[ Ana Sayfa | Editörler | Danışma Kurulu | Dergi Hakkında | İçindekiler | Arşiv | Yayın Arama | Yazarlara Bilgi | E-Posta ]
Fırat Üniversitesi Sağlık Bilimleri Tıp Dergisi
2017, Cilt 31, Sayı 2, Sayfa(lar) 071-077
[ Özet ] [ PDF ] [ Benzer Makaleler ] [ Yazara E-Posta ] [ Editöre E-Posta ]
Diş Hekimliğinde Restoratif Tedavilerde Sıklıkla Kullanılan Farklı Bonding Ajanların Bağlanma Dayanımlarının Tespit Edilmesi
Hakan KAMALAK1, Burak DAYI2, Aliye KAMALAK3
1Fırat Üniversitesi, Diş Hekimliği Fakültesi, Restoratif Diş Tedavisi Anabilim Dalı Elazığ, TÜRKİYE
2İnönü Üniversitesi, Diş Hekimliği Fakültesi, Diş Hastalıkları ve Tedavisi Anabilim Dalı Malatya, TÜRKİYE
3Fırat Üniversitesi, Diş Hekimliği Fakültesi, Endodonti Anabilim Dalı Elazığ, TÜRKİYE
Anahtar Kelimeler: Bulk fill kompozit, bağlanma dayanımı, bonding ajan, kırılma tipleri
Özet
Amaç: Restoratif materyallerin diş dokularına bağlanma kuvvetlerinin arttırılması amacıyla günümüzde yeni dentin bonding ajanlar geliştirildi. Bu çalışmanın amacı diş hekimliğinde sıklıkla kullanılan farklı dental bağlayıcı ajanların makaslama bağlanma dayanımlarının değerlendirilmesidir.

Gereç ve Yöntem: Dört farklı adeziv bonding ajanın; G-Premio Bond (GB) (GC, Tokyo, Japan), Tokuyama Bond Force (TB) (Tokuyama Dental, Japan), One-Up Bond (OUB) (Tokuyama Corp., Tokyo, Japan), Futurabond (FB) (Voco-NR Cuxhaven, Germany) kullanıldı. Teflon kalıplar içerisinde restorasyonlar hazırlandı ve 37 °C/24 saat distile su içerisinde bekletildi. Makaslama bağlanma dayanımı testleri bir üniversal test cihazı yardımıyla 0.5 mm/dk hızında gerçekleştirildi. Elde edilen verilerin analizleri tek yönlü varyans analizi ve Tukey testi ile yapıldı.

Bulgular: Shapiro-Wilk testine sonuçlarına göre verilerimizin normal dağılıma uygun olduğu gözlemlendi (P>0.05). Microtensile bağlanma sonuçlarına baktığımız zaman sırasıyla TB de 96 Newton (MPa), OUB’ da 84 Newton (MPa), FB’de 74 Newton (MPa) ve GB’de 63 Newton (MPa) olarak tespit edildi. Böylece TB de en yüksek bağlanma dayanımı, GB de en düşük bağlanma dayanımı tespit edildi.

Sonuç: TB de en yüksek bağlanma dayanımı, GB de en düşük bağlanma dayanımı olduğu tespit edildi. Kırılma tiplerine bakıldığı zaman tüm gruplarda koheziv kopmalar görüldü.

  • Başa Dön
  • Özet
  • Giriş
  • Materyal ve Metot
  • Bulgular
  • Tartışma
  • Kaynaklar
  • Giriş
    Günümüzde operatif diş hekimliği minimal invaziv tedaviyi gerektirir. Bunun anlamı, sadece kayıp veya hastalıklı diş dokusunun, direkt olarak geriye kalan sağlam diş dokusuna bağlanacak olan restoratif materyal ile yer değiştirmesidir 1. Diş dokusuna bağlanma inorganik diş dokusunun sentetik rezin ile yer değiştirmesi esasına dayanır. Mineden ve dentinden kalsiyum ve fosfat kaldırılarak mikro poroziteler oluşturulur. Rezin, oluşturulan mikro porozitelere infiltre olarak polimerize olur. Bu durum, difüzyon mekanizmasına dayanan mikromekanik bağlanmayla sonuçlanır 2. Mikro mekanik bağlanma,asit işlemi uygulanmış mineye rezin tagların oluşması özelliği ile mineye bağlanmanın esas nedenini oluşturur 3. Dentin dokusuna temel bağlanma mekanizması hibrit tabakasının oluşumuna dayanmaktadır. Bu tabaka ilk kez 1982 yılında Nakabayashi 4 tarafından tanımlanmış ve demineralize dentin bileşikleri ile polimerize edilmiş rezinin moleküler düzeydeki karışımı şeklinde ifade edildi. Güncel adeziv sistemler uygulama tekniği ve etki mekanizmasına göre etch & rinse sistemler ve self-etch sistemler olmak üzere 2’ ye ayrılmaktadır. Uzun dönem klinik takiplerin zaman alıcı ve standart olarak gerçekleştirilmesi zor olduğundan, bağlantı dayanımı testleri dental materyallerin değerlendirilmesinde sıklıkla kullanılmaktadır 5.

