[ Ana Sayfa | Editörler | Danışma Kurulu | Dergi Hakkında | İçindekiler | Arşiv | Yayın Arama | Yazarlara Bilgi | E-Posta ]
Fırat Üniversitesi Sağlık Bilimleri Tıp Dergisi
2010, Cilt 24, Sayı 3, Sayfa(lar) 147-153
[ Özet ] [ PDF ] [ Benzer Makaleler ] [ Yazara E-Posta ] [ Editöre E-Posta ]
Kadın ve Erkek Yaşlı Bireylerde Depresyonun Sağlıkla İlgili Yaşam Kalitesi ve Yaşam Memnuniyeti Üzerine Etkisi
Tülay TARSUSLU ŞİMŞEK1, Eylem TÜTÜN YÜMİN1, Meral SERTEL1, Asuman ÖZTÜRK1, Murat YÜMİN2
1Abant İzzet Baysal Üniversitesi, Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Yüksekokulu, Bolu, TÜRKİYE
267 nolu Aile Hekimliği, Bolu, TÜRKİYE
Anahtar Kelimeler: Yaşlı, depresyon, yaşam memnuniyeti, yaşam kalitesi
Özet
Amaç: Bu çalışmanın amacı, yaşlı bireylerde depresyonun yaşam kalitesi ve yaşam memnuniyeti üzerine etkisini incelemekti.

Gereç ve Yöntem: Çalışmaya 65 yaş ve üstü 52 kadın, 95 erkek toplam 147 yaşlı birey dahil edilmiştir. Yaş, boy, kilo gibi demografik bilgileri alınan bireylerin, medeni durum, eğitim durumu, çocuk sayısı, sosyal güvence, yardımcı araç-gereç kullanıp kullanmadıkları, kronik hastalık hikayesi alınmıştır. Depresyon düzeyini belirlemek amacıyla Geriatrik Depresyon Ölçeği (GDÖ), sağlıkla ilgili yaşam kalitesini değerlendirmek için Nottingham Sağlık Profili (NHP) ve yaşam memnuniyetini değerlendirmek için Yaşam Memnuniyeti Skalası (YMS) kullanılmıştır.

Bulgular: Depresyon oranı en yüksek kadınlarda, sağlıkla ilgili yaşam kalitesi ve yaşam memnuniyeti ise en yüksek erkeklerde bulunmuştur. Kadınlar ve erkekler arasında depresyon ve yaşam kalitesi açısından pozitif yönde anlamlı bir fark bulunmuş (p<0.05), yaşam memnuniyeti açısından bir farklılık bulunmamıştır (p>0.05). Hem kadın hem de erkek bireylerde depresyon ile NHP'nin enerji seviyesi, ağrı, emosyonel reaksiyon, uyku, sosyal izolasyon parametreleri ve toplam NHP arasında pozitif yönde bir ilişki bulunmuştur (p<0.05).

Sonuç: Depresyon yaşlı bireylerde sağlıkla ilgili yaşam kalitesini ve yaşam memnuniyetini etkileyen önemli bir faktör olup, yaşlı bireylerde sağlıkla ilgili yaşam kalitesini arttırabilmek amacıyla fiziksel, fizyolojik ve emosyonel iyilik halinin takibi sağlanmalıdır.

  • Başa Dön
  • Özet
  • Giriş
  • Materyal ve Metot
  • Bulgular
  • Tartışma
  • Kaynaklar
  • Giriş
    Depresif hastalıkların 2020 yılında dünya çapında özrün en önemli nedenlerinden biri olacağı öngörülmektedir1-3. Depresyon hastalıkları yaşlı nüfusta oldukça yaygın olarak görülen fizyolojik bir problem olup, kişiler ve aileleri üzerinde küçümsenmeyecek derecede kişisel, ekonomik ve sosyal yıkımlar meydana getirebilmektedir4. Yapılan farklı çalışmalarda, yaşlı bireylerde depresyon prevelansının %0.4-35 oranında olduğu tespit edilmiştir5. Depresif semptomlar genel yaşlı popülasyonunda %1-16 oranında görülürken, kurumda yaşayan yaşlı bireylerde bu oranın %14-42 arasında değiştiği tespit edilmiştir6. Türkiye'de yapılan çalışmalarda, huzurevinde yaşayan yaşlı bireylerde depresyon görülme oranının daha yüksek olduğu bulunmuştur. Bekaroğlu ve ark.7 yaptıkları çalışmada, kendi evinde yaşayan yaşlı bireylerde depresyon sıklığını %35, Nahçıvan ve Demirezen8 ise %50 oranında bulmuşlardır. Hacıhasanoğlu ve Yıldırım9, Demet ve ark.10, Maral ve ark.11 huzurevinde yaşayan yaşlılarda yaptıkları çalışmada ise depresyon görülme sıklığı sırasıyla %55, %35.9, %48.1 olarak bulunmuştur.

