebilmek için tıp eğitimi süresince, tıbbi pratik uygulamalara daha çok yer verilmesi, tanı/tedavi ve müdahale konuları üzerinde daha çok durulması, acil staj süresinin uzatılarak öğrencilerin acil hasta ile daha çok karşılaşmasının sağlanması ve acil hastaya yaklaşımın öğretilmesinin gerekli olduğu düşünülmüştür.

    Tıp fakültesi son sınıf öğrencileri arasında kaygıya yol açan önemli nedenlerden biri de hekimlik mesleğini yaparken uğrayabilecekleri şiddettir. Yapılan bir çalışmada 31, öğrencilerin büyük çoğunluğunun (%95.7), mesleklerini yaparken uğrayabilecekleri şiddet nedeniyle kaygılandığı ve bu durumun öğrencilerin büyük çoğunluğunda çalışma yeri seçimini etkilediği belirtilmiştir. Çalışmada, görev yapılacak yerde tek hekim olarak çalışmanın, kızların %95.3’ünü, erkeklerin ise %76.7’sini tedirgin ettiği saptanmış, kızlarda erkeklere nazaran istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur.

    Eğitim döneminin sonuna gelen hekim adayları arasında mesleki gelecek kaygısı taşımayan öğrenci oranı oldukça düşüktür. Öğrenciler en çok TUS’u kazanamama ve hasta ile baş başa kalma konusunda tedirginlikler yaşamaktadır 14,30,32. Çalışmada, öğrencilerin %91.1’inin mesleki gelecek kaygısı yaşadığı saptanmıştır. Kızlarda istatistiksel olarak anlamlı en çok TUS’ u kazanamama (%30.6) ve görev yerini bilememek kaygısı yaşanmaktadır. Erkekler de ise en çok hasta ile baş başa kalma (%26.7) kaygısı taşındığı görülmüştür.

    Tıp fakültesinin son sınıfı, hekim adaylarının sahaya çıkmadan önce bir hekimde olması gereken bilgi, beceri, tutum, idari ve hukuki sorumluluk gibi donanımların kazanılması gereken bir dönemdir. Bu nedenle bu dönemde gerek öğrenciler gerekse eğiticiler tarafından eksikliklerin farkına varılıp, planlı bir şekilde giderilmesi gerekmektedir. Mezuniyet sonrası dönem için eksikliği hissedilen konuların, tıp eğitim sürecince aralıklı olarak tespit edilmesi, bu konularda eğitim müfredatında değişikliklere gidilmesi, pratik eğitimlerde öğrencilerin yeterliliğinin sağlanacağı eğitim modellerinin geliştirilmesi, mesleki tatmin ve güven ortamı açısından iyileştirmelerin yapılmasının gerekli olduğunu düşünmekte bu konularda daha detaylı araştırmaların yapılmasına ihtiyaç vardır.

  • Başa Dön
  • Özet
  • Giriş
  • Materyal ve Metot
  • Bulgular
  • Tartışma
  • Kaynaklar
  • Kaynaklar

    1) Sayek İ. Tıp Eğitiminin Gelişimi ve Değişim: 21. Yüzyılda Tıp Eğitimi. In: Sayek İ, Turan S, Naçar M, Akalın AA (Editörler). Tıp Eğiticisi El Kitabı. Ankara: Güneş Tıp Kitabevleri, 2016: 3-11.

    2) Sayek İ, Kiper N, Odabaşı O. Türk Tabipler Birliği Mezuniyet Öncesi Tıp Eğitimi Raporu. Ankara: Türk Tabipler Birliği Yayınları, 2008.

    3) Roddie IC. The Edinburgh Declaration. Lancet 1988; 332: 908.

    4) Dyrbye LN, Thomas MR, Shanafelt TD. Systematic review of depression, anxiety, and other indicators of psychological distress among U.S. and Canadian medical students. AAMC 2006; 81: 354-373.

    5) Sayek İ, Odabaşı O, Kiper N. Türk Tabipler Birliği Mezuniyet Öncesi Tıp Eğitimi Raporu 2010. Ankara: Türk Tabipler Birliği Yayınları, 2010.

    6) Karaoğlu N. Şeker M. Klinik öncesi yıllardaki tıp öğrencilerinin anksiyete ve depresyon düzeyleri ve etkili olabilecek faktörler. TAF Prev Med Bull 2011; 10: 303-312. 7. Yalçınoğlu N, Kayı İ, Işık ŞT, ve ark. İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi son sınıf öğrencilerinin tıp eğitimi ile ilgili görüşleri. İstanbul Tıp Fakültesi Dergisi 2012; 75: 41-45.

    8) Köksal S, Vehid S, Tunçkale A, ve ark. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi öğrencilerinin tıp eğitimi ve mezuniyet sonrasıyla ilgili tutumları. Cerrahpaşa Tıp Dergisi 1999; 30: 251-258.

    9) Özmen P, Sahin S, Çetin M, Türk YZ. 2012 Yılı Gülhane Askeri Tıp Fakültesi mezunu tabiplerin eğitim algıları ve gelecek düşünceleri. Gülhane Tıp Dergisi 2013; 55: 261-268.

    10) Yaşar AB, Özdemir B, Kılıçtaş Ç, ve ark. “Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi son sınıf öğrencilerinin eğitimlerini değerlendirmesi”. http://tip.kocaeli.edu.tr/docs /raporlar_sunumlar/tip_egitimi_arastirmasi/ 20.05.2013.