    Total bonding tekniğinin teknik hassasiyetini azaltmak için uygulanan diğer teknik, HEMA primerlerde çözünmüş daha asidik monomerlerin kullanımıdır. Bu metodla kullanılan materyaller “self etch primer adezivler’’ olarak adlandırılır. Bu, su içeren adezivler smear tabakasının üzerinden altındaki dentini demineralize edebilecek derecede asidiktirler 6. Ayrı bir asitleme & yıkama işlemine gerek duymazlar ve teknik hassasiyetini azaltırlar 1 . Self-etch sistemlerin diğer bir avantajı da demineralizasyon derinliği ve rezin infiltrasyon derinliği arasında fark olmamasıdır 1,7. Güçlü self-etch adezivlerin pH değeri 1 veya daha düşüktür. Zayıf self-etch adezivlerin pH’sı yaklaşık olarak 2’dir ve dentini sadece 1 μm derinliğinde demineralize ederler. Yine de hibridizasyonla mikromekanik bağlanma sağlamak için yeterli yüzey pürüzlülüğü sağlarlar. Zayıf self-etch adezivler aside dirençli olan aprizmatik minede demineralizasyon sağlamak için yetersizdirler. Zayıf self-etch adezivler kullanılırken mine kenarlarına bizotaj yapılması önerilir. Self-etch primerleri daha basitleştirmek için, üreticiler tek basamaklı self-etch adezivleri sunmuş- lardır. Bu, all-in-one adezivler 2- basamaklı self-etch primerlerden daha asidik ve daha hidrofiliktirler. Basitleştirilmiş dentin adezivleri ıslak dentine bağlanmayı güçlendirmek için oldukça hidrofilik üretilmişlerdir. Yüksek konsantrasyonda hidrofilik ve/ veya iyonik rezin monomerlerin bu adezivlere ilave edilmesi rezin dentin bağına su hareketini arttırır. Su alımı, polimerin şişmesi ve plastikleşmesine neden olarak mekanik özelliklerini azaltır. Zamanla rezin dentin bağında hidrolitik ve enzimatik yıkım gözlenir 7. Sauro ve ark. 8 yaptıkları bir çalışmaya göre derin dentinde daha hidrofobik adeziv sistemlerin seçilmesini daha başarılı bulmuşlardır. Bazı son geliştirilen all-in-one adezivlerin pH değeri 2 veya daha yüksek olup smear tabakasını modifiye edebilir veya parsiyel olarak kaldırabilirler. Bu etki, rezin uygulaması sırasında dışarı doğru sıvı çıkışını azaltabilir. Yine de, smear tabakası pöröz yapıdadır ve dentinal sıvının tamamen çıkışını engelleyemez. Adeziv sistemlerde iyi bir bağlanmayı sağlamak için, hem intratübüler hem de intertübüler dentine bonding ajanın infiltrasyonu önemlidir. Diş hekimliğinde restoratif tedavilerde adeziv yapıların kullanımına 1955 yılında Buonocore tarafından başlanıldi. İlk olarak dentin yada mine yüzeyinin % 85 lik fosforik asitle pürüzlendirildikten sonra mikromekanik bağlanması gerçekleştirildi 9.