    Depresyon yaşlı bireylerde fiziksel ve kognitif özre neden olmakta, demans insidansı ve intihar eğilimini arttırabilmekte, enerjide azalma ve negatif ruh hali ile birlikte motivasyonda azalmaya neden olabilmektedir12-17. Depresyonun neden olduğu bu gibi faktörler bireyin günlük yaşam aktivitelerindeki performansını ve sağlıkla ilgili yaşam kalitesini olumsuz yönde etkilemektedir17-21. Depresif veya irrite ruh hali bireyin günlük aktivitelere olan ilgisini veya memnuniyetini azaltmaktadır18. Buna paralel olarak, günlük yaşam aktivitelerinde bağımlı olmak da depresif ruh haline neden olmaktadır18-20. Yapılan çalışmalarda, depresif hastaların sağlıkla ilgili yaşam kalitelerinin sağlıklı popülasyona oranla daha kötü olduğu bulunmuştur22,23. Depresif yaşlı bireylerde yapılan bazı çalışmalarda sağlıkla ilgili yaşam kalitesi ve fonksiyonel yetenekler arasında negatif bir ilişki bulunmuştur20,22,24. Depresyon tedavisinin bireylerin enerji düzeyini arttırdığı ve kişinin ruh halini düzelttiği, bunun da bireyin yaşam memnuniyeti ve yaşam kalitesini pozitif yönde etkilediği bildirilmektedir18,25.

    Bu çalışmanın amacı, kadın ve erkek yaşlı bireylerde depresyonun yaşam memnuniyeti ve sağlıkla ilgili yaşam kalitesi üzerine etkisini incelemekti.

  • Başa Dön
  • Özet
  • Giriş
  • Materyal ve Metot
  • Bulgular
  • Tartışma
  • Kaynaklar
  • Materyal ve Metot
    Çalışmaya Bolu ilinde yaşayan ve çalışmaya gönüllü olarak katılmayı kabul eden, kooperasyonu olan 65 yaş ve üstü yaşlı bireyler dahil edilmiştir. Değerlendirmeler yüz yüze görüşme yöntemi uygulanarak yapılmıştır. Okuma yazması olan bireylerin anket formunu doldurmaları istenmiş, okuma güçlüğü çeken veya okuma yazması olmayan bireyler için sorular araştırmacı tarafından okunmuş ve bireylerin vermiş olduğu cevaplar araştırmacı tarafından işaretlenmiştir.

    Bu çalışma, Bolu Klinik Araştırmalar Etik Kurulu'nda değerlendirilmiş olup, etik açıdan uygun bulunmuştur (2009/18).

    Çalışma kapsamında yaş, boy, kilo gibi demografik bilgileri alınan bireylerin, medeni durumu, eğitim durumu, çocuklarının olup olmadığı, sosyal güvenceleri, yardımcı araç-gereç kullanıp kullanmadıkları, kronik hastalık hikayesi alınmıştır. Depresyon düzeyini belirlemek amacıyla Geriatrik Depresyon Ölçeği (GDÖ)26, sağlıkla ilgili yaşam kalitesini değerlendirmek için Nottingham Sağlık Profili (NHP)27,28 ve yaşam memnuniyetini değerlendirmek için Yaşam Memnuniyeti Skalası (The Satisfaction with Life Scale -YMS)29,30 kullanılmıştır.

    Geriatrik Depresyon Ölçeği (GDÖ): Brink ve ark.31 tarafından oluşturulan yaşlı popülasyona yönelik bir ölçektir ve 30 sorudan oluşan bir değerlendirme aracıdır. Ölçeğin ülkemizde geçerlilik ve güvenilirlik çalışması Sağduyu ve ark.26 tarafından 1997 yılında yapılmıştır. Ölçeğin puanlamasında depresyon lehine verilen her yanıt için 1 puan, depresyonu desteklemeyen yanıtlara 0 puan verilerek toplam depresyon puanı olarak kabul edilmektedir. Ölçekten alınabilecek puanlar 0-30 arasındadır. GDÖ'de kesme puanı 14 olarak kabul edildiğinde, ölçeğin duyarlılığının 0.90, özgüllüğünün 0.94 olduğu hesaplanmıştır.