    11) Draper C, Louw G. What is medicine and what is a doctor? Medical students’ perceptions and expectations of their academic and Professional career. Med Teach 2007; 29: 100-107.

    12) Üstü Y, Uğurlu M, Kasım İ, Eğitici MT. Sağlıkta dönüşüm projesi sonrası sağlık kurumlarına başvuru sıklıklarının değerlendirilmesi. Konuralp Tıp Dergisi 2012; 4: 48-53.

    13) Mayda AS, Yılmaz M, Bolu F, ve ark. Bir tıp fakültesi 4, 5 ve 6. sınıf öğrencilerinde gelecek ile ilgili kaygı durumunun değerlendirilmesi. Düzce Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü Dergisi 2014; 4: 7-13.

    14) Canbaz S, Sünter T, Aker S, Pekşen Y. Tıp fakültesi son sınıf öğrencilerinin kaygı düzeyi ve etkileyen faktörler. Genel Tıp Dergisi 2007; 17: 15-19.

    15) Ergin A, Bozkurt Aİ, Uzun SU. Pamukkale Üniversitesi Tıp Fakültesi öğrencilerinin ve asistanlarının umutsuzluk düzeyi ve etkileyen etmenler. Sağlık Çalışanlarının Sağlığı 5. Ulusal Kongre Kitabı 2015: 208-210.

    16) Akgül A. Tıbbi Araştırmalarda İstatistiksel Analiz Teknikleri: SPSS Uygulamaları. 3. Baskı, Ankara: Yükseköğretim Kurulu Matbaası, 2005.

    17) Gąsiorowski J, Rudowicz E, Safranow K. Motivation towards medical career choice and future career plans of Polish medical students. Adv Health Sci Educ 2015; 20: 709-725.

    18) Karaoglu N, Ongel K, Seker M. The reasons forbeing a doctor and the future expectations. Health MED 2010; 2: 335-343.

    19) Karaoglu N, Seker M. Role of desire and expectations on physicological well-being of medical students. Med Teach 2009; 31: 961.

    20) Willcock SM, Daly MG, Tennant CC, Allard BJ. Burnout and psychiatric morbidity in new medical graduates. Med J Aust 2004;181:357-360.

    21) Jadoon NA, Yaqoob R, Raza A, Shehzad MA, Zeshan SC. Anxiety and depression among medical students: A cross-sectional study. J Pak Med Assoc 2010; 60: 699-702.

    22) Györffy Z, Birkas E, Sandor I. Career motivation and burnout among medical students in Hungary – could altruism be a protection factor? BMC Med Educ 2016;16: 182.

    23) Açık Y, Oğuzöncül F, Polat A, Güngör Y, Güngör L. Fırat Üniversitesi Tıp Fakültesi öğrencilerinin tıp eğitimi ve mezuniyet sonrası hakkındaki düşünceleri. Toplum ve Hekim 2002; 17: 195-201.

    24) Assefa T, Haile Mariam D, Mekonnen W, Derbew M. Medical students’ career choices, preference for placement, and attitudes towards the role of Medical Instruction In Ethiopia. BMC Med Educ 2017; 17: 96.

    25) Dahlin M, Joneborg N, Runeson B. Performance-based self-esteem and burnout in a cross sectional study of medical students. Med Teach 2007; 29: 43-48.

    26) Heiligers PJ. Gender differences in medical students’ motives and career choice. BMC Med Educ 2012;12: 82.

    27) Ergin A, Dikbaş E, Bozkurt Aİ, ve ark. Tıp fakültesi öğrencilerin mezuniyet sonrası kariyer seçimi ve etkileyen faktörler. Tıp Eğitimi Dünyası 2011; 32: 8-17.

    28) Dörtyol BG. Tıp fakültesi son sınıf öğrencilerinin mezuniyet sonrası ile ilgili düşünceleri, kariyer seçimleri ve etkileyen faktörler. Tıp Eğitimi Dünyası 2017; 50; 13-21.

    29) Knox KE, Getzin A, Bergum A, et al. Short report: Factors that affect specialty choice and careerplans of Wisconsin’s medical students. WMJ 2008;107: 369-373.

    30) Çan G, Kapucu M, Türk H. Karadeniz Teknik Üniversitesi Tıp Fakültesinden mezun olacak öğrencilerin gelecek kaygıları. Ondokuz Mayıs Üniversitesi Tıp Dergisi 2000; 17: 246-251.

    31) Turla A, Aydın B, Ünlü B. İntern hekimlerin hekime yönelik şiddet konusunda yaşanmışlıkları ve düşünceleri. Adli Tıp Bülteni 2012; 17: 5-11.

    32) Yeniçeri N, Mevsim V, Özçakar N, ve ark. Tıp eğitimi son sınıf öğrencilerinin gelecek meslek yaşamları ile ilgili yaşadıkları anksiyete ile sürekli anksiyetelerinin karşılaştırılması. Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi 2007; 21: 19-24.

  • Başa Dön
  • Özet
  • Giriş
  • Materyal ve Metot
  • Bulgular
  • Tartışma
  • Kaynaklar
  • [ Başa Dön ] [ Özet ] [ PDF ] [ Benzer Makaleler ] [ Yazara E-Posta ] [ Editöre E-Posta ]
    [ Ana Sayfa | Editörler | Danışma Kurulu | Dergi Hakkında | İçindekiler | Arşiv | Yayın Arama | Yazarlara Bilgi | E-Posta ]