    Adeziv sistemler tarihsel gelişimlerine ve bağlanma dayanıklılılarına göre farklı gruplarda sınıflandırıldi. Birinci Nesil Adeziv Sistemler: 1962 yılında üretilen NPG-GMA kökenli adezivler hidroksiapatit kristallerine iyonik, kollajene ise kovalent bağlarla bağlandıkları ancak bu materyallerin hidrofobik oldukları için bağlanma dayanıklılıklarını olumsuz etkiledikleri görülmüştür. Bağlanma dayanımları 1-3 MPa olarak tespit edildi. 1978 yılında bisfenol-A glisidil metakrilat (bisGMA) veya hidroksietil metakrilat (HEMA) gibi rezinlere halofosfat esterleri karıştırılarak İkinci Nesil Adeziv Sistemler elde edildi. Hidroksiapatit kristallerindeki pozitif yüklü kalsiyum iyonları ile rezindeki negatif yüklü fosfat grupları arasında iyonik etkileşim oluşturarak bağlanmayı gerçekleştirdikleri ancak ideal bağlanma dayanımlarını sağlamadıkları tespit edildi. Bu nesil adezivlerin bağlanma dayanımları 1-10 MPa oldukları tespit edildi. 1984 yılında adezivlerde smear tabakası modifiye edilerek rezinin dentine penetrasyonunun sağlandi. Bu mekanizmayı sağlamak için hidrofilik ve hidrofobik monomer olan 4-META'dan (4-metakriloksietil trimellitat anhidrit) kullanıldi. Bağlanma dayanımı yaklaşık 10-14 MPa olarak bildirildi. 1990'ların başında geliştirilen ve smear tabakasını tamamen uzaklaştırmayı amaçlayan dördüncü nesil adeziv sistemin temel özelliğini asitleme ve yıkama işlemi oluşturmaktadır. Bu teknikte kollajen yıkımını önlemek amacıyla yüzeylerin nemli kalması sağlandi. Ortalama bağlanma dayanımının 18-30 MPa olduğu bildirilmektedir. 1990'ların ortalarında geliştirilen ve yine smear tabakasını tamamen uzaklaştırmayı amaçlayan beşinci nesil adeziv sistemler üç aşamalı etch and rinse adeziv sistemi daha basit hale getirmek amacıyla primer ve adeziv rezinin birleştirildiği ''one bottle'' sistem olarak adlandırılan adezivlerdir. Bağlanma dayanımları ortalama 18-30 MPa olarak tespit edildi. 2000'li yılların başında geliştirilen ve smear tabakasını tamamen kaldırmadan sadece çözmeyi hedefleyen bir sistem geliştirildi. Bu sistemde; asitle pürüzlendirme, yıkama ve kurutma işlemleri ortadan kaldırılmıştır. 2000 yılların sonunda smear tabakasını çözmeyi hedefleyen, teknik hassasiyeti azalmayı amaçlayan yedinci nesil adezi sistemler geliştirildi. Bu sistemde asit, primer ve bonding ajanın tek şişede birleştirilerek piyasaya sürülmüştür. 2017 yılında gelindiği zaman asit, primer ve bonding ajanın içerisinde olduğu, tek kat olarak uygulanabilen, dual cure özelliğinde olan ve 35 sn gibi kısa bir süre içerisinde uygulanabilen 8. Nesil bonding ajanlar geliştirildi. Yapılan çalışmalarda bağlanma daynımının diğer gruplardan daha yüksek olduğu tespit edildi 10-24. Bu çalışmada yeni nesil farklı bonding ajanların bağlanma dayanımları tespit edildi.

  • Başa Dön
  • Özet
  • Giriş
  • Materyal ve Metot
  • Bulgular
  • Tartışma
  • Kaynaklar
  • Materyal ve Metot
    Çalışmada 4 mm çapında 4 mm yüksekliğinde standart teflon kalıplar kullanıldı. Standart bir kompozit rezin; Voco Arabesk Komposite Resin (Cuxhaven, Germany) ile teflon kalıpların içerisi incremental teknikle dolduruldu. Restoratif materyaller kalıpların içerisine yerleştirildikten sonra kalıpların alt ve üst yüzeylerine strip bantlar yerleştirilerek cam lamlar ile düz bir yüzey oluşturmak için preslendi ve sonrasında LED ışık cihazı (Elipar Freelight II, 3M-ESPE, St.Paul, MN, ABD) ile üretici firmanın talimatları doğrultusunda 20/40 sn polimerize edildi. Kalıpların içindeki Kompozit yüzeyine 4 farklı adeziv bond; G-Premio Bond (GB) (GC, Tokyo, Japan), Tokuyama Bond Force (TB) (Tokuyama Dental, Japan), One-Up Bond (OUB) (Tokuyama Corp., Tokyo, Japan), Futurabond (FB) (Voco-NR Cuxhaven-Germany) uygulandı (Tablo 1) ve LED ışık cihazı ile (Elipar Freelight II, 3M-ESPE, St.Paul, MN, ABD) üretici firmanın talimatları doğrultusunda polimerize edildi. Sonrasında standart bir kompozit rezin Voco Arabesk Komposite Resin (Cuxhaven, Germany) ilk kalıbın üzerine 4x4 mm lik standart kalıbın içinde olacak şekilde yerleştirildi ve 40 sn polimerize edildi. Sertleştirilen bu kompozitler kalıplar içerisinden çıkarıldı. Sonuçta 4 mm çapında ve 8 mm yüksekliğinde numuneler elde edildi.