    Nottingham Sağlık Profili (NHP): Sağlıkla ilgili yaşam kalitesini değerlendirmek için NHP'nin Türkçe versiyonu kullanılmıştır27. NHP, kişinin algıladığı sağlık problemlerini ve bu problemlerin normal günlük aktiviteleri etkileme düzeyini ölçen bir genel yaşam kalitesi anketidir. Anket, 38 maddeden oluşur ve sağlık statüsü ile ilgili altı boyutu değerlendirir: Enerji (3 madde), ağrı (8 madde), emosyonel reaksiyonlar (9 madde), uyku (5 madde), sosyal izolasyon (5 madde) ve fiziksel aktivite (8 madde). Sorulara evet veya hayır seklinde cevap verilir. Her bir bölüme 0-100 arası puanlama yapılır. 0 en iyi sağlık durumunu, 100 en kötü sağlık durumunu gösterir. Çalışma kapsamında NHP'nin alt skorları ve toplam NHP puanı değerlendirilmiştir. Toplam NHP puanı alt skorların toplamından elde edilmiştir28.

    Yaşam Memnuniyeti Skalası (YMS): Yaşam memnuniyetini değerlendirmek amacıyla Yaşam Memnuniyeti Skalası'nın Türkçe versiyonu kullanılmıştır29. YMS, 1985 yılında Diener ve ark.28 tarafından geliştirilmiş geçerli ve güvenirliği olan bir skaladır. 5 maddeden oluşan 7 puan üzerinden değerlendirilen likert tip skaladır. 7 ile 35 puan arasında puanlanır ve puanın yükselmesi kişinin yaşam memnuniyetindeki artışı ifade eder.

    İstatistiksel analiz: Verilerin analizi için SPSS 10.0 for Windows istatistik programı kullanılmıştır. Değerlendirme sonuçları aritmetik ortalama ± standart sapma (X±SD) olarak verilmiştir. İstatitistiksel analizde değerlendirme parametreleri arasındaki ilişki için Pearson korelasyon katsayısı, kadın ve erkek bireyler arasında değerlendirme parametrelerindeki farklılığı belirleyebilmek için t testi kullanılmıştır. Depresyon, sağlıkla ilgi yaşam kalitesi ve yaşam memnuniyeti arasındaki etkileşime lineer regresyon analizi ile bakılmıştır. Uygulanan tüm analizlerde anlamlılık derecesi p<0.05 olarak kabul edilmiştir.

  • Başa Dön
  • Özet
  • Giriş
  • Materyal ve Metot
  • Bulgular
  • Tartışma
  • Kaynaklar
  • Bulgular
    Çalışmaya 52 (%35.4) kadın, 95 (%64.6) erkek toplam 147 yaşlı birey dahil edilmiştir. Çalışmaya dahil edilen bireylerin demografik bilgileri, eğitim, çocuk sayısı medeni durum, kronik hastalık varlığı, yardımcı cihaz kullanımı ve sosyal güvenceye ait bilgiler Tablo 1. de gösterilmiştir. Kronik hastalık öyküsünde kadınlarda diyabet, hipertansiyon ve romatizmal hastalıklar, erkeklerde ise kronik akciğer hastalıkları, kalp yetmezliği ve hipertansiyon şikayetlerinin daha fazla olduğu görülmüştür.


    Büyütmek İçin Tıklayın
    Tablo 1: Bireylere ait sosyo-demografik bilgiler.

    Yapılan istatistiksel analizde bütün bireylerin %17.7'sinin, kadınların %25'inin, erkeklerin ise %13.7'sinin depresif olduğu belirlenmiştir.

    Çalışmaya dahil edilen kadın bireylerde depresyon ile NHP'nin enerji seviyesi, ağrı, emosyonel reaksiyon, sosyal izolasyon, uyku, fiziksel aktivite ve toplam NHP ile pozitif yönde bir ilişki bulunmuş, depreyon ve YMS arasında ise negatif yönde bir ilişki bulunmuştur (p<0.05). Erkek bireylerde de depresyon ile NHP'nin enerji seviyesi, ağrı, emosyonel reaksiyon, uyku, sosyal izolasyon parametreleri ve depresyon ile toplam NHP arasında pozitif yönde bir ilişki bulunmuştur (p<0.05). Depresyon ile NHP'nin fiziksel aktivite parametresi ve depresyon ile YMS arasında bir ilişki bulunmamıştır (p>0.05) (Tablo 2).


    Büyütmek İçin Tıklayın
    Tablo 2: Kadın ve erkek bireylerde depresyon, sağlıkla ilgili yaşam kalitesi ve yaşam memnuniyeti arasındaki ilişki

    Kadın ve erkek bireyler arasında yapılan istatistiksel analizde GDÖ, NHP'nin emosyonel reaksiyon, ağrı, enerji seviyesi, sosyal izolasyon, fiziksel aktivite parametreleri ve toplam NHP arasında bir fark bulunmuştur (p<0.05). YMS ile NHP'nin uyku parametresi arasında ise bir fark bulunmamıştır (p>0.05) (Tablo 3).