    Büyütmek İçin Tıklayın
    Tablo 1: Çalışmada kullanılan Bonding Ajanlar

    4 mm çapındaki 8 mm yüksekliğindeki bloklar düşük hızda kesme cihazı (Esetron, Tek eksen otomatik Kesme Cihazı, ODTÜ Teknokent, Türkiye) ile 1mm x 1mm x 8 mm olacak şekilde kesildi. Kesilen bu parçalar polisaj cihazı ile yüzeyleri düzeltildi. Kesilen numuneler steromikroskopta (OLYMPUS, Tokyo, Japon) 20X büyütmede incelendi ve defektli olanlar çalışmaya dâhil edilmedi.

    Sıcak ve soğuk ısının restorasyonlara etkisini taklit edebilmek için örnekler termal siklus aleti cihazı ile yapay yaşlandırma işlemine tabi tutuldu. Termal siklus sırasında örnekler sırasıyla 5-55 0C deki su banyolarında 30’ar sn bekletildi. Her gruba 3 yıllık ağızda oluşan ısısal ortamı taklit edebilmek için 3.000 termal siklus uygulandı.

    Hazırlanan 4x8 mm’lik silindirik kalıplardan 3 adet numune elde edildi. Her bir grup için toplam 12 adet çubuk numune hazırlandı. Toplamda 4 grup için 48 adet numune hazırlandı. Elde edilen çubuk şeklindeki örnekler her iki ucundan mikro tensile aparatına bir siyanoakrilat yapıştırıcı (Superglue, Henkel Loctite İrlanda) yardımıyla yapıştırıldı. Çubuklar yapıştırılmadan önce dijital kumpas ile kompozit ile diş bağlantı yüzeylerine en yakın noktalardan işaretlendi. (Bondlu yüzeylerden 0.01 mm uzaklıkta olacak şekilde) her numune için mikro tensile bağlanma dayanımı (μTBS) 1 mm/dk hızla kuvvet uygulanarak Newton olarak tespit edildi.

    Stereo Mikroskop ile Kırılma Analizleri: Mikro gerilim testi uygulanan her bir örneğin kopma yüzeyleri X20 büyütmede stereo mikroskopta (OLYMPUS; SZ4045 TRPT, Tokyo, Japonya) incelendi. Başarısızlık tipleri; restoratif materyalin bağlanma yüzeyinde ise adeziv başarısızlık, restoratif materyalin içerisinde kalmışsa koheziv başarısızlık, hem Restoratif materyal hem de bağlanma yüzeyinden kopmuşsa miks başarısızlık olarak belirlendi. Veriler Tek Yönlü ANOVA ve Tukey Çoklu Karşılaştırma testleriyle analiz edildi (P>0.05).

  • Başa Dön
  • Özet
  • Giriş
  • Materyal ve Metot
  • Bulgular
  • Tartışma
  • Kaynaklar
  • Bulgular
    Veri sayısı 50’den küçük olduğu için Shapiro-Wilk testine sonuçlarına göre verilerin normal dağılıma uygun olduğu gözlemlendi (P>0.05) (Tablo 2). Bağlanma dayanımı sonuçları sırasıyla TB de 96 N, OUB’ da 84 N, FB’de 74 N ve GB’de 63 N olarak tespit edildi. Böylece TB de en yüksek bağlanma dayanımı, GB de en düşük bağlanma dayanımı tespit edildi (Tablo 3). Homojenite testi sonucunun 0.664 olduğu görüldü (Tablo 4). Tukey testi ile gruplar arasındaki fark detaylı olarak gözlemlendi (Tablo 5). Gruplar arasındaki farklılık bar grafiğinde de detaylı olarak gösterildi (Şekil 1). Kırılma tiplerine bakıldığı zaman FB’de %66 koheziv kırılma, OUB’de %66 koheziv kırılma, TB’de %83 koheziv kırılma, GB’de %50 koheziv kırılma görüldü. Kırılma sonuçları ile bağlanma dayanımı sonuçlarının bakıldığı zaman birbirlerini destekler nitelikte oldukları görüldü. TB de bağlanma dayanımı yüksek çıkarken, koheziv kopma değerleri de yüksek bulundu. Bu sonuçlar birbirlerini destekler niteliktedir.