    Büyütmek İçin Tıklayın
    Tablo 3: Kadın ve erkek yaşlı bireylerde depresyon, sağlıkla ilgili yaşam kalitesi ve yaşam memnuniyeti arasındaki farklılık

    Yapılan regresyon analizinde kadın ve erkek bireylerde depresyonun yaşam kalitesi ve yaşam memnuniyetini olumsuz yönde etkilediği bulunmuştur (p<0.05) (Tablo 4).


    Büyütmek İçin Tıklayın
    Tablo 4: Kadın ve erkeklerde depresyon, sağlıkla ilgili yaşam kalitesi ve yaşam memnuniyeti ilişkisini gösteren lineer regresyon analizi

  • Başa Dön
  • Özet
  • Giriş
  • Materyal ve Metot
  • Bulgular
  • Tartışma
  • Kaynaklar
  • Tartışma
    Bu çalışmanın amacı, yaşlı kadın ve erkek bireylerde depresyonun yaşam memnuniyeti ve sağlıkla ilgili yaşam kalitesi üzerine etkisini incelemekti. Çalışmanın sonundaki temel bulgu, depresyon oranının kadınlarda daha fazla, sağlıkla ilgili yaşam kalitesi ve yaşam memnuniyetinin erkeklerde daha fazla olduğu, her iki cinsiyette de depresyon ile yaşam kalitesi arasında pozitif yönde bir ilişkinin olduğudur.

    Yapılan çalışmalarda düşük eğitim düzeyi, görme problemleri, yutma güçlükleri, ekonomik yetersizlikler, yaşam memnuniyetsizliği, kronik hastalığa sahip olma, bayan olma, kötü aile ilişkileri, fiziksel hastalıklar, ilaç kullanımı, boşanmış veya ayrılmış olma, günlük yaşam aktivitelerinde bağımlı olma, yalnız yaşama ve üriner inkontinansın yaşlılarda depresyon için risk faktörleri olduğu belirlenmiştir18,32-35. Yaşlı bireylerde depresyon oranının kadınlarda daha fazla olduğu tespit edilmiştir8,9,34. Artrit gibi kronik hastalıkların kadınlarda özre neden olduğu, kronik hastalıklara bağlı olarak görülen yürüme problemlerinin günlük yaşam aktivitelerinde memnuniyetsizliğe ve depresyon artışına neden olduğu görülmüştür17,20,21,36. Bizim çalışmamızda da yukarıdaki çalışmalara paralel olarak erkeklere oranla (%13.7) depresyon oranı kadınlarda (%25) daha yüksek bulunmuştur. Çalışmamızdaki bireylerde okuma oranı en düşük kadınlarda (kadınlarda %44.2, erkeklerde %22.1), dul olma (kadınlarda %55.8, erkeklerde %29.5), kronik hastalığa sahip olma (%75, erkeklerde %68.4) ve günlük işlerde yardımcı araç gereç kullanımı en çok kadınlarda (kadınlarda %30.8, erkeklerde %18.9) görülmüştür.

    Sağlıkla ilgili yaşam kalitesi hastalığın olmamasının yanı sıra, kişinin fiziksel, sosyal ve psikolojik açıdan aktif olmasını, kendisini iyi hissetmesini ve yaşam memnuniyetini kapsar37-39. Fiziksel, fizyolojik, mental sağlık problemleri yaşam memnuniyeti ve yaşam kalitesinde azalmayla sonuçlanmaktadır19-21,25,35. Chan ve ark.22 yaptıkları çalışmada, fiziksel durum ve depresyon ile sağlıkla ilgili yaşam kalitesi arasında bir ilişkinin olduğu tespit edilmiştir. Sharma'nın40 yaptığı çalışmada, birçok kronik hastalığın aynı anda olmasının yarattığı kümülatif travmaların depresyon ve sağlıkla ilgili yaşam kalitesinde düşüşle birlikte olduğu bulunmuştur. Kim ve ark.41 yaptıkları çalışmada, yaşlılarda düşük fiziksel fonksiyon, genel sağlık durumundaki kötüleşme ve yalnızlığın depresif semtomlar ile ilişkili olduğu bulunmuştur. Bizim çalışmamızda da hem kadın hem de erkeklerde depresyon ile sağlıkla ilgili yaşam kalitesi arasında pozitif yönde bir ilişkinin olduğu, ayrıca, kadınlarda depresyon ile yaşam memnuniyeti arasında da negatif yönde bir ilişkinin olduğu tespit edilmiştir. Her iki cinsiyette de depresyon ile enerji seviyesi, ağrı, emosyonel reaksiyon, sosyal izolasyon ve uyku arasında da pozitif yönde bir ilişki bulunmuştur. Bunun bir nedeninin, yaşlı kadın ve erkek bireylerin sosyal rolünü gerçekleştirmesine engel olan sağlık problemleri ve fiziksel aktivite güçlüklerinin bireyde üzüntü, sıkıntı ve rahatsızlık hissine neden olması ve sağlık durumundaki kötüleşme, fiziksel iyilik halindeki bozulma ile birlikte sağlıkla ilgili yaşam kalitesindeki düşüş olduğunu düşünüyoruz.

    Çalışmamızda elde edilen bir diğer sonuç, kadın ve erkekler arasında sağlıkla ilgili yaşam kalitesi açısından fark olup, yaşam memnuniyeti açısından fark olmadığıdır. Erkeklerle karşılaştırıldığında kadınların sağlıkla ilgili yaşam kalitelerinin ve yaşam memnuniyetlerinin daha kötü olduğu tespit edilmiştir. Ülkemizde, erkeklerle karşılaştırıldığında çalışma durumu, eğitim, ekonomik statü ve sosyal pozisyon açısından kadınlar erkeklere göre daha dezavantajlı konumdadır. Ataerkil toplum yapısına sahip olan ülkemizde, kırsal kesimlerde daha çok olmak üzere, gelenek ve görenekler doğrultusunda cinsiyete göre yapılan rol paylaşımları ve bu rol paylaşımlarında kadınlara getirilen kısıtlılıkların daha fazla olmasının kadınlarda yaşam kalitesi ve yaşam memnuniyetinde azalmayla sonuçlandığını düşünüyoruz. Yapılan çalışmalarda, yaşlı kadın ve erkeklerde yaşam kalitesi ve yaşam memnuniyeti açısından farklılıkların olduğu, evli bayanların yalnız ve boşanmış olan bayanlara göre daha yüksek yaşam memnuniyetine sahip oldukları bulunmuştur25,35. Finlandiya, Tayvan, Polonya, Hırvatistan, Japonya, Tahran'da yapılan farklı çalışmalarda, bizim çalışmamıza paralel olarak erkeklerle karşılaştırıldığında, sağlıkla ilgili yaşam kalitesinde kadınların daha dezavantajlı olduğu belirlenmiştir42-46. Orfila ve ark.36 yaptıkları çalışmada, kronik hastalıklar ve buna bağlı olarak görülen özürlerin kadınlarda sağlıkla ilgili yaşam kalitesinde azalmaya neden olduğunu bulmuşlardır. Aynı çalışmada, NHP'nin enerji seviyesi, uyku, ağrı, sosyal izolasyon, emosyonel reaksiyon, fiziksel mobilite değerlerinin de erkeklerle karşılaştırıldığında kadınlarda daha kötü olduğu bulunmuştur. Tajvar ve ark.43 yaptıkları çalışmada da fiziksel fonksiyon, ağrı, genel sağlık, sosyal fonksiyon, emosyonel reaksiyon parametreleri açısından karşılaştırıldığında kadın ve erkekler arasında bir farklılığın olduğu görülmüştür. Orfila ve ark.36 ve Tajvan ve ark.43 çalışmalarına paralel olarak bizim çalışmamızda da kadın ve erkek bireylerde enerji seviyesi, ağrı, emosyonel reaksiyon, sosyal izolasyon, fiziksel aktivite açısından farklılık olduğu, bu konuda erkeklerin daha avantajlı oldukları tespit edilmiştir. Çalışmamıza dahil edilen kadın bireylerde ciddi eklem ağrılarına ve yürüme güçlüklerine neden olan romatizmal hastalıkların daha yüksek oranda olmasının bu farklılığı açıklayan önemli bir ayrıntı olduğunu düşünüyoruz. Yürüme güçlükleri, ağrı ve düşük enerji düzeyi aktivite katılımını etkileyerek sosyal izolasyon ve emosyonel problemlere yol açabilmektedir.