    Büyütmek İçin Tıklayın
    Tablo 2: Shapiro-Wilk testi sonuçları, P>0.05


    Büyütmek İçin Tıklayın
    Tablo 3: Bağlanma dayanımı sonuçları


    Büyütmek İçin Tıklayın
    Tablo 4: Varyansların homojenite test sonuçları


    Büyütmek İçin Tıklayın
    Tablo 5: Bağlanma dayanımı sonuçlarının çoklu karşılaştırılması


    Büyütmek İçin Tıklayın
    Şekil 1: Bağlanma dayanımı sonuçlarının bar grafiği göstergesi

  • Başa Dön
  • Özet
  • Giriş
  • Materyal ve Metot
  • Bulgular
  • Tartışma
  • Kaynaklar
  • Tartışma
    Günümüzde dentin bağlayıcı ajanların klinik performanslarının arttırılması ile adeziv materyallerin yüksek klinik retansiyon göstermeleri sağlandi. Klinik olarak restorasyonların kenar bütünlüğünü etkileyerek marjinal sızıntıya neden olan pek çok faktör bulunmaktadır. Uygun bağlanma kuvvetlerinin elde edilebilmesi için rezinin dentinle mikromekanik olarak çok sıkı bir bağlanma göstermesi gerekir. Klinik olarak dişler üzerine etki eden kuvvetler kompleks bir yapıdadır ve laboratuvar koşullarında taklidi güçtür ancak, bağlanma kuvvetlerinin test edildiği çalışmalar farklı materyallerin etkinliğinin karşılaştırılması konusunda yararlı olabilir 25,26. Makaslama bağlanma direnci testi materyallerin karşılaştırılmasında sıklıkla kullanılan güvenilir ve pratik bir yöntem olduğundan çalışmamızda da tercih edildi 27-30. Yapılan araştırmalarda, adeziv restorasyonların makaslama kuvvetlerine direncinde termal siklusun etkisi olmadığı görüşü ağırlık kazanmıştır. Fakat bu konu hakkında detaylı bilgilerin yer almamasından dolayı bu çalışmada materyaller termal siklus işlemine tabi tutulmuştur 31-38.

    Son yıllarda dentin bondinglerle ilgili yapılan çalışmalar, uygulama basamaklarının azaltılması ve kullanımlarının kolaylaştırılmasına yöneliktir. Bu özellikleri sağlayan self etch adezivler hidrofilik dentin dokusu içerisine monomer penetrasyonunu arttırarak maksimum adezyon sağlamayı amaçlayan basit uygulamalardır 39. Tek basamaklı self etch adezivler hidrofilik yapıda düşük moleküler ağırlıklı rezin monomerlerdir ve dağlanmış mine dokusunun derinlerine penetre olabilme özellikleri vardır. Işınlanmış bir tek basamak self etch adeziv tabakası, hidrate dentin dokusundan kompozit materyal ile adeziv arasındaki bölgeye su difuzyonuna izin veren geçirgen bir membran görevi görür 40,41.

    Bu çalışmada TB’nin makaslama bağlanma kuvvetleri diğer gruplardan daha yüksek bulunmasına rağmen gruplar arasındaki fark istatistiksel olarak önemli bulundu. Ancak her iki grupta da elde edilen sonuçlar başarılı bir rezin restorasyon için gerekli olan bağlanma direncini karşılayacak düzeydedir.

    Kırılma tiplerinin değerlendirilmesinde her iki adeziv materyalin de benzer kırılma tipleri gösterdiği ve materyallerin diş dokuları ile bağlanma kuvvetinin kendi iç koheziv kuvvetinden daha yüksek olduğu görüldü.

    Kompozit rezinler diş dokularına mikromekanik olarak etch and rinse veya self-etch adeziv sistemler olmak üzere farklı teknikle bağlanmaktadırlar. Adeziv sitemlerin dentin dokusuna bağlanma dayanımlarının incelenmesinde sık kulanılan yöntem mikro-gerilim bağlanma dayanım testidir. Bağlanma dayanım testlerindeki problemlerden biri arayüzde değilde materyaller içinde örneklerin kırılmasıdır. Bağlanma testlerinin etkinliğini arttırmak için mikro-gerilim ve mikro-makaslama bağlanma testleri geliştirildi. Bu metodlar dentinde koheziv kırık oluşturulmadan yüksek bağlanma dayanım değerlerinin ölçülmesine izin verir, aynı zamanda bu testle bir dişten çok sayıda ölçüm yapılması mümkündür.