    Oishi ve ark.47 yaptıkları çalışmada, yakın ilişkilerin ve gönüllü çalışmaların yüksek yaşam memnuniyetine neden olduğunu, yaşam memnuniyeti yüksek olan bireylerin aktivite katılımlarının, gelir ve eğitim düzeylerinin daha iyi olduğunu bulmuşlardır. Daig ve ark.37 yaptıkları çalışmada, yaşlı kadın ve erkeklerin yaşam memnuniyeti açısından farklılıklara sahip olduğu, aile bireyleri ile vakit geçirmenin kadınlarda yaşam memnuniyetini arttırdığı, erkeklerde ise boş vakit aktivitelerinin yaşam memnuniyetini arttırdığı bulunmuştur. Çalışmaya göre kadınlar çocukları ile vakit geçirmekten ve onlara bakmaktan zevk almakta, erkekler ise boş vakit aktivitesi yapmaktan zevk almaktadır. Gautam ve ark.39 yaptıkları çalışmada erkeklerde televizyon izleme, radyo dinleme, fiziksel aktivite katılımının, kadınlarda ise televizyon izleme ve radyo dinlemenin düşük depresyon oranı ile ilişkili olduğu bulunmuştur. Ülkemizde de yaşlı erkekler günün büyük bir bölümünü boş vakit aktiviteleri (kahvehane vb. ortamlara gitme gibi) yaparak ve arkadaşları ile görüşerek, kadınlar ise evde çocuklarına yardım ederek ve torunlara bakarak geçirmektedirler. Evde bulundukları süre içerisinde yaşlılar, televizyon izleme, müzik dinleme, komşuları ile vakit geçirme, bahçe düzenlemeleri gibi aktiviteler yapmaktan hoşlanmaktadırlar.

    Bu çalışmanın birkaç kısıtlılığı bulunmaktadır. Birincisi, sağlıkla ilgili yaşam kalitesini değerlendirmek amacıyla kullanılmış olan NHP yaşam kalitesinden çok sağlık sorgulaması olup, fiziksel ve mental özürlülük ve kısıtlılığı değerlendirmektedir. Bunun yerine jenerik ve yaşlılarda sağlıkla ilgili yaşam kalitesini değerlendiren daha spesifik bir skala veya değerlendirme yöntemi kullanılarak çalışmanın sonuçları çok daha farklı bir şekilde yorumlanabilirdi. Bir diğer kısıtlılık ise çalışmaya dahil edilen yaşlı bireylerin büyük bir çoğunluğunun kronik bir hastalığı söz konusu idi. Bireylerde görülen kronik hastalıklar farklı olup buna yönelik ilaç kullanımları da söz konusu idi. Fakat, bu çalışmada temel amaç olmaması dolayısıyla, yaşlılarda görülen bu hastalıklar ve kullanılan ilaçların depresyon üzerine etkileri incelenmemiştir. Yapılması planlanan başka çalışmalarda, yaşlılarda görülen hastalıklar, kullanılan ilaçlar ve bu ilaçların depresyon üzerine etkilerinin incelenmesinin veya göz önünde bulundurulmasının sonuçların yorumlanması açısından önemli olacağını düşünüyoruz.

    Ülkemizde yaşlı bireylerde sağlıkla ilgili yaşam kalitesi ve yaşam memnuniyetini inceleyen ve bu parametreleri etkileyen faktörleri belirlemek amacıyla yapılan çalışma sayısı oldukça yetersizdir. Bu çalışmanın sonuçlarının, yaşlı kadın ve erkeklerin sağlık durumlarını ele alırken, önleyici yaklaşımlarda bulunurken önemli olacağını ve bu konu ile ilgili yapılacak çalışmalar için referans olacağını düşünüyoruz.

    Sonuç olarak, çalışmamızda depresyonun kadınlarda erkeklere göre daha yaygın olduğu, hem kadın hem de erkeklerde sağlıkla ilgili yaşam kalitesini azalttığı, kadınlarda aynı zamanda yaşam memnuniyetini de düşürdüğü bulunmuştur. Günümüzde, sağlıkla ilgili yaşam kalitesinin değerlendirilmesi optimal tıbbi bakım için temel teşkil eder hale gelmiştir. Özellikle, giderek artan bir populasyonu oluşturan yaşlı bireylerin izlemlerinde ve rehabilitasyonlarında sağlıkla ilgili yaşam kalitesi ölçütleri her geçen gün daha fazla alanda kullanılmaktadır. Yaşam kalitesini optimum düzeyde tutmayı hedeflediğimiz yaşlılar için sağlıkla ilgili yaşam kalitesini ve yaşam memnuniyetini etkileyen faktörlerin belirlenerek, sorunların çözülmesi yaşlı bireylerin hayatına renklilik katacak ve pozitif yaşam tarzının benimsenmesini sağlayacaktır. Ülkemizde birey sayısı arttırılarak, geniş yaş grubunda yaşlı bireylerle birlikte yaş sınıflamasına göre sağlıkla ilgili yaşam kalitesi ve yaşam memnuniyetini değerlendiren daha çok çalışmaya ihtiyaç olduğunu düşünüyoruz.

  • Başa Dön
  • Özet
  • Giriş
  • Materyal ve Metot
  • Bulgular
  • Tartışma
  • Kaynaklar
  • Kaynaklar

    1) Lenze EJ, Rogers JC, Martire LM, et al. The association of late-life depression and anxiety with physical disability: a review of the literature and prospectus for future research. Am J Geriatr Psychiatry 2001; 9: 113-135.

    2) Murray CJ, Lopez AD. Alternative projections of mortality and disability by cause 1990-2020: global burden of disease study. Lancet 1997; 349: 1498-1504.

    3) World Health Organization (WHO). World Health Report. WHO: Geneva, 2004.

    4) Hansson L. Quality of life in depression and anxiety. Int Rev Psychiatry 2002; 14: 185-189.

    5) Beekman AT, Copeland JR, Prince MJ. Review of community prevalence of depression in later life. Br J Psychiatry 1999; 174: 307-311.

    6) Djernes JK. Prevalence and predictors of depression in population of elderly: a review. Acta Psychiatr Scand 2006; 113: 372-387.

    7) Bekaroğlu M, Uluutku N, Tanrıöver S, Kırpınar I. Depression in an elderly population in Turkey. Acta Psychiatr Scand 1991; 84: 174-178.

    8) Nahçıvan NO, Demirezen E. Depressive symptomatology among Turkish older adults with low incomes in a rural community sample. J Clin Nurs 2005; 14: 1232-1240.

    9) Hacıhasanoğlu R, Yıldırım A. Erzincan huzurevinde yaşayan yaşlılarda depresyon ve etkileyen faktörler. Türk Geriatri Dergisi 2005; 12: 25-30.

    10) Demet MM, Taşkın O, Deniz F, Karaca N, İçelli İ. Manisa huzurevlerinde kalan yaşlılarda depresyon belirtilerinin yaygınlığı ve ilişkili risk etkenleri. Türk Psikiyatri Derg 2002; 13: 290-299.

    11) Maral I, Aslan S, İlhan MN, ve ark. Depresyon yaygınlığı ve risk etkenleri: huzurevinde ve evde yaşayan yaşlılarda karşılaştırmalı bir çalışma. Türk Psikiyatri Derg 2001; 12: 251-259.

    12) Bruce ML. Depression and disability in late life. Directions for future research. Am J Geriatr Psychiatry 2001; 9: 102-112.

    13) Dotson VM, Resnick SM, Zonderman AB. Differential association of concurrent, baseline, and average depressive symptoms with cognitive decline in older adults. Am J Geriatr Psychiatry 2008; 6: 318-330.

    14) Koenig HG, George LK. Depression and physical disability outcomes in depressed medically ill hospitalized older adults. Am J Geriatr Psychiatry 1998; 6: 230-247.

    15) Devanand DP, Sano M, Tang MX, et al. Depressed mood and the incidence of Alzheimer's disease in the elderly living in the community. Arch Gen Psychiatry 1996; 53: 175-182.

    16) Vannoy SD, Duberstein P, Cukrowicz K, et al. The relationship between suicide ideation and late-life depression. Am J Geriatr Psychiatry 2007; 15: 1024-1033.

    17) Carbonare LD, Maggi S, Noale M, et al. Physical disability and depressive symptomatology in an elderly population: A complex relationship. The Italian longitudinal study on aging (ILSA). Am J Geriatr Psychiatry 2009; 17: 144-154.

    18) Ganatra HA, Zafar SN, Qidwai W, Rozi S. Prevalence and predictors of depression among an elderly population of Pakistan. Aging Ment Health 2008; 12: 349-356.

    19) Gallegos-Carrillo K, Garcia-Pena C, Mudgal J, et al. Role of depressive symptoms and comorbid chronic disease on health-related quality of life among community-dwelling older adults. J Psychosom Res 2009; 66: 127-35.

    20) Wada T, Ishine M, Sakagami T, et al. Depression in Japanese community-dwelling elderly-prevalence and association with ADL and QOL. Arch Gerontol Geriatr 2004; 39: 15-23.

    21) Wada T, Ishine T, Sakagami T, et al. Depression, activities of daily living, and quality of life of community-dwelling elderly in three Asian countries: Indonesia, Vietnam, and Japan. Arch Gerontol Geriatr 2005; 41: 271-280.

    22) Chan S, Chiu H, Chien WT, Thompson DR, Lam L. Quality of life in Chinese older people with depression. Int J Geriatr Psychiatry 2006; 21: 312-318.

    23) Koivumaa-Honkanen HT, Viinamaki H, Honkanen R, et al. Correlates of life satisfaction among psychiatric patients. Acta Psychiatrica Scand 1996; 94: 372-378.

    24) Naumann VJ, Byrne GA. WHOQOL-BREF as a measure of quality of life in older patients with depression. Int Psychogeriatr 2004; 16: 159-173.