    Saikaew ve ark. 42 yaptıkları bir çalışmada farklı GB’nin bağlanma dayanımını 61.6 N, Tsujimoto ve ark. 43 ise 58.7 N olarak tespit etmişlerdir. Bu çalışmada GB’nin bağlanma dayanımını 63.8 N olarak tespit edildi. Üç çalışmanın sonuçları hemen hemen birbirine yakın olarak bulundu. Elde edilen sonuçlar birbirini destekler niteliktedir.

    Chen ve ark. 44 yaptıkları bir çalışmada GB’nin bağlanma dayanımını 54.6 N olarak, FB’nin bağlanma dayanımı ise 46.5 N olarak tespit edildi. Bu çalışmada GB’nin bağlanma dayanımını 63.8 N, FB’nin ise 74.8 N olarak tespit ettik. Bu çalışmada Chen ve ark. 44 yapmış olduğu çalışmaya göre veriler daha yüksek olarak bulundu. Elde edilen bu farklı sonuçlarda materyallerin saklanma koşulları, uygulama teknikleri, kesme teknikleri ve özellikle mikro tensile cihazında numunelerin yapıştırılmasında kullanılan yapıştırıcı ajanın etki ettiği düşünülebilir.

    Takahashi ve ark. 45 yaptıkları bir çalışmada TB’nin bağlanma dayanımını 16.6 N, Margvelashvili ve ark. 46 ise 65.4 N olarak tespit olarak tespit etmişlerdir. Bu çalışmada ise TB’nin bağlanma dayanımını 96.1 N olarak tespit edildi. Çalışmaların sonuçları arasında belirgin şekilde fark olduğu gözlemlendi. Bu çalışma sonucuna göre TB’nin bağlanma dayanımının diğer gruplara göre daha yüksek olduğu görüldü.

    Inoue ve ark. 47 yaptıkları bir çalışmada OUB’ nin bağlanma dayanımını 31.2±10.8 N olarak tespit etmişlerdir. Bu çalışmada ise OUB’nin bağlanma dayanımını 84.9 N olarak tespit edildi.

    Andrade ve ark. 48 yaptıkları bir çalışmada FB’nin bağlanma dayanımını 28.0±6.3 N, Wagner ve ark. 49 ise 38.5 ± 14.8 N olarak tespit etmişlerdir. Bu çalışmada FB’nin bağlanma dayanımını 74.8 N olarak tespit edildi.

    Çalışmanın sonucu yapılmış olan diğer çalışmalarla kıyaslandığında sadece GB de benzerlik olduğu, diğer grupların sonuçları analiz edildiğinde ise elde edilen sonuçların yapılan çalışmalardan farklı olduğu görülmüştür. Benzer şekilde yapılmış olan çalışmalar arasında da elde edilen sonuçlar arasında farklılıklar olduğu görülmüştür. Elde edilen tüm bu veriler neticesinde mikrosertlik ölçümlerinde bir standardizasyon sağlanamadığı düşünülmektedir. Bununla birlikte elde edilen sonuçlardaki farklılıkta materyallerin saklanma koşulları, materyallerin kavitelere uygulama teknikleri, kesme teknikleri, numunelerin susuz kesilmesi, kesim sırasındaki oluşan ısı miktarı da etki etmektedir.

  • Başa Dön
  • Özet
  • Giriş
  • Materyal ve Metot
  • Bulgular
  • Tartışma
  • Kaynaklar
  • Kaynaklar

    1) Van Meerbeek B, De Munck J, Yoshida Y, et al. Buonocore memorial lecture. Adhesion to enamel and dentin: Current status and future challenges. Oper Dent 2003; 28: 215-235.

    2) Stebner CM. Economy of sound fundamentals in operative dentistry. J Am Dent Assoc 1954; 49: 294-300.

    3) Gregoire G, Joniot S, Guignes P, Millas A. Dentin permeability: Self-etching and one-bottle dentin bonding systems. J Prosthet Dent 2003; 90: 42-49.

    4) Nakabayashi N. Interpenetration of monomers into dentin and their adhesion. Kokubyo Gakkai Zasshi 1984; 51: 447-454.

    5) Kwong SM, Cheung GSP, Kei LH, et al. Micro-tensile bond strengths to sclerotic dentin using a self-etching and a total-etching technique. Dental Materials 2002; 18: 359-369.

    6) Tay FR, Pashley DH. Have dentin adhesives become too hydrophilic? J Can Dent Assoc 2003; 69: 726-731.