    25) Alexandre TS, Cordeiro RC, Ramos LR. Factors associated to quality of life in active elderly. Rev Saude Publica 2009; 43: 613-621.

    26) Sağduyu A. Yaşlılar için depresyon ölçeği: Hamilton depresyon ölçeği ile karşılaştırmalı güvenilirlik ve geçerlilik çalışması. Türk Psikiyatri Derg 1997; 8: 3-8.

    27) Küçükdeveci AA, McKenna SP, Kutlay S, et al. The development and psychometric assessment of the Turkish version of the Nottingham Health Profile. Int J Rehabil Res 2000; 23: 31-38.

    28) Tarsuslu T, Livanelioglu A Relationship between quality of life and functional status of young adults and adults with cerebral palsy. Disabil Rehabil 2010; 32: 1658-65.

    29) Diener E, Emmons RA, Larsen RJ. The satisfaction with life scale. J Pers Assess 1985; 49: 71-75.

    30) Köker S. Normal ve Sorunlu Ergenlerin Yaşam Doyumu Düzeylerinin Karşılaştırılması. Uzmanlık Tezi, Ankara: Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 1991.

    31) Brink TL, Yesavage JA, Rose TL. Screening tests for geriatric depression. Clin Gerontol 1982; 1: 37-43.

    32) Al-Shammari Sa, Al-Subai A. Prevalence and correlates of depression among Saudi elderly. Int J Geriatr Psychiatry 1999; 14: 739-747.

    33) Chow ES, Kong BM, Wong MT, et al. The prevalence of depressive symptoms among elderly Chinese private nursing home residents in Hong Kong. Int J Geriatr Psychiatry 2004; 19: 734-740.

    34) Cole MG, Dendukuri N. Risk factors for depression among elderly community subjects: a systematic review and metaanalysis. Am J Psychiatry 2003; 160: 1147-1156.

    35) Garcia-Pena C, Wagner FA, Sanchez-Garcia S, et al. Depressive symptoms among older adults in Mexico city. J Gen Intern Med 2008; 23: 1973-1980.

    36) Orfila F, Ferrer M, Lamarca R, et al. Gender differences in health-related quality of life among the elderly: The role of objective functional capacity and chronic conditions. Soc Sci Med 2006; 63: 2367-2380.

    37) Daig I, Herschbach P, Lehmann A, Knoll N, Decker O. Gender and age differences in domain-specific life satisfaction and the impact of depressive and anxiety symptoms: a general population survey from Germany. Qual Life Res 2009; 18: 669-678.

    38) Herschbach P. The well-being paradox in quality of life research. Psychother Psychosom Med Psychol 2002; 52: 141-150.

    39) Gautam R, Saito T, Kai I. Leisure and religious activity participation and mental health: gender analysis of older adults in Nepal. BMC Public Health 2007; 7: 299.

    40) Sharma AL. Geriatrics a challenge for the twenty first century. Indian J Public Health 2003; 47: 16-20.

    41) Kim O, Byeon Y-S, Kim J-H, et al. Loneliness, depression and health status of the institutionalized elderly in Korea and Japan. Asian Nurs Res 2009; 3: 63-70.

    42) Noro A, Aro S. Comparison of health and functional ability between noninstitutionalized and least dependent institutionalized elderly in Finland. Gerontologist 1997; 37: 374-383.

    43) Tajvar M, Arab M, Montazeri A. Determinants of healthrelated quality of life in elderly in Tehran, Iran. BMC Public Health 2008; 8: 323-331.

    44) Tsai SY, Chi L, Lee LS, Chou P. Health-related quality of life among urban, rural and Island community elderly in Taiwan. J Formos Med Assoc 2004; 103: 196-204.

    45) Knurowski T, Lazic D, van Dijk JP, ve ark. Survey of health status and quality of life of the elderly in Poland and Croatia. J Med 2004; 45: 750-756.

    46) Lee Y, Shinkai SA. A comparison of correlates of selfreported health and function disability of older person in the far east: Japan and Korea. Arch Gerontol Geriatr 2003; 37: 63-76.

    47) Oishi S, Diener E, Lucas RE. The optimum level of wellbeing. can people be too happy? Perspect Psychol Sci 2007; 2: 346-360.

  • Başa Dön
  • Özet
  • Giriş
  • Materyal ve Metot
  • Bulgular
  • Tartışma
  • Kaynaklar
  • [ Başa Dön ] [ Özet ] [ PDF ] [ Benzer Makaleler ] [ Yazara E-Posta ] [ Editöre E-Posta ]
    [ Ana Sayfa | Editörler | Danışma Kurulu | Dergi Hakkında | İçindekiler | Arşiv | Yayın Arama | Yazarlara Bilgi | E-Posta ]