    7) Proenca JP, Polido M, Osorio E, et al. Dentin regional bond strength of self-etch and total-etch adhesive systems. Dent Mater 2007; 23: 1542-1548.

    8) Sauro S, Pashley DH, Mannocci F, et al. Micropermeability of current self-etching and etch-and-rinse adhesives bonded to deep dentine: A comparison study using a double-staining/confocal microscopy technique. Eur J Oral Sci 2008; 116: 184-193.

    9) Yuan Y, Shimada Y, Ichinose S, Sadr A, Tagami J. Effects of dentin characteristics on interfacial nanoleakage. J Dent Res 2007; 86: 1001-1006.

    10) Perdigao J, Dutra-Correa M, Castilhos N, et al. One-year clinical performance of self-etch adhesives in posterior restorations. Am J Dent 2007; 20: 125-133.

    11) Tyas MJ. Clinical performance of two dentine adhesives: 2-year results. Aust Dent J 1996; 41: 324-327.

    12) Van Meerbeek B, Perdigao J, Lambrechts P, Vanherle G. The clinical performance of adhesives. J Dent 1998; 26: 1-20.

    13) Zander-Grande C, Amaral RC, Loguercio AD, Barroso LP, Reis A. Clinical performance of one-step self-etch adhesives applied actively in cervical lesions: 24-month clinical trial. Oper Dent 2014; 39: 228-238.

    14) Swift EJ. Dentin/enamel adhesives: review of the literature. Pediatr Dent 2002; 24: 456-461.

    15) Anchieta RB, Machado LS, Martini AP, et al. Effect of long-term storage on nanomechanical and morphological properties of dentin-adhesive interfaces. Dent Mater 2015; 31: 141-153.

    16) Gupta N, Tripathi AM, Saha S, Dhinsa K, Garg A. Effect of saliva on the tensile bond strength of different generation adhesive systems: An In-Vitro Study. J Clin Diagn Res 2015; 9: ZC91-94.

    17) Kugel G. Direct and indirect adhesive restorative materials: A review. Am J Dent 2000; 13: 35D-40D.

    18) Tyas MJ, Burrow MF. Adhesive restorative materials: A review. Aust Dent J 2004; 49: 112-121; 154.

    19) Jacobsen T, Soderholm KJ, Yang M, Watson TF. Effect of Komp.osition and Komp.lexity of dentin-bonding agents on operator variability--analysis of gap formation using confocal microscopy. Eur J Oral Sci 2003; 111: 523-528.

    20) Leinfelder KF, Kurdziolek SM. Self-etching bonding agents. Komp.end Contin Educ Dent 2003; 24: 447-454.

    21) Oztas N, Alacam A, Bardakcy Y. The effect of air abrasion with two new bonding agents on Komp.osite repair. Oper Dent 2003; 28: 149-154.

    22) Schmidlin OA, Zehnder M, Schmidlin PR. Effectiveness of dentine bonding agents against cariogenic bacteria in vitro: A comparison of two methods. Oral Microbiol Immunol 2003; 18: 140-143.

    23) Huang FM, Chou MY, Chang YC. Dentin bonding agents induce c-fos and c-jun protooncogenes expression in human gingival fibroblasts. Biomaterials 2003; 24: 157-163.

    24) Leinfelder KF. Recent developments in dentin bonding agents. J Mich Dent Assoc 2003; 85: 54-55.

    25) Chiba Y, Rikuta A, Yasuda G, et al. Influence of moisture conditions on dentin bond strength of single-step self-etch adhesive systems. J Oral Sci 2006; 48: 131-137.

    26) Kramer N, Frankenberger R. Komp.omers in restorative therapy of children: A literature review. Int J Paediatr Dent 2007; 17: 2-9.

    27) Barkmeier WW, Hammesfahr PD, Latta MA. Bond strength of Komp.osite to enamel and dentin using Prime & Bond 2.1. Oper Dent 1999; 24: 51-56.

    28) Schneider BT, Baumann MA, Watanabe LG, Marshall GW. Dentin shear bond strength of compomers and composites. Dent Mater 2000; 16: 15-19.

    29) Almuammar MF, Schulman A, Salama FS. Shear bond strength of six restorative materials. J Clin Pediatr Dent 2001; 25: 221-225.

    30) Taher NM, Ateyah NZ. Shear bond strength of resin modified glass ionomer cement bonded to different tooth-colored restorative materials. J Contemp Dent Pract 2007; 8: 25-34.

    31) Amano S, Yamamoto A, Tsubota K. Effect of thermal cycling on enamel bond strength of single-step self-etch systems. Oper Dent 2006; 31: 616-622.

    32) Fritz U, Garcia-Godoy F, Finger WJ. Enamel and dentin bond strength and bonding mechanism to dentin of Gluma CPS to primary teeth. ASDC J Dent Child 1997; 64: 32-38.

    33) Velasquez LM, Sergent RS, Burgess JO, Mercante DE. Effect of placement agitation and placement time on the shear bond strength of 3 self-etching adhesives. Oper Dent 2006; 31: 426-430.

    34) Perdigao J, Gomes G, Duarte S, Lopes MM. Enamel bond strengths of pairs of adhesives from the same manufacturer. Oper Dent 2005; 30: 492-499.

    35) Fukuda R, Yoshida Y, Nakayama Y, et al. Bonding efficacy of polyalkenoic acids to hydroxyapatite, enamel and dentin. Biomaterials 2003; 24: 1861-1867.

    36) De Munck J, Van Meerbeek B, Satoshi I, et al. Microtensile bond strengths of one- and two-step self-etch adhesives to bur-cut enamel and dentin. Am J Dent 2003; 16: 414-420.

    37) Perdigao J, Geraldeli S. Bonding characteristics of self-etching adhesives to intact versus prepared enamel. J Esthet Restor Dent 2003; 15: 32-41.

    38) Torii Y, Itou K, Nishitani Y, Ishikawa K, Suzuki K. Effect of phosphoric acid etching prior to self-etching primer application on adhesion of resin Komp.osite to enamel and dentin. American Journal of Dentistry 2002; 15: 305-308.

    39) Wang Y, Spencer P. Physicochemical interactions at the interfaces between self-etch adhesive systems and dentine. Journal of Dentistry 2004; 32: 567-579.

    40) Chiba Y, Yamaguchi K, Miyazaki M, et al. Effect of air-drying time of single-application self-etch adhesives on dentin bond strength. Operative Dentistry 2006; 31: 233-239.

    41) Pashley DH, Tay FR. Single-step adhesives are semi-permeable membranes. I. Nanoleakage and fluid conductance evidence. Journal of Dental Research 2002; 81: A468-A468.

    42) Saikaew P, Chowdhury AFMA, Fukuyama M, et al. The effect of dentine surface preparation and reduced application time of adhesive on bonding strength. Journal of Dentistry 2016; 47: 63-70.

    43) Tsujimoto A, Barkmeier WW, Takamizawa T, Latta MA, Miyazaki M. Bonding performance and interfacial characteristics of short fiber-reinforced resin Komp.osite in Komp.arison with other Komp.osite restoratives. Eur J Oral Sci 2016; 124: 301-308.

    44) Chen C, Niu LN, Xie H, et al. Bonding of universal adhesives to dentine--Old wine in new bottles? J Dent 2015; 43: 525-536.

    45) Takahashi R, Nikaido T, Ariyoshi M, Foxton RM, Tagami J. Microtensile bond strengths of a dual-cure resin cement to dentin resin-coated with an all-in-one adhesive system using two curing modes. Dent Mater J 2010; 29: 268-276.

    46) Margvelashvili M, Goracci C, Beloica M, Papacchini F, Ferrari M. In vitro evaluation of bonding effectiveness to dentin of all-in-one adhesives. J Dent 2010; 38: 106-112.

    47) Inoue S, Vargas MA, Abe Y, et al. Microtensile bond strength of eleven contemporary adhesives to dentin. J Adhes Dent 2001; 3: 237-245.

    48) Andrade AM, Moura SK, Reis A, et al. Evaluating resin-enamel bonds by microshear and microtensile bond strength tests: Effects of composite resin. J Appl Oral Sci 2010; 18: 591-598.

    49) Wagner A, Wendler M, Petschelt A, Belli R, Lohbauer U. Bonding performance of universal adhesives in different etching modes. J Dent 2014; 42: 800-807.

  • Başa Dön
  • Özet
  • Giriş
  • Materyal ve Metot
  • Bulgular
  • Tartışma
  • Kaynaklar
  • [ Başa Dön ] [ Özet ] [ PDF ] [ Benzer Makaleler ] [ Yazara E-Posta ] [ Editöre E-Posta ]
    [ Ana Sayfa | Editörler | Danışma Kurulu | Dergi Hakkında | İçindekiler | Arşiv | Yayın Arama | Yazarlara Bilgi | E-Posta ]